Ara

Es’ad-ı Erbilî’nin (ks) Düşünce Sisteminde Sohbet -Mektûbât’ı Çerçevesinde-

Es’ad-ı Erbilî’nin (ks) Düşünce Sisteminde Sohbet  -Mektûbât’ı Çerçevesinde-

Es’ad-ı Erbilî’nin (ks) Düşünce Sisteminde Sohbet

-Mektûbât’ı Çerçevesinde-

Fatih Çınar

Es’ad Efendi, son dönemde mânevî kişiliğiyle etkili olmuş birisidir. Kendisi; eserleri, yetiştirdiği talebeleri ve tasavvufî fikirleriyle nüfûzunu geniş kitlelere ulaştırmayı başarmış bir sûfîdir.1 Gönül medeniyeti inşâsında dur durak bilmeden gayret gösteren bu gönül insanı, fikirleri, eserleri ve yolunu tâkip edenler aracılığıyla aramızda yaşamaya devâm etmektedir. Biz bu çalışmamızda, onun geniş kitleleri tesiri altına almasına sebep olan düşünce sisteminin belkemiğini oluşturan bir konudan bahsetmek istiyoruz. Es’ad Efendi’nin sohbete dâir fikirlerini değerlendireceğimiz bu çalışmada onun, sohbetin birey üzerindeki tesirine dâir görüşlerine ve yolunu ‘sohbet yolu’ olarak târif etmesinin arkasında yatan sebeplere dikkat çekmeye çalışacağız. Es’ad Efendi’nin sohbet konusuna dâir görüşlerini ‘Mektûbât’ adlı eseri çerçevesinde değerlendirmeye gayret göstereceğiz. Es’ad-ı Erbilî’nin Sohbetin Bireyin Değişimindeki Rolüne Yaptığı Vurgular Sohbet Arapça’da; ‘ülfet edip dost olmak, hasbihal, arkadaşlık ve yoldaş olma2 gibi anlamlara gelen bir kavramdır. Bu kavram, ‘bir kimse ile dostluk kurup onunla yâr ve hemdem olmak’ mânâsına geldiği gibi ‘bulunmak, berâber oturmak, berâber yürümek, konuşmasalar bile birinin diğerine kavuşması veya onu görmesi’ gibi anlamları da ihtivâ eden bir yapıya sâhiptir.3 Kur’ân-ı Kerim’de doksan üç yerde çeşitli türevleriyle geçen sohbet kavramı,4 Hz. Peygamber’in (sav) hayâtında da önemli yeri olan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Hz. Peygamber (sav), çevresinde toplanan insanları sohbet metoduyla ihyâ ve inşâ etmiş; onlara hak ve hakîkati sohbetleri ile izah etme gayretinde olmuştur.5 Öyle ki Hz. Peygamber’in (sav) sohbetlerinin tesiriyle anlam arayışlarına rota çizmeleri sebebiyle bu kutlu nesle ‘Sahabî’ ismi verilmiştir.6 Kur’ân ve Sünnet’in verileriyle etkinliği gün gibi ortada olan bu uygulama ilk dönemlerden itibâren sûfîler arasında da tebliğ, ıslah ve irşad için revaç bulan bir yöntem olmuştur.7 Es’ad-ı Erbilî (ks), sohbet konusunda Şâh-ı Nakşbend’in (ks) ‘Yolumuz sohbetledir’ sözünü hatırlatarak târikattaki usûllerinin sohbet üzerine inşâ edildiğini sık sık dile getirmiştir.8 Es’ad Efendi, gönül ehli kimselerle sohbette bulunmanın kişi için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu söylemiş; ihtiyarlık gelmeden önce gençlik döneminde kişinin sohbetlere devâm ederek, feyiz çiçekleri ve mâneviyâtın güzel kokularıyla gönüllerin zinde kalması için gayret göstermesi gerektiğini ifâde etmiştir.9 Mâsivâ denilen ‘Allah Teâlâ’nın dışındakilere duyulacak ilgi ve sevginin’ sohbetlere katılmaya engel olabileceğini ifâde eden Erbilî (ks), bu noktada mürşid-i kâmilin mürîdine duâ ederek mürîdin bu bağdan kurtulması için gayret göstermesi gerektiğine de işâret etmiştir.10 Es’ad Efendi sohbetin önemini dile getirirken, ‘mü’minin kalbinin sohbetle nasıl bir değişim yaşayabileceği’ vurgusu üzerinden bâzı değerlendirmelerde bulunmuştur. Kendisi, gavs ve kutupluk derecelerinin serdarı olarak takdîm ettiği Üveys el-Karânî’nin (ra), Hz. Peygamber (sav) döneminde yaşamasına rağmen O’nu (sav) görüp, O’nun (sav) sohbetinde bir saat olsun bulunamaması yönüyle sahabe-i kiramın mertebesine ulaşamadığını hatırlatmış ve Hz. Peygamberin (sav) sohbetiyle az bir süre de olsa müşerref olan kimselerin sahabî olmak gibi özel bir mertebeye ulaştıklarını dile getirerek sohbetin mü’min açısından önemine işâret etmiştir. Es’ad Efendi, Allah Teâlâ’nın tecellî mekânı olan ve bu yönüyle güneşin aydınlığından daha fazla bir ziyâya sâhip olan mü’minin kalbinin mânevî sohbetlerle de ihyâ edilebileceğini de belirtmiş fakat Üveys el-Karânî (ra) örneğinde olduğu gibi aslolan husûsun cismânî sohbetle mürşid-i kâmillerin feyz ve bereketlerinden istifâde edilmesi olduğunu ifâde etmeye çalışmıştır.11 Burada Es’ad Efendi’nin, sahabe-i kiram ile tâbiun mensupları arasındaki farkın Hz. Peygamberin (sav) sohbetine katılmaktan kaynakladığı tesbitinden hareketle sohbetin değerini izaha çalıştığına şâhit olmaktayız. Es’ad Efendi, bir başka mektubunda da bir anlık sohbet için bir araya gelen kimselere semâların gıpta ettiğini dile getirmişlerdir. O, muhabbet üzere icrâ edilen sohbetlerle ulaşılan feyz ve berekete ibâdet ve riyâzetle ulaşılamayacağını, erbâbının bu husûsu gâyet iyi bildiğini de sözlerine eklemiştir. Kendisi, Allah Teâlâ’nın rızâsı için gerçekleştirilen sohbetlere meleklerin iştirâk ettiğini ve böylesi mekânların feyz ve bereketinden özellikle seyr u sülûk sürecinde olan sâliklerin istifâde etmesi gerektiğini söylemişlerdir.12 Es’ad Efendi’nin bu mektubunda sohbetin kişinin benlik gelişimindeki maddî ve mânevî tesirine dikkat çektiğini görmekteyiz. O, bu tesbitini ‘Tebriz’in Şemseddin’inden kendisine bir nazar ulaşan, köycüğü yâni meclisi kınar, çileyle alay eder’ mânâsındaki Farsça beyti naklederek dile getirmiş ve sohbetlerde mürşid-i kâmilin nazarlarına muhatap olacak mürîdin bu nazarların tesiriyle birçok mânevî mertebeleri aşabileceği hakîkatine dikkat çekmiştir.13 Es’ad Efendi, sohbetin bu yönüne bir başka mektubunda da dikkat çekmiştir. O, gönül ehli kimselerin sohbetlerine katılan dervişlerin zâhirlerini şerîatın nurlarıyla, bâtınlarını ise târikatın sırlarıyla süsleyeceklerini söyleyerek sohbetin mü’minin benlik inşâsına olan etkisini dile getirmiştir. Yine o, sohbetle kişinin kendisine bir an güvenilmemesi gereken dünyâya karşı İslâmî bir tavra ulaşacağını ve sohbetler vesîlesiyle mü’minin bütün zaman ve enerjisini Allah Teâlâ’nın zikir ve fikrine inhisâr edebilme hasletine kavuşacağını belirterek ‘ilâhî rızâya ulaşabilme sürecinde sohbetin nasıl bir değere sâhip olduğunu’ ifâde etmeye çalışmıştır.14 Es’ad Efendi, duâ, zikir, râbıta, teslîmiyet, ölümü tefekkür ve sünnet-i seniyyeye ittibâ gibi birçok konuyu enine boyuna değerlendirme imkânı bulduğu ‘Mektûbât’ında sohbet konusuna özel olarak yer vermiş ve sohbetin mü’minin kişiliğini inşâdaki önemine vurgular yaparak konunun önemini dile getirmiştir. Ona göre sohbet, mü’minin gönül ehli kimselerle olup günah bataklıklarına düşmesine engel olan bir araya gelişlerdir. Bu birliktelikler, Allah Teâlâ’nın rızâsına ulaşmak için şekillenmesinden dolayı meleklerin gıpta ettikleri ve fiilî olarak da iştirâk ettikleri meclislerdir. Dolayısıyla sohbet meclisleri, gönüllerin ihyâ olduğu, vahyin ve nebevî öğretilerin gönüllere nakşedildiği mekânlar konumundadırlar. Es’ad Efendi’ye göre sohbet, kişinin feyiz çiçekleriyle ve mâneviyâtın kokularıyla tanışmasına vesîle olan birlik meclisleridir. Yine ona göre sohbet meclisleri, mâsivânın terk edilebilmesi için antrenman alanlarıdır. Es’ad Efendi, sohbet meclislerinin ibâdet ve riyâzete yoğunlaşmadan öte vuslata erdirici bir özelliğe sâhip olduğunu da dile getirmiştir. Ona göre, kişi yoğun ibâdet ve riyâzet süreçleriyle kat edeceği mânevî ilerlemeden daha etkili ve ileri seviyede, sohbet meclislerine katılarak mânevî ilerlemesini gerçekleştirebilir. Es’ad Efendi, bu ifâdesiyle ibâdet ve riyâzet uygulamalarını terk etmeyi değil sohbet meclislerinin bu uygulamalara göre etkinliğini ifâde etmeye çalışmıştır. Bir başka ifâdeyle Es’ad Efendi, mürşid-i kâmilin nazarlarına muhatab olunan ve dünyâ sevgisinin kalpten atılmasına vesîle olan sohbet meclislerinin kıymetine dikkat çekmek istemiştir. Es’ad Efendi, nefsi dize getirme yöntemi şeklinde takdîm ettiği uygulamalardan birisi olarak sohbetin mürîdin hayâtında önemli bir konuma sâhip olduğuna sıklıkla vurgu yapmıştır. Bugün tasavvufî çevrelerde dahi değeri gerektiği gibi takdir edilemeyen sohbet meclislerinin kişinin benlik inşâsındaki ve gönül eğitimindeki fonksiyonu bir kez daha düşünülmeli ve mü’minler sıklıkla sohbet meclislerine dâvet edilmelidir. Bu meclisler vâsıtasıyla zikir, râbıta, nazar, himmet, gayret, feyiz ve bereket etmenleriyle nefis dizginlenmeli ve rûhun bedene hâkim olması sağlanmalıdır. Bireyler arasındaki sevgi ve saygının tesisinde sohbetin tesiri ve değeri gözden kaçırılmamalıdır. Bu değerinden hareketle ilim ve zikir meclisleri düzenli bir şekilde tâkip edilmeli ve nefsin zilletinden rûhun zaferine doğru kat edilmesi gereken mesâfe en kısa şekliyle alınmalıdır.   Dipnotlar: 1 Hayâtı hakkında bkz., Hüseyin Vassaf, Sefine-i Evliya, Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar Bölümü, c.II, s.191; H. Kamil Yılmaz, ‘Es’ad Erbilî’, İA, c.XV, İstanbul 1995, s.348; aynı müellif, ‘Es’ad Erbilî’, Sahabeden Günümüze Allah Dostları, Şule Yayınları, İstanbul 1996, s.369; aynı müellif, Altın Silsile, İstanbul 1994, s.241; İsmail Kara, ‘Meclis-i Meşâyıh Ulema-Tarikat Münasebetleri ve İstanbul’da Şeyhlik Yapmış Bir Zatın Kendi Kaleminden Terceme-i Hali’, Kutadgubilig, Sayı: 1 (Ocak 2002), s.195-214; Mustafa Kara, Din Hayat ve Sanat Açısından Tekkeler ve Zaviyeler, Dergah Yay., İstanbul 1990, s.296. 2 Asım Efendi, Kâmus Tercümesi, İstanbul 1852, c.I, s.179. 3 Fîrûzâbâdî, Kâmûsu’l-Muhît, Beyrut 1993, Müessesetu’r-Risâle, c.I, s.99. 4 M. Fuad Abdulbaki, el-Mu’cemu’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerim, İstanbul 1982, Mektebetü’l-İslamiyye, s.401-402 5 Mustafa Ağırman, ‘Hz. Peygamber’in Mescidde Yaptığı Sohbetler’, Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: XXVII, s.99-123. 6 Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 1992, s.334. 7 Abdulbârî en-Nedevî, Tasavvuf ve Hayat, Tercüme: Mustafa Ateş, İstanbul-1966, s.146 vd; Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, s.317. 8 Muhammed Es’ad-ı Erbilî, Mektûbât, Hazırlayan: H. Kamil Yılmaz- İrfan Gündüz, Erkam Yayınları, İstanbul 2012, s.111. (25. Mektup) 9 Erbilî, Mektûbât, s.111. (25. Mektup) 10 Erbilî, Mektûbât, s.111. (25. Mektup) 11 Erbilî, Mektûbât, s.118. (28. Mektup) 12 Erbilî, Mektûbât, s.230. (74. Mektup) 13 Erbilî, Mektûbât, s.230. (74. Mektup) 14 Erbilî, Mektûbât, s.340. (126. Mektup)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak