Ara

“Cennet Bahçesindeki Fidanlarımızı Çoğaltalım”

“Cennet Bahçesindeki Fidanlarımızı Çoğaltalım”

Abdurrahîm nâmı diğer Abdullah Yörük ağabeyimin anısına…

21 Mayıs 1978'de Kayseri'de doğdu. İlkokulu Birlik Mensucat İlkokulu'nda, ortaokulu Kayseri Merkez İmam Hatip'te bitirip liseyi Arif Molu Anadolu Teknik Lisesi'nde tamamladı. Erciyes Üniversitesi'nde bilgisayar programcılığı ve işletme bölümünü bitirdi. İlk gençlik çağlarından itibâren kendi ayakları üzerinde durmak zorundaydı. Bunun için de pek çok farklı işte çalıştı. 

Radyo programcılığından reklam şirketlerine, uçak acentesinden kafe işletmeye varıncaya kadar pek çok işte mesâisi oldu. Biz geçirdiği yılları ve yürüdüğü yolları ondan çok şey götürdü gibi görsek de, şimdi bulunduğumuz yerden bakınca Rabbimin ona yaşattığı her zorluğu aslında onu bu kutlu sona hazırlamak için birer basamak mevkiinde yaşattığını fark ediyoruz. 

Parmak izlerimiz gibi biriciktir. Bize yazgımızda takdir edilenler kimseninki kimseninkine benzemez. Fakat bazı özel ruhların Rabbim yaşantısını da ölümünü de ibretlik kılıyor ki hissemizi alalım... Kıymetli âbimin yaşantısı hayâtını istikamete sokmakta zorluk çekenlere, her şeyini kaybedip dibi görenlere ama her şeye rağmen Rabbinden umut kesmeyenlere Allâh’ın (cc) ne büyük ikramlarla karşılık vereceğini göstermesi bakımından ibretliktir.

Şehâdet âlemindeyiz... Eşhedü ile başlar yolculuk, gayba şâhitlik diye addettiğimiz ama aslında kendi hakîkatimize, rûhun mayasına konan o öze olan sadâkatimizi ispatladığımız bir sahne. Hayat rolünün hakkını verenler kazançla ayrılıyorlar bu âlemden. Yaşadığı imtihanlara karşı gösterdiği tavrıyla, sabrıyla Rabbim onu bambaşka bir yola sevk etti ve o yol onu yıllardır içinde büyüttüğü şehâdet arzusuna kavuşturdu. Ne buyuruyordu Allah Rasûlü (sav): 'Din samîmiyettir'. Samîmî olunca kul şehâdeti istemede, ne kılık kıyâfetin ne saçın sakalın ne tavrın tarzın bir önemi kalmadığını göstermiş oluyordu. Hem de öylesine gösteriyordu ki vefâtının zamânına, şekline bütün insanları gıpta ettiriyordu. 

En önemli ders ise hizmetin ne büyük bir rahmet olduğu gerçeği… Samîmî, özveriyle yapılan bir hizmetin insanı arındırıp nasıl yüceltebileceğine âbimin şehâdetiyle şâhit olduk. Rabbim onun şehâdetini kabûl etsin. Kardeşler birbirlerinin kaderinden pay alır derler. Onun hüsn-ü hâtimesinden Rabbim bir nasip de bizlere lütfetsin inşâallah.

Vildan Gençtürk

Kız Kardeşi

Bana seni anlat dediler kardeşim. Nasıl anlatılır ki koca bir hayat?.. 2000'li yıllarda tanıdım seni fakat samîmiyetimiz 2012-2013 yıllarında başladı ve kutlu ziyâret umre ile güçlendi. Abdullah'ı tanımak bir şereftir, onurdur, ayrıcalıktır. Yufka yüreği, hak yolunun koşulsuz hizmetçisi oluşu onun en önemli vasfıdır. Hatır almak, gönüllere dokunmak... Kelimeler kifâyetsiz kalır kardeşimi anlatmaya. Yetimlerin babası, gönüllerin dostu kardeşim. Bana seni anlat dediler. Yetimlerin hızırı, Allah (cc) dostu dedim. Koca yürekli adam iyi ki... demek ne güzel şehâdetin kutlu olsun. Sen zafere eriştin. İnşâallah sıra nasîbini arayanlarda kardeşim. Sen şehâdet arzunu hep dile getirdin ve bunda ne kadar samîmî olduğunu 24 saat önce "çocuklarım sana emânet, ben şehit olacağım" diyerek bildirdin. Emânetin başımın üstünde Can dostum, sırdaşım, güle güle…

Şehâdet yolcusu

Hizmeti şiâr edindi

Alan el değil veren el idi

Hiç yorulmadı dinlenmedi

Alan el değil veren el idi

 

Gönülleri fethetti

Yetimleri gözetti

Alan el değil veren el idi

Herkese Hızır gibi yetti

 

Şehâdetti büyük arzusu

Ne güzel hak yolcusu

Alan el değil veren el oldu

Yetim babası şehîd oldu

Yunus Gürbüz

Arkadaşı

Daha öncesinde askerde olduğu için nişanımızda tanışmıştık. İlerleyen yıllarda farklı illerde yaşamamızın da etkisiyle yılda 3-5 defa görüşürdük. Pandemi döneminde Nevşehir'e gelmesiyle son 4 yılın 3 yılını (biraz fazlasını) berâber geçirdik. Pandemi döneminde sokağa çıkma yasağı başlamadan birkaç gün önce Nevşehir'e geldi. Tam kapanmanın olmasıyla bizimle birlikte gıda kolisi dağıtımı yaparak dernek faaliyetlerinde gönüllü çalışmalara başladı. Nevşehir'deki ihtiyaç sâhipleri için bu süreç devâm ederken Suriye ve Afrika'daki yardım faaliyetlerine gönüllü olarak ilk sırada ismini yazdırıyordu. Yüzlerce gönüle dokunmuş, miniklerin yüzünde tebessüm olmuştu. İhtiyaç sâhibi evlere gıda, eşya, yakacak değil sevgi ve tebessüm götürüyordu. Yine deprem bölgesinde gönüllü olarak 3 aydan fazla kaldı. Kırıkhan'ın mahallelerine, köylerine ve çevre ilçelere yardımlar götürdü. Her gün binlerce kişiye yemek dağıtımı yapılan organizasyonun başında idi. Kimi zaman domates, biber doğradı, kimi zaman köfte yuvarladı... Bu hazırlıklar her gün gece yarılarına kadar sürer sabah erkenden tekrar gün başlardı. Bölgedeki görev tamamlanana kadar sabırla bölgede kaldı. Oranın ahvâlini, sosyal medyada hazırladığı videolarla gün gün paylaşarak milyonlarca kişiye ulaştırdı. Sonra hayâlini kurduğu Afrika görevi vardı. Yine gönüllüler listesinde ilk sıraya yazdırmıştı adını. Hedefi Allah rızâsı için hizmet ve şehâdetti. Rabbimiz şehâdetini kabûl etsin ağabey.

Mustafa Gençtürk

Eniştesi

Kardeşim, arkadaşım, sırdaşım, dostum. Hikâyenin sıradan olmayacağı zâten başından belliydi. Gecenin bir saati uykumdan zorla uyandırıp Seydi Burhanettin Türbesi'nin ziyâretine götürüyordun beni, daha neler neler... Abdullah, ikimizin bildiğini herkese söyleme vakti geldi. O son konuşmamız yine şehâdet üzerineydi de hani ben olacağım dedikçe bana kızıp omzuma tatlı sert bir yumruk atmıştın da ‘hayır önce ben şehit olacağım, ben’ demiştin. Orada benden daha fazla şehâdet istediğini anlamıştım aslında. Geceleri teheccüd namazını da arttırmıştın ve şehâdet dilediğini söylemiştin. Allah şehâdetini kabûl etsin inşâallah. Ben kardeşin Fakir... 

Kürşad Karamürsel

Arkadaşı

İnsanı yolda tanırsınız derler. Abdullah kardeşimi ben de Afrika yolculuklarımızda tanıdım. Nevşehir ekibi olarak hep berâber gittik. Afrika’nın mazlumlarına Verenel olmaya. Önce Tanzanya ardından iki yıl üst üste Somali. Onun kendine has tarzı giyimden saçına sakalına kadar ekip içerisinde kendini belli eder, fikir ve görüşleriyle de dikkat çekerdi. Sosyal medyayı etkili kullanır, oluşturduğu görsellerle çalışmalarımızın medyadaki yüzünü oluştururdu.

Yaşça bizlerden büyük olmasına rağmen ekipteki herkesle çok samîmî iletişim kurar, araya mesâfe koymazdı. Yardım dağıtımları sırasında insanlara çok içten davranır, çocukları bağrına basar ‘kurbânınız olurum sizin’ diye severdi. Öyle de oldu. Hak yoluna kurban gitti.

Kurban kesimlerinde o hep bağışçıların isimlerini okur, bana vekâlet verir, bense aldım kabûl ettim der, keserdim kurbanları. Şimdi nasıl olacak? Bana vekâletleri kim verecek kardeşim? 

Abdullah Yörük gerçek bir dâvâ adamı ve iyi bir dosttu. Kısa sürede yapmış olduğu samîmî ve gayretli çalışmaları bizlere de örnek olmuş ve olmaya da devâm edecektir. Mevlâm şehâdetini kabûl etsin.

Selim Türk

Afrika Yol Arkadaşı

6 Şubat akşamıydı. Mustafa Gençtürk, Alim Şen ve şehidimiz Abdurrahim Yörük Kırıkhan'a gelmişlerdi. Biz Hanım ile birlikte enkazdan yaralı çıkmışız. Aziz şehidimiz bize ilk ulaşan yardım ekibindeydi. Hava çok soğuk idi. Kalacak bir çadır dahi bulamıyorduk. Günlerce hattâ haftalarca birbirimizi sırt sırta ısıtarak sabahladığımız oluyordu. Aylarca mahşerî bir ortamda, geceli gündüzlü şehîdimiz koşturuyor, depremzede kardeşlerimizin yaralarını sarıyordu. Bazen gece sabahlara kadar gelen tırlardaki indirilmesi gereken malzemeler, kamplara gitmesi gereken erzaklar, aşevi, Verenel çadırkent ve dahi birçok hizmet alanında aylarca durmadan çalıştı. Aziz şehidimiz Abdurrahim'imiz ile çok yakın ve gönülden çalışma imkânımız oldu. Allâhu Teâlâ şehidimize çalışmayı, hizmet etmeyi, durmaksızın insanların yardımına koşmayı gerçekten sevdirmişti. Bazı günler çok geç saatlere kadar yoğun bir tempoyla çalışırdı. Abdurrahim kendini bu kadar yorma yarın yaparız dediğimizde ‘ya âbi dünyâya bir kez daha mı geleceğiz, fırsat varken hizmet edelim, çalışalım’ derdi. Hattâ şu sözü hep tekrar ederdi: "Her yaptığımız iyilik cennete dikilmiş bir fidan gibidir. O halde Cennet bahçesindeki fidanlarımızı çoğaltalım" diye sık sık bize latifeler yapardı. Sonradan anladım ki Abdurrahim'imiz gerçekten latife yapmıyormuş. Şehâdet haberi gelince hem çok üzüldüm fakat bir yandan da sevindim. Kırıkhan'da iken bana: ‘Çetin abi şehit olmam için duâ et, Çetin abi şehit olayım’ diye hep derdi. Ben de kendisine latife yaparak: “Abdurrahim'im, inşâallah bize kefen dahi nasip olmaz. Rabbim öyle bir şehâdet lütfetsin ki inşâallah kefene sarılacak hal olmasın" diye duâ etmişiz. Kırıkhan'dayken ara sıra yaptığımız bu şehâdet duâsına şâhit olan kardeşlerimiz, azîz şehîdimizin cenâze töreninde kabristanda, böyle duâ ettiğimizi bize hatırlatmışlardı.

Gönlü çok güzel bir insandı. Aylarca berâber kaldık. En zor, en ağır şartlarda birlikte hizmet etmeye gayret ettik fakat bu ağır şartlara rağmen kardeşimiz hiç kimseyi incitmemişti elhamdülillah. Kırıkhan'da kendisini sevenler, tanıyanlar, şehâdet haberinden sonra Kayseri'den Kırıkhan'a döndük. Burada da günlerce aziz şehidimiz için tâziye kuruldu. Abdurrahim'imiz Somali'ye gideceği son gün bizden ayrılırken bize bir lamba hediye etmişti. "Karanlıkta kaldığınız zaman kullanırsınız." demişti. Şimdi anlıyorum ki Abdurrahim'imiz aslında gönül dünyâmızı, hizmet dünyâmızı, şehâdetinin nûruyla aydınlattı ve göçtü. O en çok arzu ettiği şehitlik makamına, inşâallah nice nice insanların gönlüne şehâdet aşkını nakş ederek, Rabbimize uçtu gitti biiznillah. Ne mutlu sana sahabe gönüllü şehidim.

Çetin Gölgül

Deprem Bölgesi Hizmet Arkadaşı

  

Nevşehir bağının gülü gibiydi,

Anne–babasının sevgi diliydi,

Büyük küçük demez tebessüm ederdi,

Şühedâ kervânına girdi Yörük gardaşım.

Rahîmin kulu (Abdurrahîm) dediler adına,

Çocukluğu mâsumdu doyulmadı tadına,

Hasret gitti ana-baba bir de evlâdına,

Şühedâ kervânına girdi Yörük gardaşım.

Gece gündüz demedi hak yoluna koştu,

Sâfî gönülle hep Verenel'de çalıştı,

Vatanına sığmadı, kıtaları aştı,

Şühedâ kervânına girdi Yörük gardaşım.

Onun için Safa bir sevdâ, Verenel aşktı,

İhsan mertebesi ile dâim fakire baktı,

Somali’de bir dünyâ gönül bıraktı,

Şühedâ kervânına girdi Yörük gardaşım.

Kul Hüseyin anladı ki bu dünyâ boştu,

Kimseye yaranmadı Hak rızâsına koştu,

Bir bomba, bir tuş ile Cennete uçtu,

Şühedâ kervânına girdi Yörük gardaşım.

Somali’de şehit olan Nevşehirli Abdurrahim Yörük gardaşımın aziz rûhuna ithâf olunur.

Şehidimizin Ardından

Hüseyin Gün

Mayıs 2024, sayfa no: 58-59-60-61

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak