Nasıl sağlıksız beslenme obezite sonucunu doğuruyorsa, dijital ortamda sağlıksız bilgi yüklenmesi de dijital obeziteyi doğuruyor. Dijital obeziteyi, aşırı ve düzensiz bilgi akışının bireylerin zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlığını olumsuz etkilemesi olarak tanımlayabiliriz. Elimizden bırakamadığımız cep telefonlarından sürekli gelen bildirimler, her dakîka sosyal medya uygulamalarına göz atma ihtiyâcı gerekli gereksiz her mâlûmâtın zihnimizde yer işgāl etmesine sebep oluyor. Tüm bunların sonucu olarak zihinsel yorgunluk, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon bozukluğu, karar verme zorlukları, stres ve uyku bozuklukları gibi çeşitli sağlık sorunları baş gösteriyor. Aşırı bilgi tüketimi bir yandan da bireylerin fiziksel hareketliliğini ve gerçek dünyadaki sosyal iletişimini azaltıyor. Bu durum, dijital ağlarda niteliksiz bir kalabalık içinde sözde sosyalleşen ama gerçekte yalnız ve izole edilmiş bir yaşantıyı besliyor.
Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu: FOMO
Sosyal medya hesaplarını sürekli kontrol etme, beğeni ve olumlu yorumlar alma arzusu, sosyal medya bağımlılığına varan sonuçlar doğuruyor. FOMO (Fear of Missing Out - Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu) bunun doğal bir sonucu. FOMO, bireylerin çevresinde olan bitenden haberdar olma ve önemli gelişmeleri kaçırmamak için endîşe içinde olma durumudur. Bu korku ve endîşe, bireyi hayâtı çekilmez hâle getirecek derecede sosyal medyayı kontrol etmeye iter. Sâdece güncel gelişmeleri değil, başkalarının özel hayatlarını da yakından tâkip etme eğiliminde bu olan bu kişiler, vakitlerini genellikle Instagram, TikTok, YouTube, Facebook ve X (Eski adıyla Twitter) gibi sosyal medya ağlarında geçirir. Sürekli başkalarının ne yaptığıyla ilgili olan bu kişiler, kendilerinin yaşadığı anların farkında olmaktan uzaktır.
Herkes Mutlu, Her Şey Eğlenceli (!)
İnsanlar sosyal medyada doğası gereği, hep en mutlu ve eğlenceli hâllerini paylaşır. İşte bu sâdece eğlencenin ekrana yansıması durumu, gününün çoğunu sosyal medyayı tâkip etmeye ayıranlarda mutsuzluğa dönüşür. Kendilerini başkalarının hayatlarıyla kıyaslama eğiliminde olanlar, ekranlarından akıp giden mutlu ve mesut hayâtın içinde neden kendilerinin de yer almadığını sorgulayarak rahatsızlık duyar. Kendisinin o mutlu hayat karelerinin içinde olmamasının verdiği rahatsızlık ve dışlanmışlık hissi, kişinin kendisini yetersiz hissetmesine, hayattan zevk alamamasına ve özgüven kaybına sebep olur. Oysa sosyal medyada insanlar kendilerini olduklarından farklı gösterme eğilimindedir. Bu nedenle sâdece en mutlu anlarını paylaşarak, kendilerini olduğundan daha fazla refah içinde yaşıyormuş gibi sunma güdüsüyle hareket etmektedir.
Âile İçi İletişim Olumsuz Etkileniyor
Olan biteni sürekli tâkip etme alışkanlığı anksiyete (kaygı bozukluğu) ve strese neden olur. Bunun sonucunda depresyona varan vakalar görülebilir. Dijital obezite ve Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu, uyku problemlerini de berâberinde getirir. Sabah kalkınca ilk iş olarak telefonu eline alan, sosyal medyaya göz atmadan yüzünü yıkamaya gitmeyen, geceleri uyumadan önce yatakta bile telefonu uzun süre elinden bırakamayan bir davranış kalıbı gelişir. Sosyal medyaya daha fazla zaman ayırabilmek için uykudan bile fedâkârlık edilmesi sık görülen davranışlardandır. Bu davranışlar, bireylerin âile içi iletişimini de olumsuz etkiler. Âile bireylerinden daha çok sanal âlemdeki arkadaşlarıyla iletişime zaman ayıran bir insan profili ortaya çıkar. Âile içinde teknoloji kullanımı konusunda genel kurallar ve sınırlar belirlemek ve âile içi iletişime önem vermek çözüm olabilir. Ebeveynler açısından alınabilecek önlemlerin başında, internet erişimini kontrol edecek ve kullanım saatlerini belli kurallar dahilinde sınırlayacak, Ebeveyn Kontrol Yazılımları kullanmak faydalı olacaktır. Bazı modem ve router (yönlendirici) cihazlarında da Ebeveyn Kontrol özellikleri bulunmaktadır. Ayrıca internet erişim hizmeti veren telekom şirketlerinin de Ebeveyn Kontrolü hizmeti ile ücretsiz sunulan Güvenli İnternet Servisi bulunmaktadır. Bunlardan da yararlanılabilir.
Zaman Öldürme Tuzağı
İnternet ve sosyal medyaya girmek için kullandığımız cihaz ve uygulamalar son derece câzip ve kullanılması kolay şekilde tasarlanır. Bazen kendimizi ekranı sürekli kaydırırken ve serî hâlde video izlerken buluruz. Akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi cihazlarımızdaki uygulamaların sürekli bildirimler göndererek dikkat dağınıklığı oluşturduğunu ve odaklanmayı güçleştirdiğini fark etmişsinizdir. Instagram, TikTok, YouTube, Facebook ve X gibi uygulamalar, bu mecrâlarda daha fazla vakit geçirmemiz için kurgulanır. Sürekli yeni bildirimler gönderilerek, gün içinde tekrar tekrar mobil uygulamaya girmemiz ve zaman öldürmemiz amaçlanır. Sosyal medya şirketleri açısından, kullanıcı platformda ne kadar çok zaman geçirir ve içerik tüketirse o derece faydalıdır. Gelirlerini kullanıcı bilgisi ve reklam satarak kazanan bu platformlar için kullanıcı aktivitesi en değerli sermâyedir.
Odaklanma Sorunu
İnternet ve sosyal medya tüketim alışkanlığı dijital obezite hâlini almış olan kişi, bilgi/mâlûmât açısından sağlıksız beslenme davranışı içindedir. Sağlıksız beslenmenin vücûdumuza verdiği zarar gibi, dijital obezite de zihnimiz ve ruhsal sağlığımız açısından bizi olumsuz etkiler. Bunun sonucu olarak yapmamız gereken işlerden kaçınma, erteleme ve “Sosyal medyada ne var ne yok bir bakayım, işlerimi sonra yaparım” gibi bir zihnî yanılma yaşarız. Sosyal medya sitelerinde saatlerce dolaşıp, aslında bizim için çok da hayâtî olmayan içerikleri izleyerek zaman öldürürüz. Saatler sonra aslolan ödevimize bir türlü başlayamamış, başlamışsak da zamânında tamamlayamamış olmanın pişmanlığını yaşarız. Tıpkı obez bir insanın irâdesine hâkim olamayıp sağlıksız beslenmesi ve sonrasında pişmanlık duyması gibi. Sürekli sosyal medyaya bakmak verimliliğimizi azaltır; çalıştığımız veya öğrenim gördüğümüz kurumla aramızda sorunlar doğmasına sebep olur. Verimli çalışmak için, Pomodoro Tekniği’ni kullanabilirsiniz. Telefon ya da bilgisayarınıza yükleyeceğiniz bu uygulama, 25 dakika çalışmanızı ve 5 dakika mola vermenizi sağlayarak verimliliğinizi artırır. Pomodoro’da 4 çalışma dönemi sonrası 15 ve 30 dakikalık uzun mola süreleri vardır. Çalışma ve mola sürelerini dilerseniz kendinize göre değiştirebilirsiniz.
Sağlığa Olumsuz Etkileri
İletişim araçlarını gereğinden fazla ve kontrolsüz kullanmak, fiziksel sağlığımız açısından da önemli sorunlar doğurur. Uzun süre ekran karşısında oturmak, cep telefonuna saatlerce bakmak, hem kas ve iskelet sistemi hem de göz sağlığımız açısından problem oluşturur. Duruş bozuklukları, ekrana uzun süre eğilerek bakma nedeniyle boyun, sırt ve eklem ağrıları sık görülen rahatsızlıklardandır. Fiziksel aktivitenin azalması bireyi hareketsiz bir yaşam tarzına mahkûm ederken, dijital obezitenin yanında gerçek obeziteyi de armağan edebilir. Dijital obezite, psikolojik açıdan stres, anksiyete, depresyon, yalnızlık hissi ve dikkat eksikliği gibi sorunlar doğurur. Gerçek hayattaki sosyal ilişkilerin ve yüz yüze iletişimin zayıflaması, bunun doğuracağı yalnızlık hissi bireylerin kendisini toplumdan izole edilmiş hissetmesine yol açar. Uzun süre toplumdan izole bir hayat süren kişi ise herhangi bir nedenle dışarı çıkması gerektiğinde yabancılık çeker.
Sosyal Medya Detoksu
Peki dijital obeziteye karşı neler yapmak gerekir? Öncelikle günlük ekran kullanım süresini sınırlamakla işe başlanabilir. Sosyal medya detoksu ya da dijital detoks adı verilen yöntemle, gün içinde telefon, tablet ve bilgisayar gibi ekranlara bakmak için ayırdığımız süreyi azaltarak, önemli bir adım atmış oluruz. Bazen telefonda peş peşe videolar izleyerek uzun bir zamanı kaybettiğimizi fark ederiz. Yine de telefonu elimizden bırakmakta güçlük çekeriz. O nedenle telefonu elimize alma sıklığını azaltmak için, hemen erişemeyeceğimiz bir uzaklıkta bulundurmak faydalı olacaktır. Ekran kullanım süresini ölçmek için pek çok telefonda uygulamalar vardır. Bu uygulamalardan haftalık ekran kullanım sürenizi tâkip edebilirsiniz. Hangi uygulamaya ne kadar zaman harcadığınızı görmek, bu konuda farkındalık oluşturacak ve kendinize çekidüzen vermenize yardımcı olacaktır. Alabileceğiniz bir başka önlem de dijital detoks uygulamaktır. Haftanın belli bir gününü -örneğin cumartesi ya da pazar olabilir-, kendiniz ve âileniz için sosyal medya detoksu günü ilân edebilirsiniz. 24 saat sosyal medyadan uzak kalmanın size iyi geldiğini ve farklı bir gün geçirdiğinizi fark edeceksiniz.
Telefonum Olmadan Aslâ
Günümüzde sosyal medya bağımlılığına paralel olarak hayâtımıza giren bir kavram var. O da Nomofobi. İngilizce, “no mobile phobia” kelimelerinin kısatılmasından oluşan bu kavram, “telefonsuz kalma korkusu” anlamına geliyor. Cep telefonu yanında olmayan ya da cep telefonuna erişimi çeşitli nedenlerle kısıtlanan kişilerdeki mahrumiyet hissi, kaygı ve rahatsızlık olarak bu durumu özetleyebiliriz. Cep telefonunu evde unuttuğunuz bir günü düşünün. Kâbus gibi değil mi? Ya da şarjınız bitti ve dışarıdasınız, şarj etme imkânı da yok. Ne kadar kötü bir durum. Telefonun şebeke dışı kalması, erişilir olamama hâlinden doğan endîşeler; tüm bunları da içeren bir kavram Nomofobi. Bu durumların bazıları sizin elinizde olmayan sebeplerden kaynaklanır. Bunları istisnâ tutarsak, telefona aşırı bağlılık, telefonsuz kendini yetersiz ve çâresiz hissetme, lavaboya giderken bile yanından ayırmama gibi olağandışı alışkanlıklar bu rahatsızlığın kapsamına giriyor. Elinizin sık sık telefona gitmesi ve devamlı kontrol etme ihtiyâcı duymanız, şarjınızın bitmesinden, telefonunuzun kaybolması ya da çalınmasından endîşe etmeniz, telefonu yanı başınıza koymadan uyuyamamanız ve telefon olmadan sosyalleşmeyi beceremiyor olmanız, Nomofobi belirtileri arasında yer alır.
Her Şeyi Bilmeye İhtiyâcımız Var Mı?
Sosyal medya ve internet aracılığıyla size ulaşan bilgilere sınırlama getirin. Her şeyi bilmeye ihtiyâcınız yok. Gerçekten bilmenizde fayda olanlardan haberdâr olmanız yeterli. Tâkip ettiğiniz sosyal medya hesaplarını gözden geçirmek ve sâdece gerekli olanları görmek, diğerlerini elemek, zihin sağlığınız açısından faydalı olacaktır. Doğruluğu teyit edilmemiş bilgiler paylaşan ve gereksiz mâlûmatlarla zihninizi meşgûl eden hesaplarla vedâlaşın. Sizi olumsuz etkileyen, sürekli karamsar gelişmeleri ekranınıza taşıyan, sizi bilgi olarak beslemeyen hesaplardan uzak durun. Mâlâyânî paylaşımlarla hem zamânınızı çalan hem de demoralize olmanıza yol açan hesapları sâdece tâkipten çıkmak değil, sessize almak ve hattâ engellemek gerekir. Gereksiz zihinsel meşgûliyet yaşamamak için, cihazlarınızdaki uygulamaların bildirimlerini kapatın. Sâdece iş ve özel hayâtınız açısından önemli uygulamaların bildirimlerine izin verin. Telefonunuzda varsa Odak Modu’nu kullanabilirsiniz. Bu özellik, telefonda çağrı ve SMS hâriç tüm uygulamaları devre dışı bırakarak, kendinize zaman ayırmanızı sağlar. Rahatsız Etmeyin özelliği de dikkatinizin dağılmasını önlemek için kullanabileceğiniz bir başka faydalı fonksiyondur.
Dijital Minimalizm Yaklaşımı
Bilinçli kullandığımızda bizi besleyen ve geliştiren teknoloji, bilinçsiz ve amaçsız kullandığımızda geriletebilir. Minimalizm yâni sâdeliği, hayat tarzı haline getirmenin yanında teknoloji kullanırken de benimsemek ve dijital minimalizm yaklaşımını özümsemek faydalı olacaktır. Teknolojiyi bilinçli ve amaçlarımıza hizmet edecek şekilde ele almak; teknolojik iletişim araçlarına ayırdığımız zamânı optimum kullanmak gerekiyor. Dijital minimalizm; telefonumuzda yüklü olan uygulama sayısını azaltmak, teknolojik araçları sâdece ihtiyaç olduğunda ve amacına uygun kullanmak, sosyal medya uygulamalarına ayırdığımız süreyi minimize etmek ve sanal iletişim yerine gerçek iletişim ve sosyalleşmeye zaman ayırmak olarak özetlenebilir. Dijital obezite çağında; aradığımız huzur, mutluluk ve verimliliği dijital minimalizm yaklaşımını benimseyerek yakalayabiliriz.
Eylül 2024, sayfa no: 54-55-56-57
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak