Ara

Efendimizin Özel Hayâtından Sünnet ve Tavsiyeler Ağlama ve Gülmesi

Efendimizin Özel Hayâtından  Sünnet ve Tavsiyeler  Ağlama ve Gülmesi

AĞLAMA

Allah Resulü (sav) insanların çok gülmesini hoş görmezdi. “Allah’a yemin olsun ki, eğer benim bildiğimi siz de bilseniz; az güler, çok ağlardınız. Yataklarda kadınlardan lezzet almazdınız. Yollara çöllere dökülür, (belanızın def’i için) Allah’a yalvar yakar olurdunuz” (Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S.-1681) Allah korkusundan dolayı ağlayan kişiyi, Allah, cennetle mükâfatlandırır. ‘Allah korkusundan dolayı ağlayan kişi (hayvanın memesinden çıkan) süt memeye dönünceye kadar, cehenneme girmez’ (Tirmizi, Nesei-6090, 6092, K.S.-999) Hataları için ağlayanların kurtuluşa ereceğini belirtmiştir. (Tirmizi-9690) Efendimiz(as),bir bulut görecek olsa tedirgin olurdu ve bu mübarek simasından anlaşılırdı. Bunun sebebi olarak da, bir azabın gelme ihtimali ve geçmiş milletlerin görülen bulutlar sonrası azaba dûçar olmalarını hatırlatırdı. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmiizi, KS.- 1680)

GÜLME

Allah Resulü (sav) mütebessim idi. Ancak kahkaha atmaz, çok gülmezdi. “Çok gülme! Zira çok gülmek kalbi karartır.” (Tirmizi-8378,9685, İbn-iMâce, K.S.-7281) Hz. Aişe (ra) anlatıyor: “Ben Resûlullah (sav)’ı ciddi bir Şekilde, küçük dili görünecek derecede güldüğünü görmedim. 0 sadece tebessüm ederdi:’ (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-1680) Gülerken bazen gözlerini hafifçe yumardı. Dişleri dolu tanesi gibi parlardı. (Taberânî-8425) Abdullah b. Haris; “Resûlullah (sav)’dan daha çok tebessüm eden birini görmedim” buyurmaktadır. (Tirmizi-8417) Allah Resulü (sav), bir şeye sevindiği zaman, mübarek yüzü ay gibi parlardı. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi-7006) Dünya ve nimetlerine dalmaz, bu konuda ashabını uyarırdı. Çok gülmenin iyi olmadığım hatırlatırdı. “Vallahi eğer benim bildiklerimi bilseniz; az güler, çok ağlarsınız. Yatak üzerinde kadından lezzet almazdınız. Çöllere çıkıp haykıra haykıra Allah’a yalvarırdınız. Kesilen bir ağaç olmayı ne kadar da çok isterdim bir bilseniz!” (Tirmizi-9662) Müslümanın din kardeşine tebessüm etmesi de bir iyiliktir. (Buhari Müslim, Tirmizi-8257)

Resûlullah (sav)’ın Güldüğü Bazı Olaylar...

Ramazan ayında dayanamayıp eşiyle birlikte olan bir sahabi, Peygamber Efendimiz (as)’e gelir ve “Ben helak oldum” der. Durumu öğrenen Allah Resulü (sav) ile arasında şu diyalog geçer: “Azat edecek bir köle bul:’ “Ya Resûlullah (sav) buna gücüm yetmez:’ “Öyleyse üst üste iki ay oruç tut:’ “Ya Resulallah!  Zaten başıma gelen bu yüzdendir. Dayanamam” “Öyleyse altmış fakiri doyur.” “Bunu yapacak gücüm yok:’ “Otur bekle bakalım:’ Az sonra içi hurma dolu büyükçe bir sepet gelir. Efendimiz (as), az önceki adama: “Bu sepeti al, fakirlere sadaka olarak ver:’ Adam: “Ya Resûlullah! Vallahi Medine’nin şu iki kayalığı arasında benden daha fakiri yoktur:’ Bunu duyan Peygamber Efendimiz (as) uzun uzun güldüler ve: “Öyleyse bunu al, ailene yedir:’ (Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud, Tirmizi, KS.- c.9 s.527) Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) anlatıyor: “Uhud Savaşı’nda Resûlullah (sav) ile beraberdim. Ok torbasındaki okları bana verip, “At! Anam babam sana feda olsun, at!” diyordu. Bir Müslümana saldıran müşriklerden birini görünce, nişan alıp ona bir ok fırlattım. Yan tarafından okun isabet etmesi üzerine adam yere yığıldı. Ancak yere öyle bir şekilde yığıldı ki, hali çok komikti. Resûlullah (sav) bunu görünce yan dişleri görünecek şekilde güldü:’ (Buhari, Müslim, KS- c.12 s.125) Azatlı köle Ebu Rafi’ ile hanımı sık sık tartışmakta, kocası da eşini bazen hırpalamaktadır. Bir gün ikisi birlikte Allah Resulü (sav)’nün yanına gelerek birbirlerini şikâyet ederler. Resûlullah (sav) onları usanmadan dinler. Kadın, kocasının kendisini dövdüğünden bahseder. Adam: “Bana eziyet ediyor ya Resûlullah (sav) !“ der. Efendimiz (as), kadına dönerek; “Sen nasıl eziyet ediyorsun?” Resûlullah (sav)’dan gelen soruya verilen cevap ilginçtir. “Ya Resûlullah (sav) benim kocama eziyet ettiğim falan yok. Ancak o, abdesti bozulduğu halde, abdestini yenilemeden kalkıp namaz kılıyor. Ben kendisine; “Ebu Rafi’, sen yellendin, kalk abdestini al da öyle namaz kil” diyorum, bunda ısrarcı olduğum için de beni dövdü’ Bilgi seviyeleri düşük olan bu iki müminin tartışmalarının asıl kaynağını öğrenen Resûlullah (sav) onlarla birlikte güler. Adama dönerek Şöyle buyurur: “Ebu Rafi’, hanımın sana kötü bir şey söylememiş ki! Doğruyu söylemiş’ Ebu Zer (ra) anlatıyor: Peygamber Efendimiz (as): “Ben, cennete ilk önce girecek olan adam ile en son girecek olan Şahsı yakinen bilirim. Kıyamet gününde, bir adam hesap mahalline getirilip, Allah tarafından meleklere: “Onun büyük günahlarını gizleyerek kendisine küçük günahlarını birer birer gösterin!” denir. Melekler de, bu adamın büyük günahlarını gizleyerek: “Sen,” derler, “filan senenin, Şu gün, şu saatinde, şöyle günah işlemişsin!” Adamcağız, bu suçlarını dili ile ikrar eder; inkâr etmez. Fakat büyük günahlarının da hesabının sorulacağı korku ve tedirginliği içinde iken denir ki: “Bu kuluma, işlediği bütün günahlarının yerine sevap verin :‘ Adamcağız, hiç de beklemediği bir şekilde, ceza yerine mükâfatla karşılaşınca, tamahkârlığı tutarak: “Benim daha birçok büyük günahlarım vardı, amel defterinde onları göremiyorum!” Ebu Zer (ra) der ki, “Bu adamın tavrı karşısında, Peygamber Efendimiz (as), dişleri görünecek derecede güldüler:’ (Tirmizi)

Efendimiz (sav)’den...

“Allah’a iki damla ve iki izden daha sevimli yoktur. İki damlaya gelince, Allah korkusundan ağlayan gözyaşı ile Allah yolunda akıtıIan kandamlası. İki iz ise, Allah yolunda savaşanın ayak izi ile Allah’ın farzlarından herhangi birisini yerine getirmek için atılan adımın ayak izidir’ (Tirmizi-6117) “İki göz vardır ki, onlara ateş değmez: Allah için ağlayan göz ile Allah yolunda uyanık sabahlayan göz:’ (Tirmizi, K.S.-1000) 

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak