“Kıyam düzgün olursa, cemiyet yaşar asr-ı saâdet hayâtını.” Alemdar
Saygıdeğer Okurlarımız,
Kıyam; “Ölümden sonra yeniden dirilip ayağa kalkma, Namazda ayakta durma, Ayağa kalkma, ayakta durma, Bir işe girişme, kalkışma, teşebbüs etme, Ayaklanma, başkaldırma, karşı gelme” gibi anlamlara gelir…
Kıyam yüklenilen sorumluluğun gerektirdiği bir duruşu ifâde eder. Dimdik bir duruş. Ruh, kalp ve bedenle tavizsiz bir duruş. Dünyânın bütün güzellikleri ayaklarına serilse, onları elinin tersiyle bir kenara itebilmek. Kısaca her olay ve durumda Rabbânî bir duruş.
Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; İlah olarak biz O’ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız.” (Kehf, 14.)
Değerli Okurlarımız
Yine dolu dolu bir sayıyla karşınızdayız. Eylül sayımızda “KIYAM” konusunu sayfalarımıza taşıdık. Bu önemli konuya kıymetli yazarlarımızın makalelerini sizlerle paylaşıyoruz.
İstifade etmeniz ümidiyle,
Selâm ve duâ ile…
Minallahi’t-tevfik Hasan HAFİF (Eylül 2016)
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak