Ara

Ebeveyn Tutumlarının Çocuğun Gelişimine Etkisi / Psk. Dan. Feyza Şener Barış

Ebeveyn Tutumlarının Çocuğun Gelişimine Etkisi / Psk. Dan. Feyza Şener Barış

Ebeveyn olmak belki de dünyânın en zor uğraşlarından bir tânesidir. Çünkü çocuk yetiştirmek zaman, emek, eğitim ve gönüllülük içerir. Yetişkin biri çocuk sâhibi olmaya karar verdikten sonra, bir birey dünyâya getireceği ve bu bireyi elleriyle şekillendireceği için çok dikkatli olmalıdır. Çocuk daha dünyâya gelmeden anne karnında bile duygulardan, seslerden ve çevresinden etkilenirken dünyâya geldikten sonra kayıt cihazı gibi etrâfında olan biten her şeyi; gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini kaydeder. Hattâ sâdece kaydetmekle kalmaz bunları etiketler. Bu etiketler kendisine ve çevresine karşı olabilir. Erken çocukluk döneminde çocuklar tıpkı bir ayna gibidir. Âilesinden ve çevresinden gördüğü her şeyi yansıtır. Bu yansıtmalar bir süre sonra benliğe ve kişiliğe dönüşür. Âile çocuğa karşı tutumuyla bir nevi çocuğu oluşturur, şekillendirir. Bireyin yetişkin olduğunda nasıl biri olacağına temel hazırlamış olur. İnsanı biricik yapan kişilik bile âilenin yaklaşımından yâni ebeveyn tutumundan etkilenir. Ebeveynler davranışlarına ve bu davranışların sıklığına, yoğunluğuna, zamânına dikkat etmelidir. Ebeveyn tutumları çocuğun tüm gelişim alanlarını etkiler. Çocuğun bilişsel gelişiminin yanı sıra sosyal ve duygusal gelişiminde de çok büyük etkisi vardır. Ebeveynlerin duyarlı olması, disiplinli olması, katı olması, fazla samîmî olması, duygularını ifâde edebilmesi ve hissettirebilmesi gibi etkenler çeşitli tutumlar içerisinde yer alır. Âilenin seçtiği veya sergilediği bu tutumlar çocuğun sosyal-duygusal gelişiminde etkilidir. Tutumlara genel olarak baktığımızda belli başlı özellikleri barındırdığını görürüz. Hattâ bu özellikler çoğumuza tanıdık gelir. Çünkü özellikleri ayrıştıran kısım bunun yoğunluğu ve sıklığıdır. Demokratik tutumu benimseyen âile çocuğunun olumsuz davranışlarına farklı şekillerde tepki verirken, baskıcı âile çocuğu cezâlandırır. İlgisiz âile olumsuz durumu görmemezlikten gelir. Tutarsız âile çocuğa hangi durumun olumlu ya da olumsuz olduğunu benimsetemez. Aşırı koruyucu âile çocuğu hemen affedebilir. Yâni çok ufak bir örnekle bile tutumların kişiyi nasıl etkilediği görülebilir. Demokratik tutumla yetişen çocuk olumsuz durumu bilip bunu tek başına çözebilirken, baskıcı âile ile büyüyen çocuk cezâdan kaçmak için bu durumu saklayabilir ya da içten içe kinlenebilir, ilgisiz âileyle büyüyen çocuk olumsuz durumu öğrenemediği için antisosyal davranışlar sergileyebilir, tutarsız âileyle büyüyen çocuk hangi durumda ne yapacağını bilemeyebilir, aşırı koruyucu âile ile büyüyen çocuk hiçbir zaman hatâsını kabûl etmeyip olumsuz durumları çözüme kavuşturamayabilir. Erken çocukluk döneminde ve ilerleyen yıllarda benimsenen bu gibi durumlar ileriki yaşlarda kişinin tepkilerinin temelini oluşturur. Hattâ günlük yaşam içerisinde nasıl davranılacağı bile ebeveyn tutumları ile belirlenir. Örnek vermek gerekirse demokratik tutumla büyüyen çocuk sosyal alanda girişken ve dışa dönükken, baskıcı âileyle büyüyen çocuk içe dönüktür. İlgisiz âile ile büyüyen çocuk ise âsî ve antisosyaldir. Aşırı koruyucu âile ile büyüyen çocuk sosyal alanda sürekli kendisine ilgi bekler. Tutarsız âileyle büyüyen çocuk sosyal alanda başkalarına ve kendisine karşı nasıl davranılacağını kestiremez. Sayılan bu ebeveyn tutumları içerisinde en olumlu olan demokratik ebeveyn tutumu iken en olumsuz ve tehlikelisi ilgisiz ebeveyn tutumudur. Geride kalan diğer tutumlar da çocukların olumsuz benlik geliştirmesine sebep olur. 

Anne ve baba adaylarına, âilelere tutumların ve davranışların önemi ile ilgili eğitim verilmelidir. Yapılacak bu bilgilendirme ve eğitim her türlü düzeydeki kişilere ulaşmalıdır. Çünkü sosyoekonomik düzey ve kişinin yaşadığı çevre sergilediği tutumlar üzerinde etkilidir. Ebeveynler öğrenemediği ya da görmediği olumlu tutum ve davranışları çocuklarına yansıtamaz. Bu nedenle kişi kendisine yapılanın yanlış olduğunu bilse bile gözlemlediği ve öğrendiği tutumu kendi çocuğuna da yapmaya devâm eder. Bu durum kısır döngü şeklinde nesilden nesle aktarılır. Fakat bu döngünün kırılabilmesi için âilelere ulaşılmalı ve eğitimin yanı sıra olumsuz tutumların neler olduğu da açıklanmalıdır. Hattâ olumsuz tutumların sonuçları örneklerle gösterilmelidir. Her birey kendi âilesi içerisinde gördüğü ve gözlemlediği durumun doğru olduğunu düşünür. Bu duruma örnek olarak Türkiye’de yaygın olan ebeveyn tutumunu gösterebiliriz. Türkiye’de genel olarak baskıcı yâni otoriter ebeveyn tutumu hâkimdir. Bu ebeveyn tutumu Türkiye’deki geleneklerden ve göreneklerden de beslenir. Türkiye’deki âileler çocuklarını yaşlarından dolayı küçük görür ve saygıyı sâdece büyüklerin hak ettiğini düşünür. Çocuğa söz hakkı tanınmaz, hiçbir durumda fikri sorulmaz. Âilesinin yanı sıra çevresindeki büyüklerine de itâat etmesi beklenir. Hatâ yapmasına izin verilmez, çocuktan performansının üstünde bir beklenti vardır. Âileye göre çocuk bir hatâ yaptığında bu büyük bir olay hâline getirilerek cezâlandırılır. Bunun yanı sıra çocuğun eğitiminde ve yetiştirilmesinde de fiziksel ve duygusal cezâlar vardır. Bunun gibi örnekler Türk âile yapısı içerisinde yer alır. Bunun yanı sıra ebeveyn tutumundaki bu baskı ve otorite cinsiyete göre değişkenlik gösterir. Meselâ kız çocuklarına karşı daha fazla susturma ve bastırma varken erkek çocuklarına karşı daha fazla fiziksel cezâ vardır. Kız çocukları utandırılırken, erkek çocukları genellikle aşağılanır. Ayrıca Türk âile yapısında ebeveyn olarak kadın daha fazla sorumluluk üstlenir. Baba figürü genellikle çocuğu korkutmak ve bastırmak için kullanılır. Bunun sebebi Türk âile yapısında babanın çalışırken genellikle annenin evde çocuk bakmayı üstlenmesidir. Fakat yapılan araştırmalar göstermiştir ki babanın çocuğuyla vakit geçirmesi, oyun oynaması, eğitim hayâtına destek olması ve kararlar alırken yardımcı olması bireyin sağlıklı bir benlik geliştirmesinde önemli bir etkendir. Babanın çocuğun bakımında yeterli düzeyde yer alması, çocuğun akademik başarısını, cinsel kimlik gelişimini ve kişilik gelişimini etkiler. Kişi yetişkin olmadan önce âilenin olumsuz tutumundan rahatsızken, kendisi yetişkin ve ebeveyn olduğunda aynı tutum ve davranışları sergiler. Çünkü kendi âilesi içerisinde gördüğü çözümlerin doğru olduğunu düşünür ya da bunları içselleştirmiş olur. Bu sebeple ebeveynlere tutumların önemi yansıtılmalı ve neler yapılabileceği ile ilgili örnekler sunulmalıdır. 

Âileye çocuğun özerk birey olduğu hatırlatılmalı ve ona bu şekilde yaklaşılması gerektiği anlatılmalıdır. Âilenin çocuğuna karşı sevgi ve saygı barındırması gerektiği, güvenli, samîmî ve esnek bir ortam oluşturması, onu desteklemesi ve cesâretlendirmesinin yanı sıra anlayışlı ve hoşgörülü olması gerektiği hatırlatılmalıdır. Ebeveynler ne ideal âile olmak için abartı davranışlarda bulunmalı, ne de çocuk nasıl olsa büyür diye sorumluluklarını ertelemelidir. Her şeyde olduğu gibi ebeveynlikte de dengeli davranmak çok önemlidir.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak