Ara

Evlilik Kararı: Doğru Kişiyle Doğru Sebeplerle Evlenmek / Uzm. Selva Yılmaz

Evlilik Kararı: Doğru Kişiyle Doğru Sebeplerle Evlenmek / Uzm. Selva Yılmaz

Hayatta iki önemli kritik karar veriyoruz: iş seçimi ve eş seçimi. Her ikisi de hayat kalitemize, ruh halimize doğrudan etki eden iki önemli etken. Bu yazımızda ise eş seçimi başlığını ele alacağız. Evlilik söz konusu olduğunda birçok kişinin eş seçimini biraz daha arka plana atıp evliliğe odaklandığını gözlemledim. Özellikle evlilik çağına gelmiş olan kişiler bazen çevrenin, bazen aile teşviğinin, bazen de sosyal baskının etkisiyle evliliği bir amaç gözüyle görmeye başlıyorlar. “Hadi artık ben evleneyim”, “evlilik yaşım geldi”, “şu yaşa gelmeden evlenmeliyim”, “evleneyim de şu baskıdan kurtulayım” gibi düşüncelerle evlenmek için bir telaşa kapılıyorlar. Bir an önce evlenmek isteyen ya da evliliği bir amaç olarak gören kişi ne kadar sağlıklı bir karar verebilir sizce? Evimize mobilya alırken, kendimize kıyafet ya da ayakkabı alırken bu kadar çok araştıran, irdeleyen bizler, konu evliliğe gelince neden aynı hassasiyeti göstermiyoruz?

Evliliğin bir amaç değil bir araç olduğunu unutmamalıyız. Peki nasıl bir araç? Daha kaliteli, sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz, gerçek bir yetişkin olabilmemiz, kendimizin en iyi versiyonunu ortaya koymak ve “bize” ait bir yaşam inşa edebilmek için bir araç. Yani evlilik “hadi ben evleneyim” dediğimizde değil, ben kendi yolumda ilerlerken benim hayatıma eşlik etmeyi talep eden biriyle mümkün olabilir. Eğer bakış açımız bu şekilde olursa, daha sağlıklı kararlar verebilmenin kapılarını aralamış oluruz. Evliliği kaçış olarak görenlerin yanı sıra, toplumsal baskıdan etkilenerek karar verenlerin sayısı da oldukça fazla. Artık çağımızda birçok sebepten dolayı evlilik yaşı ilerlemiş durumda. Hal böyle olunca, yaşı büyük olan jenerasyon bu durumu eleştirebiliyor. Bu eleştiriler her zaman kibar ya da yapıcı olmayabiliyor. Dolayısıyla bu düşüncelerden etkilenen de çok fazla kişi var. Fakat unutmayın, herkes kendi zamanını yaşar. Önemli olan, evliliğin gecikmesi ya da erken olması değil, en sağlıklı şekilde olmasıdır. Yanlış eş seçiminin bedeli, evlenmeyi beklediğiniz zamandan çok daha ağır olacaktır. 

Evlilik kararı vermek için kişinin önce kendini bilmesi, kendini tanıması gerekir. Bir ömür yanında olacak kişiyi seçme becerisi, kendini tanımaktan geçer. Kendimizi tanıdığımızdan emin olduktan sonra gerçekten evlilik düşüncesine açık olabiliriz. 

Evlilik kararı almadan önce, eş adayımıza karşı hissettiğimiz bir çekim duygusu var. Bu çekim duygusunu aşk olarak tanımlayabiliriz. Aşk olmadan bir ilişki olmayacağı gibi, maalesef aşık olmak da bir ilişkiyi devam ettirebilmek için tek başına yeterli değildir. Aşk zamanla evrilir, olgunlaşır ve evlilikle beraber farklı bir boyuta taşınır. Birbirine aşık olan iki insan, hayatın getirdiği zorluklarla nasıl başa çıkacaklarını ve aşklarının günlük yaşam stresine, sorumluluklara nasıl dayanacağını düşünmelidir. Çünkü aşk, bir evliliğin başlangıcı için güçlü bir temel olsa da sürdürebilirliği sağlamak için karşılıklı saygı, anlayış ve fedakarlık gerektirir. Önemli olan, aşkın ötesinde birlikte yaşam becerilerini de geliştirebilmektir.

Aşkın ardından dikkat etmemiz gereken bir diğer önemli konu, uyumdur. Evet, aşık olabilirsiniz, fakat birlikte uyumlu bir şekilde yaşamayı beceremiyorsanız, ilişkiniz kısa sürede çatırdayabilir. Uyum sadece ortak ilgi alanları ya da hobilerden ibaret değildir. Daha çok hayata bakış açınızın, değerlerinizin, beklentilerinizin ve geleceğe dair planlarınızın örtüşmesiyle ilgilidir. Burada her ne kadar örtüşmek önemliyse, farklılıklara da saygı duymak bir o kadar önemlidir. Örneğin, siz deniz tatilini çok seviyorsunuz fakat eşiniz sevmiyorsa, burada sizin için denize gelebilen, size alan açabilen biriyle beraber olmalısınız. Sizi en sevdiğiniz, keyif aldığınız şeyden mahrum eden biriyle değil. Uyumlu olarak tanımladığımız çiftler, farklılıklarını zenginlik olarak görüp birbirlerine saygı duymayı başarmış çiftlerdir. 

Kendimize en uyumlu eşi ararken yaptığımız hatalardan biri de aşırı yüzeysel kriterlere önem verirken önemli ayrıntıları kaçırmak. Dış görünüş, kariyer, maddi durum gibi yüzeysel kriterler birçok insanın doğru kişi seçiminde odaklandığı noktalar arasında yer alır. Elbette, dış görünüş ya da kariyer gibi unsurlar bir ilişkiyi başlatırken cazip olabilir. Ancak bunlar, uzun vadede ilişkinin sürdürülebilirliğini garanti etmez. Örneğin, sadece fiziksel çekicilik nedeniyle bir ilişkiye başlamak, duygusal uyum ve derin bir bağ olmadan uzun vadede yetersiz kalabilir. Önemli olan, iki insanın birbirine gerçekten nasıl hissettikleri ve hayatın zorlukları karşısında nasıl bir ekip olabildikleridir. Maddi durum veya dış görünüş gibi yüzeysel kriterler yerine, ortak değerler, kişilik uyumu ve hayat hedeflerine odaklanmak daha sağlıklı seçimler yapmanıza yardımcı olacaktır. 

Bazen de yüzeysel kriterlerin yeterli olduğuna ve diğer tüm özellikleri değiştirebileceğimize inanırız. “Bu kişi tam aradığım görünüşte biri, ben bu kişinin şu özelliğini değiştirebilirim” diyerek ilişkiye karşı tarafı değiştirme arzusuyla başlamak büyük bir hata olabilir. Bir ilişkiye, karşınızdaki kişiyi değiştirme amacıyla başlamak, hem sizin hem de karşı taraf için büyük hayal kırıklıklarına yol açabilir. İnsanları olduğu gibi kabul etmek ve sevmek, sağlıklı bir ilişkinin temel taşlarından biridir. Eğer bir kişinin kişiliğiyle ya da davranışlarıyla barışık değilseniz, o ilişkiye başlamadan önce bu konuları iyice düşünmelisiniz. Bir insanın temel kişilik özellikleri genellikle değişmez ve değişse bile bu, kişinin kendi isteğiyle olmalıdır. 

Eş seçimiyle ilgili bir diğer önemli nokta ise ailelerin etkisidir. Özellikle geleneksel yapıya sahip toplumlarda ailelerin, evlilik kararları üzerindeki etkisi büyüktür. Bu baskı olumlu olabileceği gibi, bazen olumsuz sonuçlar da doğurabilir. Aile büyüklerinin görüşleri, gençlerin kendi duygu ve düşüncelerini gölgede bırakabilir. Ancak burada önemli olan, bireylerin kendi istek ve beklentilerini net bir şekilde ifade edebilmeleridir. Aile baskısı ya da toplumsal beklentiler nedeniyle yapılan evlilikler, zamanla mutsuzluğa yol açabilir. Bu yüzden, bireyler kendi yol haritalarını çizebilmeli ve kararlarını bu doğrultuda vermelidir.

Her şeyin ötesinde kendimize asıl sormamız gereken soru şudur: “Ben niçin evlenmek istiyorum?” Eğer evlilik, sizin için evden bir kaçış ya da aileden kurtulma aracıysa, yanılma ve yanlış bir seçim yapma ihtimaliniz çok yüksektir. Evlilik, iki kişinin beraber hayatı paylaşması ve hayatlarının uyumlandığı bir dönemde birleşmesidir. Bir kaçış ya da kurtuluş değildir. Bu yüzden evliliğe bu gözle bakıyorsak, öncelikle bu bakışımızı değiştirmeliyiz. Kaçtığınız ya da sığındığınız yeri seçme şansınız neredeyse yoktur, fakat gerçekten gitmek istediğiniz yeri siz seçersiniz. Unutmayın, evlilik sadece iki kişilik bir mesele değil; aynı zamanda iki kişinin hayata karşı bir duruş sergilemesi ve bu yolda birbirine destek olmasıdır. Doğru kişiyle, doğru sebeplerle evlenmek, bu yolda atılacak en sağlam adımdır.

Kasım 2024, sayfa no: 16-17

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak