Ara

Allah Katında Makbûliyetimiz Anne ve Babaya Davranışımızdadır

Allah Katında Makbûliyetimiz Anne ve Babaya Davranışımızdadır

Allah her şeyi yoktan var etti. İnsanı da. Sonra insan neslinin devâmına anne ve babayı sebep kıldı. “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının.(Nisâ, 1.) İşte bundan dolayı anne-baba hakkı Allah hakkından sonra en önemli haktır. Hattâ Allah katında nâil olmak istediğimiz birçok şey anne ve babanın rızâsından geçer. Bunun için hiç yorum yapmadan âyet ve hadislerde anne ve baba haklarıyla ilgili dikkat çekilen bâzı konularla sizleri baş başa bırakacağım.

  1. Allah Kur’ân-ı Kerîm’de kendisine kulluktan sonra Anne ve babaya itâati, iyi muâmeleyi ve onların haklarına riâyeti emretmiştir: “Rabbin, sâdece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsrâ, 23.
  2. Onlara karşı gelmeyi, onları üzmeyi ve onlara isyânı yasaklamıştır: “De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını Biz veririz-, kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allâh’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allâh’ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.” (En’âm, 151.)
  3. Allâh’ın rızâsı anne-babanın rızâsındadır: “Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce Bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.” (Lokmân, 14.) Sevgili Peygamberimiz (as) da: “Allah Teâlâ’nın rızâsı, anne ve babayı hoşnûd ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı da anne ve babayı öfkelendirmek sûretiyle celbedilir.” (Tirmizî, Birr, 3.)
  4. Allâh’a isyânı emretmelerinin dışında onlara itâat edilmelidir. Bu davranışlarından dolayı onlar kırılmamalı ve gönülleri hoş tutulmalıdır: “ Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) Bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itâat etme. Onlarla dünyâda iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak Bana’dır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.” (Lokmân, 15.)
  5. Anne ve babanın haklarına riâyet erdemli kimselerin özelliklerindendir: “Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.” “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.” “Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).” (Meryem, 31-33.)

“(Yahyâ dünyâya gelip büyüyünce onu Peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahyâ, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne-babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi. Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selâm olsun!” (Meryem, 12-15.)

  • 6. Bakıma muhtaç anne ve babası olanlar cihaddan muaf tutulmuşlardır: Abdullah bin Amr bin As (ra) şöyle demiştir:

“Bir adam Nebî (sav)’e gelerek:

  • Ben Allah’tan ecir isteyerek hicret ve cihâd etmek üzere sana biât ediyorum, dedi.

Nebî (sav) şöyle buyurdu:

  • “Annen ve babandan sağ olanı var mıdır?”

Adam:

  • Her ikisi de sağdır, dedi.

Nebî (sav) şöyle buyurdu:

  • “Böyle iken sen Allah’tan ecir mi istiyorsun?”

Adam:

  • Evet, deyince Nebî (sav) şöyle buyurdu:
  • “Öyle ise annenin ve babanın yanına dön ve onlara güzel sohbet et!” (İbni Mâce, Cihad 12)
  • 7. Cenneti kazanma sebebidir: Ebu Hureyre (ra) şöyle dedi:

Nebî (sav) şöyle buyurdu:

“Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!

Sahabeler:

−Yâ Rasûlallah! Kimin? dediler.

Nebî (sav) şöyle buyurdu:

“Ana-babasına, ikisinden birine yâhud her ikisine birden ihtiyarlık zamanlarına yetişip de cennete giremeyen kimsenin.” (Tirmizî, Deavat 100)

  • 8. Anne-babaya isyân, onların haklarına riâyetsizlik en büyük günahlardandır: Nebî (sav) üç kere şöyle buyurdu:

“Büyük günahların en büyüğünü size haber vereyim mi?”

Biz de:

  • Evet, yâ Rasûlallah! dedik.

Rasûlullah (sav) dayanmakta iken oturdu ve şöyle buyurdu:

  • "Allâh’a şirk koşmak, ana babaya âsî olmak! Dikkat, bir de yalan yere şâhitlik yapmaktır!”

Râvî dedi ki:

“Rasûlullah (sav) bu sözü o kadar tekrâr etti ki biz keşke sussaydı diye arzu ettik.” (Buhârî, Edeb 6)

  • 9. Anne ve babaya itâat ve hizmet en fazîletli amellerdendir: Abdullah ibni Mes’ud (ra) şöyle dedi:

Nebî (sav)’e:

  • Amellerin hangisi Allah Azze ve Celle’ye daha sevgilidir? diye sordum.

Nebî (sav) şöyle buyurdu:

  • “Vaktinde kılınan namazdır.”
  • Sonra hangisidir? dedim.

Nebî (sav) şöyle buyurdu:

  • “Ana-babaya iyilik etmektir.”
  • Sonra hangisidir? dedim.

Nebî (sav) şöyle buyurdu:

  • “Allâh’ın yolunda cihâd etmektir.” (Buhârî, Tevhid 48)
  • 10. İnsanlar içinde saygıya en lâyık olanlar anne ve babalardır: Ebu Hureyre (ra) şöyle dedi: “Bir adam, Rasûlullah (sav)’e geldi ve:
  • İnsanlar arasında kendisine en iyi davranmam gereken kimdir? diye sordu.

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

  • “Annen’dir.”

Adam:

  • Sonra kimdir? dedi.

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

  • “Annen’dir.”

Adam:

  • Sonra kimdir? dedi.

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

  • “Annen’dir.”

Adam:

  • Sonra kimdir? dedi.

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

  • “Baban’dır.” (Buhârî, Edeb 2)
  • 11. Onlara iyilik ve itâat vefâ borcudur: “Biz insana anne-babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihâyet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana ve anne-babama verdiğin nîmetlere şükretmemi, Sen’in râzı olacağın sâlih amel işlememi bana ilhâm et. Neslimi de sâlih kimseler yap. Şüphesiz ben Sana döndüm. Muhakkak ki ben Sana teslîm olanlardanım.” (Ahkâf, 15.)

Ebu Hureyre (ra) şöyle dedi: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Hiçbir çocuk babasının hakkını ödeyemez! Ancak onu köle olarak bulur da satın alarak hürriyetine kavuşturursa babalık hakkını ödemiş olur.” (Buhârî Edebü’l-Müfred 10)

  • 12. Onlara itâat eden makbûl bir duâya mazhar olmuş demektir: Ebu Bekir (ra) şöyle dedi: Hz. Peygamber’in şu duâsı bir mü’min için ne büyük bir müjdedir: “Ana-babasına iyilik edene ne mutlu! Allah Teâlâ onun ömrünü ziyâdeleştirsin!” (Heysemî, VIII, 137)

Yine sevgili Peygamberimiz: “Üç duâ vardır ki kesinlikle makbûldür: Mazlûmun duâsı, misâfirin ev sâhibine yaptığı duâ ve anne-babanın evlâdına yaptığı duâ.” buyurmuşlardır. (Tirmizî, Birr, 7.)

  • 13. Onlara iyilik Yaptığımız duâların kabûlüne sebeptir: Sevgili Peygamberimiz Mağarada mahsur kalan üç arkadaşın kurtulmak için yaptıkları bir sâlih ameli anlatıp kurtuluş için duâ eden üç kişiden birisi yaşlı babasına yaptığı hizmeti anlatarak duâsına tevessül ettiğini ve duâsının kabûl olduğunu haber vermektedir.” (Buhârî, Buyu 98)
  • 14. Onlara isyân son nefeste imanla gitmeyi tehlikeye sokar: Devr-i seadette Alkame isminde gâyet çalışkan ve sehâvetli bir genç vardı. Hastalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. Karısı vaziyeti Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz’e bildirdi:

Yâ Rasûlallâh, kocam çok hasta, ölüm hâlinde. Rasûl-i Ekrem, vaziyeti öğrenmek için Bilâl Habeşî, Ali, Selman ve Ammar -radıyallâhu anhüm- hazerâtını, Alkame’nin evine gönderdi. Gittiler, Alkame ağır hasta idi. Lâ ilâhe illallâh, Muhammedün Rasûlullâh demesini söylediler. Bir türlü söyleyemedi. Üzüldüler. Vaziyeti bildirmesi için Bilâl’i (ra) Rasûl-i Ekrem Efendimiz’e gönderdiler. Rasûl-i Ekrem Efendimiz ana ve babasının hayatta olup olmadıklarını sordu. Babasının öldüğünü, ihtiyar anasının hayatta olduğunu öğrendiler.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz ihtiyar kadına oğlu ile vaziyetinin nasıl olduğunu sorduklarında, ihtiyar kadın: O hep karısını dinliyor, hep beni tersliyor, hiçbir dileğimi yerine getirmiyor, cevâbını verdi.

Rasûl-i Ekrem, Bilâl-i Habeşî’ye: “Git bir yığın odun topla, onu ateşle yakayım.”

Bu sözleri duyan Alkame’nin annesi: “Yâ Rasûlallâh! O benim oğlum ve gönlümün meyvesidir. Onu benim gözlerimin önünde yakacak mısın? Buna yüreğim nasıl dayanır?”dedi.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu: “Ey Alkame’nin annesi, Allâh’ın azâbı daha şiddetli ve daha devamlıdır. Sen içinden Allâh’ın onu mağfiret etmesini dile, o halde ona kırgın olmadığını açıkla. Hakkını helâl et. Varlığım kudret elinde olan Allâh’a yeminle söylerim ki, sen ona kırgın oldukça, onun ne namazı, ne orucu ne de diğer iyilikleri kendisine fayda vermez.”

Alkame’nin annesi ellerini göğe kaldırdı ve: Yâ Rasûlallah! Allâh’ı, seni ve burada bulunanları şâhid tutuyorum ki, ben Alkame’den râzıyım, ona haklarımı helâl ettim.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz: “Yâ Bilâl! Git Alkame “Lâ ilâhe illallâh” diyebiliyor mu bir bak.”

Bilâl hemen gitti. Alkame’nin evine vardı. Daha kapıdan girerken onun, “Lâ ilâhe ilallâh, Muhammedün Rasûlullâh” demekte olduğunu işitti. Aynı gün Alkame vefât etti. Yıkandı, kefenlendi. Rasûl-i Ekrem -sav- namazını kıldırdı. Ve defnedildi. (Mecmau’z-Zevâid, 7,148)

  • 15. Anne-babasını sevenler başkasının anne-babasına saygı gösterirler, onlara küfretmezler: Sevgili Peygamberimiz: “Kişinin anne ve babasına küfretmesi büyük günahtır.” buyurdu. “Yâ Rasûlallah kişi anne ve babasına nasıl küfreder?” dediler. “O başkasının anne-babasına küfreder, onlar da döner onun anne ve babasına küfrederler.” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 4; Müslim, Îman, 38.)

Mart 2019, sayfa no: 16-17-18-19

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak