Ara

Darağacındaki Son Kahraman

Darağacındaki Son Kahraman

Bizde idam üzerinden târihe geçen efsanevî İslâm kahramanlarından birisi İskilipli Atıf Hoca’dır.  İslâm’da Men’i Müskirat ve Frenk Mukallitliği ve Şapka gibi kitaplarından dolayı, yargı geçmişe doğru işletilerek idam cezasını çarptırılmış ve idamı infaz edilmiştir. Öteye şehîd olarak göçerken geride yeni nesillere davası ve kahramanlığı kalmıştır. 20’inci yüzyılın şehîdler kervanı arasında Ömer Muhtar da vardır. Faşistlere karşı çarpışmış ve ülkesini savunmuş ve bu uğurda darağacını boylamıştır. Şehit olarak öteki yurda intikal ederken geride 20’inci yüzyılın en önemli destanlarından birisini bırakmıştır. Şahâdeti günümüze de ışık tutmaktadır. Yeni nesillerin kandili ve mânevî enerjisi  olmaktadır. 20’inci yüzyıla ait şehîdler kervanı arasında temayüz eden isimlerden birisi de Seyyid  Kutup’tur. Nasır 1966 yılında Seyyid Kutup’u idam etmiştir. Faslı merhum Abdusselam Yasin’e göre,  ulamânın kanı zehirli olduğundan dolayı Seyyid Kutup’un mazlumiyeti Nasır’ın peşini bırakmamış, çarpmış ve bu veya benzeri nedenlerden dolayı 1967 yılında İsrail karşısında en büyük hezimetini almış veya tatmıştır! 20’inci yüzyıldan devreden şehîdler kervanı 21’inci yüzyılı da aydınlatmaya devam ediyor. Bangladeş’in Nasır’ı olan Müciburrahman’ın kızı ve Avam-i Lig’in Başkanı Hasina Vacid’in hem târihi hem de ideolojik intikam dürtüsüne kurban giden Abdulkadir Molla vefatından kısa bir süre önce ‘Müslüman olduğum için idam edecekler’ demiştir. Buradaki Müslümanlık, kelimenin hakîki anlamıyla müslümanlıktır. Alacasız ve katıksız dindarlıktır. * Abdulkadir Molla’nın katili Hasina Vacid icraatlarıyla ikinci başbakanlık dönemine damgasını vurmak istedi. Bu damga Müciburrrahman damgasını taşımaktadır. Bunun açılımı şudur, ideolojide sol ve İslâm dünyasına uzak ve Hindistan’a yakın bir siyâsî çizgi.  Hasina Vacid iktidara gelir gelmez yaptığı ilk icraatlarından birisi Mısırlı darbeciler gibi anayasayı değiştirmek ve ülkeyi İslâmî kimliğinden arındırmak oldu. Ve yine heva ve hevesine göre ülkenin tarihini yeniden yazmak oldu.  Bu tarih İslâmî geleneği reddi miras sayan bir tarih anlayışıdır.  Sisi, Mursi’ye darbe indirdikten sonra hıristiyan Kıpti azınlığın kurtarıcısı ve aleni ortağı haline geldi. Dışarıdaki ortağı ise İsrail olmuştur.  Hasine Vacid’in en büyük bölgesel ortağı Hindistan olduğu gibi aynı zamanda yerel zeminde en destekçileri ise azınlık durumundaki Budistler ve Hindu azınlıktır.  Bu açıdan Bangladeş’te yaşananlar, Myanmar modelinin bir İslâm ülkesinde farklı bir boyutta kopyalanmasından ibarettir.  Akis ve yansımasından ibarettir.  Myanmar’daki müslümanlara yönelik mezalim Bangladeş’te  İslâmî çoğunluk arasında ideolojik damgayla ancak bu kadar olabiliyor!  Bu nedenle Abdulkadir Molla’nın idamı içerideki Budist azınlık ile dindar müslümanlar arasında gerilime de neden olmuştur. * 1971 yılında Hindistan bir biçimde Bengal milliyetçileriyle birlikte Bangladeş’i Pakistan’dan kopararak Pakistan’ı yalnızlığa mahkûm etmiştir. 11 Eylül ve ardından 2002 itibarıyla Afganistan da Bangladeş’in kaderini paylaşmıştır. ABD sayesinde Afganistan da Pakistan’dan kampından alınarak Hindistan-İran kampına ilhak edilmiştir.  Afganistan’ın Muciburrahman’ı ise Karzai gibi liderlerdir. Müşerref ise Eyüp Han’ın kopyasıdır.  Müciburrahman’ın öldürülmesi sırasında Avrupa’da olan kızı Hasina bilahare ülkesine Hindistan üzerinden dönmüştür. Hindistan siyâsî ve dîni heteredoksinin buluşma, uğrak yeri veya himaye merkezidir. Selman Rüşdi gibi küresel dönekler veya mürtetler bu ülkeden çıktığı gibi Bangladeşli Teslime Nesrin gibi yenileri de Batı’da himaye görmüş ve ardından Hindistan’a intikal etmişlerdir. Teslime Nesrin irtidat ettikten sonra Batı’da dolaştı, eğleşti. Ardından ise Hindistan’a yerleşti.  Halen müslümanların tepkisine rağmen Hindistan’da ikamet etmektedir. Hasina Vacid Teslime Nesrin’ın siyâsî yüzüdür.

RİDDE DALGASI CADI AVINDA

Siyâsî veya ideolojik ridde dalgası Bangladeş’te cadı avı yürütüyor.  Abdulkadir Molla’nın idamından sonra sırada 5 idam daha var.  Bu idam gündemi, seçim arifesinde olan Bangladeş’i  patlamaya hazır bir volkan haline getiriyor.  Abulkadir Molla’nın idamından sonraki olaylarda onlarca kişi müsademelerde vefat ederken Hasina Vacid tehditlerine devam ediyor. Tehditlerin ötesinde polise hakîki mermi ile kâlbe ateş açma izni verilmiş bulunuyor.  Gezi olaylarında 5 kişinin kazara vefat etmesinin üzerinden dünyânın gözleri Türkiye’ye çevrilirken işlediği cürümler karşısında Hasina Vacid’in  eli kolu ardına kadar serbest.  Dünyânın gıkı çıkmıyor.   Bangladeş’te 2013 yılı kayıp bilançosu 255 kişiyi geçmiştir.  Sayıma girmeyenlerle birlikte kıyımın sayısını rahatlıkla 300’e isal edebiliriz.  Solcu bir ideolojiye sahip olan Hasina Vacid aynı zamanda 1975 yılında babasının bir darbeye maruz kalması ve idamı nedeniyle travmatik bir geçmişe ve intikamcı bir kişiliğe sahiptir. İntikam dürtüsüyle hareket etmiştir.  40 yıl önce kapanmış olayların ve yaranın hesabını olaylarla hiç alakası olmayan taraflardan sormuştur. Uluslararası standartlara haiz olmayan bir mahkeme kuran  Hasina Vacid mahkemeye uluslararası bir sıfat takmış ama hakkını verememiştir. Mahkeme post mortem bir mahkemedir.   Mahkemeler siyâsî intikam davalarına alet edilemezler ama dünyanın gözü önüne intikam aracı olarak darağaçları kurmuştur.  Pakistan ve Pakistanlılardan intikam alamayan Hasina Vacid birlik yanlılarından ve ideolojisi gereği sınırları aşan Cemaat-ı İslâmî’den intikam almaya tevessül etmiştir.  ‘Eşeğini dövemeyen semerini döver’ misali eline kim geçtiyse eskinin hesabını ondan sormuştur. Bir hıristiyan askerin yüzlerce ve bin iki bin yıl sonra gördüğü ilk yahudiden Hazreti İsa’nın hesabını sorması gibi.  Hâlbuki Pakistan’ın Bangladeş’i tanımasından sonra dava dosyası kapatılmıştı. Geçmiş dava dosyasında Cemaat-ı İslâmî’nin suçlanan isimleriyle ilgili bir kaydın olup olmadığı da bilinmiyor. Dolayısıyla Hasina Vacid hükümeti geçmişe dair suçlamalar ve isnatlar üretiyor.vMiadı dolmuş bir mahkeme ile Karakuşi kararlar veriyor. * Abdulkadir Molla’nın farklı vasıflarından birisi Bihar müslümanlarından olmasıdır. Hindistan’la ayrışma aşamasında Bihar müslümanlarından bir kısım Bangladeş’e göçmüş ve firar etmiş ve buraya yerleşmişlerdir.  Benazır Butto ailesi gibi Sindiler Hindistan’dan Pakistan’a geçtiklerinde bu ülkenin kurucuları haline gelirken Bihar müslümanları Bengal milliyetçiliğinin serpildiği Bangladeş’te ayrımcılığa maruz kalmışlar ve 1971 sonrasında ise Pakistan’ın beşinci kolu olarak görülmeye başlanmışlardır.   Bihar müslümanlarından Abdulkadir Molla intikam dalgasının ve ayrımcılığın kurbanı olmuştur.  Şehîdlerin mânevî olarak diri olmalarının göstergelerinden birisi, öldükten sonra da davalarına yakıt ve misyonlarına hayat vermeleridir. İnşaallah Molla’nın kanı da Bangladeş müslümanlarının davalarının fitili ve yakıtı olmaya devam edecektir.  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak