Ara

Editör

Editör

Değerli Hanımefendiler,

Hepinizi Allâh’ın selâmı ile selâmlıyoruz. Yeni bir sayının tâzeliğini ve heyecânını birlikte yaşamanın mutluğu içerisindeyiz. Bu günlere kavuşturan Rabbimize (cc) binlerce kez şükürler olsun…

Sözlükte “engellemek, hapsetmek; güçlü ve dirençli olmak” anlamlarındaki sabr kelimesinin ahlâk terimi olarak “üzüntü, başa gelen sıkıntı ve belâlar karşısında direnç gösterme; olumsuzlukları olumlu kılmak için gösterilen metanet” gibi mânalara geldiği, karşıtının ceza‘ (telâş, kaygı, yakınma) olduğu belirtilmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu kelimeler karşıt kavramlar şeklinde geçmektedir (İbrâhîm 14/21). Sabır akıl ve zekânın, ceza‘ âcizliğin bir ifadesi sayılmıştır. Buna göre, düşünen bir kimse haramlardan sakınma konusunda gösterilen sabrın Allah’ın azabına sabretmekten daha kolay olduğunu bilir. Sabır “nefsi telâştan, dili şikâyetten, organları çirkin davranışlardan koruma, nimet haliyle mihnet hali arasında fark gözetmeyip her iki durumda sükûnetini muhafaza etme, Allah’tan başkasına şikâyette bulunmama” şeklinde de tarif edilmiştir. Gazzâlî sabrı “din duygusunun nefsânî arzu ve tutkuların baskısına karşı direnç göstermesi” diye tanımlar (İḥyâʾ, IV, 63). Bu tanım sonraki kaynaklarda da tekrar edilmiştir (meselâ bk. İbn Kayyim el-Cevziyye, s. 16).

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, Allâh'a (cc) emânet olunuz.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak