İllâ ayakla mı yürünecek? Habîbullâh (sav) Mi’rac hâdisesinde burakla, mirac, merdivenle, refref, bir örtüyle seyahat etti. "Leylen" tâbiriyle, çok kısa bir zamanda yaptı yolculuğu. "Esrâ" ifâdesiyle, izn-i İlâhî ile yürütüldü. Ruhlar âleminden ana karnına, ana karnından dünyâ evine, dünyâdan uhrâya sefer var. Bulunduğu yerden âlemleri seyir de var. "Sefer der vatan" terimiyle enfüste de var yolculuk. Nefsin, ruh ve sırrın, imin (ilmin?) mertebelerinde olan ulvî sefer, on sekiz bin âlemin devridir. Esad-ı Erbilî (ks) “bedenle yapılan taatin yürüyüşü Mevlâ-i Müteal’e, karıncanın gidişi gibidir. İbâdetin takvâ, haşyet cihetiyle yapılması, karıncaya nisbeten trenin yolculuğu gibidir” buyurur. Onlar için mesâfe uzun değildir. Maddî olan cereyan akımını düşünecek olursak ‘bir an’ diyebiliriz bu kat edilen mesâfeye. Asaf bin Berhiya’nın Sebe ülkesinden Belkıs’ın tahtını getirmesi, göz açıp kapama müddetincedir. (Neml, 40.) Hz. Ömer’in (ra) minber üzerinde verdiği komut iki aylık mesâfeden duyulur. “Ya Sariye! Dağa dağa” sözü. Hilâfeti müddetince gece yatak serdirmemesindendir bu sır. Hz. Bilal’in (ra) ezan okumak için giderken mescide, semâ katlarında duyulur ayağının sesi. Kelâmî dergâhına gerekli olan ihtiyaç dergâhın görevlilerine yazdırılırken, çok uzaklarda olan Behice Sultan’a “eline kalemi al da yaz” sözüne icâbet gecenin bereketidir. Ruh âlemindeki yürüyüş bir dâvettir. Mâruf olan Pazartesi ve Cuma geceleri toplanır divan heyeti. Teşrif edecek olanlar gönül dâvetiyesiyle gelirler. Bunun sebepleri çoktur. "Şüphesiz gece kalkışı alabildiğine uygun ve kıraete (Kur'ân okumaya) daha elverişlidir." (Müzzemmil, 6.) "Biz Kur'ân'ı gece indirdik." (Kadr, 1.) Gece yapılan seferde, kalb devreye girer. Gönlün sesi dinlenir. Gecenin sükûneti, kişinin kalbinin selâmeti ve Kur'ân'ın kalbi olan Yâsîn-i Şerîf'in kıraetiyle yapılır yolculuk gecede. Yapılan duâya icâbet, istiğfarla bağışlanma, hâcetlerin giderilmesi seherde olur. Dört mevsim içinde bahar gibi olan seher vaktinde meydana gelir alış-veriş. Ürünün bire on, yediyüz, kat be kat fazla verdiği seherde yapılır hasat. Gönlün hâline göre değişir bereket. Bu zamandadır ehlüllâha lutfedilen nimet. Kalblerin semâsına inen feyiz, vâridât, tecellî hep gecededir. Aslında gece kendine çağırır âşıkları. Yâr ile buluşma, sarmaş-dolaş olma vaktidir. Seven sevdiğiyle halvette görüşür. Bezm-i hâs olur. Bin bir kelâmın konuşulduğu, mi’rac gecesi olur. Mevlânâ’nın (ks) dediği “şeb-i arus”, düğün gecesi olur.
Alemdar-Ali Ramazan Dinç Efendi
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak