Yazılı ve sözlü edebiyatımızın ilk örneklerine baktığımızda karşımıza genelde çocuklar için oluşturulan metinler çıkar. Masallar, çocuk hikâyeleri, bilmeceler, tekerlemeler çocuk merkezli metinler olarak geçmişten günümüze ulaşan edebî çalışmalardır.
Çocuklar için yazmak, onlar için cümleler kurmak çok önemli. Çünkü çocukların hayatlarını; duydukları, gördükleri ve okudukları şekillendirir. Çocuklar okuduklarından çok etkilenirler. Kitaplardaki kahramanlar, olaylar, mekânlar, kullanılan ifâdeler büyük bir sorumluluk gerektirir. Çocuk edebiyatı, keskin çizgilerle korunması ve hassas dengelerin gözetilmesi gereken, kendi içinde büyük bir dünyâdır.
Çocuklar için yazılan kitaplar onların hayâl gücünü beslerken aynı zamanda dünyâyı anlamalarına yardımcı olan bir köprü kurar. Çocuk edebiyatı, çocuğun dil becerilerini geliştirmesine, empati kurmayı öğrenmesine ve farklı kültürleri, değerleri tanımasına olanak tanır.
Çocuk kitapları çocukların kelime dağarcığını genişletir ve okuma-yazma becerilerini güçlendirir. Hikâyeler, çocukların mantıksal düşünme, problem çözme ve eleştirel düşünme yeteneklerini destekler. Karmaşık kavramlar sâde bir dille anlatıldığında çocuklar soyut düşünceyi daha kolay kavrar.
Çocuklar, hikâyelerdeki karakterler aracılığıyla duygularını tanımayı ve ifâde etmeyi öğrenir. Bir karakterin yaşadığı korku veya sevinç, çocuğun kendi duygularını anlamasına yardımcı olur. Ayrıca, farklı kültürlerden ve yaşam tarzlarından karakterler, çocukların empati geliştirmesini sağlar.
Çocuk kitapları ahlâkî değerleri, gerçek sevgiyi, dürüstlüğü ve dayanışmayı öğretmek için etkili bir araçtır. Ancak bu değerler, didaktik bir üslup yerine hikâyenin doğal akışı içinde sunulmalıdır. Çocuklar kendilerine bir şeylerin dayatılmasını sevmezler. Onlara verilmek istenen olumlu ne varsa bunu dayatarak değil de hayâtın genel akışı içinde sezdirme yöntemiyle vermek daha isâbetli olacaktır.
Erken yaşta kaliteli çocuk kitaplarıyla tanışan çocuklar, okumayı bir keyif olarak görmeye başlar. Bu, yaşam boyu öğrenmeye ve okuma alışkanlığı kazanmalarına zemin hazırlar. Burada büyüklere çok görev düşüyor. Çocukları doğru kitaplara bilinçli adımlarla yönlendiren büyükler, gelecekte iyi bir okur olacak çocukların ilk temelini de böylelikle atmış olurlar.
Ortaokul yıllarımda Türkçe öğretmenim beni Ömer Seyfettin, Ahmet Günbay Yıldız, Kemalettin Tuğcu ve masallarla tanıştırarak bende okuma zevkinin oluşmasına katkı sağlamıştı. Daha sonraki yıllarda büyüklerimden aldığım doğru telkinler, benim okur olmamda etkili olmuştu.
Çocuklar için yazarken, hedef kitlenin yaş grubu, ilgi alanları ve bilişsel seviyeleri dikkate alınmalıdır. Çocuk edebiyatının kendine özgü bazı temel özellikleri vardır. Yâni bilgi birikimi olmadan, bu alanın kıstaslarına vâkıf olmadan “Çocuklar için yazıyorum.” diyerek çalakalem bir şeyler karalamak çocuklara yapılacak en büyük fenâlıklardan biridir.
Çocuklar için yazılan metinler sâde, anlaşılır ve akıcı bir dille yazılmalıdır. 3-5 yaş grubu için kısa cümleler ve basit kelimeler tercîh edilirken, 10-12 yaş grubu için daha karmaşık dil yapıları kullanılabilir. Ancak her zaman dil, çocuğun anlayabileceği seviyede olmalıdır.
Çocuk kitaplarında görseller, hikâyenin ayrılmaz bir parçasıdır. Özellikle küçük yaş grupları için renkli ve ilgi çekici illüstrasyonlar metni destekler ve çocukların hayâl gücünü canlandırır. Çocuğun kitabı okurken hayâl dünyâsında kurduğu görsel dünyâ ile çelişmeyecek görseller tercîh edilmelidir. Bunun en doğru ve kolay yolu, bu çalışmayı yapacak olanların kitaba tam olarak hâkim olmasıdır.
Çocuk hikâyeleri genellikle net bir başlangıç, gelişme ve sonuç bölümü içerir. Hikâyeler, çocukların dikkatini çekecek şekilde kısa ve öz olmalıdır. Ayrıca, hikâyenin temposu hızlı olmalı ve sıkıcı detaylardan kaçınılmalıdır.
Çocuk edebiyatında genellikle umut verici ve olumlu mesajlar ön plandadır. Ancak bu, her zaman mutlu sonla biten hikâyeler yazılması gerektiği anlamına gelmez. Çocuklar, gerçekçi duygular ve durumlarla da tanışmalıdır, ancak bu, onların duygusal dünyâlarını incitecek şekilde değil, destekleyici bir üslupla yapılmalıdır.
Çocuk kitapları, ahlâkî mesajlar veya dersler vermeye çalışırken sıkıcı ve öğretici bir üslûba kaymamalıdır. Mesajlar, hikâyenin doğal akışı içinde, çocuğun farkına varmadan öğrenmesini sağlayacak şekilde sunulmalıdır. Hikâyenin doğal akışı bunun için oldukça müsâit bir alandır. Örneğin: Hikâye kahramânının oynarken susayıp mahalle câmisine su içmek için gitmesi, orada açık muslukları görüp kapatması, yolda gördüğü bir ekmeği duvarın üstüne koyması gibi küçük noktalar, verilecek olumlu davranış örnekleri olarak hikâyede yer alabilir.
Bunu toplumsal mesajlar açısından da düşünebiliriz. Dedesini gördüğünde hemen onun elini öpen, yemeğe otururken besmele çeken, yemek sonunda duâ eden çocuklar hikâyenin ritmine uygun bir doğallıkta verilirse, çocuklarda olumlu davranışların gelişmesinde etkili olacaktır.
Çocuklar, hikâyeler aracılığıyla korku, üzüntü veya öfke gibi duyguları tanıyabilir, ancak bu duygular aşırı yoğun veya travmatik olmamalıdır. Hikâyeler çocukların duygusal dünyâsını desteklemeli, onları korkutmamalı veya bunaltmamalıdır. Uzun yıllar Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bazı Ömer Seyfettin hikâyeleri travmatik sonlarından dolayı ders kitaplarına alınmamıştı. Ölümün sarsıcı yüzü çocuklarda bazen kalıcı etkiler bırakabiliyor. Bu sebepten, mesajları daha doğal ve somut örneklerle vermek etkiyi tesirli hâle getirecektir.
Çocuk kitapları, çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlamalıdır. Aynı zamanda, merak uyandıran ve öğrenmeye teşvîk eden bir atmosfer ortaya koymalıdır. Çocuğun kitabı sahiplenmesi çok önemlidir. Böyle kitapların etki gücü de yüksek olur.
Çocuklar, hikâyelere aktif olarak katılmayı sever. Sorular soran, düşünmeye teşvîk eden veya interaktif unsurlar içeren kitaplar, çocukların ilgisini daha çok çeker. Buna, çocuğu hikâyenin içine çekmek diyebiliriz. Yazar, okuyucunun bakış açısını göz önünde tutarsa çocuklar ile daha sıkı bağlar kurabilir.
Çocuklar için yazmak, sâdece bir hikâye anlatmak değil, aynı zamanda bir çocuğun dünyâsını şekillendirmektir. Bu sebeple, çocuklar için yazarken dikkatli, bilinçli ve özgün bir yaklaşım benimsenmelidir. Çocukların hayâl gücünü besleyen, onlara değerler kazandıran ve dünyâyı anlamalarına yardımcı olan kitaplar, onların hem bugünü hem de geleceği için birer hazîne niteliğindedir. Yazarlar bu sorumluluğun farkında olarak, çocukların duygusal ve bilişsel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalı, aynı zamanda onların eğlenmesini ve öğrenmesini sağlayacak hikâyeler kaleme almalıdır.
Temmuz 2025, sayfa no: 52 – 54
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak