Ara

Esmaül Hüsna ile Yolculuk / Halime Hüsna Özüdoğru

Esmaül Hüsna ile Yolculuk / Halime Hüsna Özüdoğru

Hayatımızın her noktasına ışık tutan Peygamber Efendimiz (sav), bu konu hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Bunları ezberleyip sayan kişi cennete girer.”

Yukarıdaki hadisin Arapçasında geçen ifade “hâfazahâ” (yani kim ezberlerse) veya “ahsâhâ” (yani kim onları sayarsa) olarak geçer. Ancak bu “saymak” ya da “ezberlemek”, bizim klasik anlamda düşündüğümüz gibi kuru kuruya bir tekrar veya yalnızca rakamsal bir sayımdan ibaret değildir. Burada asıl maksat, baktığın her yerde o esmanın (ismin) izini görmek, her yerde O’nu hatırlayabilmek ve böylece her seferinde kalbindeki imanın daha da artmasını sağlamaktır. Yani dünyayı O’nun isimleriyle, O’nun yoldaşlığında yaşamaktır.

 

Esmaü’l-Hüsna’nın bilinmesi üç merhalede gerçekleşir:

  • Onların lafızlarını (isimlerini) tek tek sayabilmek,
  • Anlam ve delalet ettikleri kavramların manalarını kavramak,
  • Bu isimlerle Allah’a dua etmek (ki bu konuda Peygamber Efendimiz (sav)’in bize çokça tavsiyesi vardır).

 

Esmalarla dua ise iki türlüdür:

  • Övgü ve ibadet kastıyla,
  • Rabbimizden bir şeyler istemek için.

وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَٓائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“En güzel isimler Allah’ındır; bu güzel isimlerle O’na dua edin. O’nun isimleri hakkında doğru inançtan sapanları kendi başlarına bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını çekecekler!” (A’râf, 180)

قُلِ ادْعُوا اللّٰهَ اَوِ ادْعُوا الرَّحْمٰنَۜ اَياًّ مَا تَدْعُوا فَلَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰىۚ وَلَا تَجْهَرْ بِصَلَاتِكَ وَلَا تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذٰلِكَ سَب۪يلاً

“De ki: ‘İster Allah diyerek ister Rahmân diyerek yakarın; hangisiyle yakarırsanız yakarın, çünkü bütün güzel isimler O’na mahsustur.’ Namazında-niyazında sesini fazla yükseltme, fazla da kısma; ikisinin arasında bir yol tut.” (İsrâ, 110)

İnsan, gönül hayatı bakımından Yaratıcı ile ilişki kurmaya ihtiyaç duyar. Bu ilişkinin sağlanmasında Esmaü’l-Hüsna’nın vazgeçilmez bir rolü vardır. Söz konusu ilişkiyi kurmak ise O’nu tanımaya, isim ve sıfatlarını bilmeye bağlıdır. Bu isim ve sıfatlara yoğunlaşıp kâinattaki yansımalarını fark ettikçe, Allah hakkındaki bilgimiz (marifetimiz) artar; marifetimiz çoğaldıkça sevgimiz, sevgimiz arttıkça da yakınlığımız artar. Çünkü beşerî plandaki sevgiler bile “birbirini tanıma” kuralına tâbidir.

Varlıklar; tek bir Yaratıcı’dan çıkışlarıyla Allah’ın birliğini, nizam ve intizamlarıyla hikmetini, her şeyin yerli yerine konulmasıyla adaletini, güzellikleriyle cemâlini, hassas ölçüleriyle kudretini ve en küçük-yoksul varlıklara bile ihsanın ihmal edilmemesiyle lütuf ve letafetini ortaya koyar.

Peki, “Esmaü’l-Hüsna ne demektir?” diye soracak olursak…


Esmaü’l-Hüsna’da yer alan “Hüsnâ” kelimesi “güzel” veya “en güzel” anlamına gelir. Bir bütün olarak, “Bu isimler, isimlerin en güzelleri ve en yüceleridir,” demektir. Bu ifade, hem Allah’ın isimlerinin topluca güzel olduğunu hem de her bir ismin tek tek güzelliğini anlatır. Zira Allah’a ait olan bu isimler, O’na lâyık en şerefli ve en güzel mânâları içerir; Allah’a, örnek yoluyla bile olsa, çirkin bir isim yakıştırılamaz.

Tarihimizde Esmalar

İmam Gazâlî, Esmaü’l-Hüsna’nın faydaları hakkında şöyle der:

 

  • Esmaü’l-Hüsna, Allah hakkında yücelik ve aşkınlık ifade eder; kullarda saygı hissi uyandırır.
  • Zikir ve duada kullanılmaları, kabule vesile olur ve sevap kazandırır.
  • Kalplere huzur ve sükûn verir; lütuf ve rahmet ümidi telkin eder.
  • Bilginin değeri, bilinenin değerine bağlıdır. Bilinenlerin en şereflisi de Allah olduğu için, Esmaü’l-Hüsna bilgisine sahip olanlara Allah bir meziyet ve şeref bahşeder.

Peygamber Efendimiz (sav)’in,

“Yâ Rabbi! Sana, bildiğim ve kendine sakladığın isimlerle sesleniyorum.” diye dua ettiğini biliyoruz.

Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye göre, insan ve genel olarak kâinat, İlâhî isimlerin bilinmesine vesile olmuştur. Kulun çeşitli hâlleri, İlâhî isimlerin farklı yansımalarıyla bağlantılıdır ve şöyle der:

“Her kulun hâline uygun düşen İlâhî bir isim vardır; o kulun Rabbi, o isimdir. Kul bir beden ise, ona tekabül eden İlâhî isim onun kalbi gibidir.”

Ebü Süleyman es-Sicistanî de şöyle der:

“Kul bir İlâhî isme yakınlık kazanırsa, Allah onu başka bir ismine de yakınlaştırır. İlâhî isimler, Hakk’ın zâtına ulaşmak için merdivenlerdir.”

Yunus Emre ise,

“Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü,” derken Allah’ın isimlerini anlatır. Hakk’a ibadet etmek, O’nun isimlerini kavramak demektir.

Geçmişteki İslâm âlimlerinin yetiştikleri eğitim metotlarına baktığımızda, Esmaü’l-Hüsna’sız bir ilim düşünmediklerini; diğer ilimlere başlamadan önce mutlaka Esmaü’l-Hüsna eğitimi aldıklarını görürüz.

Şöyle düşünelim: Er-Rezzâk olan Allah’ın bu ismine tam mânâsıyla vâkıf olduğumuzda, yani şüphesiz bir imanla bolluk ve bereket istediğimizde bu esma ile dua edersek, Allah’ı tanıdığımızı göstermiş oluruz. O’na, O’nun “rızık verme” sıfatı ile yakarıyoruz. Bu da bir nevi “nazlanmak”tır; nazlanmak için ise O’nu iyi tanımak gerekir. Sıfatları ve isimleriyle O’nu tanıma yolculuğuna çıkarsak, bu yolculukta Allah da bize kendimizi tanıtacaktır.

“Kendini bilen, Rabbini bilir.”

Bu düsturla Rabbimizden, Esmaların kapılarını hepimize açmasını; Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın bu yolculuğu cenneti kazanmamıza vesile kılmasını niyaz ederiz.

Şubat 2025, sayfa no: 14-15

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak