O erler ki,
O erler ki, gönül fezasındalar,
Toprakta sürünme ezasındalar.
Yıldızları tesbih tesbih çeker de.
Namazda arka saf hizasındalar.
İçine nefs sızan ibadetlerin,
Birbiri ardınca kazasındalar.
Günü her dem dolup her dem başlayan,
Ezel senedinin imzasındalar.
Bir an yabancıya kaysa gözleri,
Bir ömür gözyaşı cezasındalar.
Her rengi silici aşk ötesi renk;
O rengin kavuran beyzasındalar.
Ne cennet tasası ve ne cehennem;
Sadece Allah'ın rızasındalar.
Necip Fâzıl Kısakürek
Bu yazının başlığı olarak tırnak içine aldığım cümle, Hz. Peygamber Efendimiz (sav)’in mübârek ağzından çıkmış bir hadîs-i şerîftir.1 Efendimiz, bu hadîs-i şerîfi ile büyük dedesi Hz. İsmâil aleyhisselâm’ı ve babası Abdullâh’ı kastetmektedir. Biz, bu yazımızda Hz. İsmâil aleyhisselâm’ı, gelecek yazımızda da Hz. Peygamber Efendimiz’in babası Abdullâh’ı anlatacağız.
“(İbrâhim) ‘Ben, Rabbime gidiyorum. O, bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir çocuk ver’ dedi. İşte o zaman Biz, onu uslu bir oğul ile müjdeledik. Babasıyla berâber yürüyüp gezecek çağa erişince: ‘Yavrucuğum! Rüyâda seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, (bakalım) ne dersin?’ dedi. O da cevâben: ‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşâallah beni sabredenlerden bulursun’ dedi. Her ikisi de teslîm olup, onu alnı üzere yatırınca: ‘ey İbrâhîm! Rüyâyı gerçekleştirdin. Biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır’ diye seslendik. Biz, oğluna bedel ona bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık. ‘İbrâhim’e selâm!’ dedik. Biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, Bizim mü’min kullarımızdandır.”2
Bu âyet-i kerîmelerde kısa ve öz olarak anlatılan olayların tafsîlâtı şudur: Bâbil’den ayrılan Hz. İbrâhim, Harrân’a, sonra Ürdün’e sonra da Mısır’a gitti. O zamanlar Mısır, Firavunlar tarafından yönetiliyordu. Bunlar, zālim ve kibirli kimselerdi. Yabancı ve güzel bir kadın şehre girdiğinde, şehrin giriş kapılarındaki nöbetçiler tarafından hemen Firavun’a bildirilirdi. Evli ise kocası öldürülür, bekâr ve yanında erkek kardeşi varsa, kadın ondan istenirdi. Hz. İbrâhim, eşi Sâre ile birlikte şehre girince, şehre güzel bir kadının geldiği haberi, nöbetçiler tarafından hemen saraya ulaştırıldı. Hz. İbrâhim ve eşi, Firavun’un adamları tarafından yakalanıp sorguya çekildi; daha sonra da Hz. İbrâhim, Firavun’un huzûruna çıkarıldı. Firavun, Hz. İbrâhim’e: “Bu kadın senin neyin olur?” diye sordu. O da, “din kardeşim” mânâsında “kız kardeşimdir” dedi. Bunun üzerine Hz. İbrâhim’e dokunmadılar. Saraydan ayrıldıktan sonra eşinin yanına gelen Hz. İbrâhim, eşine şunları söyledi: “Ey Sâre! Bu memlekette, bizim îmân ettiğimiz esaslara senden ve benden başka îmân eden yoktur. Bu kral, bana seni sordu. Ben de ona, senin, benim kız kardeşim olduğunu söyledim. Sakın, benim sözümü yalan çıkarma.”
Zālim kral, biraz sonra adamlarını gönderip Sâre’yi huzuruna aldırdı. Sâre saraya girince, hemen abdest alıp iki rekât namaz kıldı. Yüce Allâh’a sığındı; Allah da onu korudu. Firavun, Sâre’ye yaklaşmaya kalkıştı. Birden nefesi kesilmeye başladı ve olduğu yere yığıldı. Sâre’ye yalvararak “Ne olur, benim için Allâh’a duā et, ben sana bir zarar vermeyeceğim!” dedi. Sâre de, bu zālimin bu şekilde ölmesinden dolayı başına bir sıkıntı gelebileceğinden endîşe ettiğinden dolayı, onun düzelmesi için Allâh’a duā etti ve bu zālim adam düzeldi. Olanlardan ders almayan bu zālim, Sâre’ye ikinci defa yaklaşmaya çalıştı. Bu sefer birinciden daha fenâ halde sarsıldı. Yine Sâre’ye yalvarıp kendisi için duā etmesini istedi; o da duā etti ve bu zālim adam yine iyileşti. Bu sefer olup bitenlerden ders ve ibret alabilen zālim kral, adamlarını çağırıp “siz bana insan değil, bir cinnî getirmişsiniz; alın bunu götürün!” dedi. Felç olmaktan kurtulmanın vermiş olduğu sevinçle Sâre’yi yolcu eden zālim kral, ona Hâcer adında bir de hizmetçi hediye etti. Sâre, kendisine verilen hizmetçi ile birlikte eşinin yanına döndüğünde, eşi namaz kılıyordu. Biraz sonra namazını bitiren Hz. İbrâhim, Sâre’ye: “Hayrola! Neler oldu, bu kadın da kim?” diye sordu. Sâre de şöyle cevâp verdi: “Yüce Allah, kâfir ve fâcirin tuzağını kendi başına çevirdi ve üstelik Hâcer’i de bana hizmetçi olarak verdi” dedi.3
Mısır’da kendileri için can güvenliği olmadığını gören Hz. İbrâhim, eşi Sâre ve ona verilen hizmetçi Hâcer ile birlikte oradan ayrılıp Filistin’e geldi. Hz. İbrâhim ve Sâre çiftinin çocukları olmuyordu. Bu duruma ikisi de üzülüyordu. Sâre, bu konuda eşine yardımcı olmak istiyordu. Bunun için de, kendisine hizmetçi olarak hediye edilen Hâcer’i câriyelikten âzâd ederek, onu eşi Hz. İbrâhim ile evlendirdi. Hz. İbrâhim’in, yukarıda geçen duāsı bereketiyle, Yüce Allah, ona bu evlilikten sonra oğlu İsmâil’i verdi. Sâre, kendi arzusu ile evlendirdiği kumasının bir oğlunun olmasını kıskandı. Hz. İbrâhim, bu kıskançlığın her iki tarafa verebileceği zararı önlemek için, ikinci eşi Hâcer’i ve ondan olan oğlu İsmâil’i, Filistin’den alıp Mekke’ye götürdü. Onları oraya yerleştirdikten sonra tekrar Filistin’e döndü. Zaman zaman Mekke’ye gider, oradaki eşi ve oğlu ile ilgilenirdi.4
Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim’den çok bahseder, oğulları İsmâil ve İshâk’tan da söz eder. Biz, Hz. İsmâil’in, konumuzla alâkalı olarak Kur’ân-ı Kerîm’de sözü edilen iki özelliğine vurgu yapacak ve bu iki özelliği ile kendisini gençlerimize örnek göstereceğiz. Bu iki özellikten biri, onun babasına karşı çıkmaması, diğeri de gençliğinde babasına yardımcı olmasıdır. Biz, bu yazımızda onun babasına îtirâz etmeyişini ve seve seve kurbân olmaya hazır olduğunu anlatacağız.
Hz. İbrâhim, yukarıda meâllerini verdiğimiz âyetlerde geçtiği gibi, oğlunu kurbân etmek istediğinde, oğlundan hiçbir îtirâz ile karşılaşmamış; üstelik oğlu “Babacığım! Sana emredilen şeyi yap. İnşâallah, beni sabredenlerden bulursun” diye cevap vermişti. Kur’ân-ı Kerîm’de, Hz. İbrâhim’in oğlunu kurbân etmesi olayı kurbân edilecek oğlun ismi verilmeden anlatılır. Biz Müslümanlar, elimizdeki sağlam delillere5 dayanarak bunun İsmâil olduğunu kabûl ederken; Yahûdîler de bunun İshâk olduğunu iddiā ederler. Onlarınki sâdece bir iddiādan ibârettir. Biz, burada bu münâkaşalara girmeyecek, kurbân edilecek gencin, babasına olan bağlılığına işâret edeceğiz.
Yüce Allâh’ın, Kur’ân-ı Kerîm’de verdiği bilgiye göre Hz. İbrâhim, putperest kavmi tarafından atıldığı ateşten kurtulup onlardan ayrıldıktan sonra, hiç çocuğu olmadığı için Yüce Allah’tan sâlih bir evlâd ister ve kendisine akıllı, iyi huylu bir erkek çocuk müjdelenir. Çocuk babasıyla berâber yürüyüp gezecek çağa gelince, Hz. İbrâhim’den oğlunu kurbân etmesi istenir. Bunu oğluna bildirince, oğlu emredileni yapmasını söyler, emre boyun eğip sabredenlerden olacağını bildirir. Netîcede Hz. İbrâhim, oğlunu kurbân etmeye teşebbüs eder, fakat Yüce Allah tarafından tâbi tutulduğu bu imtihanda başarılı olduğu ortaya çıkınca, oğlunun yerine semâdan kurban olarak bir koç gönderilir, böylece oğlu da kurbân edilmekten kurtulmuş olur.6
Biz, Yüce Allah tarafından Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılan bu olaydan şunları öğreniyoruz:
- Olayın kahramanlarından biri olan Hz. İsmâil, çocukluk çağından gençlik çağına geçiş dönemindedir. Babası ile olan konuşmaları, onun çok küçük bir çocuk olmadığını, biraz büyük olduğunu göstermektedir. Âyet-i Kerîme’de geçen “babasıyla berâber yürüyüp gezecek çağa erişince…” ifâdesi de bunun açık delîlidir.
- İbrâhim, gördüğü rüyâyı oğluna anlatıyor ve bu konuda onun fikrini soruyor, üstelik acele etmemesini, konu hakkında biraz düşünmesini istiyor. Babasının, açık kalplilikle her şeyi anlattığını gören Hz. İsmâil, babasını rahatlatıyor ve “Babacığım! Sana emredilen şeyi yap. İnşâallah, beni sabredenlerden bulursun” diyor. Baba ile oğul arasındaki bu samîmî diyalog, gençlerimize ve onların babalarına örnek olmalı ve herkes kendi payına düşeni almalıdır.
- Baba-oğul her ikisi de Yüce Allâh’ın emrine ve takdîrine teslîm oldular, kadere boyun eğdiler. Tâbi tutuldukları imtihânı başardılar. Sonunda da mükâfâtı kazandılar. Bugün gençlerimiz, terlemeden ve yorulmadan, üstelik de hiçbir sıkıntıya mârûz kalmadan hedefe varmak istiyorlar. Bilmeliler ki bu istekleri, Yüce Allâh’ın koyduğu kānunları olan âdetullâh’a aykırıdır. Bir de şimdiki gençlerimiz, küçücük bir sıkıntı ile karşılaştıklarında hemen strese düşüyorlar. Bu da doğru değildir. Gençler, Hz. İsmâil’den olaylar ve sıkıntılar karşısında dayanıklı bir şekilde durmayı ve olaylara iyimser bir şekilde yaklaşmayı öğrenmeliler. Bilmeliler ki imtihanlar, kazanmak için vardır ve her imtihânı kazanan için de bir mükâfât vardır.
- Yüce Allah, İsmâil’in doğumundan önce babasını şöyle müjdelemişti: “İşte o zaman biz onu uslu bir çocuk ile müjdeledik.”7 Âyet-i Kerîme’de geçen “halîm” kelimesi Türkçe’ye “uslu” diye tercüme edilmiştir. Halîm kelimesi, hilm kökünden sıfat-ı müşebbehe’dir. Yumuşak huylu olmak, uslu olmak, ağırbaşlı olmak mânâlarına gelir.8 Yukarıda geçen âyet meâllerinde Hz. İbrâhim, “Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlât ver” diye duā etmişti. Yüce Allah da “işte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik” buyurarak, duāsını kabûl ettiğini beyân etmişti. “Sâlih” bir evlât isteyen Hz. İbrâhim’e “halîm” bir oğul müjdesi verildi. İyi olmak mânâsına gelen “salâh” kökünden olan “sâlih”, faydalı ve uygun mânâları ile birlikte görevlerini yerine getiren insan mânâsına da gelir.9 İsmâil de, hem Rabbine karşı hem de babasına karşı görevlerini yerine getirerek; babasının hem sülbî hem de ahlâkî açıdan oğlu olduğunu isbât etmiştir. Gençler bu inceliği çok iyi düşünmeli ve babalarını her açıdan temsîl edebilme gayreti içerisinde olmalılar. Gençler! Siz, babalarınızı iyi temsîl ediniz ki oğullarınız da sizi daha iyi temsîl etsinler.
Dipnotlar:
1 Hâkim, el-Müstedrek, Dâru’t-Te’sîl, V, 31.
2 Kur’ân-ı Kerîm, Sâffât sûresi, 37/99-111.
3 Buhârî, Enbiyâ,11; Müslim, Fedâil, 154.
4 Ebul’-Fidâ, ‘İmâdüddîn İsmâil b. Ebi’l-Fidâ, el-Muhtasar fî ahbâri’l-beşer, Beyrut trs, I, 13.
5 Bkz. Aydemir, Abdullah, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, s.69-74.
6 Bkz. Kur’ân-ı Kerîm, Sâffât sûresi, 37/95-111.
7 Kur’ân-ı Kerîm, Sâffât sûresi, 57/101.
8 İbn Manzûr, Ebu’l-Fazl Cemâleddîn Muhammed, Lisânü’l-‘Arab, Beyrut 1968, XII, 146.
9 İbn Manzûr, Lisânü’l-‘Arab, XII, 146.
Haziran 2025, sayfa no: 44-45-46
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak