Türkiye’de “Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Meâli” denildiği zaman akla gelen ilk isim Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’dır. Kur’ân meâli üzerine çalışmalar yapan araştırmacıların uzun yıllardır başvuru kaynağı ise şüphesiz Elmalılı’nın Hak Dîni Kur’ân Dili adlı tefsîrinde yer alan Kur’ân meâlidir. Elmalılı’nın Kur’ân meâlinin ilk yayınlandığı 1935 yılından günümüze farklı kişiler tarafından yüzlerce Türkçe Kur’ân meâli yazıldı ve yayınlandı. Söz konusu meâllerin muvaffakiyetinin Elmalılı’nın Kur’ân meâli ekseninde değerlendirildiği ise herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Elmalılı, 26 Ekim 1925 târihinde Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptığı sözleşme sonrası yazmaya başladığı Hak Dîni Kur’ân Dili adlı eserini Osmanlıca Türkçesi ile kaleme aldı ve kardeşi hattat ve müderris Mahmud Bedreddin tarafından da zikri geçen eser baskıya hazır halde temize çekilerek, rika, nesih, talik ve sülüs hat sanatı ile dört nüsha hâlinde yazıldı. Söz konusu tefsîr ve meâl 1927 yılında yapılan harf inkılâbı sonrası Latin harflerine transkribe edildi ve 1935-1938 yılları arasında yayınlandı.1 1938 yılından günümüze kadar da Hak Dîni Kur’ân Dili’nin farklı yayınevleri tarafından defalarca “sâdeleştirilmiş!” baskıları yapıldı.
Mahmud Bedreddin Yazır tarafından yazılan dört nüshanın üçü, 26 Ekim 1925 târihinde noter huzûrunda yapılan sözleşmeye istinâden Diyanet İşleri Başkanlığı, Elmalılı ve Mehmet Âkif adına yazıldı. Elmalılı dördüncü nüshayı, kardeşi Mahmud Bedreddin’e, eserinin ilk baskısı için önemli maddî destekte bulunan dünürü Ahmed Hamdi Topbaş’a hediye olarak yazdırdı. İLAM’a vakfedilmiş olan söz konusu dördüncü nüshanın 2015 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tıpkı basımı yapıldı. Hak Dîni Kur’ân Dili’nin Diyanet İşleri Başkanlığı, Elmalılı ve Mehmet Âkif için yazılan ve kayıp olan nüshalarının nerede olduğu konusu ise hâlen bilinmezliğini korumaktadır.
Hak Dîni Kur’ân Dili adlı eserin, Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar Bölümü’nde 3589-3594 arası koleksiyon numaralarında kayıtlı olan 3-7-18-19-20-21-22-23-25-26-27-28-30. cüzlerinin yazma nüshaları yer almaktadır. Yine söz konusu eserin İstanbul Müftülük Kütüphanesi’nde 5501 numarada kayıtlı 1-2-3-4-5-21-22-23-24-25-26-27-28. cüzlerinin yazma nüshaları bulunmaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi ve İstanbul Müftülük Kütüphanesi’ndeki yazma nüshalarda Kur’ân meâlleri de mevcuttur.
Ayrıca Hak Dîni Kur’ân Dili’nin, Mahmut Bedreddin Yazır tarafından temize çekilmiş 2-6-7-8-10-13-14-15-16-17-18-19-20-21-22-23. cüzleri, Elmalılı’nın torunu Mehmet Hamdi Yazır beyin özel arşivindedir. Söz konusu cüzlerden ikinci cüz hariç diğerlerinde Kur’ân meâli de yer almaktadır. Hak Dîni Kur’ân Dili adlı eserin Süleymaniye Kütüphanesi, İstanbul Müftülüğü Kütüphanesi ve Elmalılı metrûkâtında yer alan nüshaları bir araya getirilip birleştirilse dahî meâl-tefsîrin mukaddime bölümü ile 9., 11., 12. ve 29. cüzleri yine eksik kalmakta, bir tâne tam nüsha bile elde edilememektedir.
Hak Dîni Kur’ân Dili’nin eksiksiz ve tam olan iki orijinal nüshası bulunmaktadır. Bunlardan biri İLAM’da yer alan nüsha, diğeri Elmalılı’nın torunu Mehmet Hamdi Yazır beyin özel arşivinde bulunan ve Elmalılı’nın kendi el yazısı ile kaleme aldığı “Müellif Nüshası”dır. Söz konusu müellif nüshasında tefsîr kısmı eksiksiz olup, meâl kısmı ise Şuarâ sûresi ile Nâs sûresi (88 sûre) arasını ihtivâ etmektedir. Hak Dîni Kur’ân Dili’nin veya sâdece meâlin tahkikli bir çalışmasının yapılabilmesi için yukarıda dökümü yapılan bütün nüshalarının gözden geçirilmesi ve incelenmesi gerekmektedir. Aksi halde yapılan çalışma redaksiyon çalışması olacaktır.
Elmalılı’nın tam ve eksiksiz olan, ikinci defa yazdığı ve kimse tarafından bilinmeyen “Yeni Kur’ân Meâli”, torunu Mehmet Hamdi Yazır’da bulunan Elmalılı’nın metrûkâtında 2012-2019 yılları arasında yaptığımız çalışmalarda tesbît ettiğimiz meâldir. Elmalılı ilk yazdığı Kur’ân meâlini hükümetin uygulamaya koyduğu “Türkçe Kur’ân, Türkçe İbâdet, Anadilde İbâdet” projesinde kullanılmasından endîşe ederek Arapça kelime ve gramer ağırlıklı devrik cümlelerle yazmış ve bu meâli arzu ettiği gibi yazamadığını/yazmadığını da ifâde etmiştir. Arzu ettiği gibi meâli ise üzerinde uzun zaman çalışıp baştan sona tekrar yazmış, meâlini yayınlayabilmek için ortamın uygun hâle gelmesini beklemiştir. Elmalılı’nın “Yeni Kur’ân Meâli”, tesbît ve tasnîf edildikten sonra meâl üzerinde 2019-2024 yılları arası yaptığımız altı yıllık titiz çalışmalar sonucu baskıya hazır hâle getirildi ve “Yeni Kur’ân Meâli” Ekim 2024 târihinde yayınlanarak okuyucusu ile buluştu.
Elmalılı’nın Yeni Kur’ân Meâli’nin Birkaç Özelliği
Yeni Kur’ân Meâli, 36x23 cm ebatlarında, 566 sayfa çizgisiz nohûdî renkli kağıtlara Elmalılı’nın kendi el yazısı ile rik’a ve nesih hüsn-i hat formlarında yazılmıştır. Söz konusu evrakların cilt ve kapağı olmadığı gibi, dikişleri de yoktur. Elmalılı’nın, meâl sayfalarına numara verirken 390-399 ve 452-455 no.lu sayfalar arasını numaralandırmayı sehven atladığı görülmektedir.
Elmalılı’nın Yeni Kur’ân Meâli’nin, 1935-1938 yılları arası yayınlanan ilk meâli ile tamâmen farklı olmasının söz konusu olamayacağı ehlince mâlûmdur, bu konu imkân dâhilinde de değildir. Yeni Kur’ân Meâli’ni birinci meâlden ayıran başlıca özellikleri şöylece sıralanabilir:
- Sâde, anlaşılır kelimelerle devrik olmayan cümlelerin kurulması: Elmalılı’nın ilk meâlindeki şikâyet konusu olan meselelerin başlıcası ağdalı kelimelerle devrik cümlelerin kullanılmasıdır. Elmalılı, ilk meâldeki bu konunun farkındadır ve böyle bir usûlü bilerek tercîh ettiğini ifâde etmektedir. Yeni Kur’ân Meâli’nde, sâde ve anlaşılır kelimeler seçilmeye çalışılarak -nazmen yapılan meâl kısımları hariç- düz cümlelerin kurulduğu görülmektedir.
- Birinci meâlde kullanılan “sözcük” merkezli meâl yöntemi yerine Yeni Kur’ân Meâli’nde hem sözcük hem de “mânâ”nın esas alınması: Sözcük merkezli meâllerde, hedef dil kaynak dili aktarmaya yetmediği için anlam daralması, noksanlığı ve donukluk meydana gelmesi tabiidir. Elmalılı, yeni meâlde sözcük ve mânâyı berâber kullanmaya özen göstermiş ve meâl akıcı ve daha anlaşılır hâle gelmiştir.
- Birinci meâlde kullanılan Arapça söz dizilimi/cümle kuruluşu ile yapılan meâllerin yerine Yeni Kur’ân Meâli’nde Türkçe söz dizilimine yer verilmesi: Arapçanın cümle kuruluşu yüklem+özne+tümleç şeklinde, Türkçenin cümle kuruluşu özne+tümleç+yüklem şeklindedir. Yine Arapça isim tamlamasında muzaf muzafın ileyhden, sıfat tamlamasında da mevsuf sıfattan önce gelir. Ancak Türkçe’de bunun aksi bir durum söz konusudur. Elmalılı, her iki meâlde de Arapça cümle kuruluşuyla meâl yapmıştır, yalnız yeni meâlde Türkçe cümle kuruluşlarına daha çok yer vermiştir.
- İkili, üçlü mânâ ile meâl: Elmalılı, Yeni Kur’ân Meâli’nde bir kelime veya kelime grupları hakkında tek meâli yeterli görmeyerek ikili, üçlü meâl seçeneklerine yer vermiştir.
- Orijinal ve dikkat çekici ifâdelerle meâl yapılması: Meâlde esas olan, dilin imkân verdiği sınırlar çerçevesinde vahyin en yakın mânâ ile hedef dile aktarılması ve anlaşılmasına özen göstermektir. Kur’ân-ı Kerîm’in yazı dili özelliğinden ziyâde muhâtabına yönelik konuşma dili özelliğinin, yāni kaynak metnin sâhip olduğu takdim, tehir, vurgu, ünlem, soru vb özelliklerin meâle de yansıtılması gerekmektedir. İslâmî ilimler konusundaki dehası ve Arap dili ve belâgatına olan vukûfiyeti ile Elmalılı bu konuda başarılı bir üslûp ve ifâde zenginliği ortaya koymuştur.
- Âyet-i kerîmelerdeki Esmâ-i Hüsnâlara mânâ verilmeyip olduğu gibi aktarılması: Allâh’a āit güzel isimlerin bir veya birkaç kelime ile anlatılamayacağını, diğer varlıklardaki özelliklerle karıştırılmaması için söz konusu isimlerin daha geniş açıklamalarının gerektiği sadedinde Elmalılı Yeni Kur’ân Meâli’nde esmâ-i hüsnâ’ya mânâ vermemiş, olduğu gibi aktarmıştır.
- Meâlde parantez içi açıklamalara nâdiren yer verilmesi: Tercüme edilen eserlerde, diller arasındaki farklılık ve yetersizliklerden dolayı tercüme ile birlikte parantez içi açıklamaların verilmesi kaçınılmazdır. Elmalılı, Yeni Kur’ân Meâli’nde çoğunlukla parantez kullanma gereği duymadan meâle ikinci, üçüncü kelime ile ilâveler yapmış, nâdiren parantez içi açıklamalar kullanmıştır.
- Müslümanlar tarafından bilinen ve çeşitli vesîlelerle söylenegelen âyet-i kerîmelerin meâlinin yapılmaması: Zikir, tesbîh, duā, hatırlama ve hatırlatma, vaaz ve nasîhatlerde çokça kullanılan âyet-i kerîmeleri veya bir kısmını Elmalılı, Yeni Kur’ân Meâli’nde olduğu gibi aktarmaktadır.
- Türkçe deyimlere ve bazı mahallî ifâdelere daha çok yer verilmesi: Konuşma dili ile muhâtabına hitâb edilen Kur’ân-ı Kerîm’in meâlinde, Türkçe deyimlerin kullanılması meâlin zenginliğidir ve okuyucunun daha kolay anlamasını sağlamaktadır. İlk meâlle yapılan karşılaştırmalar sonucu, Yeni Kur’ân Meâli’nde Türkçe deyimler ve mahallî ifâdelerin daha sık kullanıldığı görülmektedir.
- Yeni ifâdelerle meâl: Kaynak dilin hedef dile tercüme edilmesinde, tercümenin başarısı mütercimin her iki dile olan hâkimiyeti ile orantılıdır. Arapça ve Türkçe 144 şiiri bulunan2 Elmalılı’nın meâlde yeni kelimeler ve alternatif mânâlar ortaya koyması Yeni Kur’ân Meâli’nin önemini daha da arttırmıştır.
- Mekkî sûrelerin manzum olarak tercüme edilmesi: Edebî bir zevkin ve seçkin ifâdelerin yer aldığı, fesâhat ve belâgat değeri çok yüksek olan 29 ve 30. cüzlerdeki Mekkî sûrelerin meâlleri nazım olarak yapılmıştır. Elmalılı’nın nazım meâl çalışma nedeninin, söz konusu sûrelerdeki mânâyı daraltma endîşesi olduğu söylenebilir.
Dipnotlar:
[1] Bkz. Necmi Atik, “Elmalılı’nın Hak Dîni Kur’ân Dili Adlı Tefsirinin Mukaddimesinin Edisyon Kritiği”, İlahiyat Araştırmaları Dergisi, Aralık 2016, sayı 6, s. 99-131. Makalenin web adresi: https://bit.ly/3LYw6XZ.
2 Konu hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: Necmi Atik, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Hayatı, Eserleri ve Divançesi (Tenkitli Metin), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2022, 383 syf.
Kasım 2024, sayfa no: 70-71-72-73
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak