Kurban Hz. Âdem’den beri var olan bir ibâdettir.
Hz. İbrâhîm’in özgün bir sünnetidir. (İbn-i Mâce, K.S.-6927)
Allâh’a yakınlığın bir göstergesidir.
Rabbinin kendisine lütfettiğini, O’nun adına fedâ edişin simgesidir.
Yardımlaşma amaçlıdır.
Gerektiğinde canını da seve seve vereceğinin bir hatırlanışıdır.
Allah Rasûlü (sav), Medîne’de bulunduğu on yıl boyunca kurban kesmiştir. (Tirmizî-3825)
Kurban bayramı günü Cenâb-ı Allâh’ın en çok hoşuna giden şey kan akıtılması / kurban kesilmesidir. (Tirmizî-3129)
Rasûlullah (sav) kurban keseceği zaman iki tâne büyük çift boynuzlu, alaca, hadımlaştırılmış koç alırdı. Bunlardan birini kendi ve âilesi adına, diğerini de ümmeti adına keserdi. (İbn-i Mâce, K.S.-6925)
En güzelinden kurban kesmek daha fazîletlidir. (Ebû Dâvûd-3566) “Kurbanlığın en hayırlısı (boynuzlu) koçtur.” (Tirmizî, K.S.-1483)
Önceleri, kurban etinin üç günden fazla bekletilmesini yasaklayan Rasûlullah (sav), daha sonra buna izin vermiştir. Kurban etini saklamayı, üç günden fazla bekletmeyi, o yıl yaşanan kıtlık ve dışarıdan gelen misâfirlerin çokluğu sebebiyle yasaklamıştı. (Buhârî, Müslim -3557, Neseî, Müsned, Muvatta-3856, Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Neseî, Tirmizî, İbn-i Mâce-K.S.-1507, 1508)
Kişi; mümkünse kes(tir)eceği kurbanın yanında durmalıdır. Kurbanı kesene, kesim ücreti olarak deri veya et vermemelidir. (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd-3570) Hattâ Efendimiz Aleyhi’s-Salâtü ve’s-Selâm, kızlarına bizzat besmele ve tekbir getirerek kendi kurbanlarını kendilerinin kesmesini tavsiye etmiştir. (Rezin-3854)
Allah Rasûlü (sav); deve, sığır gibi büyük baş hayvanlara yedi kişiye kadar ortak alınabileceğini belirtmiştir. (Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce-3545, K.S.-1474, 1475)
Kesilecek küçükbaş kurbanın bir yaşını doldurmuş (Müslim, Ebû Dâvûd, Neseî, K.S.-1487), büyükbaş olanların ise iki yaşını doldurmuş olması gerekir. (Muvatta, K.S.-1477)
Bir şahıs, keseceği kurbanın süt, yün ve benzeri nîmetlerinden faydalanabilir, ihtiyaç ânında devesinin sırtına binebilir. (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Neseî, İbn-i Mâce-3563, K.S.1513)
Kurbanı kesen kasap için ücret olarak etinden bir parça veya derisi verilemez (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce, K.S.-1522), satılamaz. (Müsned, K.S. c. 6 s. 99)
Peygamber Efendimiz hacda hanımları adına da kurban kesmiştir. (Müslim-3833)
Hz. Ali (kv), vefât ettikten sonra Rasûlullah (sav) için de her yıl kurban keserdi. Bunu kendisine Peygamber Efendimiz’in (sav) emrettiğini söylerdi. (Ebû Dâvûd, Tirmizî-3835, K.S.-1485)
Peygamber Efendimiz kendisi adına kurban kestiği gibi, ümmeti adına da kesmiştir. (Ebû Dâvûd, Tirmizî, Müsned,-3949, 3850, İbn-i Mâce, K.S.-c.6 s.61)
Allâh’a sunulan kurbanların özürlü olmaması gerekir. (Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce, Muvatta-3837, K.S.-1490, 1491)
Rasûlullah (sav), kurbanın, bayram namazından sonra kesilmesi gereğini emretmiştir. (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce-3841, K.S.-1496)
Allah Rasûlü kendi kurbanını, bayram namazının kılındığı musalla bölgesinde keserdi. (Ebû Dâvûd, Neseî-3844, K.S.-1502)
Hayvanı kurbân ederken eziyet etmemeli, bıçağı iyice bilemeli, usûlüne uygun kesmelidir. (Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce-3890) Hayvan kesilmeden önce bilenen bıçakların hayvana gösterilmemesi ve kesim işinin hızlı olması gerekir. (İbn-i Mâce-3891, K.S.6939) Rasûlullah (sav), hayvanı yatırdıktan sonra bıçağı bileyene kızmıştır. (Taberânî-3917)
Yine kesim yerine hayvanı kulaklarından sürükleyerek götüren birisini azarlamıştır. “Hayvanın kulağını bırak da, boynunun kenarından tut.” (İbn-i Mâce, K.S.-6938)
Allah Rasûlü, kurban kesmeden önce şu duâyı yapmayı tavsiye etmiştir: “İnne salâti ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbil âlemîn: Şüphesiz namazım, kurbânım, hayâtım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Ben böylece emrolundum. Ben (bu ümmette) Müslüman olanların ilkiyim.” (En’âm, 162-163.) Rasûlullah (sav) bu duâyı okuduktan sonra da: “Ey Rabbim, bu kurban Sendendir, Sen’in rızân için kesiyoruz ve Sana ulaşacaktır. Ey Rabbim! Muhammed ve ümmetinden bunu kabûl buyur. Bismillâhi Allâhu Ekber!” der ve kurbânı keserdi. (Taberânî-3821, Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn-i Mâce, K.S.-1501)
Yine Rasûlullah (sav), kurban kesmeden önce “Bismillâhi Allâhu Ekber: En yüce ve büyük olan Allâh’ın adıyla…” demiş ve bizzat kendisi kesmiştir. (Buhârî, Müslim, Neseî, Tirmizî, Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce-3848)
Kurban kesmeden önce tekbir getirmeyi, besmele çekmeyi de emretmiştir. (Taberânî-3913, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Neseî, Tirmizî, İbn-i Mâce, K.S.-1481) Besmele getirmeyi unutan kişi aklına geldiği yerde söyler. Besmele çekilip çekilmediğinin bilinmediği hâli soran sahabiye, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Siz besmele çekin, yiyin!” (Buhârî, Muvatta, Ebû Dâvûd, Neseî, K.S.-1962)
Adak Kurbanı
Herhangi bir işin olması için adakta bulunmayı hoş görmezdi. “Adak cimriden ancak mal çıkarır.” (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce-4042) Ancak bir şey adayan da sözünde durmalıdır. (Taberânî-4044)
Akîka Kurbanı
Allah Rasûlü (sav), yedinci gün çocuk için bir kurban kesilmesini istemiştir. (Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce-3982)
Erkek çocuk için iki, kız çocuk için bir kurban kesilir. (Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce-3984) Yedi günlük iken kurban kesilemezse, on dört veya yirmi birinci gün de kesilebilir. (Taberânî-3995)
Allah Rasûlü (sav), bir câhiliye âdeti olan, kurban kesildiği zaman kanından, başına kan sürmek câhiliye uygulamasını kaldırmıştır. (İbn-i Mâce, K.S.-6936)
Efendimiz’den (sav)…
“Kim imkân bulur da kurban kesmezse bizim namazgâhımıza yanaşmasın.” (İbn-i Mâce-3826)
“Allah herşeyin iyi ve mükemmel yapılmasını farz kılıp emretmiştir. Onun için öldürdüğünüz zaman usûlüne riâyet ederek iyi ve güzel (bir biçimde) öldürün. Hayvan kestiğiniz zaman da usûlüne riâyet ederek iyi ve güzel kesin. Biriniz bıçağını iyice bilesin ve böylece keseceği hayvanını rahatlatsın.” (Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce-3890, K.S.-1948)
Ağustos 2019, sayfa no: 30-31
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak