Örtünme anlamına gelen tesettür, dînin kadın erkek her müslümana emrettiği bir farzdır. Genelde tesettür deyince kadınlar ön plana çıkar ve yalnızca kadınların örtünmesi gereği üzerinde durulur. Oysa örtünme kadın erkek herkese farzdır. Evet, tesettürün sınırları konusunda kadın erkek arasında bazı farklar vardır. Ama erkekler de örtünmek zorundadır, onlar için de çıplaklık haramdır. Kur’ân-ı Kerîm’de giyinmenin insânî bir meziyet ve giyinme ihtiyâcını karşılayan şeylerin nimet oluşunu hatırlatan âyet de ey kadınlar diye değil, ey Âdemoğulları diye başlar: Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takvâ giysisi, en iyisidir. İşte bunlar, Allâh’ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.1 Yine kitâbımızda yer alan Ey âdemoğulları, her mescide çıktığınızda zînetlerinizi alınız2 âyeti, Âdemoğullarından güzel güzel giyinmelerini ister. Zîrâ bu âyet, kadın erkek Ka’be’yi çıplak tavâf eden ve bunu bir meziyet olarak gören Mekke müşriklerine bir reddiye olarak gelmiştir.3 Yasağı çiğnedikten sonra cennetten çıkarılırken hem Âdem’in ve hem Havva’nın üzerindeki cennet elbiseleri çıkarılmış ve her ikisi de utanarak ağaç yapraklarıyla örtünmeye çalışmışlardır. Böylece şeytan onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıp yerleri göründü, cennet yapraklarından oralarına örtmeye koyuldular. Rableri onlara, “Ben sizi o ağaçtan menetmemiş miydim, şeytânın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim” diye seslendi.4 Atalarının cennet elbiselerini/üniformalarını kaybedip zor duruma düşmelerini hatırlatan Yüce Rabbimiz, evlatlarını şöyle uyarmaktadır: Ey Âdemoğulları, şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de şaşırtıp bir belâya düşürmesin! Çünkü o ve kabîlesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz şeytanları, inanmayanların dostları yaptık.5 Demek ki insanı çıplaklaştırma şeytânın emelidir ve şeytan pek çok arzusuna insanı soyarak yâhud onu kendi arzuları doğrultusunda giydirerek (!) ulaşmaktadır. Bu, ilk insanın hayatında da böyledir, onun evlatları için de değişmemiştir. Şeytan için giyim kuşam konusu Âdem’in evlatlarını kaydırma, azdırma alanı olmaya devâm etmiştir. Günümüzde de giyim kuşam konusu, şeytânın en fazla at koşturduğu ve insanların en fazla savruldukları bir alan olmuştur. İlk insanın eşiyle berâber yaşadığı bu ibretlik olaydan anlıyoruz ki örtünme, Hz. Âdem ve Hz Havva’nın cennette yaşadığı ve cennetten kovulup elbisesiz kaldıktan sonra da şiddetle istedikleri insânî bir ihtiyaç ve değerdir. Dünyâda kendilerinden başka hiç kimse olmadığı halde Âdem atamız ve Havva anamız, örtünmek için çırpınmışlardır. Çünkü giyinmek onlar için ve evlatları için insânî bir erdemdir, edeptir, zînettir/süstür, cennet hâtırasıdır. Bu hatırlatmalardan sonra Müslüman bir hanımın örtünmesinde gözetmesi gereken şu maddeler üzerinde kısaca duralım: Mûteber bir tesettür için kadın şunlara dikkat etmelidir: Adı ve şekli ne olursa olsun kadının giydiği elbise el-yüz ve ayaklarının dışında bütün vücûdunu örtmelidir. Elbise vücut hatlarını belli etmemelidir. Altını gösterecek şekilde çok ince olmamalıdır. Karşı cinsi cezbedici özellikte olmamalıdır. Erkek giysisine benzememelidir. Aslında sayılan bu maddeler, erkekler için de geçerlidir. Şöyle ki erkeğin giydiği elbise de, örtünmesi gereken yerleri örtmelidir, vücut hatlarını belli etmemelidir, altını gösterecek şekilde çok ince olmamalıdır, karşı cinsi tahrik edici özellikte olmamalıdır, kadınların giysilerine benzememelidir. Kadın olsun erkek olsun müslümanın giyim kuşamı ile ilgili belirtilen bu maddeler, aslında İslâmî giyim kuşamın özgünlüğünü de ortaya koymaktadır. Namazın dışındaki farzlardan biri olan setr-i avret/avret sayılan mahallin örtülmesi kadın erkek her mü’min için farzdır. Elbette namazda asgarî örtünecek yerler, kadın ve erkeklere göre farklıdır, bu farklılık da cinslerin fiziksel durumlarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla setr-i avret şartını yerine getirmeyen kadının da erkeğin de namazı olmaz. Hacc ibâdetinde, dünyevî giysilerden sıyrılma ve kendine bir kısım şeyleri haram kılma demek olan ihram ruknü yerine getirilirken kadınlar normal elbiseleriyle ihrâma girerken; erkekler de tamamen soyunmamakta ve iki peştemâlle vücutlarını örtmektedirler. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, tavafta çıplaklığı dînî bir gerekmiş gibi türeten müşrikler kınanmış ve benzer yanılgıya düşmemeleri için Müslümanlar uyarılmıştır. Durum böyle iken ne hikmetse tesettür denince öncelikle kadınlar akla gelir, hep kadınların örtünmesi üzerinde durulur da erkeklerin örtünmesi pek gündeme getirilmez. Tesettürün yalnızca kadınlara yönelik bir emir olduğu izlenimi verilir. Hâlbuki örtünme insânî bir tutku, ihtiyaç ve kadın erkek herkese farzdır. Nitekim cinsler arasındaki ilişkileri düzenleyen âyetlerde önce erkeklere, daha sonra kadınlara hitâb edilerek şöyle buyurulur: İnanan erkeklere söyle: Bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allah, onların her yaptıklarını haber almaktadır. İnanan kadınlara da söyle: Bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hâriç… Ey mü’minler, topluca Allâh'a tevbe edin ki felâha eresiniz.6 Nitekim Peygamberimiz de öncelikle erkeklere hitâb ederek şöyle buyurmuştur: Yollarda oturmaktan mümkün mertebe kaçının. İşi îcâbı yollarda oturmak durumunda olanlar da yolun hakkını versin. Yolun hakkı gözü harama bakmaktan korumak, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak, selâmlaşmak, bir de iyiliği emredip kötülüklere engel olmaktır. Bana şu altı şeyi garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim: Yalan söylemeyin, emânete hıyânet etmeyin, sözünüzden caymayın, gözlerinizi harama bakmaktan koruyun, ellerinizi kötülüklerden alıkoyun ve namuslarınızı muhafaza edin. Hz. Ali’ye hitâb ederek şöyle buyurmuştur: Ey Ali, yabancı bir kadına peşpeşe bakıp durma. Zîrâ zarûrî olan ilk bakış sana helâldir, ancak sonraki değil!7 Âyetin son cümlesi Ey mü’minler, topluca Allâh'a tevbe edin ki felâha eresiniz de oldukça dikkat çekicidir. Kadın erkek ey mü’minler, hepiniz Allâh’a tevbe ediniz. Yapmanız gerekip de yapmadıklarınız konusunda, eksik yâhud yanlış yaptıklarız konusunda O’ndan af dileyiniz ki dünyâ ve âhirette kurtuluşa eresiniz. Demek ki kurtuluş, kadın erkek herkesin Allâh’a dönmesi ile mümkün olacaktır. Kurtuluş için, toplumu oluşturan cinslerden birinin kurallara uyması yetmemektedir. Her iki cins de bu konuda da birbirlerine destek olmalı, birbirlerini tamamlamalıdır. Aynı şekilde İslâmî tesettür denilince rastgele bir giyim kuşam anlaşılmamalı, müslümana yakışan bir giyim kuşam tarzı anlaşılmalıdır. Erkek ve kadınlar için baş giysisi (sarık-takke-şapka, başörtüsü vb.) târih boyunca ideolojik sistemlerin dayattığı bir konu olmuştur. Hal böyle iken hayat dîni olan İslâm’ın giyim kuşam tarzının, İslâmî bir şiar olması yadırganmamalıdır. Tekrâr etmemiz gerekirse, sınırları farklı olsa da insânî bir gereksinim olan örtünme kadınlara da farzdır, erkeklere de! Kadın olsun erkek olsun taraflar, harâma bakmama konusunda uyarılmıştır. Elbette cinslerin helâli olmayanlara şehvet nazarıyla bakması haramdır. Ancak kişilerin, insanları harâma baktıracak şekilde açık saçık giyinmesi/çıplaklaşması da haramdır. İslâm toplumu, sosyal yaşantısı ile kendine özgün tarzı olan bir toplumdur. Giyim kuşam konusunda da bu böyledir. Müslümanlar, başkalarını körü körüne taklit eden değil, özgünlükleriyle izlenen kimseler olmalıdır. Dolayısıyla mü’minler, günübirlik değişen ve rantiyenin güdümünde olan modanın esîri olan kişiliksiz kimseler değildir. Onlar asırlardır insanlığa medeniyet örnekleri sunan izzetli toplum olarak, her konuda olduğu gibi bu konuda da kendi özgün örnekliklerini sunan kimseler olmalıdırlar. Bu örnekliklerini sunarken de dînî hassâsiyetlerine özen göstermelidirler. Kadın olsun erkek olsun inanan insanlar, ne için ve kim için giyinip kuşandıklarını bilmelidirler. Mâdem ki tesettür Allâh’ın emri, o halde öncelikle O’nun emrini yerine getirerek O’nun rızâsını kazanmayı öncelemelidirler. Giyim kuşamda yegâne gâye, birilerine şirin görünmek, karşı cinsin dikkatini çekmek, aklını çelmek olmamalıdır. Allâh’ın emrini yerine getirmek, insan için ibâdettir. Her ibâdet gibi, bu ibâdetin de hakkıyla îfâsı için bir kısım kurallar vardır. O kuralları da din belirlemiştir. Buna göre hiç kimse kendini tatmin eden şekliyle herhangi bir ibâdeti yerine getiremez. Ancak dînin sâhibinin kuralları doğrultusunda o ibâdet yerine getirilebilir. O halde giyinip kuşananlar, örtünenler, tesettür emrini yerine getirdiğini düşünenler bu hatırlatmalar ışığında kendilerini bir kez daha gözden geçirmelidirler. Prof.Dr. Ali Akpınar (Mayıs 2016) Dipnotlar: [1] A’râf, 26. 2 A’râf, 31. 3 Bkz. İbn Kesîr, Tefsîr, II, 210. 4 A’râf, 22. Ayrıca bkz. Tahâ, 121. 5 A’râf, 27. 6 Nûr, 30-31. 7 Bkz. İbn Kesîr,Tefsîr, III, 281-282.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak