Ara

Evlilik öncesi Aile Dinamiklerini Anlamak ve Yönetmek / Uzm. Selva Yılmaz

Evlilik öncesi Aile Dinamiklerini Anlamak ve Yönetmek / Uzm. Selva Yılmaz

Evlilik, iki kişinin hayatlarını birleştirdiği önemli bir dönüm noktasıdır. Baktığımızda iki kişi evlenir fakat bu evliliğin arka planında aileler arası bir etkileşim ağı vardır. Bu etkileşim güzel kurulduğunda, herkes anlaşılır olduğunda bireylerin de evliliklerini anlamlandırmaları bir o kadar kolay olur. Nasıl ki binanın sağlam olması temelinin sağlam olmasına bağlıysa evlilik içinde dinamiklerin farkında olup yönetmek aynı şeydir. Hepimiz doğduğumuz ailenin özelliklerini taşıyor ve buna bağlı olarak bir yaşam stratejisi oluşturuyoruz. Bu yazıda hep beraber evlilik öncesi dinamiklerin nasıl anlaşılabileceğini ve yönetilebileceğini konuşacağız. 

Aile dinamikleri dediğimizde en önem verilmesi gereken ilk konu değerler ve inançlardır. Hayatımıza alacağımız ve bir ömrü beraber yaşayacağımız kişiyle inanç sistemlerimiz çatışırsa maalesef ilişkide duygusal yakınlığın kaybedilmesi muhtemeldir. Farklılıklar hiç mi olmayacak diyenler elbette olacaktır. Elbette farklılıklar olabilir fakat yaşam gayemizle ilgili, bizi biz yapan şeylerle ilgili bizi desteklemeyen biriyle uzun ömürlü bir ilişki içinde olmak oldukça zor. Bu hayatta kişi önce değerleri için yaşar. Örneğin mesleğinde iyi olmak, hayallerine ulaşmak, yalan söylememek, günah işlememek gibi. Fakat tam da bu hayallerinizle çelişen ya da tam da bu durumların aksi bir yerde olan birisiyle yaşam sürdürmek çileli bir yolculuğa çıkmaktan farksız. Bu yüzden ilk bakmamız gereken noktalardan biri değerler ve inanç sistemimizin eş adayımızla uyuşup uyuşmadığı. Eğer değerler ve inanç sisteminiz uyuşuyorsa bu ortak bir alan oluşturmanın, ilişkisel sağlam temellerin atılmasının güzel bir başlangıcı olarak kabul edilebilir. 

İkinci olarak bilmemiz gereken ise annemize ya da babamıza benzer partnerler seçme eğiliminde olmamız. Bu durumun asıl sebebi beynimizin tanıdık olanı seçme eğiliminde olmasıdır. Bu bazen bir karakter özelliği olabilirken bazen de bir fiziksel özellik olabilir. Buradaki kilit nokta ise olumsuz özellikleri de kabul etme eğiliminde olmamızdır. Örneğin hanımlar için duruma bakacak olursak ilgisiz bir baba, ilgisiz ve kendimizi değersiz hissettiğimiz bir partneri normal bulmamıza sebep olabilir. Burada direkt benzer özellik olmasa da benzer duyguları hissetmemizde aynı konuyla ilgilidir. Yani bize tanıdık gelen duyguları yaşama eğiliminde oluruz. Bu seçimlerin farkında olmadan getirdiği olumsuz dinamikler, ilişkide sorunlara yol açabilir. Kişisel farkındalık ve geçmişten gelen ilişki kalıplarını sorgulamak, sağlıklı ve dengeli bir evlilik kurmanın anahtarıdır. Ebeveynlerimize benzeyen bir partner seçme eğilimimizin bilincinde olmak hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de ilişki dinamiklerimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. 

Üçüncü önemli konumuz ailelerde öğrenilen iletişim biçimleridir. Büyüdüğümüz evdeki iletişim şekli bizim için adeta bir miras gibidir ve bugün eşimize de nasıl davranacağımızı belirler. Örneğin, duyguların açıkça ifade edildiği, empati yapılabilen bir evde büyüyen kişi evliliğinde de bu becerileri kullanacaktır. Ancak iletişimden kaçınan, duygularını bastıran, sert iletişim kalıpları barındıran bir ailede büyüyen kişi ise bu durumu fark edip değiştiremezse bugün evliliğinde de gördüğünü uygulama eğiliminde olacaktır. Bu yüzden eş adayınızın ailesiyle iletişim şekli evlenince sizinle nasıl bir iletişim kuracağına dair güzel bir ipucudur. Aynı zamanda ailemizdeki hoşumuza gitmeyen birçok rutin döngüler evlilik hayatımıza farkında olmadan da etki edebilir. Örneğin ailecek misafirliğe ya da gezmeye gideceğinizde sürekli evde kavga çıktığı, annenizin babanızın tartıştığı bir ortamda büyüdüyseniz, kendi evliliğinizde sebebini anlamadığınız bir şekilde eşinizle evden çıkarken huzursuz hissetme ihtimaliniz vardır. Kendi kök ailemizdeki yaşamsal deneyimlerimiz, olayların yaşanış şekilleri bizim duygu, davranış, düşünce sistemimize direkt etki eder. Çevremizde sıklıkla “sanırım farkında olmadan anneme benzedim” cümlelerini duyarız değil mi? En istemediğimiz durum tam da gelir bizi bulur. Bunu hissettiğimiz anda ise yetişkin modunda kendi hayatımıza yön vererek, farkında olduğumuz şeyleri güç sayarak değişimin kapılarını aralayabilmeliyiz. İnsan kendi hayatının sorumluğunu aldığı zaman gerçekten bir yetişkin olur. Kendi hayatının sorumluluğunu almayan, alamayan kişi için değişim çok zordur. 

Dördüncü önemli nokta ise evlilik öncesi sürece, ebeveynlerin ve ailelerin müdahalesidir. Evliliğe giden süreçte ebeveynlerin rolü, ilişkinin dinamiklerini doğrudan etkileyebilir. Bazı aileler, çocuklarının evliliklerine aktif bir şekilde katılır ve destek sağlar. Bu, evlenecek çift için büyük bir kaynak olabilir. Ancak, ebeveynlerin aşırı müdahalesi veya çiftin mahremiyetine saygı göstermemesi, çatışmalara neden olabilir. Ebeveynlerin rolü, çiftlerin kendi sınırlarını çizme becerilerini de sınar. Bu süreçte de evlilikte de olmak üzere herkes kendi ailesine sınır koymakla yükümlüdür. Mesela gelin hanım müstakbel kayınvalidesi ile bir problem yaşadı ve eş adayı da ona “Ben bu konuya karışmıyorum. Siz annemle aranızda halledin.” dememesi gerekir. Burada aileniz ve eş adayınız arasında köprü görevi görmeniz gerekir. Ayrıca bu evliliği iki kişi yapıyor ve kapınızı kapattığınız anda o evde baş başa kalacak olan sizsiniz. Evlilik süreciyle beraber çekirdek aileniz öncelik olmalı ki güçlü temelleri olan bir evliliğe sahip olabilin. Biz duygusunu ne kadar hisseder ve hissettirebilirseniz, ilişkinize üçüncü kişilerin karışmasının da önüne o kadar geçebilirsiniz. Yine evlilik öncesi süreçte ana karar mekanizması kesinlikle evlenecek çift olmalıdır. Sizler zaten bir yuva kuracak olgunluğa geldiğiniz için ciddi bir yola gidiyorsunuz. Dolayısıyla bu süreçte neler talep ediyorsunuz, nelerin nasıl olmasını istiyorsunuz, sizin kararlarınız ve seçimleriniz neler, tüm bunları eş adayınızla konuşmalısınız. Kendi kararlarınızı veremediğiniz noktada başkalarının kararları uygulamaya geçer ve siz bir anda kendinizi başkalarının kararlarını uygularken bulabilirsiniz. Özellikle bu süreçte “ben bilmem, anlamam annemler karar versin” ben pek bu konularla ilgilenmiyorum ailem halleder diyerek tüm kontrolü aileye bırakır konumda olmak maalesef ki yanlıştır. Belki şu anda sizi rahatsız etmese de yıllar sonra anımsadığınızda rahatsız olma ihtimaliniz var. Bu yüzden devamlı şunu vurguluyoruz: İnsan kendi hayatının sorumluluğunu yine kendi almalı. Kendi kararlarınızı almak, uygulamak ve sonuçlarını deneyimlemek bir yetişkinlik göstergesidir. 

Beşinci önemli noktamız ise sorumluluk bilinci. Bazı bireyler evlenmeden önce aileleriyle yaşarken hiç sorumluluk almadıkları, her şeyin onlar adına yapıldığı bir ortamda yetişmiş olabilirler. Bu durum, evlendikten sonra sorumluluk almaktan kaçınan bir eşe dönüşmelerine neden olabilir. Eşlerinin beklentilerini karşılamakta zorlanan bu bireyler, evliliklerinde iş bölümü ve sorumluluk paylaşımı konusunda sorunlar yaşayabilir. Aynı şekilde çocuk bakımı ve eğitimi ile ilgili konularda da destek olmada eksik kalabilir. Evlilik içindeki iş bölümü konusu ve karşı taraftan evlilik içinde neler yapmasını istediğimizi evlilik öncesi süreçte konuşmalıyız. Bazen kişilerin hassasiyetleri olabilir ve bir konuda eşinin desteğine ihtiyaç duyabilir. Sorumluluk alabileceği ve gücünün yettiği alanda evliliğe katkı sağlayabilir. Bu yüzden evlilikten yüzde yüz bir eşitlik beklememeliyiz. Hayat çok iniş çıkışlı bir yolculuk ve bizler ilişkimizde sen bunu yaptın ya da yapmadın diyerek çetele tutmaya başlarsak bu duygusal uzaklaşmaya sebep olabilir. Gücümüzün yettiği oranda ve alanda evliliğe katılım sağlamak temel noktamız. Eğer evleneceksek sorumluluk almaya da hazır olmalıyız. 

Elbette yukarı bahsettiğimiz maddeler çoğaltılabilir ve farklı örneklerle anlatılabilir. Sonuç olarak, evlilik öncesi aile dinamiklerini anlamak ve yönetmek, sağlıklı ve mutlu bir evlilik için temel bir adımdır. Değerler ve inançların uyumu, iletişim biçimleri, ebeveynlerin müdahale sınırları ve sorumluluk bilinci, bu sürecin önemli yapı taşlarıdır. Evlilikte karşımıza çıkabilecek olası zorlukları önceden fark etmek ve yönetebilmek, hem bireylerin kendilerini daha iyi tanımalarına hem de birbirleriyle daha güçlü bir bağ kurmalarına olanak sağlayacaktır. Kendi aile geçmişimize dair farkındalık geliştirmek ve bu farkındalıkla hareket etmek, evliliği sağlam temeller üzerine inşa etmemize yardımcı olur. Bu süreçte en önemli nokta, her iki tarafın da sorumluluk alarak, birlikte büyümeye ve gelişmeye açık olmasıdır. Hepimize sorumluluk alabildiğimiz bir hayat yolculuğu dilerim…

Ekim 2024, sayfa no: 12-13-14

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak