Ara

Evliyâ Çelebi’nin Tasavvuf Dünyâsı

Dr. M. Askeri Küçükkaya[1]  17. yüzyılda yaşayan Evliyâ Çelebi’nin hayâtı incelendiğinde, onun çok yönlü kişiliği yanında tasavvuf dünyâsına da meyilli olduğu görülmektedir. Doğumunda, evlerinde toplanan şeyhlerin kulağına ezan ve kâmet okumaları ile meşhur rüyâsını tâbir ettirmek için görüşlerine başvurduğu tarîkat büyüklerini zikretmiş olması, onun tasavvufa karşı bir muhabbet beslediğini gösterir. İnsanların “divâne” olarak adlandırdıkları kişilere hürmet göstermesi, onların duâlarını almaya çalışması, Melâmiyye-i Bayramiyye’den idam edilen Hamza Balî’nin hiçbir suçu olmadığı halde idam edildiğini söylemesi, tarîkat büyüklerine karşı özel bir ilgi duyduğunu göstermektedir. Mora Yarımadası'nda Mezistre sancağına bağlı Saranta Hisarı’nda bir Halvetî tekkesi inşâ edip üç dükkân vakfetmesi ve yine Mısır’da bir Halvetî tekkesine iki üç dükkân vakfetmiş olması bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Evliyâ Çelebi, Mısır seyahatinde uzun yıllar Şeyh Şümûrlesi isminde bir zâtın irşad halkasında da bulunmuştur.   Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde geçen tarîkat kurucuları, belli başlı tarîkatlar, dervişler, tekkeler, türbeler ve ziyaretgâhlar gibi tasavvufî kültür unsurlarını tanıtma ve mensup oldukları tarîkatların bünyesinde birarada tanıtmayı hedeflemiştir. Seyahatnâme’de adı geçen birçok mutasavvıf, tarîkat, tekke ve ziyâretgâh hakkında verilen bilgiler, diğer tasavvuf kaynaklarında verilen bilgilerle yapılan karşılaştırmada, doğru veya doğruya yakın olduğu tespit edilmiştir.   Köprülü, Seyahatnâme’de XVII. yüzyıl târih, coğrafya ve toplum hayâtı konusunda verilen bilgilerin ciddî bir tenkid süzgecinden geçirilmesinden sonra, târihî gerçeklere çok uygun ve bir o kadar değerli bilgiler olduğunun Türk ve yabancı bilginler tarafından ortaya konulduğunu söyler.[2] Evliyâ Çelebi’nin bir konu hakkında bilgi verirken çevreden faydalanması ve bir olayı tasvir ederken hayâl gücünü kullanmasının doğruluğunun, kaynak karşılaştırmalarıyla gerçeğe yakın olduğu görülmüştür.[3] Yabancı bilim adamlarının Seyahatnâme’de geçen bilgilerin doğruluğu konusunda yaptığı araştırmalarda, bu verilerin küçümsenemeyecek kadar önemli olduğunu gösterilmiştir. Meselâ, F. W. Hasluck’un Bektâşîlik üzerinde yaptığı araştırmada, Evliyâ’nın Arnavutluk’taki Bektâşîlerle ilgili verdiği bilgilerin önemine işâret edilmiştir.[4] Yine, John Kingsley Birge’nin Bektâşîler üzerine yaptığı araştırmada, Evliyâ Çelebi’nin verdiği bilgiler muvacehesinde o dönemde Arnavutluk’ta Bektâşîlerin varlığının kabûl edilebileceğini söylemiştir.[5] Peter Bartl, Bektâşîlerin Arnavutluk’a gelmelerinden söz eden ilk ciddî bilgilerin Evliyâ Çelebi’ye âit olduğunu ifâde eder.[6] T. Harry Norris, Arnavutluk’ta Bektâşîliğin yayılmasında Seyahatnâme’yi kaynak olarak gösterir.[7] Robert Dankoff ve Robert Elsie, Evliyâ Çelebi’nin Arnavutluk hakkındaki gözlemlerini kaynaklara indirgeyerek büyük bir çalışma hazırlamışlardır.[8]   Seyahatnâme’de, Anadolu’nun fethi döneminde tasavvufî cemaatler içerisinde değerlendirilen Ahiyân-ı Rûm, Abdalân-ı Rûm, Gaziyân-ı Rûm olarak adlandırılan şahsiyetler hakkında özel bir ilgi gösterilmiştir. Bunların hayatları hakkında bilgi verilmiş, tekke, türbe ve ziyâretgâhları tanıtılmıştır. Kadın dervişler unutulmamış, bunların tasavvuf âlemindeki faaliyetlerine ve ziyâretgâhlarına temâs edilmiştir.   Pek çok kişi, kurum, sûfî, tarîkat hakkında bilgi veren Evliya Çelebi, bâzı konularda mübalağalı bilgiler vermiş, bâzı hususlarda da yanlış tespitlerde bulunmuştur. Bunu da tabiî karşılamak gerekir. O günkü şartlarda bir “imkânsızı” gerçekleştiren Çelebi’nin yanlışlarına değil, doğrularına bakmak lazımdır.   Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde kişi ve kurumlarıyla ele aldığı tarikatlar şunlardır: Edhemiyye, Kâzeruniyye, Yeseviyye, Hâcegân, Kâdiriyye, Eşrefiyye, Rıfâiyye, Kübreviyye, Nurbahşiyye, Haydariyye, Kalenderiyye, Hurufiyye, Suhreverdiyye, Zeyniyye, Ekberiyye, Şâzeliyye, Bedeviyye, Desukiyye, Bektâşiyye, Mevleviyye, Sa'diyye, Nakşibendiyye, Halvetiyye, Cemâliyye, Şa'baniyye, Uşşakiyye, Ramazâniyye, Cihangiriyye, Sinâniyye, Rûşeniyye, Gülşeniyye, Şemsiyye, Bayramiyye, Şemsiyye-i Bayramiyye, Tennûriyye, İseviyye, Melâmiyye-i Bayramiyye, Melâmîler, Celvetiyye, Semerkandiyye, Vâhidiyye ve Kemiliyye. Evliyâ Çelebi, bazı tarîkat ve mezhep isimlerini belirtmişse de, bunlar hakkında herhangi bir bilgi vermemiştir. Halep’teki tekkeler hakkında bilgi verirken, birçok tekkenin olduğunu söylemek için, Halep’te yetmiş tarîkatın tekkesinin bulunduğunu söyler. Bu ifâdeyi kullanırken, yetmiş tarîkatın ismini saymaz.   Evliyâ Çelebi, ele aldığı ve kendileri hakkında bilgi verdiği şeyhlerin çoğunu, kendisinin tanıştığı ve konuştuğu kişilerden seçmiştir. Diğer tarîkat büyüklerini de, seyahat ettiği yerlerde gördüğü tekke, türbe ve ziyaretgâhlarından dolayı zikretmiştir. Seyyahımızın, tanıştığı ve ünsiyet peydâ ettiği bu şahıslar daha çok Halvetiyye ve Melâmetîyye dervişlerinden oluşmuştur.   Tarîkat kurumları açısından Seyahatnâme’de verilen bilgilerin en değerlisi şüphesiz tekkeler hakkında yapılan değerlendirmelerdir. Tekkelerin sosyal, kültürel ve eğitim alanlarına temâs eden Çelebi, günlük hayatta tekkelerin maddî ve mânevî ihtiyaçları karşılama cihetine dikkat çekmiştir. Tekkelerin yapılış şekilleri, oturum alanları, sohbet odaları kısaca tekke mimârisi hakkında verilen bilgiler gerçekten çok önemlidir.   Evliyâ Çelebi, Anadolu ve Rumeli dışında da gittiği yerlerdeki tarîkat büyükleri ve tarîkat kurumlarını araştırmıştır. Özellikle Rumeli’de, Gülşeniyye, Bayramiyye, Halvetiyye, Nakşibendiyye tarîkatlarının yaygınlığını ifâde etmişse de, Bektâşiyye’nin daha çok yaygınlık kazandığı görülmektedir. Bu yaygınlık, derviş ve mürîd sayısından ziyâde, tekkelerin sayıca mevcûdiyetinden kaynaklandığı görülmüştür.   Seyyahımızın, gezdiği yerlerde bulunan tarîkat büyükleri ve kurumları hakkında verdiği bilgiler, toplumun bu müesseselere bakış açısını yansıtması bakımından önem arz etmektedir. Seyahatnâme’de, bâzı yerlerin tasavvuf kültürü ve tarîkat kurumlarına büyük bir önem verdiği görülmektedir. Bu husus, özellikle Mısır’da dikkat çekmektedir. Mısır’da âdet hâline gelen mevlit törenlerinin her yıl düzenlenmesi ve törenlere kalabalık kitlelerin katılması başlı başına bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gülşeniyye, Bedeviyye, Desukiyye, Şâzeliyye gibi büyük tarîkatlar tarafından düzenlenen bu mevlitler, bir gövde gösterisi gibi olmuştur. Seyyahımızın bu mevlitlere katılması, onları yakından tâkip edip haklarında değerli bilgiler vermesi bu konunun önemini vurgulamasının yanında, tasavvuf kültürü ve folkloru alanında bize sunulan bir “zenginlik” olarak değerlendirilmiştir.   [1] Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi [2] M. Fuad Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Ankara, 1963.s.189-240. [3] Richard F. Krautel, Im Reiche des Goldenen Apfels, Des Türkischen Weltenbummlers Evliya Çelebi Denkwürdige Reise in das Giaurenland und in die Stadt und Festung Wien anno 1665, Graz, Wiven, Köln 1963.s. 51-227.; Geniş bilgi için bkz: Zeki Arıkan, “ Evliya Çelebi’nin Elmalı-Alanya Yolculuğu”, Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türklük Araştırmaları Dergisi IV.,İstanbul, 1998, s. 185-213.; Feridun M. Emecen, “Evliya Çelebi’nin Manisa’ya Dair Verdiği Bilgilerin Değeri”, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fak.,Türklük Araştırmaları Dergisi, IV İstanbul 1988.s.215-223.; Bkz.;Nejat Göyünç, “Evliya Çelebi’nin Mardin ve Yöresi Hakkında Yazdıkları”, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türklük Araştırmaları Dergisi, IV, İstanbul, 1988.; Mustafa İsen, “ Edebiyat Tarihimizin Kaynaklarından Evliya Çelebi Seyahatnamesi” Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türklük Araştırmaları Dergisi, İstanbul 1988.; Mustafa Çetin Varlık, “ Evliya Çelebi’ye Göre Kütahya ve Bu Bilgilerin Arşiv Belgeleri İle Karşılaştırılması”, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Türklük Araştırmaları Dergisi, IV., İstanbul, 1988. [4] Frederick W. Hasluck, Christianty and Islam Under The Sultans, New York: Octagon, 1973 (1929).s.501. [5] John Kingsley Birge, Bektaşilik Tarihi, Çev.Reha Çamuroğlu, Ant Yayınları, İstanbul, 1991. [6] Peter Bartl, Die Albanischen Muslime zur Zeit der nationalen Unabhangigkeit (1878-1912); “ Albenien unter osmanischer Herrschatf”, Werner Daum (ed.), Albanien zwischen Kreuz und Halbmound, Münih: Staatlichers Museum für Völkerkunde.s. 117-142. [7] Harry T. Norris, Islam in the Balkans: Religion and Society between Europe ant the Arab World, London 1993.s.123-127. [8] Dankoff, Robert- Elsie, Robert, Evliya Çelebi in Albania and adjacent regions (Kosovo, Montegro, Ohrid), New York, Cologne.,2000.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak