Ara

BİZE RIZÂYI KAZANDIRACAK CENNETLİK NEFİSLER

  BİZE RIZÂYI KAZANDIRACAK CENNETLİK NEFİSLER Prof. Dr. Ali Akpınar Nefis, ruh, can, nefes, hayat, varlık anlamlarına gelir. Yüce Allâh’ın ruh üflediği nefis ile doyuma/itmînâna ererek Rabbe dönen nefis aynı nefistir. Akla, ruha, kalbe de nefis denmiştir. Gazâlî, nefsin Rabbânî ve ilahî latîfe olduğunu söyler. Yine ona göre nefis, mânevî cevher, bilen ve algılayan latîfe, hakîki insan, insanın kendisidir.[1] İnsan, Yüce Rabbimizin ellerimle yarattım[2], canımdan can kattım[3] buyurduğu en güzel, en özel ve en donanımlı varlıktır. Onun nefsini de yaratan Yüce Allah’tır. O yüzden nefis önemli, imtihân için gereklidir de. İnsanın, İlahî imtihâna tabii tutulması nefsi sayesinde olmuştur. Meleklerin nefsi yoktur, bu yüzden onlar imtihâna tabi tutulmamışlardır. Yüce Allah, Nefse Yemin Etti! Yüce Rabbimiz, Kur’ân’ında çok önemli şeylere yemin etmiştir. Yemin ettiği şeylerden biri de nefistir. Ayetlerde şöyle buyrulur: Nefse ve onu şekillendirene, sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun![4] Ve kendini eleştirip yaptıklarına pişmanlık duyan nefse yemin ederim![5] Cennete Bedel Olan Nefisler! Nefis, bize Rabbin rızâsını ve cenneti kazandıracak olan şeydir. Mü’min, malıyla ve nefsiyle/canıyla Allah yolunda cihâd ederek O’nun rızâsını ve cennetini kazanmaya aday olan kimsedir: İnsanlar arasında, Allâh'ın rızâsını kazanmak için nefsini satanlar/canını verenler vardır.[6] Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp, öldüren ve öldürülen mü’minlerin nefislerini ve mallarını cennete karşılık satın almıştır…[7] Burada önemli olan insanın nefsini eğitmesi, kötü tutkulardan onu arındırması ve zikrullah/Allah ve O’nun Kelamıyla doyuma/huzura erip mutmain nefis sahibi olmasıdır. Eğitilmemiş, kontrol altında tutulmayan nefis, sürekli kötülükleri emreden nefistir. Îmân adamı, böyle bir nefisten kurtulmak için çırpınmalı, kötülükleri emreden nefsi, o nefsin isteklerini öldürmeli, kötülükleri emredip ve işleyip dururken asla nefsini temize çıkarmaya kalkmamalıdır. Ancak bütün bunlar nefsi bütünüyle yok etmek ve nefsin meşru isteklerini tamamen terk etmek anlamına gelmez. Zaten nefsin bütünüyle yok edilmesi söz konusu olamaz. Ancak, nefsi kontrol altında tutmak, onu yönetmek mümkündür. Yapılması gereken de budur. Nefislerin cehenneme çağıran isteklerini kırın! Evet, kötülükleri emredip duran nefse muhalefet gerekir. Çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça, hep kötülüğü emrede.[8] Nitekim bazı âlimler, İslâm’ı, muhalefet kılıcıyla nefsi boğazlamaktır[9] diye tanımlamışlardır. Âyette de Rabbinize dönüp tevbe edin, nefislerinizi öldürün[10] buyrulmuştur. Bu ifâde, şirke düşmeyenler şirk koşanları öldürsün diye anlaşıldığı gibi, günahtan tümüyle vaz geçerek kötülükleri emredip duran nefislerinizi kırın, onları günahlardan vazgeçirin şeklinde de anlaşılmıştır. Nefislerinizi Temize Çıkarmayın! Yine Kur’ân, kötülükleri isteyip dururken nefisleri temize çıkarmayı yasaklar: Kendinizi temize çıkarmayın![11] Yani nefislerinizin iyi, günahsız olduğunu söyleyip durmayın; yaptığınız iyiliklerle övünüp durmayın. Aynı bağlamda insanın her zaman nefsiyle başının dertte olduğunu söylerken şair, şöyle der: Hep nefs çıkar karşıma, ölüp ölüp dirilsem; İnsandan kaçmak kolay, kendimden kaçabilsem...[12] Bütün bunlar nefsin yeme içme, istirâhat etme, evlenme gibi meşru isteklerini karşılamaya engel değildir. Tam tersine din, nefsin isteklerini meşru daire içerisinde tutar ve onu yönetir. Zaten bu şekilde kontrol altında tutulan nefis, sahibiyle beraber cennete girecektir. Cennetteki nimetler hem ruhanî, hem de cismanîdir. Bu konudaki âyetlerde şöyle buyrulur: Nefsin Huzur ve Doyuma Ermesi! Ey huzur içinde olan mutmain nefis! O, senden, sen de O'ndan hoşnut olarak Rabbine dön! İyi kullarımın arasına gir. Cennetime gir.[13] Burada mutmain nefisten murat, îmânla huzura/doyuma ermiş, Allâh’ın kazasına rızâ göstermiş, O’nun va’dlerinden hoşnut olmuş nefistir. İşte bu özelliklere sahip olan nefis, dünyâdan ayrılırken yahut hesap gününde bu ilahî hitaplara mazhar olacaktır. Yüce Rabbim, bize emanet ettiği nefislerini ıslah eden, onu Rabbin ölçüleriyle istikâmet çizgisinde tutarak yöneten, Allâh’a îmân ve O’nun ölçüleri doğrultusunda yaşayarak huzur ve doyuma erip cennetine giren nefis sahiplerinden eylesin!   [1] Gazâlî, İhya, III, 3-4. [2] 38 Sâd 75. [3] 15 Hıcr 29, 38 Sâd 72. [4] 75 Şems 2. [5] 75 Kıyame 2. [6] 2 Bakara 207. [7] 9 Tevbe 111. [8] 12 Yusuf 53. [9] Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, I, 147. [10] 2 Bakara 54. [11] 53 Necm 32. [12] Necip Fazıl, Çile, s, 53. [13] 89 Fecr 27-30. [14] 89 Fecr 27-30.  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak