Ara

Cold Cities / Fatmanur Öztürk

Cold Cities / Fatmanur Öztürk

Kazaklarınızı, montlarınızı, atkılarınızı hazırlayın. Bugün biraz üşüyeceğiz. ABD’nin 49. eyaleti olan, eski adıyla Rusya Amerika’sı olarak bilinen Alaska’ya gidiyoruz. Doğa koşullarının oldukça zor olduğu Alaska’da, devlet korumasında olan birçok park ve geniş arazi var ve doğa burada büyük bir önem taşıyor. Bu yüzden doğaya zarar vermek hiç hoş karşılanmıyor. Hadi, gezimize başlayalım.

İlk durağımız, Alaska’nın en büyük şehri olan Anchorage. Burası, Denali Dağı’nın güneyinde yer alıyor ve muhteşem deniz manzarasıyla bizi karşılıyor. Sahil boyunca yürüdüğümüzde fokları, deniz aygırlarını ve sevimli balinaları görebiliyoruz. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında Pasifik Okyanusu’nda balinaların göç yolculuğunu izlemek mümkün. Şehir, vahşi yaşam açısından oldukça zengin. Eğer doğanın içinde daha fazla vakit geçirmek istiyorsanız, Anchorage çevresinde birçok doğa parkı bulunuyor. Chugach Eyalet Parkı, yürüyüşçüler ve doğa severler için harika bir destinasyon. Burada yürüyüş yaparken kartalları, geyikleri ve hatta bazen boz ayıları bile görebilirsiniz.

Şehirdeki müzeler de oldukça dikkat çekici. Alaska Yerli Kültür Merkezi, bölgedeki yerli halkların tarihini ve kültürünü tanımak için harika bir fırsat sunuyor. Burada, Alaska’nın yerlileri olan İnuitlerin ve diğer yerli toplulukların el sanatlarını, müziklerini ve geleneklerini keşfedebilirsiniz. 

Bir sonraki durağımız, Pasifik Okyanusu kıyısında yer alan Baranof Adası’ndaki Sitka şehri. Burası hem doğal güzellikleri hem de tarihi dokusuyla dikkat çekiyor. 

İlk olarak Yırtıcı Kuş Merkezi’ni ziyaret edelim. Bu merkezde, yaralı veya hasta kuşlar tedavi edilip doğaya geri bırakılıyor. Özellikle kel kartallar burada sıkça görülen yırtıcılar arasında. 

Daha sonra oldukça ilgi çeken Sitka Ulusal Tarih Parkı’na gidiyoruz. Bu parkta, Alaska’nın yerli halklarının kültürünü yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Parkın içinde yürürken, geleneksel totem direklerini ve yerli halkın geçmişine dair birçok eseri görebiliyoruz. 

Sitka’nın Amerika’daki tarihi önemi de büyük. Burası, Castle Hill olarak bilinen tepeye ev sahipliği yapıyor. Bu tepe, Alaska’nın Rusya’dan ABD’ye devredildiği yer. 1867 yılında burada ilk kez ABD bayrağı göndere çekilmiş ve böylece Alaska, ABD’nin 49. eyaleti olarak tarihe geçmiş. 

Şimdi ise rotamızı Alaska’dan daha kuzeye çeviriyoruz. Yeni durağımız: Grönland. Burası, dünyanın en büyük adası olup adını Danca’da “Yeşil Ada” anlamına gelen kelimeden alıyor. Ancak Grönland, adının aksine yılın büyük bir bölümünde kar ve buzlarla kaplı. 

Grönland’ın nüfusunun büyük bir kısmını Eskimolar oluşturuyor. Onların yaşam tarzını yakından görmek ve kutup şartlarında hayatta kalma yöntemlerini öğrenmek oldukça ilginç bir deneyim. Burada yapılacak aktiviteler arasında en popüler olanlardan biri de köpek kızağı turları. 

Grönland’ın uçsuz bucaksız, karla kaplı arazilerinde Eskimo usulü köpek kızağı ile yol almak inanılmaz bir deneyim. Soğuk havaya rağmen hızla ilerleyen kızağımızla kilometrelerce yol alıyoruz. Buz gibi rüzgâr yanaklarımızı üşütse de, köpeklerin uyumu ve enerjisi bizi büyülüyor. 

Tabii ki Grönland’a gelmişken Kuzey ışıklarını görmeden olmaz. Kış aylarında geceleri gökyüzünde dans eden bu büyüleyici ışıklar, doğanın en muhteşem gösterilerinden biri. Yeşil, mor ve bazen kırmızı tonlarındaki ışıkların gökyüzünde dalgalanmasını izlemek, anlatılmaz bir duygu. 

Şimdi ise Kanada’dayız. Burası, Britanya ve Fransa’dan gelen göçmenlerin kurduğu ve bu iki kültürün izlerini taşıyan bir ülke. Kanada, kış sporları, doğal güzellikleri ve vahşi yaşamıyla ünlü. 

Kanada’nın başkenti Ottawa ile gezimize devam ediyoruz. Burası özellikle kış aylarında tam bir buz cenneti. Şehirde bulunan Rideau Kanalı, kışın dünyanın en büyük doğal buz pateni pistine dönüşüyor. Burada paten yaparak eğlenceli vakit geçirebiliriz.

Kanada’nın meşhur yemeklerini tatmadan olmaz. Ülkenin en ünlü yemeklerinden biri Poutine. Patates kızartması üzerine peynir ve bolca sos eklenerek yapılan bu yemek, soğuk kış günlerinde enerji depolamak için birebir. Ayrıca Kanada’nın somon balığı ve akçaağaç şurubu ile yapılan tatlıları da oldukça lezzetli. 

Ottawa’dan sonra New Brunswick’e doğru yol alıyoruz. Burada yapabileceğimiz en güzel aktivitelerden biri tekne gezisi. Atlantik Okyanusu’nun kıyısında yer alan bu bölgede, kıyıya vuran devasa gelgitleri izlemek büyüleyici bir deneyim. 

New Brunswick’te balina gözlemi turlarına da katılabilirsiniz. Özellikle yaz aylarında bölgede birçok balina türü görülüyor. Bir tekne turuna katılıp bu dev deniz canlılarını yakından izlemek mümkün. 

Kanada’daki son durağımız, dünyada “Kutup Ayısı Başkenti” olarak bilinen Churchill. Burası, kutup ayılarıyla tanışmak için en iyi yerlerden biri. Her yıl sonbaharda, yüzlerce kutup ayısı buraya göç ediyor ve biz de onları doğal ortamlarında izleme şansına sahip oluyoruz.

Kutup ayılarının yanı sıra Churchill’de Beluga balinalarını görmek de mümkün. Yaz aylarında binlerce Beluga balinası Hudson Körfezi’ne geliyor ve berrak sularda yüzüyorlar.

Tüm bu maceralardan sonra artık yavaş yavaş dönüş vaktimiz geldi. Kanada’nın nefis mutfağında son bir akşam yemeği yiyerek gezimizi tamamlıyoruz. Somon balığı, akçaağaç şurubuyla tatlandırılmış tatlılar ve sıcak bir çay eşliğinde bu soğuk ama unutulmaz maceraya veda ediyoruz. 

Bugün Alaska’nın vahşi doğasından, Grönland’ın büyüleyici buzullarına ve Kanada’nın kutup ayılarına kadar uzanan bir yolculuğa çıktık. Her biri soğuk ama bir o kadar da sıcak anılarla dolu bu şehirler, doğanın gücünü ve güzelliğini keşfetmemiz için harika fırsatlar sundu. Bu güzelliği keşfederken aslında çokça tefekkür edip buzulların arkasındaki mucizelere şahit olduk. 

Tekrar görüşmek üzere!

Mayıs 2025, sayfa no: 8-9

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak