BEDEN BAKIMI Allah Resûlü (sav) insanların en güzeli, yakışıklısı idi. Yüzü güneş gibi parlardı. (Tirmizi-8393) 0, beden bakımına önem verirdi. Vücûdu, elbisesi her zaman temiz olurdu. Efendimiz aleyhisselâtu vesselâm, insanların saç ve sakal bakımına dikkat etmelerini isterdi. Bir gün mescidde iken, saçı başı dağınık bir adam geldi. Eliyle ona tıraş olmasını işâret etti. O da gidip tıraş oldu ve geldi. Bunun üzerine; “Birinizin şeytânı andıracak şekilde saçı darmadağınık gelmesinden, bu hâli daha iyi değil mi?” (Muvattâ-5854, K.S.2124) Yine saçı başı dağınık birini görünce şöyle buyurmuştur: “Bu adam, saçlarını düzeltip tertibe sokacak bir şey bulamadı mı?” (Ebu Davud, K.S.-2162) Tarağı, misvakı dâimâ berâberinde olurdu. Sakalını tararken aynaya bakardı. (Taberâni-5924) Yolculuk yaparken de yanına, bakım için yağ, tarak, ayna, misvak, makas ve sürmedanlık alırdı. (Taberâni-5925) Tıraş olmaya önce sağ taraftan başlardı. (Buhârî, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, K.S.-1455) . Efendimiz ’in (sav) tıraş olmasından sonra, saç ve sakalından kesilenleri Ashâbı Kiram alarak bir hâtıra ve teberrük olarak saklarlardı. (Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi-3498, K.S.-5541) Hattâ bizzat Peygamber Efendimiz kendisi vermiştir. (Buhârî, Müslim, Ebu Davud-3501) Bugün İslâm ülkelerinde değişik câmilerde görülen sakal-ı şerif o muhafazaların sonucudur. Resûlullâh (sav), çocukların (tabii ki büyüklerin de) saçlarının bir kısmının bırakılıp diğer kısmının tıraş edilmesini uygun görmezdi. (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, İbn-i Mâce-5855, K.S.-2126) Ya hepsinin tıraş edilmesini veya aynı oranda her taraftan bırakılmasını söylerdi. (Buhârî, Müslim, Nesei, Ebu Davud-5856) Allah Resûlü (sav), saçlarını daha önce alnına doğru bırakırken sonraları ikiye ayırırdı. (Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Nesei-5868, K.S.-2131, 5538) Saç ve sakalla ilgili olarak; gayrimüslimlere benzememeyi, onların belirgin uygulamalarına muhalefet etmeyi esas alırdı. (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-5880, K.S.-2111) Resûlullâh (sav) saç bakımında aşırıya gidilmesini istemezdi. Saçlar için günaşırı özel bakım yapılmasına izin verirdi. (Ebu Davud, Nesei, Ibn-i Mice, Tirmizi-5852, K.S.-2125) Ashâbının uzun saç bırakmasına müsaade ederdi. (Nesei, Muvattâ-5851) Uzun saç bırakanların saçlarına bakmalarını isterdi. “Kimin saçı varsa ona ikramda bulunsun!” (Nesei, Muvattâ-5851, K.S.2122) Bununla, saçını kirden pislikten temizlemesini, yağlayıp taramasını istemiştir. Efendimiz’in (as) saçları bâzen kulaklarına, bâzen omuzlarına kadar inerdi. (Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Nesei-8379 vd.) Saçlarını ördüğü de olmuştur. (Tirmizi, Ebu Davud-8385) Bâzen ikiye ayırırdı. (Buhârî, Müslim, Ebu Davud-8386) Saçlardaki beyaz telleri yolmayı uygun görmezdi. (Ebu Davud, Nesei, Ibn-i Mice, Tirmizi-5869, K.s.-2132) ‘Müminin saç ve bıyıklarındaki aklar kıyâmet günü kendisi için bir nur olur.’ (Tirmizi-5871) Saç ve sakalların kına ve siyahlık kazandıran ketemle boyanmasını güzel karşılardı. (Ebu Davud-5882, Ebu Davud, Nesei-5884, K.S.-2111 v.d.) Efendimiz aleyhisselâtu vesselâm çok az da olsa sarıya boyardı. (Ebu Davud, Nesei-5885) Hz. Ebubekir’in babası Ebu Kühâfe Mekke’nin fetih günü O’na getirildiğinde, saçı sakalı papatya gibi bembeyazdı. Resûlullâh (sav) onun siyah hariç diğer renklere boyanabileceğini söyledi. (Müslim, Ebu Davud, Nesei-5892) Saçların siyaha boyanmasını kabul etmezdi. (Ebu Davud, Nesei-5893) “Kim (saçlarını) siyaha boyarsa, Allah onun yüzünü kıyâmet günü siyah kılsın.’ (Taberani, KS.- c.7 s.483) Allah Resûlü (sav) hep sakallıydı. 0 sakalını hiç tıraş etmemiştir. Sakalını bir tutam miktârınca bırakır, fazlalıkları tıraş ederdi. Bıyıkları da iyice kırpardı. (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, ibn-i Mâce-5873, K.S.-2133, 2134) Bıyığı kırpmanın İbrâhim (as)’ın sünneti olduğunu belirtirdi. (Tirmizi, K.S.-2135) Sakalının eninden de boyundan da alırdı. (Tirmizi-5876, K.S.-2136) Allah Resûlü işlerine hep sağ ile başlardı. Enes (ra)’den gelen bir rivâyette, tıraş olmaya önce sağ tarafından başlanmasını isterdi. Kadınların saçlarını tıraş etmelerini men etmiş ancak kısaltmalarına izin vermiştir. (Tirmizi, Nesei-3505, 5861, K.S.-2128) Kendini güzelleştirmek için dövme yapan ve yaptıran, yüzünden (kaşlarından) kıl aldıran, aldırtan kadınlara lânet etmiştir. (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-5920, K.S.-2154, 2155) Yine kadınların, peruk takmalarına (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S.-2130, 2154) ve saç ektirmelerine izin vermez, (Buhârî, Müslim, Nesei-5863) topuz yapmalarını da hoş görmezdi. (Taberânî-5879) Peygamber Efendimiz’in tırnağını kestikten sonra toprağa gömdüğü rivâyet edilmiştir. (Taberâni, Bezzar-5919) Bu konuda emir yoktur. Ancak sağa sola atılmamalıdır. Allah Resûlü (sav)’in bir sürmedanlığı vardı. (Tirmizi-7536, Rezin-7535) Gözlerine sürme çekerdi. Gece sürme çeker, sağ gözüne üç, sol gözüne de iki veya üç defa da sürme çekerdi. ‘İsmid’i kullanmaya devâm edin. Zira o, sürmelerin en hayırlısıdır. Gözleri parlatır, saçı bitirir’ (Tirmizi, Nesei, Ebu Davud, Nesei, K.S.-3995, Rezin-7535) Sürme çeken kimsenin tekli yapmasını (bir, üç, beş gibi...) tavsiye ederdi. (Ebu Davud, K.S.-3558) Zarûret hâlinde altın kullanmaya izin verirdi. Bir savaşta burnu kopan sahabiye, gümüş burunun koku yapması üzerine altından burun takmasına izin vermişti. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, K.S.-2109) GÜZEL KOKU Allah Resûlü (sav) güzel kokudan hoşlanırdı. (Ebu Davud-5697) “Bana güzel koku ve kadınlar sevdirildi ancak gözümün nûru namazdır.” (Nesei-5837, K.S.-2137) Kendisi ve teri de misk gibi kokardı. (Buhârî, Müslim, Tirmizi-8379) Resûlullâh (sav), Ümmü Süleym’in evini ziyâret ettiğinde bâzen uyurdu. Bu durumda Ümmü Süleym Efendimiz’in terini toplar, kendi misk kutusuna katardı. (Buhârî, Müslim, Nesei, K.S.-5548) Herhangi bir kimseyle musâfaha edince, çocukların başını okşayınca uzun süre güzel kokusu gitmezdi. (Müslim, K.S.-5552) Kendisine güzel koku ikrâm edildiğinde onu geri çevirmezdi. “Kime tîb (güzel koku) ikrâm edilirse onu reddetmesin.” (Tirmizi-5840, Müslim, Ebu Davud, Nesei, K.s.-2139, 2140) Peygamber Efendimiz misk kokusunu severdi. “0 en güzel kokunuzdur.’ (Ebu Davud, Nesei, İbn-i Mâce, Tirmizi-5842, K.S.-2144) Efendimiz aleyhisselâtu vesselâm’ın esans ve güzel kokularını koyduğu bir özel kutusu vardı. (Ebu Davud-5844) Erkeklerin, rengi olmayan kokuları, kadınların da kokusu (fazla) olmayan güzellik maddelerini kullanmasını tavsiye ederdi. (Tirmizi, Nesei-5845, K.S.-2143, 5280) Perde arkasından kendisine mektup verenin kadın olduğunu öğrenince, eline kına sürmesini (renkli bir boya sürmesini) tavsiye etmiştir. (Ebu Davud, Nesei-5895, K.S.-2115) Ebu Süfyan’ın hanımı Hind’den de biat edeceği zaman, ellerini temizleyip değiştirmesini istemiştir. (Ebu Davud, K.S.-2116) Erkeklerin kadınlar gibi süslenip boyanmasını yasaklardı. (Ebu Davud-5899) Kadınların koku/parfüm sürünüp erkeklerin bulunduğu mekânlara/meclislerine gitmelerini ağır bir dille yasaklamıştı. “Kadın koku sürünür, sonra da bir (erkek) cemaatine uğrarsa o zâniyedir’ (Ebu Davud, Nesei, İbn-i Mâce, Tirmizi 5846) Yâni günahkârdır çünkü erkeklerin bakışlarını celbeder ve onları tahrik eder. Kadınların koku sürünerek câmiye gelmelerini de yasaklardı. (Müslim, Ebu Davud, Nesei, K.S.-2146) Kadınlara mahsus kokuları sürünmeyi erkeklere yasaklardı. (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, K.s.2118) Ammar b. Yasir, za’feran (kadınlara has bir kokulu boya) sürülmüş bir elbiseyle gelince selâmını almamış, gidip temizlenmesini söylemiştir. (KS.- c.7 s.496, Tirmizi, Nesei, K.S.-2120) Resûlullâh (sav), şu on şeyin fıtrattan olduğunu buyurmuştur: Bıyığın kesilmesi Sakalın bırakılması Misvak kullanmak Burna su vermek (temizlemek) Ağza su vermek Tırnakları kesmek Parmak mafsallarını yıkamak Koltuk altını yolmak (temizlemek) Etek tıraşı olmak. İstinca yapmak. (Küçük veya büyük def-i hacetten sonra su veya başka bir şeyle temizlenme.) (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, K.S.-2148) Bu temizliklerin yapılmasında süreyi uzatmayı uygun görmezdi. Bu konuda en üst sınır olarak kırk günü belirtmiştir. (Müslim, Ebu Davud, Tırmizi, Nesei, K.S.-2149) EFENDİMİZ’DEN... ‘Allah güzeldir, (söz ve davranışta) güzelliği sever. Temizdir, temizliği sever. Kerimdir, keremi sever. Cömerttir, cömertliği sever. Öyleyse avlularınızı temiz tutun da Yahudilere benzemeyin:’ (Tirmızi-5838, K.S.-2138) “Beş şey fıtrat (yaratılış)tandır. Sünnet olmak, etek tıraşı olmak, bıyıkları kısaltmak, tırnak kesmek, koltuk altını almak.” (Buhârî, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-5909, K.S.-2147) “Hz. İbrâhîm ilk misafir edinen, ilk sünnet olan (seksen veya yüz yirmi yaşında, keser ile.) (Buhârî, Müslim, K.s.-2150), ilk bıyıklarını kısaltan idi. Saçına düşen akı gördüğü zaman Allah’la konuşan ilk kişiydi: ‘Rabbim bu nedir?’ ‘Vakardır ey İbrâhim.’ ‘Rabbim öyleyse vakarımı artır!’ diye duâ etti.’ (Muvattâ-5914, K.S.-2151) “Kendisine hiç değer verilmeyen, saçı sakalı karışmış, iki paçavralı (elbiseleri paramparça) olan öyle kimseler vardır ki o Allâh’a yemîn etse, Allah mutlaka onu yemîninde sâdık kılar (isteğini yerine getirir).” (Tirmizi-8884, K.S.-4468) “Üç şey reddedilmez: Minder, yağ (bir rivâyette süt) ve koku.’ (Tirmizi, K.S.2141) “Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir: Hayâ, koku sürünme, evlenme, misvak kullanma.” (Tirmizi, K.S 5842)
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak