Ara

Efendimiz’in (sav) Özel Hayâtından Sünnet ve Tavsiyeler “Yönetim ve Hukuk”

Önemli ve kritik durumlarda, vahyin gelmediği durumlarda, istişârede bulunurdu. Bu O’nun (sav) temel bir özelliği idi. (Müslim, Ebu Dâvûd-6453, K.S.-4229)

Yöneticilerin hayırlı danışmanlar edinmelerini isterdi. Bahtiyar bir yönetici; unuttuğu zaman ona hatırlatacak, hatırladığı zaman ona yardımcı olacak vezirler, danışman ve yardımcılar edinir. (Ebu Dâvûd, Nesei-5976, K.S.-1731)

Kendisine danışılan kişinin muhakkak güvenilir bir kimse olmasını isterdi. (Tirmizî, Ebu Dâvûd, İbn-i Mâce, K.S.-5756) “Kardeşiniz birinizden bir şey soracak olursa, ona mutlakâ yol gösterin.” (Ebu Dâvûd, Tirmizî, K.S.-c.16 s.128)

Mü’minlerin işlerinin, istişâre ile yürütülmesini isterdi. “Yöneticileriniz iyilerinizden, zenginleriniz de cömertlerinizden olur ve işleriniz de aranızda istişâre (danışma) ile yürürse, yerin üstü, sizin için yerin altından daha hayırlıdır.” (K.S.- c.16 s. 127)

“Şunu bilin ki, halkına karşı vefâsız olan bir yöneticiden daha büyük bir vefâsız yoktur.”

Kadınlarla ilgili meselelerde onlara danışır ve bunu tavsiye ederdi. (K.S.- c. 16 s.136) İlk vahiy geldiğinde Hz. Hatice’yle istişâre etmiş, Hudeybiye anlaşması sonrası ortaya çıkan şokun atlatılmasında eşi Ümmü Seleme’nin görüşünü uygulamıştı.

Düşmana çok ve güçlü görünmek için bâzı taktiklere başvururdu. (Buhârî-6641) Mekke’nin fethinde, Müslümanların çok olduğunu göstermek için çokça ateş yaktırmıştı.

Resûlullâh (sav), bâzı kararlarını gözden geçirmesi için gelen ricâları kırmazdı. (Taberânî-6652) Meselâ Mekke’nin fethinde, haklarında ölüm emri bulunan bâzı kimseler için ashâbın devreye girmesi ve onların da Müslüman olmaları üzerine, can güvenliğini sağlamışlardır.

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi (r.anhüm) zâtları yanında bulunsun, yardımcı olsunlar diye şehir dışı görevlere pek göndermezdi. (Taberânî-8588)

Genç ve yetenekli olanlara muhakkak görev verirdi. Usâme (ra)’i on sekiz yaşındayken İslâm ordusuna komutan olarak atamıştır. (Buhârî, Müslim, Tirmizî- 8810)

Meşrû bir yönetici var iken bir başkası çıkarsa ona engel olunmalı, gerekirse boynu vurulmalı. (Müslim, Nesei-9793)

Sefere çıkacak bir birliğin dört yüz, ordunun dört bin olmasını önerirdi. (Ebu Dâvûd, Tirmizî, İbn-i Mâce, K.S.-1073)

Allah Resûlü (sav), bâzı işler için özel şahıslar görevlendirirdi. Humus mallarının taksîmi için Hz. Ali’yi (ra) görevlendirmişti. (Ebu Dâvûd, K.S.-1124)

Resûlullâh (sav) bâzı durumlarda senet imzalayarak tazmînat (diyet) vermeyi devlet adına üstlenmiştir. (Ebu Dâvûd, K.S.1926)

Allah Resûlü (sav) kendisinden sonra herhangi bir kimseyi halîfe olarak tayin etmedi. Ancak ashâbının Hz. Ebubekir üzerinde doğal olarak uzlaşacaklarını düşünmüştü. (Buhârî, Müslim, K.S.-1740)

Efendimiz (sav)’den…

“Emirleriniz hayırlı kişiler, zenginleriniz müsâmahalı ve cömert kişiler, işleriniz de aranızda istişâreli olduğu zaman yerin üstü, sizin için altı’ndan hayırlıdır.

Emirleriniz şerli kişiler, zenginleriniz cimri, işlerinizi idâre edenleriniz de kadınlar olduğu zaman bilin ki, yerin altı sizin için üstünden daha hayırlıdır.” (Tirmizî-5961, K.S.-4785)

“Allah, Müslümanların idâresini bir kimsenin eline verir de o kimse Müslümanların ihtiyaçlarını ve zarûretlerini dinlemekten geri durursa, Allah da kıyâmet günü onun ihtiyâcını ve zarûretini görmekten geri durur.” (Ebu Dâvûd, Tirmizî-5963, K.S.-1716)

“Allah, herhangi bir kulu insanların başına geçirip de eğer o, insanları aldatır (hıyânet eder) de bu hal üzere ölürse, Allah ona cenneti yasak eder.” (Buhârî, Müslim-5965, K.S.-1718)

“Başınıza, başı kuru üzümü andıran Habeşli bir köle bile geçse, o aranızda Allâh’ın kitâbı ile hükmettikçe, onu dinleyin ve ona itâat edin.” (Buhârî-6023, K.S.-1725)

“Müslüman kişinin (yöneticiyi) dinleyip itâat etmesi gerekir, hoşuna gitsin veya gitmesin. Ancak ma’siyet (Allâh’a isyan) emredildiği zaman, ne dinlenilir ne de itâat edilir.” (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizî, İbn-i Mâce-6032, K.S.-1727)

“Allâh’a âsî gelene itâat edilmez.” (İbn-i Mâce- 6033, K.S.- c. 6 s. 437)

“Benim ümmetim sapıklık üzere bir araya gelmez. Onun için cemaatten ayrılmayın! Zîrâ Allâh’ın kudret eli, cemaatin üzerindedir.” (Taberânî-6047, K.S.- c. 6 s. 441)

“Başınızda birtakım emirler olacak. Size hâkim olacak, konuşacaklar fakat yalan söyleyecekler. Çalışacaklar fakat kötülük yapacaklar. Onların çirkinliklerini iyi, yalanlarını doğru saymadıkça sizden hoşnut olmayacaklar. Hoşnut olmasalar bile, onlara (sâdece) hak ettikleri şekilde davranın.” (Taberânî- 6055)

“Şunu bilin ki, halkına karşı vefâsız olan bir yöneticiden daha büyük bir vefâsız yoktur.” (Müslim-6248)

Kim bana itâat ederse, Allâh’a itâat etmiş olur.

Kim de bana isyân ederse Allâh’a isyân etmiş olur.

Emîre (meşrû İslâm yöneticisine) itâat eden, bana itâat etmiş olur. Kim de emîre isyân ederse, bana isyân etmiş olur.

İmam (yönetici, başkan) bir perdedir. Onun gerisinde düşmanla savaşılır, onunla korunulur. Şâyet Allah’tan korkmayı emreder ve adâletli olursa, bu sebeple sevâba ulaşır. Aksini yaparsa günâha girer.” (Buhârî, K.S.-1070, Müslim, Nesei, K.S.- 1726)

“Hepiniz çobansınız (kendi çapınızda sorumlu ve yöneticisiniz) ve hepiniz sürünüzden (maiyyetinizde bulunanlardan) sorumlusunuz. İmam (devlet başkanı) çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, âilesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’ûldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes’ûldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes’ûldür.” (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebu Dâvûd, K.S.-1715) Mehmet Nezir Gül (Kasım 2016)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak