Ara

Ey Örtüsüne Bürünen Kalk! / Semiha Marufoğlu

Ey Örtüsüne Bürünen Kalk! / Semiha Marufoğlu

Uyku ve uyuklama hâlinden münezzeh olan Allâh’ın adıyla..

Hayatta her şeyin yerine getirilmesi gereken bir âdâbı, bir üslûbu vardır ve bize düşen bunu en doğru hâliyle öğrenip elimizden geldiği kadarıyla yerine getirmektir. Uyku meselesi de dikkat edilmesi gereken en önemli konuların başında geliyor. Rabbimizin bizlerden istediği asıl uyku düzeni nasıldır ve nasıl yerine getirilmelidir? Bu sorunun cevâbını en muhteşem hâliyle Peygamber Efendimiz (sav)’den, onun bereketli hayâtından öğreneceğiz.

Önceki günün yorgunluğunu geride bırakıp yeni güne tâzelenerek başlamak uykunun verimli olduğunun göstergesidir. Fakat günümüzde sıkça rastladığımız ve kendimizde de gözlemlediğimiz bir durum var ki o da dinlenmeden uyanma ile yeni güne başlama enerjisi ve isteğinin bizde olmayışıdır. Gün içerisinde üzerimize düşen çeşitli vazīfeler bizi beklerken yorgunluk hissiyâtı görevlerimizi lâyıkıyla yerine getirmemizi engellemekle birlikte zamânımızın da törpülenmesine sebep olur.

Hiçbir şeyin bize āit olmadığını ve her şeyin bizde bir hakkı olduğunu düşünürsek, bedenin hakkı olan dinlenme, yenilenme vesîlesi uyku ne kadar kıvâmında olursa o ölçüde işlerimize yansımış olur. Aksi takdirde maalesef ki gün içinde bir uyuklama ve uyurgezerlik hâli hüküm sürüyor.

 “Terbiye edilmiş uykunun sāhipleri olamadığımız için terbiye edilmiş hayatların sāhibi değiliz.”

 -Muhammed Emin Yıldırım

Selmân-ı Farisi (ra)’nin hayâtını okuduğumuzda birçok yerde etkilenirken bizi hayrete düşüren ortak nokta imkânların kısıtlı olmasına rağmen 80 yıllık ömrüne 150-250 yıllık yaşanmışlığı nasıl sığdırabildiğidir ve daha nice sahabi efendilerimizin hayatlarında bu durumu görmek mümkündür. Peki onlar nasıl bir uyku ahlâkına sāhiptirler? Müzemmil sûresinin 20. âyeti bize bu durumun özünü açıklıyor:

“Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını, üçte birini ibâdetle geçirdiğini ve berâberinde bulunanlardan bir grubun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette bilir. Gece ve gündüzü belirleyen ancak Allah’tır. O, sizin (istenen) vakti tesbît edemeyeceğinizi bilmektedir...”

Bera b. Azib (ra)’den rivâyet olunur ki:

Rasûlullah (sav) yatağına uzandığında sağ tarafı üzerine yatar ve şöyle duā ederdi: “Allâh’ım! Kendimi Sana teslîm ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Rızānı isteyerek, azâbından korkarak sırtımı Sana dayadım. Sana sığındım. Sana karşı yine Senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitâba ve gönderdiğin peygambere inandım.” Ve inananlara: “Yatacağın zaman namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ yanın üzerine yat ve şu duāyı oku ve bu duā yatmadan önceki son sözün olsun.” buyurmuştur. (Riyazü’s-Sālihin 815. Hadis)

Buradaki hadiste ve başka rivâyet edilen hadislerde de Efendimizin (as) yatsıdan sonra dünyâ kelâmı etmeyi uygun görmediği belirtilmektedir. Bununla birlikte uyumadan önce ümmetine örnek teşkil edecek bir duā daha mîras bırakmıştır:

“Allâhumme bismike emûtu ve ahyâ: Allâh’ım! Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim.”

Uyanırken de:

“Elhamdulillâhillezî ahyânâ min ba’di mâ emâtenâ ve ileyhin-nüşûr: Bizi öldürdükten sonra dirilten Allâh’a hamdolsun. Kıyâmette O’nun huzurunda toplanacağız.”

Sonuç olarak fıtratımıza en uygun uyku düzeni; yatsıdan sonra uyumak, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını yâhut üçte birini ibâdetle geçirecek şekilde gece uykusuna ara vermek ve sonrasında da güneşten önce uyanmaktır.

Fıtratımızdaki uyku ahlâkına kavuştursun Rabbimiz bizleri ve hep “EY ÖRTÜSÜNE BÜRÜNEN KALK!” nidâsı uyanmamız gereken vakitlerde kulağımızda yankılansın.

Hamd olsun ālemlerin Rabbi olan Allâh’a..

Nisan 2022, sayfa no: 11-12-13

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak