Çözüm Süreci İle Türkiye’nin Ekonomik, Siyasi ve Askeri Kazanımları

“Barış, daha iyidir” der kitap.. Çözüm, her zaman çözümsüzlükten daha iyidir.. Çözümsüzlüğün sebeb olduğu çok büyük bir insani kayıp var. Çözümsüzlüğün sebeb olduğu, kan, gözyaşı ve acılar ortada.. Aynı zamanda çözümsüzlük Türkiye için çok büyük bir ekonomik kayıpğ anlamına geliyor.. Dahası bu durum Türkiyenin iç ve dış politikasını daha kırılgan hale getiriyor.. Askeri açıdan ciddi bir güvenlik açığı oluşmasına sebeb oluyor.. Askeri, polisi, korucusu ile on binlerce askeri bölgede konuşlandırıyorsunuz.. Dolayısı ile çözüm, sadece Tükiye’de Türk ve Kürt halkları için değil, bölge barışı açısından da hayati bir önem taşıyor.. Birileri kontrollü bunalım stratejisi dedikleri, soğuk savaş takdikleri ile, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye kalkıyor.. Dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarını çatışma sebebi sayıyor.. Bu oyuna gelmememiz gerek. Şunu görmeliyiz, bizim birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, ama birlikte kazanacak tek bir zaferimiz var.. Haksızlığa uğramak kimseye haksızlık yapma hakkı vermez.. Öte yandan zulm ile abad da olunmaz.. Çözüm gerçeklerin üstünü örtmek değil, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalime karşı çıkmaktır.. Bu anlamda adalet mülkün temelidir.. Kapsamlı bir anayasa değişikliği, sadece Kürtler için değil, bu ülkede yaşayan herkes için, katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına sayılı bir hukuk devletinin hayata geçirilmesi için bir fırsat olacaktır.. Ve bu ertelenemez , geciktirilemez, pazarlık konusu yapılamaz bir haktır.. Darbe anayasası ile yönetiliyor olmak bu ülkede herkes için acı vericidir.. Ne yazık ki, Anayasa değişikliği bu güne kadar siyasi pazarlıklar ve hesaplara kurban edilmiştir.. Krizden, terörden medet uman çevreler bu sorunun çözülmemesi için her türlü engeli çıkartmaktadırlar.. Muhalefet partileri adeta bu konuyu çıkmaza sokarak iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadırlar. Bu acı ve hukuksuzluk üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışmaktadırlar.. Terörün sona ermesi sadece Türkiye için bir baht kaynağı değil, Kürtler için de bir baht kaynağı olacaktır.. Ancak terörün sona ermesi, büyüyen Türkiyenin daha hızlı büyümesi anlamına geleceğinden, buna karşı, Türkiyenin büyümesini istemeyenler tarafından sabote edilmeye çalışılmaktadır.. İsrail ve Esed rejimi çözümü istemiyor. AB ülkelerini,n çoğu, ABD deki neoconlar ve garip bir şekilde İran bundan rahatsızlık duyuyor. Kimi Arap ülkelerinin rejimleri ve Sisi gibi darbeciler de Türkiye’nin büyümesini istemiyorlar.. Türkiye’nin bu anlamda İslam dünyası için, kendileri açısından kötü örnek olmasından endişe ediyorlar… Barış süreci, devletin millet ile barışması aslında tabii, ahlaki, hukuki bir süreçtir.. Bu süreç sadece Kürtleri, alevileri, çingeneleri de kapsamıyor. Devletin toplumun bütün, dini, mezhebi, etnik, ideolojik ve politik kesimlerini kapsaması ve kucaklaması gerekiyor.. Kürtler açısından süreç, PKK nın silah bırakması dışında, devlet açısından bütün kürtleri kapsamaktadır.. Kaldı ki zaten kürt oylarının büyük bir bölümü iktidar partisine gitmektedir.. Bu ülkede sadece alevilerin değil sünnilerin de sorunu vardır. Sadece Müslümanların değil, Hristiyanların da sorunları vardır. Artık kimse sorun üreterek pazarlık yolu ile siyasi rant sağlamaya çalışmamalı. Bunun için de öncelikle adaletin sağlanması şarttır. Adalet yoksa barış teslimiyettir. Adalet ve barış yoksa hiç bir özgürlük güvencede olmayacaktır.. Çözüm süreci siyasi pazarlıklara kurban edilmemesi gerekir.. Adalet temelinde, kardeşlik temelinde sorunun çözülmesi gerekir.. Kürtlerin %80 i çözüm istiyor.. Demokrasi ise halkın iradesi ortada. Kimse halkın iradesine ipotek koymamalı.. Devlet teahhüdünde durmalı. Meşru bir devletin varlık ve meşruiyet temelleri bellidir. Türkiyede deüğişimin dinami 3 tür, dini talepler, etnik ve kültürel talepler, demokratik talepler.. Hepsinin de çözümü hukuk devletinden, yeni bir anayasadan geçiyor. Selam ve dua ile..  Abdurrahman Dilipak Gazeteci/Yazar Akil Adamlar Heyeti, Doğu Anadolu Heyeti Üyesi