Ara

Dinle Kâinat Kitâbı’ndan

Dinle Kâinat Kitâbı’ndan

Bişnev in ney çün hikâyet mîküned

Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned

Dinle, bu ney neler hikâyet eder,

Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.

Dinle kâinat kitâbından bize neler hikâyet eder. Kendi dillerince neler konuşurlar. Sâhi var mı dilleri? Hepsi kendi âleminde tesbîhatta. Gönlünde on sekiz bin âlemin esrârı olanlar duyar bu neyi. Niyâzî Mısrî’nin dediği gibi:

“Zât-ı Hakk'da mahrem-i irfân olan anlar bizi

İlm-i sır'da bahr-i bî-pâyân olan anlar bizi”

Kâinâtın içine dürüldüğü insanların enfüsî iç yönlerinin yanında, âfâk dış cihetleri de dile gelir. “Ben senin kulluk görevini yerine getirmen için sana hizmetteyim. Sen de unutma Hâlik’ını.”

Zikret her nefes Râzık’ını. Ömrün boş yere fedâ edilmemesi için, tıkacı çıkarılan kulak günün sesini şöyle dinler: “Ey insanlar, ben yeni bir günüm ve benim içimde yapılan her şeye şâhidim. Ben gittim mi, kıyâmete kadar bir daha geri dönmem.” Her şey bir tarafa, sessiz yer, demedik söz bırakmaz bize.

Yeryüzü, her gün, insanlara 10 cümle ile seslenir:

Üzerimde; Gezip dolaşıyorsun! İçimde; Hareket edemeyeceksin!

Üzerimde; Günah işlersin! İçimde;  Hesap vereceksin!

Üzerimde; Gülüyorsun! İçimde; Ağlayacaksın!

Üzerimde; Neşelenirsin! İçimde; Mahzûn olacaksın!

Üzerimde; Mal topluyorsun! İçimde; Pişmân olacaksın!

Üzerimde; Haram yiyorsun! İçimde; Kurtlar seni yiyecek!

Üzerimde; Hîle yapıyorsun! İçimde; Zelîl olacaksın!

Üzerimde; Sevinçlisin! İçimde; Üzüntüye düşersin!

Üzerimde; Işıkta geziyorsun! İçimde; Karanlığa düşersin!

Üzerimde; Herkesle berâbersin!  İçimde; Yalnız kalacaksın!

Hayvânât da seslenir gafletten uyanmamız için.

Bâyezid (ks)’a bir köpek, Cüneyd-i Bağdâdî’ye (ks) avını bekleyen bir kedi, İbrâhîm b. Edhem’e (ks) atın eyeri, okunu doğrulttuğu ceylan der ki: “Seni Allah Teâlâ av avlamak için mi yarattı?” Kur’ân-ı Azîmüşşân’da isimleriyle anılan sûrelerde, karıncanın beyi, şefkat ve merhamete, Nahl sûresinde arı, mü’minin fazl ve bereketine, temizlik ve sosyal yapıya vurgu yapar. Bakara sûresinde inek; Mûsâ (as)’ın ineği kesmesi inekperestlik inancını ortadan kaldırır. Ankebût, örümcek ağı bir mîmârî şâheseri ortaya kor. “Zayıf bir örgüyüm ama, kurşun geçirmeyen çelik yeleklere malzemeyim.” der. Sivrisinekle verilen misâllerde de tevhîd ve şirk gibi temel dînî gerçeklerin anlaşılmasını temin eder: “Ey insanlar! Size bir misâl verilmekte; dinleyin onu: Allah’tan başka kendilerine yalvarıp yakardıklarınız var ya, hepsi bunun için bir araya gelseler bile bir sinek yaratamazlar! Hattâ sinek onlardan bir şey kapsa, onu dahî ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!” (Hac, 22/73.) Risâletten önce Efendimiz’e (sav) selâm veren taş, ayrılığıyla inleyen hurma kütüğü, âlemde ne varsa hepsinin aşkı, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ks)’un ney’ine akseder. İştiyâkını, kalbinin pâre pâre oluşunu, rûhun geliş mekânının özlemini, yaratılışın gâyesi, insan-ı kâmili anlatır.

 

Haziran 2021, sayfa no: 4-5

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak