Ara

Çocuklarda Olumlu Davranış Kazandırma

Çocuklarda Olumlu Davranış Kazandırma

Mâsûmiyetin temsilcisi, insan neslinin devâmıdır çocuk. Âile yuvasının en tatlı meyvesi, göz aydınlığı. Geleceğe yön verecek güç, umûdu diri tutan enerji, meyveye duracak çekirdek. Ve daha tanımlamakta kelimelerin yetersiz kalacağı birçok güzellik... Ruhlar âleminde yolculuğa çıkan bu tohum, bir gün âile toprağında dal budak salarak dünyâya gelmesine vesîle olan kişileri anne-babalık makâmı ile tanıştıracak. Adına önce bebek, sonra çocuk denilecek. Emâneti zâyî etmeden hakkıyla yetiştirebilmenin derdini taşıyan ebeveynlerinin omuzlarında en büyük mesûliyet olacak. Efendimiz’in (sav) 'fıtrat üzere' dünyâya geldiğini ifâde ettiği çocuk, belki de aldığı eğitimle dünyâya şekil verecek. Kimbilir belki, kendi medeniyetinin bayrağını dalgalandırarak geleceğe yeni bir rota çizecek.

Biricik ve özel olan çocuğun eğitim deneyimlerinde, ilk öğretmeni konumunda bulunan anne-babasının etkisi kuşkusuz çok fazla. Burada târihe yön vermiş kişilerin hayatlarını incelediğimizde anne-babalarının kendilerinin eğitimleri ile çok yakından ilgilendiklerini görüyoruz. Çocuğunun fıtrat kitabını sayfa sayfa okuyan doğru bir ebeveyn duruşu karşılıyor bizi. O zaman diyoruz ki, insan yetiştirmede anne-babalık başlı başına bir meslekse, bu işin mîmarlarının ebeveynlik becerilerini geliştirme adına ömürlük bir sorumlulukları var. Çünkü çocuk yetiştirmek, anne-babasının da sürekli kendini geliştirmesini isteyen bir alan. Bu noktada kişiyi ebeveynlik olgunluğuna eriştirecek kriterlere baktığımızda ise, karşımıza ilk olarak bilginin çıktığını görüyoruz. Yapacağı anne-babalık mesleği ile ilgili bilgi sâhibi olmak da diyebiliriz. Bilgiyle birlikte gelen emek, gayret, sabır ve duâ ise bilinçli bir anne-babalık duruşunu gösteriyor bize. Peki bizler değişen ve dönüşen dünyâya kendi öz değerleriyle uyum sağlayabilen, sağlam karakterli çocuklar yetiştirmek için nasıl bir yaklaşım sergileyelim ki bizim çocuklarımız olumlu davranışları ile örnek şahsiyetler olsunlar? Bizler çocuklarımıza bu olumlu davranışları nasıl kazandırabiliriz?

İşe ilk olarak, ilgileneceğimiz kitlenin yâni çocuklarımızın içinde bulundukları gelişim döneminin özelliklerini öğrenerek başlayabiliriz. Çünkü her dönemin kendine özgü özellikleri ve ihtiyaçları vardır. Çocuklara olumlu davranış kazandırılırken onların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak, eğitimde daha isâbetli adımların atılmasına imkân sunacaktır. Aynı zamanda bu genel özellikleri bilmek bize, döneme özgü normal olan davranışları öğrenme imkânı sunarak anormali hemen fark etmemizi sağlayacaktır. Ayrıca çocuğumuzda varolan bireysel farklılıkları tanımamıza kapı aralayarak onların potansiyellerini kullanmalarına yardımcı olacaktır.

Çocuklarımıza olumlu davranış kazandırırken, kendi yaşamımızın ölçüsü ile ölçmeden, bir başkası ile kıyaslamadan ve etiketlemeden gördüğümüz her olumlu davranışlarını takdir etmeliyiz. Çocuğumuzda alışkanlık kazanmasını arzu ettiğimiz bir davranışı görür görmez hemen onu takdir suyu ile sulamalıyız ki, o davranış onda kökleşsin. Burada o davranışa yönelik zihnimizdeki ölçüte ve sonuca bakmadan çaba ve becerisine yönelik bir ifâde kullanmalıyız. Takdir ederken standart takdir ifâdelerinin yerine kişiye ve davranışa özel bir ifâde kullanmamız takdir cümlesinin etkililiğini daha da artıracaktır. Bir de neden takdir ettiğimizi ve bize olan etkisini, hislerimizi de işin içine katarsak takdir etme davranışımızın hakkını vermiş oluruz. Bu takdir ifâdesine bir örnek verecek olursak; çocuğumuz arkadaşı ile oyun oynarken oyuncaklarını paylaşmış olsun. Biz de bu davranışının kalıcı olmasını istiyoruz. O zaman hemen bu davranışı takdir edelim: 'Arkadaşınla oyuncağını paylaşmanı çok beğendim.' ifâdesi ile davranışını taltif edebiliriz. Bizler ebeveynler olarak genellikle olumsuz davranışları görmeye daha fazla meyilliyiz. Fakat yapmış olduğu olumlu davranışları âilesi tarafından fark edilen çocuğun kendisine karşı özdeğerlilik duygusu yükselecek, takdirden aldığı teşvik ve cesâretle çocuk daha fazla olumlu ve üretken davranışlar gösterecektir.

Çocuklarımızın kişilik örüntülerini oluşturmalarında biz ebeveynlerin davranışları çok önemli bir yere sâhiptir. Çünkü sosyal bir varlık olan çocuk her zaman etrâfında tâkip edeceği ve izinden gideceği bir model arayışındadır. Bu ihtiyâcını ise en yakınında bulunan anne-babasını gözleyerek gidermek ister. Bu durum olumlu davranış kazanırken de geçerlidir. Söylediklerimizden daha çok yaptıklarımızı referans alan çocuklar halleri ile sanki bize: 'Ne olduğun o derece çok bağırıyor ki senin ne söylediğini duyamıyorum.' derler. Islak bir çimentoymuş gibi her davranışımızın izini üzerinde gördüğümüz evlatlarımıza olumlu davranışlarımızla örnek olmalıyız. Bâzan da çocuğun büyümesine izin verilmeyen âile ortamlarında çocukların normal gelişimlerinin gerisinde kalarak yaşlarına uygun olmayan davranışlar sergilediklerine şâhit olmaktayız. Burada ebeveynler bütün ilgi ve enerjilerini çocuklarını korumaya vererek onların gelişmesini engellemiş durumdadırlar. Nasıl ki yüzmenin öğrenilmesi için sâdece anlatma yeterli olmuyor ve su gerekiyorsa, çocuklarımızın hem yüzen birini görmelerine hem de suya girmelerine müsâade etmeliyiz.

Olumlu davranış kazandırmak için yapılması gereken bir başka husus ise çocuklarla birlikte belirlenecek kurallardır. Kural demek, sınır koymak demektir. Sınırlar ise bizi bu hayatta koruyan, güvende tutan emniyet siboplarıdır. Bir nevi kaldırımla yol arasındaki hattı belirleyen hiza taşları diyebiliriz. Kural koymak çocuğa cezâ vermek demek değildir. Bilakis, çocuğun kendi davranışları üzerinde düşünerek sorumluluk alması ve iç disiplin geliştirmesi demektir. Kurallar oluşturulurken neden böyle bir kurala ihtiyaç duyulduğunu çocuğa anlayacağı bir dilden anlatmak gerekir. Kurallar açık, net, çocuğun gelişim seviyesine uygun ve uygulanabilir olmalıdır. Aynı zamanda bir davranış kazanılmasına yönelik bir kural oluşturulurken, kuralın sayısı ve içeriği de doğru belirlenmelidir. Kuralsızlık kadar, çok fazla kural koymak da konulan kuralların delinmesine zemin hazırlayacaktır. Konulan kuralların oturması ile ilgili âile bireylerinin (anne-baba-büyükanne-büyükbaba) kendi aralarında tutarlı ve kararlı olmaları kadar, ebeveynlerin kendi içlerindeki tutarlılıkları da önemli duruyor. Anne-baba kendi psikolojik durumuna göre bir kuralı bir gün görmezden gelip, ertesi gün katı bir şekilde uyguluyorlarsa çocuğun kafasında belirsizlik oluşacaktır. Ayrıca konulan kuralların uygulanmasına yönelik tâkip yapılarak uygulanmaması durumunda çocukla tekrar konuşularak yapılabilecek seçenekleri gözden geçirmek de fayda olacaktır.

Olumlu davranış kazandırmada çocuklarımızla kuracağımız olumlu bir iletişimin katkısı da çok olacaktır. Çocuklarımızın nasıl insanlar olmasını istiyorsak onlara o şekilde hitâb edelim. Ağzımızdan çıkan olumlu kelimelerin karşı tarafa telkin görevini yaptığını şu ilginç araştırma sonucu gösteriyor: Afrika'da Gana isimli ülkede Ashanti adıyla anılan bir aşîret, çocuklarına doğdukları günün ismini veriyorlar. Çarşamba günü doğanlara 'saldırgan ve âdî' anlamına gelen 'Quwaku' adını veriyorlar. Daha sonra Gana'da işlenen suçların %50'den fazlasının çarşamba günü doğanlar tarafından işlendiği görülüyor. Biz buna kelimelerin sihirli gücü diyebiliriz. Olumlu iletişim olumlu düşünmeye, o da olumlu davranışlara zemin hazırlayacaktır. Çocukluk çağının en olumsuz duygularından olan suçluluk, değersizlik ve yetersizlik hisleri genelde kurulan olumsuz iletişimin netîcelerindendir. Çocuklarımıza olumlu disiplin kazandırmak için kullandığımız kelimelerin de olumlu olmasına dikkat edelim. Zîrâ insan beyni olumluya odaklanıyor. Yapmasını istemediğimiz bir durumda 'yapma', 'bakma', 'oturma' şeklinde kelimeler sarfediyoruz fakat insan zihni '-me, -ma' olumsuzluk eklerini yok sayarak 'yap' kısmına odaklanıyor. Ve bizler çocuklarımızı istemediğimiz davranışı yaparken buluyoruz.

Çocuklarımıza olumlu davranış kazandırmanın en önemli unsurlarından birisi de onlarla aramızda oluşturduğumuz duygusal bağdır. Çocuklarımıza duyduğumuz sevgimizi, hiçbir koşula (karnesine, aldığı nota vs.) bağlamadan göstermemiz bu bağın oluşmasında hayâtî önem taşıyor. Bir de sevginin temelinde ilgi ve zaman ayırma vardır. Çocuklarımızın duygusal ihtiyaçlarının farkına vararak bu gereksinimlerini gidermeliyiz. Çünkü karşılanmayan ihtiyaçlar, davranış problemleri olarak kendilerini göstereceklerdir. Sevgi kapları doldurulan ve doyurulan çocuklar olumlu duygu ve olumlu davranışlarla kendilerini göstereceklerdir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, olumlu davranışları ile etrafına örnek olacak, şahsiyet sâhibi bir evlâdın yetişmesi için olumlu disiplin yöntemlerinin kullanılması büyük önem taşıyor. Çünkü arzu edilen sonuçlar, eğitim metodunun insana yakışır bir şekilde yapılmasıyla elde edilebilecektir. İnsanın yaratılışındaki üstünlüğü onun seçkin bir eğitim almasını da gerekli kılıyor. İnsan ancak o zaman kemâl noktasına çıkabilme kâbiliyetini ortaya koyacaktır. Üstün değerlerle bezenmiş, ahlâkını bir zînet gibi üzerinde taşıyan bir nesil yetiştirebilmek duâsıyla...

 Haziran 2020, sayfa no: 60-63

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak