Ara

Eşler Arasındaki Denklik Âilenin Temel Şartıdır / Prof. Dr. Halis Ayhan

Eşler Arasındaki Denklik Âilenin Temel Şartıdır / Prof. Dr. Halis Ayhan

Âile kadın ve erkeğin meşrû zeminde buluşmasıyla ortaya çıkan bir müessesedir demiştik. Bu meşrû zemin içerisinde eşlerin birbirine uyumu âilenin sağlıklı yürümesinin temel şartıdır. Birbirine değer veren, birbirini anlayan, seven, birbirlerini tamamlayan iki insanın oluşturduğu âilenin temelleri sağlamdır. Buna dînî literatürde küfüv denmektedir. İki cins arasındaki uyumun yanında âile, bir de toplumun örf, âdet, kural ve kaidelerine uygun olmalıdır. Bu da âilenin devâmının diğer bir şartıdır.

Diğer bir faktör ise çocuklardır, çocukların da katılmasıyla güçlenen âile bağları yuvaya mutluluk getirir. Çocuklar, aynı zamanda âileye birçok görevler getirmektedir. Çocuğun maddî ihtiyaçlarını karşılayan âileler onun rûhî ihtiyaçlarına da ihtimam göstermelidir. 

Âile içi rahatsızlıklar çocuğa yansıtılmamalı, hayatta en çok sevdiği varlık, annesi, -her ne kadar dînimiz ve örfümüzde olmasa da cemiyetimizde mevcuttur- çocuğu yanında hırpalanmamalıdır.

Âile dışı eğitimde ise topluma, devlete ve gönüllü kuruluşlara büyük görevler düşmektedir. Gençler âile konusunda bilgilendirilmeli, eğitim görmemiş annelere kitaplar ve filmler yoluyla ulaşılarak, onları çocuk sağlığı ve eğitimi konusunda yeterli seviyeye getirmelidir. 

Türkiye’nin giderek sanâyileşmesi büyük şehir hayâtını kaçınılmaz kılıyor. Sosyal ve ekonomik şartlar dolayısıyla anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek âileler meydana geliyor. Bu durumda yaşlı anne ve babalar ne olacaklar, bir kenara mı atılacaklar? Günümüz sosyal şartları içinde aynı apartmanda yaşama gibi çözümler getirilebilir. Bu tür âilenin yürüyebilmesi için eşlerin her biri karşı tarafın âilesine karşı anlayışlı olmalı, gelin kaynanasını memnûn etmek için elinden gelen çabayı sarfetmeli, özel günlerdeki çeşitli hediyelerle samîmiyeti arttırmalı. Tabii bu erkek için de geçerlidir. Biz hep büyüklerden anlayış bekleriz. Hâlbuki eğitim görmüş insanlar daha uyumlu olmalıdırlar. Yaşlı insanların alışkanlıkları kemikleşmiştir, gençlere göre değişmeleri daha zordur.

Büyük âile içinde yetişen çocuklar rûhî bakımdan daha sağlıklıdırlar. Babasının yanında yapamadığı bazı şeyleri -aşırıya kaçmamak şartıyla- büyük babasının yanında yapabilen çocuk daha rahattır. İleriki yaşamda daha başarılı olur, her yaştan insanla yaşamaya alışmıştır, topluma uyumda zorluk çekmez. Kötü alışkanlıklardan uzak, millî ve mânevî değerlere bağlı olarak ve geçmişiyle bağlarını koparmadan gelişir. 

Sosyo-ekonomik şartlar büyük âileye geçit vermiyor. Fakat gezmek maksadıyla da olsa evlatlarının yanına gelen baba sığıntı durumunda olmamalıdır. Onların dışarıya açılmasını sağlayacak müesseseler îcâd edilmelidir. Meselâ câmilerin yanında gidilebilecek bir kültür müessesi sâyesinde yaşlıların tanışıp kaynaşması sağlanabilir.

Câmi, halk eğitim merkezleri, basın yayın ve medya âileye karşı görevini yapıyor diyemeyiz. Filmlerle, romanlarla bize sunulan, batı tipi yaşam tarzıdır. Bizim benliğimize uygun değildir. Kendi târihî geleneklerimizden hareketle günümüze cevap veren hikâye, roman ve senaryolar üretilmelidir. Yıllar önce yayınlanan Amerikan kültürü, âile yapısı ve kiliseyi anlatan “Küçük Ev” dizisi yine yayına girdi. Bu program arkasında sosyal, kültürel çok ciddî bir çalışma vardır, bu bir kültür ve medeniyet aktarımıdır. Böylesi programlarla biz de kendi kültürümüze hizmet etmeli, nesiller arası bağın devâmını sağlamalıyız. 60 yaşındaki bir ihtiyar, çocuklarına karşı yaptığı fedâkârlıkta pişmanlık duymamalı, onlarla iftihâr etmelidir. Yaygın eğitimin bir birimi olan câmiler de vaaz ve hutbelerde anne-baba hakkı, saygı konusunda görevini yerine getirmeye çalışmaktadır. Fakat bu yeterli değildir, sistemleştirilmelidir. Vakıflar ve gönüllü kuruluşlar âileyi eğitmeyi görev edinmelidir.

Mayıs 2024, sayfa no: 12-13-14-15

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak