Ara

Allâh’a (cc) Îman ve Mü’minin Hayâtındaki Tezâhürleri

Allâh’a (cc) Îman ve Mü’minin Hayâtındaki Tezâhürleri
Îman esasları İslâm âlimlerince ‘Usûlu’d-dîn’ (dînin temelleri) olarak isimlendirilmiştir. Diğer bütün esaslar Allâh’a (cc) îmâna dayandığı, O’na (cc) îmân edilmedikçe diğer esaslardan bahsedilemeyeceği için Allâh’a (cc) îmân ‘Aslu’l-usûl’ (dînin temel direği) olarak kabûl edilmiştir.1 Bu bağlamda Allâh’a (cc) îman, îman esaslarının özünü ve iskeletini teşkil etmektedir. Çünkü diğer esaslar Allâh’a (cc) îman temelinde şekillenmekte olup O’na (cc) îmân etmenin netîcesinde ortaya çıkan inanç esaslarıdır. İnsanlık târihi incelendiğinde gelmiş geçmiş bütün toplulukların gönüllerinde/vicdanlarında bir şeylere inanma/bağlanma duygusu taşıdıkları ve kutsal saydıkları varlığa/varlıklara güvenip dayanma ihtiyâcı duydukları görülecektir. Bu, insanın yaratılışından gelen bir özelliğidir. Farklı din ve inanışlara sâhip olan insanlar bunu değişik isimlerle tanımlasalar da bunun adı İslâm dîninde ‘Fıtrat’tır. ‘Sen Hakk’a yönelen bir kimse olarak yüzünü dîne yönelt, Allâh’ın insanı yaratırken özüne (fıtratına) nakşettiği tevhid inancına sımsıkı tutun. Allâh’ın yaratmasında hiçbir değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler’2 âyet-i kerîmesinden hareketle fıtrat; ‘Allâh’ın (cc) insanların yaratılışına koyduğu, çok az bir gayret ve tefekkürle O’nun (cc) varlığına ulaşabilme imkânı’ olarak tanımlanmaktadır.3 Bu âyetin ışığında insanın kalbinde/gönlünde bulundurup kendisine inanma/sığınma ihtiyâcı duyduğu Zât’ın Yüce Allah (cc) olduğunu söyleyebiliriz. Bu minvalde Hz. Peygamber (sav), hadîs-i şeriflerinde insanın Allâh’ı (cc) bulabilecek kâbiliyet ve meyil üzere yaratıldığını ve onun fıtratının inkârdan uzak îmâna yakın olduğunu beyân etmiştir: ‘Her çocuk fıtrat üzere dünyâya getirilir. Sonra anası babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar. Siz kusursuz doğan hayvan yavruları içinde kulağı, dudağı, burnu, ayağı kesik olanını hiç görüyor musunuz?’4 Allah (cc) Kur’ân-ı Kerim’de: ‘De ki: Siz ona (Kur’ân’a) ister inanın, ister inanmayın…’5 buyurmak sûretiyle insanı ilâhî buyruklara ittibâ noktasında muhayyer bırakmıştır. İnsanların îmân edip etmeme yönünde yaptıkları tercihler Allâh’a (cc) bir fayda sağlamayacak veya zarar vermeyecektir. Bilakis îmân eden insanın îmânı kendisine fayda verecektir. Yoksa Allâh’ın (cc) insanların îmânlarına ihtiyâcı yoktur. O (cc) zâtı ile kâimdir. Varlığı için hiçbir şeye ihtiyaç duymamaktadır. Kendisine îmân eden kitlenin kesreti/çokluğu O’nun (cc) kudretini artırmadığı gibi inanmayanların çokluğu da Allâh’ın (cc) azametinden bir şey eksiltmemektedir. Dolayısıyla inanıp inanmama konusunda serbest olan insanın bu serbestliği birebir kendi âkıbetiyle alâkalı olan bir durumdur. Yâni inanması kendisini kurtulan zümreye dâhil etmesi anlamını taşırken, inanmaması hüsrâna uğrayanlardan olmasına sebebiyet vermektedir. Allâh’a (cc) îmân şüphesiz O’nu (cc) tanımayla başlar. İnsanın, hakkında bilgi sâhibi olmadığı bir varlığa inanması, onu sevmesi düşünülemeyeceği için öncelikle Allâh’ın (cc), kulları tarafından tanınması gerekmektedir. İnsanoğlu îmân ettiği varlığı tanımak, tanımak için de O’ndan (cc) bahsetmek, O’nun (cc) hakkında sorular sormak ister. İnsan bu arzusunu gidermek için, Allâh’ın (cc) görünür âlemdeki varlıklardan üstünlük ve farklılığını anlatan değişik nitelikleri ve sıfatlarına başvurur. Allâh’ı (cc) duyu organlarından elde edilen bilgilere göre tanımlamak mümkün olmadığından, insanların kafalarındaki Allah (cc) tasavvurunu kolaylaştırmak için âyet ve hadislerde O’na (cc) atfedilen birtakım isim ve sıfatlara yönelmek gerekmektedir. Bu meyanda değerlendirildiğinde Allah Teâlâ’nın ‘Esmâ-i Hüsna’ diye bilinen güzel isimlerinden her biri, taşıdıkları mânâ itibâriyle insanın ulaşmayı hedeflediği Allah (cc) tasavvurunu oluşturan bütünün parçaları olarak algılanabilir. Veya bu isimler, bir okyanustan çıkıp bütün kâinâta hayat verdikten sonra yine aynı yere dökülen sayısız ırmaklar gibidir.6 Bu isimlerle Allâh’ı (cc) tanımaya çalışmak O’na (cc) olan îmânımızın gelişmesini ve sağlamlaşmasını sağlayacak önemli bir eşiktir. Efendimiz (sav) de mü’minde bulunması gereken Allah (cc) tasavvurunun niteliği husûsuna şu duâsında temâs etmiştir: ‘Allâh’ım! Göklerin ve yerlerin Rabbi! Rabbimiz, herşeyin Rabbi! Tâne ve çekirdeği çatlatıp yaran! Tevrat, İncil ve Kur’ân’ı indiren! Her türlü kötülük sâhibinin şerrinden Sana sığınırım. Onu perçeminden tutan (kudret altında bulunduran) sensin. Sen Evvel’sin, Senden önce hiçbir şey yoktur. Sen Âhir’sin, Senden sonra da hiçbir şey olmayacaktır. Zâhir (varlığı delillerle apaçık olan) sensin, varlığı seninkinden daha âşikâr hiçbir şey yoktur. Bâtın (mâhiyeti idrâk edilemeyen, zâtı insanlar için gizli olan) sensin. Senin mâhiyetinden daha gizli olan hiçbir şey yoktur.’7 Allâh’a (cc) îmân, O’na (cc) bütün sıfatlarıyla inanmayı ve O’nu (cc) bütün eksiklik ve noksanlıklardan tenzih ederek inanmayı gerektirir. Nitekim kendisine inanılan Zât’ın kusursuz olması, yaratılmışların âcizliklerinden berî olması, herşeyin kendisine muhtaç olması ve herşeyin yegâne sâhibi olması gibi sonradan meydana gelen şeylerde bulunamayacak vasıflara sâhip olması gerekmektedir. Bu vasıflara sâhip olan ise hiç şüphesiz âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’dır. Çünkü Allah (cc) birdir, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde ve yerde olanlar O’nundur.8 O, gökleri ve yeri örneksiz olarak yaratan ve herşeyi hakkıyla bilendir.9 Hiçkimse O’na (cc) denk değildir.10 O (cc), hiçbir varlığa hiçbir şekilde muhtaç değildir.11 O (cc) her türlü övgüye lâyık olan, şan ve şeref sâhibidir.12 O (cc) hayat veren, sonra öldürecek olan ve daha sonra tekrar diriltecek olandır.13 Çok bağışlayan, hükmünde gâlip olan, yerin, göklerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi olan Allah (cc), mağlûb edilemeyen ve dâimâ gâlip gelendir.14 ALLÂH’A (CC) ÎMÂNIN MÜ’MİNİN HAYÂTINA YANSIMALARI Allâh’a (cc) îmân eden insan herşeyden önce kendisinin yaratılmış bir varlık olduğunun bilincine varmış bir kimse demektir. Muhtaç ve âciz olduğunu anlaması noktasında bunu idrâk etmesi önemli bir husustur. Bu yönüyle Allâh’a (cc) îmân eden insan daralıp bunaldığında, sıkılıp gerildiğinde ve sevinip üzüldüğünde dayanıp güvenebileceği yegâne varlığı bulmuş demektir. Çünkü herşeyin sâhibi olan Allah (cc), onun da sâhibi ve vekîlidir.15 Allâh’a (cc) îmân, O’na (cc) bağlanıp güvenmeyi sağlayan, dünyâ hayâtında korku ve ümit arasında bulunmayı öğreten en önemli dinamiktir. İnsanın sayısız ve sınırsız istek ve beklentileri karşısında nefsinin dizginlenmesine yardımcı olan îmân mefhumu, aynı zamanda insana elde edilen nimetlerin karşılığında şükredilmesi gerektiği şuurunu aşılar. Bunun yanısıra dünyâya ve dünyânın geçici zevklerine bağlanmak yerine asıl güzelliklerin cennet olarak kendisine verileceği inancıyla insanın hayâtına yön vermesine zemin hazırlar. İnanmış olan mü’min hayatta karşısına çıkan fırsat ve sıkıntıların kendisi için bir imtihan olduğunun farkındadır. Yaşadığı hayâtın bâkî bir hayat olmadığı bilinciyle hareket eden mü’min günaha düşmemek için çaba sarfeder. Allâh’ın (cc) menettiği/yasakladığı ne varsa hepsinden uzak durmaya çalışır. Çünkü her hâlini gözetleyen, işlediği amelleri kaydettiren, ölümünden sonra kendisini yaptıklarından hesâba çekecek olan bir Rabbi olduğunu bilir. Allâh’a (cc) îmân eden kimse insanlara ve tüm canlılara karşı merhametlidir. Onun bu merhameti, merhameti bol olan Rabbi’ne olan îmânının netîcesidir. Allâh’a (cc) îmân eden insan O’nu (cc) sever, O’nu (cc) sevenleri sever, O’nun (cc) sevgisine götüren herşeyi sever. Âhirette O’nu (cc) görebilmek ümîdiyle cenneti kazanmak için elinden geleni yapar. Bundan dolayı yaratılış gâyesine vâkıf olmasının getirdiği avantaj ile ibâdetlerini aksatmamaya gayret gösterir. Îman eden kişi İslâm’ın kendisine kazandırmış olduğu esenlik ve selâmeti şahsıyla sınırlı tutmaz; karşılaştığı mü’min kardeşlerine selâm vererek aralarındaki ülfet ve muhabbetin gelişmesini sağlar. Onun bu tutumu kâmil mânâda îmân etmesinin de şartı konumundadır.16 Îmân eden insanın davranışlarının merkezinde iyilik duygusu vardır. O, ‘Çok sevdiğiniz mallarınızdan infakta bulunmadıkça asla iyiliğe ulaşamazsınız’17 uyarısı kılavuzluğunda, Allâh’ın (cc) kendisine bahşettiği nimetleri kardeşleriyle paylaşır. Mülkün gerçek sâhibinin Allah (cc) olduğunu bilir ve nimete kavuşunca şükrederek onu paylaşırken derde düştüğünde sabır göstermesinin imtihanı kazanmasına vesîle olacağını aklından çıkarmaz. Mü’min kanaatkârdır; maddî hususlarda dâimâ kendinden aşağı seviyede olanlara bakıp şükreder. Mânevî hususlarda ise kendinden yukarıdakileri örnek almaya gayret gösterir. Allâh’a (cc) îmân kişiye insanlar arasında statü kazandırır. Fakat bu statü dünyevî değil uhrevî bir kazanımdır. Allah (cc) katında dünyevî üstünlüklerin üstünlük olmadığını bilen mü’min, îmânının kendisine kazandırdığı şerefle yükselir ve meleklerden üstün konuma gelir. Çünkü ona göre üstünlük; mal, mülk, makam ve mevki gibi dünyâlık ahvâl ve konumlara sâhip olmakla değil ancak îman ve takva iledir. Davranışlarına ‘insanlar ne der?’ endişesi değil ‘Rabbim ne der?’ düşüncesi yön verir. Bu doğrultuda îmânını amelleriyle güzelleştiren mü’min, Allâh’a (cc) olan îman ve sadâkatinin mükâfâtını âhiret yurdunda cennete ve oradaki nimetlere ulaşarak almış olur. Netîce itibâriyle, Allâh’a (cc) îmân kişinin âhiret hayâtındaki konumunu belirlerken bu dünyâda da çeşitli kazanımlar elde etmesini sağlar. Burada önemli olan husus îmânın bir söylem olarak kalmaması ve eylemlerle hayâta geçirilmesidir. Mevlâ cümlemizi îmânının gereğini yerine getiren kullarından eylesin… Habip Öztürk (Şubat 2016) Dipnotlar: [1] Ulvi Murat Kılavuz, Allâh’a Îman, DİB. Yay., Bursa. 2013. s. 9. 2 Rum 30/30. 3 Kurtubi, el-Cami’ li-ahkâmi’l-Kur’ân, c.XVI, s.425. 4 Buhari, Cenâiz 79-80, 93; Müslim, Kader 22-25. 5 İsra 17/107. 6 Komisyon, Hadislerle İslâm, DİB. Yay. Ankara, 2014, c. I, s. 223. 7 Tirmizi, Daavat 19; Müslim, Zikir 61. 8 Nisa 4/171. 9 Enam 6/101. 10 İhlas 112/4. 11 Ankebut 29/6. 12 Hud 11/73. 13 Hac 22/66. 14 Nesai, Tabir 17. 15 Ali İmran 3/173. 16 Müslim, Îman 93-94. 17 Ali İmran 3/92.  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak