Ara

Allah Ona İlâhî Fetihler Nasîb Eder / Abdülkādir Geylânî (rh.a)

Allah Ona İlâhî Fetihler Nasîb Eder / Abdülkādir Geylânî (rh.a)

Kul zâhidliğe meylederek, dünyâdan yüzünü çevirip kendi iç ālemine yöneldiği zaman Allah (cc) onun için İlâhî fetihler nasîb eder, o kulunu Kendine yaklaştırır, ona ilmin yollarını açar ve onu ilme muttalî kılar. Onu güzel edepten kaynaklanan suskunluğa, solgunluğa ve iç ālemine yönelmeye muttalî kılar.

Allah dostları uzuvları, gönülleri, sırları ve halvetleriyle Rablerinin hoşuna giden şeyleri konuşurlar. Onlar takvâ sāhibi muttakīler oldular, onlar kerem sāhibi cömert insanlar oldular.

Sizlerden bāzısının mābûdu dirhem ve dînârıdır. Şâyet bu paralar kendisinden gidecek olursa; o kişinin kıyâmeti kopmuş demektir. Cuma namazını kaçırmış, cemâatle namazı kaçırmış hiç aldırış etmez.

Ey Hakk’tan uzak! Ey şerîat ve dinden uzak kişi! Ey dünyâ ile, nefisle ve kötü tabiatla birlikte bulunan kişi! Ey kula kul olan kişi! Ey Hakk’ı unutan kişi! Allah (cc) ile bir gün mutlakā karşılaşacaksın. Öyleyse O’nunla şimdi karşılaş. Halkı ve nefsi terk et, işte o zaman Hakk’tan emîn olabilirsin. O’nun dışındakileri anmak bâtıldır. O’nun dışındakileri bilmek bâtıldır. O’nun dışındakilerle olan bütün muāmeleler zarardadır. Dünyânın tālibi çoktur, âhireti talep eden azdır. Hakk’ın tālibi ise azın azıdır. Sen gece-gündüz dünyâ işleriyle meşgûlsün, dünyâ seni kendine hizmetçi edinmiş, sürekli olarak seni Hakk’tan alıkoymaktadır. Oysa bizler dünyâyı kendimize hizmetçi edindik!

Şerîatin ve İlmin Ölçülerinde Almalısın

Ey tedbirlere başvuran! Dünyâ işlerinde şerîatin ve ilmin eli bulunmalıdır. Şerîatin ve ilmin sana verdiklerini al, vermediklerini ise alma, onlardan kaçın. Rabbine münâcâtı güzel yapamıyorsun. Alırken, satarken, yerken, herhangi bir şeyi alırken, verirken, konuşurken biraz durakla. Şâyet bütün bunlar Allah (cc) için ise hemen bunları sāhiplen, Allah için değil de başkaları için ise derhal vazgeç.

Bu zaman âhir zamandır, bu zaman nifak zamânıdır. Devamlı kendini beğenmişlik, devamlı küfür ve devamlı perdedir. Küfür ve hicab da sırât-ı müstakīm’e zıt kavramlardır. Şâyet biri:

-Kaçınmamız gereken nifak nedir? diye sorarsa ona Hz. Peygamber (sav)’in şu sözünü hatırlat:

‘Münâfık söz verdiği zaman sözünde durmaz, konuştuğu zaman yalan söyler, kendisine bir şey emânet edildiği zaman emânete hıyânet eder.’ (Buhârî, 1/21)

İnsan Hem Kalp Hem de Bedenen Namazda Olmalıdır

Sen hem hâl ve mertebelere ulaşmayı istiyorsun, hem de kötü tabiat, arzu ve şehvetlerle dolusun. Bu ikisinin bir arada olması mümkün mü? Üstelik sen bir taraftan namaz kılmaya kalkıyorsun, diğer yandan da namazda hem alıyor hem satıyor, hem yiyor hem içiyorsun. Sen kalıbınla namazdasın, fakat rûhen bu gibi şeylerle meşgûl oluyorsun.

Sohbeti dinleyen cemâatten birisi şöyle sordu:

Peki öyleyse bu anlattıklarının tedâvîsi nedir?

Abdulkādir Geylânî Hazretleri şöyle cevap verdi:

  • Haram ve şüpheli lokma yememen, lokmanın helâl olması.
  • AlIâh’ın (cc) yasakladığı şeyleri yapmaman, bu konuda nefsine muhālefet etmendir.

Bu esnâda sohbeti dinleyenlerden biri Abdulkādir Geylânî Hazretleri’ne şöyle dedi:

-Benim için duā buyurun!

O da şöyle duā etmeye başladı:

-Allâh’ım! Beni de bu kulunu da Sen’den başkasına muhtâc eyleme! Bu kulunu zikrinle meşgûl eyle, Sen’den başkasından istemeye muhtâc etme!

 

Halkın İçerisinde Hakk’la Birlikte Olmalı

Kul, kendini insanlara muhtaç hissetmediği zaman Hakk’ın kapısına yapışır, Hakk da kulunu kendisine yakınlaştırarak başkalarına muhtaç olmaktan sakındırır.

 Şeytānın sana karşı kullanacağı en güçlü silâhı insanlardır. Önce kalbini sonra da zāhirini güzelleştir. Gerçek meşgûliyet halkın içerisinde iken Hakk ile meşgûl olmandır.

 

Ey Rabbimiz! Dünyâda da âhirette de bize iyilik ver ve bizi cehennem azâbından koru! (Bakara 2/201)

 

El-Fethu’r-Rabbânî

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak