Allah, Muhsin Kullarını Sever
Prof. Dr. Mehmet Soysaldı*
Yüce Allah insanı en güzel bir sûrette yaratmış, ona sayısız nîmetler vermiş ve onu bu dünyâya göndermiştir. Allah, bu dünyâda her şeyi insanın hizmetine sunmuştur. Kâinatta canlı cansız herşey insana hizmet etmektedir. Demek ki Yüce Allah insanı çok sevmektedir. İnsanın da kendisini sevmesini ve rızâsına eren kullardan olmasını istemektedir. Bunun için de Yüce Allah bir kitap indirmiş ve o kitâbında kimleri sevdiğini, kimleri sevmediğini âyetleriyle açıkça belirtmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona incelediğimizde Yüce Allâh’ın kimleri sevdiğini çeşitli sûrelerde, birçok âyette açıkladığını görmekteyiz.
Yüce Allah, Kur’ân’da üç farklı sûrede 5 farklı âyette muhsin kullarını sevdiğini açıkça şöyle ifâde etmektedir: “Şüphesiz ki Allah, Muhsin kullarını sever.”1
Bu âyet-i kerîmede Muhsin kelimesi geçmektedir. O halde önce “Muhsin kime denilir” onu açıklayalım.
Muhsin kelimesi Arapça “Ha-Su-Ne” fiil kökünden if’âl kalıbına aktarılarak türetilmiş olan ihsan masdarının ism-i fâilidir.
İhsan Arapça sözlükte; “başkasına iyilik yapmak, yaptığı işi güzel yapmak” anlamlarına gelmektedir. Terim olarak ise ihsan; “iyilik ve lütufta bulunmak, bir işi en güzel şekilde yapmak, Allâh’a ihlâsla kulluk etmek” mânâlarında kullanılmaktadır.2
O halde Muhsin; “iyilik ve lütufta bulunan, yaptığı işi güzel yapan ve Allâh’a ihlâsla kulluk eden kişi” anlamlarına gelmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de ihsan kavramı bâzen Allâh’a, bâzen de insanlara nisbet edilerek çeşitli türevleriyle birlikte yetmiş beş yerde geçmektedir.3
İhsan kavramı bâzı âyetlerde “başkalarına iyilik etmek” anlamında, bâzı âyetlerde “yapılan işin güzel yapılması” anlamında, çoğu âyetlerde ise herhangi bir belirlemeye gidilmeden mutlak anlamda kullanılmıştır.4
Kur’ân’da bâzı peygamberler isimleriyle zikredilerek kendilerinden Muhsinler diye söz edilmesi, onlarda gözlenen güzel davranışlardan ve kusursuz dindarlıktan dolayı olsa gerektir. Çünkü onlar, Allah’tan aldıkları emirleri insanlara tebliğ etmeden önce kendi nefislerinde en mükemmel bir şekilde tatbîk etmişlerdir. İnsanlara kendi yaptıkları ve yaşadıkları ilkeleri anlatıp o güzelliklere dâvet ettikleri için de insanlar tarafından kabûl görmüşlerdir.
İslâm, hem insanlarla olan beşerî ilişkilerde onlara güzel davranmayı, hem yapılan her işin iyi, güzel ve sağlam yapılmasını; hem de Allâh’a ihsan şuuruyla/her yerde her an Allâh’ın huzûrunda bulunduğu şuuruyla kulluk edilmesini emretmektedir. Gerek Yüce Allah gerekse Rasûlullah (sav), Allâh’ın rahmetinin Muhsinlere çok yakın olduğunu belirtmiştir.5
Nitekim Peygamber Efendimiz, Cibrîl hadîsi olarak meşhur olmuş olan hadîs-i şerifte Cibrîl’in “ihsan nedir?” sorusuna: “Allâh’a, O’nu görüyormuş gibi kulluk etmendir, her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da, O seni görüyor ya!” diyerek cevap vermiştir.6
Rasûlullah (sav): “Allah her şeyde ihsân ile davranılmasını kullarının üzerine gerekli kılmıştır. Bundan dolayı, öldürdüğünüzde güzel davranın, hayvanların kesiminde bile güzel davranın.”7 buyurmuştur.
Hangi görev ve statüde bulunursa bulunsun, sürekli olarak Cenâb-ı Allâh’ın denetim ve gözetiminde olduğunu bilen bir insanın bilerek günah işlemesi ve günâhında ısrâr etmesi mümkün değildir. İşte böyle bir şuur içerisinde yaşayan bir mü’minden kimseye zarar gelmez. Bu duyarlılığa sâhip olmayan, helâl-haram ve Allâh’a hesap vereceği endîşesini taşımayan insandan her türlü kötülük beklenebilir.
O halde gerek Allâh’a kulluğumuzda gerek yaptığımız bütün işlerde ve gerekse insanlarla olan muamelelerimizde dâimâ ihsan şuurunda davranmalıyız. Şunu aslâ aklımızdan çıkartmamalıyız ki, Allah Teâlâ bizi her yerde görüyor, her söylediğimizi işitiyor ve hattâ kalbimizden geçen duygu ve düşünceleri dahi bilmektedir.
Hayâtının her ânını ihsan şuurunda yaşayıp Muhsinlerden olan kullara ne mutlu!
Dipnotlar:
* İlâhiyatçı yazar. [email protected] (Bu yazı Prof. Dr. Mehmet Soysaldı’nın “Kur’ân’a Göre Allah Kimleri Sever Kimleri Sevmez?” adlı kitaptan özetlenmiştir.)
1 Bakara, 2/195; Âl-i İmrân, 3/134, 148; Mâide, 5/13, 93.
2 Çağrıcı, Mustafa, “İhsan”, Diyanet İslâm Ans., İst., 2000, 21: 544.
3 Abdulbaki, M. Fuad, el-Mucemü’l-müfehres li elfazı’l-Kar’ani’l-Kerîm, Beyrut, ts., 202-204.
4 Bkz., Abdulbaki, M. Fuad, el-Mucem, hsn mad.
5 A’raf, 7/56; “Şüphesiz ki Allâh’ın rahmeti Muhsinlere çok yakındır.”; Darimî, Mukaddime, 56.
6 Buhârî, İman, 37; Müslim, İman, 1, 57; Ebû Dâvud, Sünne, 16; Tirmizî, İman, 4; İbn Mâce, Mukaddime, 9.
7 Müslim, Sayd, 57; Ebû Dâvud, Edâhî, 11; Tirmizî, Diyat, 14; Nesaî, Dahaya, 22, 26; İbn Mâce, Zebâih, 3.
Eylül 2019, sayfa no: 28-29
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak