Sadaka
Allah Resûlü (sav), kişinin, temiz veya sıhhatli olmadığı için yiyemeyeceği şeyi başkasına sadaka olarak vermesini hoş görmezdi. (Müsned-2798) Ramazan ayında verilen sadaka/zekât diğer aylara göre daha faziletlidir. (Tirmizi-2881) En hayırlı sadaka, Ramazan’da verilen sadakadır. (Tirmizi-K.S. 9/428) Acil durumlar, ihtiyaçlar hariç, normal olarak verilen sadakalar açısından Ramazan ayının özel bir durumu vardır. Sadaka, yardım isteyen fakir boş çevrilmemeli, küçük de olsa bir şey verilmelidir. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-I Mâce, Muvatta-2792) Efendimiz (sav), insanların sadaka ve infaktan kaçınarak (çömleklerde kasalarda, yastık altında) para biriktirmesini asla uygun görmezdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-I Mâce-2813) Allah (cc) için birisine verilen sadaka asla geri alınmamalıdır. Bunu yapan, ‘kusmuğuna dönmüş gibi olur.’ (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce-2819, K.S.-3285) Mü’min olmayan bir kişinin yaptığı hayır ve hasenatın ahirette bir yararı olmaz. Karşılığını sadece dünyada alır. (Müslim, K.S.-189) Rasûlullah (sav), az bir şey ile olsa bile, sadaka verir, buna teşvik ederdi. Herkesi gücü oranında vermeye, ilgisiz kalmamaya çağırırdı. “Yarın hurma ile bile olsa kendinizi cehennemden koruyun. Yarım hurma bulamayan bari hoş ve güzel söz söylesin.” (Buhari-2791, 8451, Buhari, Müslim, Nesei, K.S.-192, 3266) Sadaka ilahi rahmete, ömrün bereketine, sıkıntıların azalmasına sebep olur. (Taberâni-2776) Kötü ölüme engel olur. (Rezin-2777) Hz. Peygamber (sav) ve Ehli Beyt zekât ve sadaka almazdı. (Müslim, Ebu Davud, Nesei-2756, K.S.-2012) Bir defasında küçük Hasan, zekât hurmalarından birini ağzına götürünce hemen engel oldu ve “Bilmiyor musun, biz zekât yemeyiz.” buyurdu. (Buhari, Müslim-2758, K.S.-2056) Kendisine herhangi bir yiyecek getirildiğinde sorardı. Eğer sadaka denirse yemez, ashaba ikram ederdi. (Buhari, Müslim-2760, K.S.-2057, 2058, K.S.-c.7 s.416) Efendimiz (sav), Ehl-i Beyt’ten olmayan yakınlarına gelen sadakayı, onların ikram etmesi durumunda kabul ederlerdi. “Bu ona sadaka bize hediyedir.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, K.S.-2063, 2064, K.S.-c.7 s. 425) Resûlullah (sav), temiz ve helal olan şeylerden sadaka verilmesini isterdi. Bu şekilde verilmiş bir hurmayı Allâh'ın, kocaman bir (dağ) büyüklüğünde kabul ettiğini müjdelerdi. (Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi, Nesei, İbn-I Mâce, K.S.-3249) Yanlışlıkla ehil olmayan kimselere de sadaka verilse, Allah (cc) onu boşa çıkarmaz, ecrini verir. (Buhari, Müslim, Nesei, K.S.-3275) Efendimiz (sav), insanların almasını değil vermesini üstün görürdü. “Veren el alan elden üstündür.” (Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud, Nesei, K.S.-3264) Bir kimsenin, malının tamamını sadaka olarak vermesini hoş görmezdi. Üçte birine izin verirdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-I Mâce-7008) “Biriniz bütün sahip olduğu serveti getirip; ‘Bunu sadaka olarak veriyorum’ diyor ve sonra da oturup halka avuç açıyor. Hayır! Sadakanın hayırlısı zenginlikten sonrakidir.” (Ebu Davud, K.S.-3279) Resûlullah (sav) bir kurban kesip etinin çoğunu dağıtan ashaba sordu: “Koyundan geriye ne kaldı?” “Sadece omuzu kaldı” dediler. Bunun üzerine şu cevabı verdi: “Desenize omuzu hariç her tarafı kaldı” (Tirmizi, K.S.-3902) Bir kimsenin, hayatta ve sağlıklı iken bir dirhem sadaka vermesi, ölüm döşeğinde veya öldükten sonra yüz dirhem ver(dir)mesinden daha hayırlıdır. (Ebu Davud, K.S.-5060) Zengin ve güçlü, kuvvetli kimselere sadaka verilmemesini buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud, Nesei, İbn-i Mâce, K.S.-2060) Onlara ancak ikram yapılır. Sadaka gelecek cezalara karşı ilahi bir sigortadır. “Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder.” (Tirmizi, K.S.-3254) Sadakanın gizli olarak verilmesi çok faziletlidir. (Tirmizi, K.S.-3263) Allah Resûlü (sav), bir kimsenin, sağlıklı iken, fakirlikten korkup zenginliğe ümit bağlamışken, mala olan ilgisi üst düzeyde iken vermiş olduğu sadakanın çok faziletli olduğunu haber vermiştir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, K.S.-5796) Sadaka Sadece Parayla Olmaz… Resûlullah (sav) yapılan iyiliklerin de birer sadaka olduğunu müjdelerdi. “Her iyilik bir sadakadır.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-191, K.S.-c.10, s.17) Örnek olarak verilen bazı hayırlı amelleri şöyle belirtmiştir: İki kişi arasında adaletle davranmak sadakadır. Hayvanına (vasıtasına) binerken veya eşyasını bindirirken birisine yardım etmek sadakadır. Güzel söz söylemek sadakadır. Namaza gitmek üzere atılan her adım sadakadır. Yoldan insanlara eziyet veren bir şeyi kaldırmak sadakadır. (Buhari, Müslim-8252, K.S.-187) Kardeşini güler yüzle karşılamak bir iyiliktir. Kovasından kardeşinin kabına su boşaltmak da bir hayırdır. (Buhari, Müslim, Tirmizi,-8257, K.S.-191) Yolunu kaybedene yol göstermek iyiliktir. Gözü sakat veya görmeyen için yardımcı olmak bir iyiliktir. (Tirmizi, K.S.-4675) Yapılan zikir ve dualar da birer sadakadır. “Her tesbih (Subhanallah) sadakadır. Her tekbir (Allahu Ekber) sadakadır. Her tahmid (Elhamdulillah) sadakadır. Her tehlil (Lailahe illallah) sadakadır. Her emr-i bil ma’ruf, nehyi ani’l-münker (iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) bir sadakadır.” (Müslim, K.S.-4674, c.10 s.17) Fakir bir kimsenin tekbir getirmesi, Allâh’a hamd etmesi, Lailahe illallah demesi, iyiliği emredip, kötülükten sakındırması da bir sadakadır. (Müslim-2828) Fıtır Sadakası Fitre, oruç tutan bir Müslümandan sadır olan lüzumsuz söz ve sövmek gibi günahlar için bir temizlenme, fakirlere de yardım vesilesidir. (Ebu Davud-2742) Zekât ayetleri gelmeden önce Peygamber Efendimiz bunun üzerinde daha çok duruyordu. (Nesei-2743) Bir kişi sadece kendi fitresini vermekle kalmamalı, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin de fitresini vermelidir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce-2701, K.S.-2044) Kişilerin, küçük büyük, erkek kadın olması fark etmez, hepsinin fitreleri, velisi tarafından verilmelidir. (Ebu Davud-2739) Fitre, cemaat bayram namazına çıkmadan önce verilmiş olmalıdır. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce-2735) Sadaka İstemek: Dilencilik Dilencilik yapmak bir yüzsüzlüktür. (Buhari, Müslim, Nesei-2830, K.S.-4863) Yüzün tırmalanmasıdır. Zorunlu bir durum olmadıktan sonar asla tevessül edilmemelidir. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce-2831) “Dilenmede olan kötüleri bilseydiniz, kimse bir kimseden dilenmek için asla gitmezdi.” (Nesei, K.S.-4865) Birinden bir şey istemek zorunda kalan kimse, salih, faziletli kimselerden istemelidir. (Ebu Davud, Nesei-2835, K.S.-4869) Resûlullah (sav) kendisinden sadaka isteyenlere yardım eder ve dilenciye de verilmesini tavsiye ederdi. (Muvatta, K.S.-3269) Ama ısrarla isteme sonucu verilecek ihsanın bereket getirmeyeceğini belirtirdi.(Müslim, Nesei, K.S.-4868) Allah Resûlü, dilenmek için kendisine gelen bazılarını, alışverişe, elinin emeğiyle geçinmeye teşvik eder, yol gösterir, destek sağlardı. (Ebu Davud-2841, Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S.-4873) Vakıf Allah Resûlü (sav), fakirlere sürekli bir hizmet imkanı sağlayan vakıf anlayışını ashabı arasında yaygınlaştırmıştır. Neye ihtiyaç varsa, zenginleri, oraya yönlendirirdi. Hz. Ömer (ra), Hayber’de kendi payına düşen araziyi ne yapması gerektiğini Allah Resûlü’ne sorunca, vakfetmesini söylemiştir. O da şu şartlarla vakfetti: “Onun aslı satılmayacak, bağışlanmayacak, kimse ona varis olmayacak, onun geliri sadece fakirlerin, yakın akrabanın olacak, Allah yolunda savaşanlar ve yolda kalmışlar, misafirler için de sarf edilecektir. Ayrıca bakımını yapan ve dostları da ihtiyaçları kadar yiyebilecektir.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-4972, K.S.-5809) Bu ihsanıyla ilk vakıf yapanın Hz. Ömer (ra) olduğu belirtilir. Sa’d b. Ubade, vefat eden annesi için hangi sadakanın faziletli olduğunu sorunca, Resûlullah (sav), “Su” cevabını verir. Bunun üzerine O da, annesi adına bir kuyu kazdı ve vakfetti. (Ebu Davud, Nesei-4975, K.S.-3287) Yine sahabinin birisi Allah Resûlü’ne (sav) gelerek, vefat eden annesi için tasaddukta bulunmasının sevap getirip getirmeyeceğini sorar. “Evet” cevabını alınca da şöyle der: “Benim bir meyve bahçem var sizi şahit tutuyorum ki, onu annem için tasadduk ediyorum. (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, K.S.-3286) Ebu Talha (ra), bahçesinde namaz kılarken, bir kuşun etrafında uçması üzerine gözleriyle, onu takip eder, bu arada namazını şaşırır. Bunun kendisi için bir fitne olduğunu düşünen Ebu Talha, Resûlullâh’a (sav) gelerek şöyle der: “Ey Allâh’ın Resûlü! Bu bağım Allah için sadakadır, onu dilediğine ver!” (Muvatta, K.S.-5378) Bir Müslümanın diktiği bir ağaç ya da ektiği ekinden, insan ve hayvanların faydalanması aynı zamanda ona sadaka sevabı verir. (Buhari, Müslim, Tirmizi-4579) Efendimiz’den (sav)… “Altın ve gümüşü (parası) bulunup da onun zekâtını vermeyen kimse için kıyamet gününde ateşten levhalar hazırlanır ve zekâtını vermedikleri o altınla gümüş üzerinde kızartılıp onun yanı, arkası ve alnı dağlanır. Levhalar soğudukça, miktarı elli bin sene olan bir günde tekrar kızdırılarak iade edilir. Kullar arasındaki mahkeme bitinceye kadar bu böyle devam eder. Sonra ya cennete gider ya cehenneme.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, İbn-i Mâce-2674) “Kimin malı olup da onun zekâtını vermezse o mal, kıyamet günü, sahibi için dazlak başlı ve iki gözü arasında kara bir nokta bulunan küçük bir ejderha şeklinde gelip boynuna dolanacak ve onu iki dudağı ile yakalayacaktır. Sonra da şöyle diyecektir: ‘İşte ben, senin o biriktirip de zekâtını vermediğin malınım.” (Buhari, Nesei, Muvatta, Müsned-2676, K.S.-2011 Ayrıca bkz. Âl’i İmrân, 180.) “Kim gönül hoşluğu ile helalinden (ki Allah güzel ve helal olanı kabul eder) bir sadaka verirse, Rahman olan Allah onu sağ eline alır. Verilen bu sadaka hurma bile olsa, Rahman’ın elinde büyüyüp çoğalır, nihayet dağ gibi olur. Tıpkı sizden birinin atını veya buzağısını büyütmesi gibi.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce-2769) “İyilik yapmak kötü felaketleri önler. Gizli verilen sadaka, Rabbin gazabını söndürür. Sıla-i Rahim (akrabalarla ilgili olmak) da ömrü artırır.” (Taberâni-2776) “Kendine yedirdiğin senin için bir sadakadır. Hanımına yedirdiğin de senin için bir sadakadır. Çocuğuna yedirdiğin de senin için bir sadakadır. Hizmetçine yedirdiğin de senin için bir sadakadır.” (Müsned-2784) Sadaka vermekle mal eksilmez.” (Müslim, Tirmizi, Muvatta-2799, K.S.-5366) “Veren el, alan elden hayırlıdır.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce-2803, K.S.-4858) Kim ihtiyacı olmadığı halde dilenirse, kıyamet gününde o dilendiği şey, yüzünde bir tırmık, yırtık ya da yara-bere olduğu halde gelecektir.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce-2836) Resûlullah (sav) buyurdu: “Her Müslümanın sadaka vermesi gerekir.” Ashab-ı Kiram (ra): “Ya bulamazsa?” “İki eliyle çalışır, kendine harcar, hem de tasadduk eder.” “Bunu da yapamazsa?” “Yorgun ve ihtiyaç sahibine bedenen yardım eder.” “Ya bunu da yapamazsa?” “İyiyi ve hayrı emreder.” “Bunu da yapamazsa?” “Kötüden men eder, bu da bir sadakadır.” (Buhari, Müslim-8251, K.S.-186) “Her sabah iki melek dünya semasına iner ve bunlardan biri şöyle duâ eder: “Allâh’ım, infak edene devamını ver!” diğer melek de şöyle duâ eder: “Ey Allâh’ım, cimriye de telef ver!” (Buhari, Müslim, K.S.-3255)
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak