Ara

Beni Yaratan Elbette Yolumu Gösterir / Hatice Beyazıtlı

Beni Yaratan Elbette Yolumu Gösterir / Hatice Beyazıtlı

Rüzgâr soğuk eserken hızlı adımlarla yürüyor bir yandan ağlıyordu. Yağmur damlaları da gözyaşlarına karışarak toprağı ıslatıyordu. Evin kapısına geldiğinde üşümüş ve titreyen ellerini cebine soktu. Buruşmuş kağıtların arasından anahtarı çıkartıp kapıyı açtığı gibi kendini yatağın üstüne attı. Böyle olmamalıydı diyerek haykırmaya başladı. Onun her gün eve gülerek gelmesine alışık olan kedisi Tekir de şaşkınlıkla ona bakıyordu. Ahmet ise içine düştüğü durumdan dolayı hem utanıyor hem de üzülüyordu. Sınav sırasında çantasının üstüne panikle atılan kopya kağıtları yüzünden hem sınavı iptâl olmuş hem de okuldan uzaklaştırma cezâsı almıştı. Bu durumu âilesine nasıl açıklayacağını da bilmiyordu. Babası cebindeki son parayı da kitap alması için göndermiş, hasta annesi dört gözle onun okulu bitirmesini bekliyordu. Yapmadığı bir hatâ yüzünden böyle bir cezâ almayı kendine yediremiyordu.

Derin düşüncelere dalmışken gözleri gece geç vakitlere kadar çalıştığı notlara takıldı. Sinirle hepsini alıp duvara fırlattıktan sonra saate baktı. İkindi vakti geçmek üzereydi. Hemen abdest alıp namaza durdu. Her şey ümitsiz gibi görünse de duâya başladı. Duâyı bitirince hafiflediğini hissetmişti, yerlere saçılan notları tek tek toplayıp dizmek için kitaplığa yöneldi. Notları dizerken bir anda lise öğretmeninin ona hediye ettiği Kur'ân-ı Kerîm gözüne çarptı. Kitâb’ı ilk açtığında “Beni yaratan elbette yolumu gösterir.” âyetiyle göz göze geldi. Gerçekten de öyle değil mi diye düşündü. Çözümsüz gibi görünen dağlar büyüklüğündeki büyük sorunların bir çözüm yolu mutlaka vardı. Biraz olsun rahatlamış, gözlerindeki yaş kurumaya başlanmıştı. Sabah erkenden kalkıp durumu anne ve babasına anlatmaya karar verdi. Ümitler içinde uykuya dalan Ahmet saatler sabahın sekizini gösterdiğinde uyanmış, telefonun başında çoktan yerini almış babasına olan biteni anlatmıştı.

Artık yapacak pek de bir şey olmadığını, köye dönmek için bilet alacağını söyledi. Babası Ahmet'e: “Oğlum” dedi, “Hatırlar mısın ilkokulda ödevlerini yaparken Z harfinin alt çizgisini çekmezdin. Öğretmenin ve ben ne dediysek bu hep böyle gitti. Kopya kağıtlarının sana âit olmadığını Z harfinin yazılışından ispatlayabilirsin.” Ahmet babasına teşekkür ederek sevinçle yerinden fırladı. Okula gidip öğretmenden kopya ve sınav kâğıdındaki Z harfini karşılaştırmasını istedi. Öğretmen Ahmet'in bu isteğini geri çevirmedi. Z harfi iki kâğıtta farklı yazılmıştı. Kopya kağıtlarının Ahmet'e âit olmadığı anlaşıldı. Sınavdan yüksek not alan Ahmet son sınıfın ikinci dönemini de bitirip sonunda mezun olabilecekti. Evine sevinçle dönerken her durumda "Yol gösterene" sonsuz şükretti...

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak