Ağustos 1995 tarihli Yeni Şafak Gazetesi'nde The Europan gazetesine demeç veren İsrail Dışişleri Başkanı Peres'in sözleri çok anlamlı idi. Yapılan röportajda:"Batı bugüne kadar düşman olarak gördüğü komünizmin çökmesinden sonra yeni ve daha büyük tehlike olarak Müslümanları görmelidir." diyor ve sonunda batılı ülkeleri, Müslümanlara karşı sert yöntemler almaya davet ediyor. Biz ise hala birbirimizi yemekle meşgulüz. Sami Ramazanoğlu (ks)'nun bahçelerinde bulunan iki horoz devamlı dövüşürken, "Efendim, birini keselim bu kavga bitsin." dediklerinde, "Hayır kesemem! Dostlarımın hediyesi. Baktıkça onları hatırlıyorum. Yalnız yerlerini ayırın, beşer tavuk bırakın aralarına." buyururlar. Emirlerini gerçekleştirecekleri günlerde iki horoz birbirlerinin kanatlarına sığınmış vaziyette görülür. Üstadımız, "Hani dövüşüyor diyordunuz, bak nasıl anlaşmışlar." Derler ki, "Hava rüzgarlı, onun tesiriyle dövüşü kesip kanatlarının altlarına girmişler birbirlerinin." O zaman buyururlar ki "Komünizmin, masonların, siyonizmin fırtınası eserken bu Müslümanlar neden birbirleriyle anlaşamıyor, birbirlerinin şefkat kanatları altına girmiyorlar?" Şimdi düşman bir şey yapmıyor, Müslümanların arasını açmak için her türlü fırsatı kolluyor. Her muhalif söze kulak asmayalım. Cenâb-ı Hakk'ın, "Fasık size bir haber getirdiği zaman o haberi araştırın." emr-i ilahisine itibar ederek birbirlerimizi yaralamayalım. İki sahabenin birbirlerine ağır sözler işittiğini duyan bir münafık bunu vesile ederek onlardan birine, kardeşin sana ne kadar çok hakaret etti deyince, O sahabe:"Çekil be münafık! Ne kadar birbirimize ağır da söylesek bu bizim yolumuzu ayırmaz. Biz birbirimizin kardeşiyiz." der. Adamın biri pazara evine hizmetçi almak için çıkar. Talip olduğu hizmetçi için, çok iyi ama fitneci derler, fakat adam aldırış etmez. Hizmetçi eve gelir. Birkaç gün sonra evin hanımına "Anne, kocanız bir kadın seviyor, ister misin ki onu bıraksın size muhabbet etsin.?" O da, "Tabi" der. Hizmetçi o zaman, "Kocanızın uykuya daldığı an ustura bıçağı ile boğazının altından iki kıl al işi halledelim." der. Kocasına da gelir, "Efendim, hanımınız bir erkek seviyor sizi öldürecek, inanmazsanız uykuya dalın, bakın hanımınız ustura bıçağı ile size gelecek." der. İş hakikaten öyle olur. Kocasının mahsus uykuya daldığında kadının bıçakla geldiğini görür görmez hanımı öldürür. Akrabalar arasında kıtal çıkar, hilaf olmasın (400) kişi ölür. Efendimiz (sav), "Gerçek olmayan, kişinin duyduğu her şeyi nakletmesi kendisine yalan olarak yeter." , " Sözü kişinin nakletmesi, kendisine günah olarak yeter." buyurur. Kardeşlerimizin iyi yönlerini görelim. Hatalı yönlerinin ıslahını Mevlâ'mızdan dileyelim. "İmam-ı Gazali (r.a), Enbiyadan biri cemaatiyle bir yere giderken köpek lâşesine rastlarlar. Hepsi fena kokudan dolayı burunlarını tıkarken, O Nebi "Ne de güzel beyaz beyaz dişleri var." buyurur. Hizmet veren kardeşlerimizin hatalarını göreceğimize beyaz beyaz dişlerini görürsek, küfrün oyununu bozmuş oluruz. Başkasından sizlere söz getirenlerin, sizden bir başkalarına da götüreceğini unutmayalım. Medine-i Tahire'de Ali Ulvi Kurucu Bey bize kardeşlik husunda konuşurken, arkadaşlarımız arasında aldığımız kararlardan biri, "Cemaatler arasında fitne çıkaracak sözlerden kaçınmak" olduğunu söyleyince fevkalade sevinip ayağa kalkıp alnımızdan öperek tebrik etmişti. İslama karşı olanlar kendi aralarında ihtilafı kaldırdılar. Hristiyan batı dünyası siyasi, ekonomi ve askeri sahada birliğini kuvvetlendirmek için yeni adımlar atıyorlar. Fransa, İspanya, İtalya ve Portekiz aralarında kara ve deniz olmak üzere ortak askeri güç oluşturuyorlar. Her yerde birbirlerini destekliyorlar. Bir tarihte İstanbul'da Hacı Amcanın biri çeşme yaptırır ve üzerine Yahudilere, Hristiyanlara helal olsun, Müslümanlara zehir zıkkım olsun ibaresini yazdırır. Devrin padişahı hikmetini öğrenmek isteyince amca, "Devletlüm isterseniz deneyen Yahudilerin, Hristiyanların, Müslümanların, din adamlarını bir bahane ile tutuklayın bakın, işi o zaman anlarsınız." Padişah bir cumartesi günü Havrada ibadet eden Yahudilerin hahamını hükümetin siyasetine karışmışsınız, diye alıp götürür. Tüm Yahudiler, "Ne olur padişahım onun yerine bizleri idam edin, yeter ki onu bağışlayın." diye yalvarırlar. Pazar günü kilisede ibadet eden Hristiyanların papazına da aynı muamele yapılınca onlar da büyük tepki gösterirler. Sultan Ahmet Camii'nde Cuma günü Müslümanlar, taatlerini yaparlarken vaizi kürsüden indirdiklerinde halk kaçışmaya başlar. "Ya hu biz bu hocaya dedik, bu kadar aşırı gitme belanı bulursun." diye. Bir fert bile ona destek olmayınca padişah işi anlar. Çeşmenin üzerine yazılan sözlerin manasını kavrar. Bu kadar olmasa bile zannederim haklılık payı vardır. Sizlere bir ipucu vereyim. Kendi yolunu Hakk bilip hakkâniyet ölçülerini terk ederek bir başkasının aleyhine düşenlerin sahte olduklarını unutmayın. "Benim için ziyaretleşenlere benim muhabbetim vacip olur." Hadis-i Kudsi'sine sırt çevirerek kendilerinden başkasına muhabbeti engelleyenlerin kimlerin oyununa geldiğini iyi düşünelim. Esad Erbili (ks), "Bir yere müntesip olanların bir başka zatın da dersini almamak, rabıtasını yapmamak şartıyla ziyaretlerinin yapılmasını Mektûbât'larında "teberrüken intisap" şeklinde izah buyururlar. Sami Ramazanoğlu (ks), Hacı Hasan Efendi (ks)'yi, Ali Haydar Efendi, Süleyman Tuna Han Hazretlerini ziyarete gönderirler. Kendileri İstanbul'u teşriflerinde meşayihi ziyaret ederler. Hangi cemaatten bahsolunsa, o da bizdendir, buyururlardı. Hacı Hasan Efendi (ks), aynı edeble devam ettiler. Peygamber Efendimiz (sav):"Cemaatte rahmet, tefrikada azap vardır." , "Allah'ın rahmeti cemaatler üzerinedir." , "Tefrika çıkaran bizden değildir." buyururlar. Mevlamızın Kur'ân-ı Kerim'de "Allah'ın ipine topluca, sımsıkı sarılın, tefrikaya düşmeyin." mesajını unutmayalım. Evrad ve Ezkârımız bu mesajı gerçekleştirmeyi temin etmiyorsa yapılan tavsiyeler bu doğrultuda değilse, taatlerimiz tebliğe ve davete cihanın sulhüne götürmüyorsa ruhbanlık cahiliyyesinden endişe edelim.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak