Ara

Evlilik ve Eşe Yönelik Takıntılar, Obsesif Kompülsif Bozukluğun Bir Diğer Şeklidir / Fatma Ülger

Evlilik ve Eşe Yönelik Takıntılar, Obsesif Kompülsif Bozukluğun Bir Diğer Şeklidir / Fatma Ülger

Obsesyon, Kompülsiyon ve Obsesif Kompülsif Bozukluk

Obsesyonlar istenmediği halde akla gelen, tekrarlayıcı düşüncelerdir. Kompülsiyonlar ise bu rahatsız edici düşüncelerin yarattığı sıkıntıyı azaltmak adına yapılan davranışlardır. Obsesif kompülsif bozukluk (OKB) kişinin işlevselliğini bozacak düzeyde, günde 1 saatten fazla kişinin bu obsesyon ve kompülsiyonlarla uğraştığı bir bozukluktur. Yapılan araştırmalar obsesif kompülsif bozukluğu olmayan bireylerin de, olan bireyler ile aynı düşünce içeriklerine sâhip olduğunu göstermiştir. OKB'ye götüren işâretlerin ise bu düşünceleri rahatsız edici, tehlikeli olarak algılamak ve bu düşüncelerden kurtulmak için gösterilen çabalar olduğu söylenebilir. Kişi istemedikçe, zihninden atmaya çalıştıkça bu düşünceler daha sık zihni meşgûl etmektedir. Kişi için rahatsızlık uyandıran ve tehlike barındıran bu düşüncelerin yarattığı sıkıntıdan kurtulmak ve bu şekilde kendini rahatlatmak isteyen kişi kompülsiyonlar geliştirebilir. OKB'de yalnızca obsesyonlar görülebileceği gibi, obsesyon ve kompülsiyonlar birlikte de görülebilir. Kompülsiyonlar rahatlamaya gerçekten yardımcı olsa da, bu rahatlama kısa sürelidir ve var olan obsesyonların kişinin zihninde daha çok veya daha güçlü şekilde barınmasına sebep olabilir. OKB genellikle kirlenme, bulaşma, zarar verme/görme, düzenleme, kontrol etme veya dînî konulardaki obsesyon ve kompülsiyonlarla bilinir. Evlilik ilişkilerine veya eşe yönelik, OKB'nin sıklıkla bilinen diğer görünümlere göre daha yeni araştırılan bir alandır. Tıpkı diğer türlerinde olduğu gibi evlilik ilişkilerine veya eşe yönelik OKB de, kişinin işlevselliğini bozacak düzeyde obsesyon ve kompülsiyonları barındırır.

İlişki Odaklı Obsesyon ve Kompülsiyonlar

İlişkilere yönelik obsesyonlar genellikle ilişkinin kişi için uygun olup olmadığı, eşin kişiyi sevip sevmediği veya yeterince sevip sevmediği, kişinin eşini sevip sevmediği veya bunun yeterli olup olmadığı üzerinedir. Kişinin zihni, işlevselliğini bozacak şekilde (sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanacak, işinde yeterli performans gösteremeyecek, başka şeylere odaklanmaya zorlanacak şekilde...) bu düşünceler ya da imgelerle meşgûldür. Görüldüğü üzere bu düşünceler şüphe içerir ve bu şüphe sıkıntı vericidir. Bu sıkıntıdan kurtulmak veya sıkıntıyı azaltmak için kişi kompülsiyonlar geliştirebilir. Örneğin, kuşkularını gidermek ve onay almak adına eşini sorgulayabilir, kontrol edebilir, kendi ilişkisini çevresindeki diğer ilişkilerle karşılaştırabilir. Eşiyle geçirdiği güzel zamanları zihninde canlandırarak ilişkisine dâir şüphelerden arınmaya çalışabilir.

Eş Odaklı Obsesyon ve Kompülsiyonlar

Eşe yönelik obsesyonlar ise genellikle kişinin eşinin zekâsı, başarısı, statüsü, meslekî yetkinliği, ahlâk düzeyi, sosyal becerileri veya fiziksel görünümü ile ilgilidir. Kişinin zihni eşinin bu özelliklerinin yeterince iyi olup olmadığı ile yoğun bir şekilde meşgûldür. Eşin bu özelliklerine dâir yoğun şüphe; eşini başkalarıyla karşılaştırma, çevresinden eşinin ne kadar zekî, yakışıklı, güzel vs. olduğuna dâir onaylayıcı yanıtlar arama gibi kompülsiyonları ortaya çıkarabilir. Evlilik ilişkisine veya eşine yönelik obsesif kompülsif belirtilerin genellikle erken yetişkinlik döneminde başladığı, kişi romantik ilişki deneyimleri yaşadıkça sürdüğü görülmektedir. Bu belirtiler kişinin güncel ilişkisiyle ilgili olabileceği gibi, geçmiş ilişkilerle ilgili de olabilir. Ayrılma, evlilik, çocuk sâhibi olma gibi durumlar belirtilerin ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Ayrılma durumunda kişi, kendisi için tek doğru kişiyle olma şansını kaçırdığı şeklinde düşüncelere sâhip olabilir. Yeni eşini, eski görüştükleri ile sürekli karşılaştırma şeklinde kompülsif davranışlar geliştirebilir. Başta bahsettiğim gibi obsesyonlar istenmeyen düşünceler veya imgelerdir. Kişi eşini sevdiğini veya aslında ilişkisinden memnun olduğunu, bu obsesyon ve kompülsiyonlardan rahatsız olduğunu, bunların uygun veya etik olmadığını düşündüğünü; ancak bunları düşünme ya da yapma konusunda kendisine engel olamadığını belirtebilir. Bu belirtilerden dolayı suçluluk ve utanç duyguları barındırabilir.

Belirtilerin Eşin veya İlişkinin Üzerindeki Etkileri

Elbette bu kadar şüphe barındıran, kişinin bir türlü kendini rahat bırakmadığı, sürekli zihnini meşgûl ettiği bir ilişki her iki taraf için de problemler doğurmaya müsaittir. Obsesif kompülsif belirtileri olan kişinin obsesyonlarından dolayı zihni yorgundur, davranışlarını düşüncelerini ağırlıklı olarak eşine veya ilişkisine yönlendirdiği için kendine, ailesine veya çevresine vakit ayırmakta zorlanır, ilişkisinden veya eşinden emin olamadığı için ilişkiden bir doyum sağlaması mümkün olmaz. Eşin açısından baktığımızda; kontrol edici davranışlardan rahatsız olabilir, ilişkiye veya kendisine olan güvensizlikten dolayı kendisini eşine yakın hissetmeyebilir. Yapılan araştırmalarda, eşe veya ilişkiye yönelik obsesif kompülsif belirtiler arttıkça, ilişkiden alınan tatminin azaldığı görülmüştür.

“Psikolojik bağlamda düşündüğümüzde bireyin bebeklik döneminde, bakım verme ve duygu anlamında yeterince ilgi ve sevgi gösterilmemesi ve ilişkinin ilk adımında güvenli bir bağ oluşturulamamasıdır. Bu bağı oluşturamamış çocuklar annelerinin yanından ayrıldığında ağlama, kaygı, korkma ve anneye sıkı sıkı sarılma ya da tam tersi uzaklaşma gibi sağlıksız davranışlar gösterirler. Anne ya da bakım veren kişi ile kurulamayan güvenli bağ kişinin gelecekteki ilişkilerini etkilemektedir. Çocuklukta yaşanmış değersizlik hissi ve yaşanılan travmalar da takıntılı aşk oluşturulmasına sebep olmaktadır.”

Evlilik ilişkisinde kişi, yaşadığı duygu karmaşasından kurtulmak ve kendini rahatlatmak için bazı eylemlerde bulunur. Bu eylemler kişiye göre olumlu ya da olumsuz eylemler olarak gerçekleşebilir. Örnek vermek gerekirse, karşısındaki kişiyi sürekli denemeye yönelik eylemler gerçekleştirir. Sürekli nerede olduğunu ve kiminle olduğunu kontrol eder. Karşısındaki kişinin onu sevip sevmediğinden emin olmaya çalışır. Takıntılı aşk kişinin gerçek ya da ulaşılamayan bir aşkı takıntı haline getirip kendi benliğini ona adaması ve hayâtına bu bağlamda şekil vermesidir. Karşısındaki kişiye yönelik çok yoğun duygular yaşaması duygusal bağlamda hızlı iniş ve çıkışlar yaşamasına sebep olacaktır. Böyle bir duygu durumun ardından birey hem kendine hem de başkalarına zarar verebilir. Genel tabir olarak bireyin günlük hayâtındaki işlevselliğe neden olacak her şeyi sağlıksız olarak kabul edilmiştir.

Takıntılı Sevgi Yaşayan Kişilere Şunları Söyleyebiliriz

“Bireyin memnun olmadığı bir işte çalışması, iyi bir sosyal çevreye sâhip olmaması, varoluşsal sorular, anlamsızlık ve boşluk hissi, özgüven eksikliği, kırılganlık, başarısızlık gibi durumlar kişide genel bir kaygıya yol açmaktadır. Bu kaygıyı kafasında oluşturduğu aşka yönlendirebilmekte ve bu şekilde dışavurum sağlamaktadır. Hayâtındaki anlamsızlığa son vermek ve bir anlam katmak içindeki boşluğu doldurmak istemektedir. Bireysel olarak yapılabilecek durum hayâtınızdaki bireysel ve psikolojik ihtiyaçlarınızı anlamlandırmak ve bunları sağlıklı bir şekilde hayâtınıza kanalize etmektir. Bunun için sosyal aktiviteler ve yapmaktan zevk aldığınız faaliyetlerden faydalanabilirsiniz. Ek olarak uzman desteği de süreci hızlandıracak ve hayâtınızı kaliteli kılmanıza yardımcı olacaktır.”

Ocak 2023, sayfa no:  10-11-12-13

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak