Nikâh ve Boşanma
Allah Rasûlü (sav) evliliği teşvik etmiş, bunu bir sünneti olarak nitelemiştir. Bu evlilikler sonucu yetişecek mü’minlerle iftihar edeceğini ifade etmiştir. “Nikâh Benim sünnetimdir, kim Benim sünnetimle amel etmezse Benden değildir. Evleniniz! Zira Ben, kıyamet günü, diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim. Kimin maddî imkânı varsa hemen evlensin, kim maddî imkân bulamazsa; oruç tutsun. Çünkü oruç onun için şehvet kırıcıdır.” (İbni Mâce, K.S.-6564)
Evlenip çoğalmak, Peygamber Efendimiz’in (sav) kuvvetli bir emri sünnetidir. (Ebu Davud, Nesei-4085) Bekâr kalmayı yasaklamıştır. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei-4280)
Peygamber Efendimiz (sav) yirmi beş yaşında iken, kırk yaşında olan Hz. Hatice (r.anhâ) ile evlenmiş, onun vefatına kadar başka bir kimse ile evlenmemişti. Elli beş yaşından itibaren, Medine döneminde, pek çok hikmete binaen, evlilikler yapmıştır.
Allah Rasûlü yakınlarından olsun veya olmasın, insanların evlilikleriyle ilgilenir, evlenmeyi teşvik eder, gençleri yönlendirir, (Müslim, Ebu Davud, Nesei-2757) yardımına gerek varsa bizzat kendisi nişanlar ve evlendirirdi. (Buhari-2811) Bekâr olan İkâf’ı Peygamber Efendimiz (sav), kınamıştı. “Öyleyse beni evlendir Yâ Rasûlallah!” deyince de, onu Gülsüm el-Himyeri’nin kızı Kerîme ile evlendirmiştir. (Müsned-4096) Yine azatlı olan Ebu Hind’i evlendirmelerini istemiştir. (Ebu Davud, K.S.-5662) Bu konuda şöyle buyururdu: “Evlenme işi için, iki kişi arasında aracılık yapmak, en üstün aracılıklardandır.” (İbn-i Mâce-4125)
Evlenen bayanlara yardımcı olmak, onları evliliğe hazırlamak, bilgilendirmek için bir kadını görevlendirmişti. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei-4076)
Bir kimse, eş seçerken dindar (ve ahlaklı) olanı tercih etmelidir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei-4089)
Resûlullah (sav), saliha bir eşi, en iyi bir dünyevî meta olarak niteler, (Müslim, Nesei-4087) takvâ sahibi, saliha hanımlarla evlenmeyi teşvik ederdi. (İbn-i Mâce, K.S.-6569)
Allah Resûlü, evlenen kimselerin velime (düğün) yemeği vermelerini isterdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbni Mâce-4157, K.S.-3460, 3962) Bu yemeğe sadece zenginlerin çağırılmasını asla tasvip etmezdi. “En kötü yemek, sadece zenginlerin çağrılarak fakirlerin terkedildiği düğün yemeğidir.” (Müslim, K.S.-c. 11 s. 202) Efendimiz de evlendiği zaman yemek ikram ederdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-3963 vd.)
Evlilik ve nikâhın kolaylaştırılmasını isterdi. (Ebu Davud, K.S.-3463)
Evlenenlerin çok eşya ve mal peşinde olmasını kınardı. Peygamber Efendimiz’in (sav) kızı Hz. Fatıma (r.anhâ) evlendiğinde, baba evinden; kadife bir örtü, bir su kabı ve içerisi izhirle doldurulmuş bir minder götürmüştü. (Nesei, 4120, K.S.-5724)
Birbirlerine maddî ve mânevî açıdan denk olan, yakın olanlar evlenmelidir. (İbn-i Mâce-4146 ) Kültür, din, hürriyet, anlayış ve dünya görüşleri farklı olanlar da evlenirken dikkat etmelidirler.
Ahlakî seviyesi düşük olan bir kimseyi, faziletli biriyle değil, kendi denginde biri ile evlendirmelidir. (Ebu Davud, K.S.-5665)
…
Evlenirken önce bakire olanı tercih edilmelidir. Ancak kişi özel durumuna göre tercihini duldan yana kullanabilir. Cabir b. Abdullah’ın dul bir hanımla evlendiğini öğrenen Rasûlullah (sav), bir bakireyi niçin tercih etmediğini sorar. O da, evde bakmakla yükümlü olduğu küçük büyük pek çok kardeşinin olduğunu söyler. Efendimiz (sav) de iyi yaptığını buyurur. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce, 4093, K.S.-276, 5627) “Size bekârları tavsiye ederim, onların ağızları daha tatlı, rahimleri daha hareketlidir.” (İbn-i Mâce, K.S.-c.15 s. 517)
Öncelikli olarak kısır kimselerle evlenmeyi uygun bumazdı. “Vedûd: Çok seven” ve “Velûd: Doğurgan” kadınlarla evlenilmesini tercih ederdi. (Ebu Davud, Nesei, K.S.-5623)
Bakirenin evlenmeye karşı çıkmayıp susması, kabul anlamına gelir. Dul olan zaten görüşünü çekinmeden söyler. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-4136, K.S.-5656)
…
Bir kız zorla, istemeden evlendirilemez. Babasının kendisini zorla evlendirdiğini söyleyen bir kıza, kendisinin bu konuda serbest olduğunu (babasının zorlayamayacağını) buyurmuştur. (Ebu Davut -4137) “Dul kadın kendisiyle istişare edilmeden nikâhlanamaz, bakire de, izni sorulmadan nikâhlanamaz.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbni Mâce-4136, K.S.-5657)
…
Talip olunan kızlarla ilgili, özellikle kadınlara danışılmasını tavsiye ederdi. (Ebu Davud, K.S.-5660)
Rasûlullah (sav) Müslüman kardeşinin istediği bir kıza talip olmayı yasaklamıştır. Ancak o vazgeçerse o zaman isteyebilir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-4100, K.S.-299)
Evlenecek kimselere, talip olduğu bayanı görmelerini emrederdi. “Ona bak, zira bakman, aranızdaki uyum (ülfet ve sevginin devamı) için daha uygundur.” (Müslim, Ebu Davud, Nesei, İbn-i Mâce -4106,4107,K.S.-5634, 6575)
…
Efendimiz (sav), nikâhın; eşler arasında sevgiyi artıran bir uygulama olduğunu haber vermiştir. (İbn-i Mâce, K.S.-6565)
Evlilik (nikâh) ilan edilmeli, gizli yapılmamalı, şahitler bulundurulmalı (Tirmizi, İbn-i Mâce-4130) Mescitte program yapılabilir. Ayrıca def ve benzeri meşru şeylerle şenlik yapılmalıdır. “Nikâhta haramla helali ayıran (bir) fark (da) def ve ses (eğlence)dir.” (Tirmizi-4108, K.S.-5636, 5638) Ensarlı birinin düğününde Peygamber Efendimiz (sav), eğlence/şenlik yapılmasını istemiştir. (Buhari-4110, İbn-i Mâce, K.S.-5637, 6588) Düğünlerde dağıtılan şekerleme ve benzeri şeyler için insanların koşturmalarını, itiş kakış yapmalarını hoş görürdü. (K.S.-c. 11 s. 219)
Birbirini sevip beğenenler için en hayırlı ve geciktirmemeleri gereken iş, nikâh kıymaktır. (İbn-i Mâce-4364)
Allah Resûlü evlenirken muhakkak belli bir mehir takdir eder ve verirdi. (Ebu Davud-4149, Tirmizi, 3453 v.d.) Mehir vermemek için berdel yapmayı, iki ailenin, karşılıklı olarak kız değiş tokuşu yapmasını Allah Resûlü yasaklamıştır. (Nesei-2705, Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, Muvatta, K.S.-5650)
Resûlullah (sav); mut’a (geçici, belli bir süre için yapılan) nikâhına önce izin vermiş ancak sonra kesin olarak yasaklamıştır. (Buhari, Müslim, Tirmizi-4231, 4232, Müslim, Nesei-4235, K.S.-5645 v.d.)
…
Resûlullah (sav), evlenenlere şu duâyı yapardı: “Bârekallahu fîkum ve bâreke lekum: Allah sizde bereketi artırsın, sizin için bu evliliği mübarek kılsın.” (Nesei-4114, K.S.-c. 11 s. 218) “Bârekallahu leke ve bâreke aleyke ve cema’a beynekümâ fî hayrin: Allah senin için mübarek kılsın, senin üzerine mübarek kılsın. İkinizi hayır (ve mutluluk) da birleştirsin.” (Ebu Davud, Tirmizi-4115, K.S.-5641) “Bâreke fîküm ve bâreke leküm: Allah size evliliği mübarek kılsın ve size bereket versin.” (Nesei, K.S.-5642)
“Allahumme innî es’eluke hayreha ve hayre ma cebelteha aleyh. Ve e’uzu bike min şerriha ve şerri ma cebelteha aleyh: Allâh’ım ben bunun hayırlı olmasını ve hayırlı bir yaradılış üzere olmasını diliyorum. Onun şerrinden ve şerli bir tabiat üzere olmasından sana sığınıyorum.” (Ebu Davud, K.S.-5639)
…
Evlenen kişinin yedi güne kadar eşiyle birlikte olması, (bir nevi rahatsız edilmemesi) Resûlullâh’ın (sav) bir tavsiyesidir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Muvatta, K.S.-5714)
Düğüne çağrılan kişi mazereti yoksa gitmelidir. (Buhari, Müslim, Muvatta-4178) Düğün yemeğine fakirler özellikle çağrılmalıdır. (Buhari, Müslim, Muvatta-4179)
Resûlullah (sav), nesep yönünden evlenmesi haram olanları, süt emme ile de haram kıldı. (Tirmizi, K.S.-5669 v.d.)
Allah Resûlü, evlenen kişiler hakkında, sorulunca gerçek bilgi verirdi. Kendisine talip olan iki kişi hakkında Resûlullâh’a (sav) gelerek bilgi soran kadına, onların özelliklerini söylemiştir. Birisi için dayakçı, diğeri içinse cimri olduğunu belirtmiştir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-4497)
Evlenecek kişilere aracılık yapar, öneride bulunurdu. Fatıma binti Kays’a Üsame b. Zeyd ile evlenmesini tavsiye etmiştir. (Müslim, Muvatta, Ebu Davud,T irmizi, Nesei, K.S.-4203) “En hayırlı şefaatlerden (aracılıklardan) biri, evlenecek iki kişi arasında yardımcı olmaktır.” (İbn-i Mâce, K.S.-6607)
Allah Resûlü, iki kız kardeşle aynı anda evlenmeyi yasaklamıştır. (Ebu Davud, Tirmizi-4216, K.S.-5686)
Aynı anda dörtten fazla kadınla evlenmek yasaktır. Resûlullah (sav), dörtten fazla karısı olan bir adama, diğerlerini boşamasını emretmiştir. (Tirmizi-4218)
Eşler arasında maddi imkânlar açısından adaletli davranmalarını emrederdi. “Kimin iki hanımı olur ve aralarında adaletli davranmazsa, kıyamet günü (vücudunun) bir tarafı düşük (felçli) olarak gelir.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, K.S.-5708)
Bir kadın evlenmek istediği bir erkeğe bu talebini iletebilir. Havle b. Hakim, Peygamber Efendimiz’e (sav) gelerek kendisiyle evlenme talebinde bulunmuştur. (Buhari, Müslim, Nesei-7167, K.S.-748)
Bir kimse, başkasının istediği bir kıza aynı anda talip olmamalıdır. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, Muvatta, K.S.-5629)
Efendimiz (sav), kızı Fatıma’nın üzerine, Hz. Ali’nin evlenmesine izin vermemiştir. Bunu muhakkak istiyorsa, Fatıma’yı boşamasını istemişti. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-5693)
Evlilikte velinin iznini gerekli görürdü. (Tirmizi, Ebu Davud, K.S.-5653) Mezheplere göre fetvâ değişse de, anne-babaya rağmen bir evlilik yapılması pek çok yönden sakıncalıdır.
Peygamber Efendimiz’in Eşleriyle ilgili Durumlar
Hz. Muhammed’in (sav) eşleri mü’minlerin anneleri hükmündedir. Allah Resûlü, Hz. Aişe’yle evleneceğini rüyasında üç defa gördüğünü belirtmiştir. (Buhari, Müslim-4061, K.S.-5610) Hz. Hatice hayatta iken başka hiçbir hanımla evlenmemiştir.
Hz. Muhammed (sav) eşlerine karşı çok nazik ve kibardı. Örneğin, eşlerinden biri deveye bineceği zaman, üzerine yaygıyı serer, devenin yanına oturarak dizlerini büker ve eşi de basarak binerdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei-4075, K.S.-5617)
Allah Resûlü, eşleri için velime (düğün yemeği) verirdi. Safiye validemiz için, hurma, süt ve yağ ikram etmiştir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei-4076, Buhari, Müslim, Ebu Davud-4172, Buhari-4174)
Resûlullah (sav), her gece bir eşinin odasında kalıyordu. Ayrıca akşamları tüm eşleri, kendisinin bulunduğu odaya gelirlerdi. (Müslim, K.S.-5712) Yine gelen bir rivayette de her gün ikindiden sonra Peygamber Efendimiz’in (sav), tüm eşlerini odalarında ziyaret ettiği belirtilmektedir. (K.S.- c.16 s.68)
Boşanma
Allah Resûlü (sav) boşamayı bir hukukî durum olarak görür ancak son çare olarak kabul ederdi. “Allâh’ın en sevmediği helal, boşamadır.” (Ebu Davud-4413, K.S.- c.6 s.505, K.S.-4082)
Resûlullah (sav), haklı bir gerekçesi olmadan bir kadının boşanma davası açmasını, kocasını boşamayı zorlamasını yasaklamıştır. (Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mâce K.S.-4083) Ve Allah hiçbir sebep yokken karısını boşayan erkeği ve kocasından boşanan kadını sevmez. (Bezzar-4414) Böyle yapan cennet kokusu alamaz (cezasını çeker.) (Tirmizi, K.S.-1747)
Cinsel gücün kaybolması (iktidarsızlık) boşanma sebebidir. (Taberani-4288) Kadın isterse, nikâh esnasında kendisine, boşama hakkını talep edip alabilir. (Muvatta-4377)
Kendini kaybedecek derecede dehşete kapılmış, öfkelenmiş, (Ebu Davud, İbn-i Mâce-4398) sarhoş, (Buhari-4399) bunamış, akıl hastası olan kişilerin boşaması geçersizdir. (Tirmizi-4397)
Bir kimsenin mirastan mahrum bırakmak amacıyla eşini boşaması haramdır. (Müsned-5087) Erkeklere miras verip, kadınlara vermemek bir cahiliye adetidir. (Darimi-5124)
Bir kişinin, üç talakla boşadığı hanımla tekrar evlenebilmesi için eşinin bir başka erkekle evlenmesi, cinsel ilişkiye girmesi ve adamın onu hür iradesiyle boşaması gerekir. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, K.S.-5688) Bu işte hile yapması da haramdır. “Hulle yapana da yaptırana da lanet olsun!” (Tirmizi, Ebu Davud, Nesei, K.S. -5692)
Efendimiz (sav)’den…
“Ey gençler topluluğu! İçinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü bu gözü haramdan, ferci zinadan daha iyi korur. Gücü yetmeyense, oruç tutmalıdır. Çünkü oruç şehveti kırar.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-4084)
“Bizim sünnetimiz evlenmektir.” (Müsned-4096)
“Kadınla dört (özelliğinden biri) için evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanı seç ki, elin bereketlensin.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei-4089, K.S.-5626)
“Kadınları güzellikleri için almayın. Kim bilir belki güzellikleri helâklarına sebep olur. Malları için de almayın. Kim bilir belki malları onları azdırır. Onları dinleri için alın. Dindar olan kara ve burnu kesik bir cariye, daha hayırlıdır.” (İbn-i Mâce-4090)
“Kim evlenirse îmânının yarısını tamamlamış olur; diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun.” (İbn-i Mâce-4090)
“Dininden ve ahlâkından hoşnut olduğunuz biri, sizden kız istemeye gelirse verin. Vermezseniz, yeryüzünde fitne ve büyük bozgunculuk olur.” (Tirmizi-4138, K.S.-5661)
“Üç şeyin ciddisi de ciddidir, şakası da ciddidir: Nikâh, talâk, ric’at (bir defa boşadığı karısına geri dönmek).” (Tirmizi, Ebu Davud-4420, K.S.-4087)
“Eddünya meta’ün. Ve hayrü meta’id-dünya, el-mer’etü’s-salihati: Dünya bir metadır. Dünya metalarının en hayırlısı, saliha kadındır.” (Müslim, Nesei, K.S.-5624)
“Kadını olmayan erkek miskindir, miskindir.”
“Çokça malı olsa da mı? ”
“Evet, çokça malı olsa da. Kocası olmayan kadın da miskinedir, miskinedir.”
“Yâ Resûlullah, çokça malı olsa da mı?”
“Evet, kadının çokça malı olsa da…” (Rezin, K.S.-5625)
“Liyettehiz ehadüküm kalben şâkirâ ve lisânen zâkirâ ve zevceten müminâ, tu’înu ehadehüm a’la emril âhireti: Her biriniz; şükreden bir kalb, zikreden bir dil, ahiret işinize yardımcı olacak bir mümine hanım edinsin.” (İbn-i Mâce, K.S.-6568)
Mart 2019, sayfa no: 36-37-38-39-40
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak