Kalpleri yakınlaştıran en etkili sohbettir istişâre.
Bir psikolog olarak danışanlarımla yaptığım görüşmelerde gerek çocukların âileleri için, gerekse çiftlerin birbiri hakkında kullandığı en sık cümlelerden biri şu oluyor: “O beni hiç dinlemez, bize hiç sormaz ki..”
İnsanlar, yalnızca duyulmakla kalmak istemez, aynı zamanda anlaşılmak ve düşünceleriyle değer görmek ister. Peki, âile üyelerinin birbirini dinlemesi ve birlikte düşünmesi neden bu kadar zor olur? Belki de unuttuğumuz ya da yeterince değer vermediğimiz bir şey var; istişâre. İstişâre deyince akla sâdece bir karar alma sürecinde yapılan fikir alışverişi geliyor. Oysa istişâre, fikir alışverişinin yanında aynı zamanda bir ruhsal yakınlaşmadır. Âile içindeki istişâre, herkesin sesini duyurabildiği, fikirlerin paylaşıldığı, farklı bakış açılarıyla zenginleşebilen bir ortama vesîle olur. Bu süreç, sâdece çözüm bulmak için değil, duygusal bağları güçlendirmek için de önemlidir. Birbirini dinleyip birlikte düşünmek, âile bireylerinin birbirlerinin ruhlarına dokunmalarına olanak tanır. Bu, sâdece sorun çözme değil, anlayış geliştirme, empati kurma ve âile bağlarını derinleştirme sürecidir.
Gelin, bir çiftin hikâyesine kulak verelim: Ebru ile Mehmet, tam 12 yıllık evliydi. Mehmet, işten yorgun argın döndüğünde, Ebru’nun anlattıklarını “duyuyor” ama “dinlemiyordu”. Tâ ki bir gün Ebru, “Artık seninle aynı evde iki yabancı gibiyiz” deyip gözyaşlarına boğulana kadar… Terapi odasında başladıkları yolculuk, haftanın belli gün ve saatlerinde oluşturdukları ve “Aile Konseyi” adını verdikleri küçük bir ritüelle değişti. Hafta içi bāzı günler ve özellikle pazar akşamları, teknolojik âletleri tamâmen bir kenara bırakıp çay demleyip masaya oturuyorlar. Mehmet, “Bu hafta seni neler mutlu etti?” diye soruyor. Ebru, “Çocuğumuzun okul değişikliği hakkında sen ne düşünüyorsun?” diye ekliyor. Ve işte ilişkide olgunlaşabilmenin kilit yöntemleri burada devreye giriyor; “dinlemek, anlamak ve anlayış gösterebilmek..”
Paylaşmanın Psikolojik Etkileri
Araştırmalar, âile içinde fikirleri sorulan bireylerin öz güvenlerinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Peki, neden böyle? Çünkü “Ben buradayım, senin için değerliyim” hissi, rûhumuzun ve ilişkilerimizin en temel ihtiyaçlarının başında geliyor. İnsanlar, kendilerinin ve düşüncelerinin değerli olduğunu hissettiklerinde daha güçlü, daha güvenli ve daha tatmin olmuş hissederler. Bu ihtiyaç yalnızca çocuklar için değil, yetişkinler için de geçerlidir. Örneğin, eşinizle hangi arabayı alacağınız konusunda tartışırken bile “Senin bu konuda endîşelerin neler?” diye sormak, ilişkinize önemli bir köprü kurar. Bu, sâdece bir karar alma süreci olarak değil, aynı zamanda birbirinizi daha iyi anlamak, değerli hissetmek ve bağınızı derinleştirmek için bir kapı açar.
Danışanlarımdan bir baba, “Çocuğumun okul seçiminde fikrini aldığımda bana, ‘artık büyüdüğümü anladın’ dedi.”şeklinde bir anısını paylaşmıştı. İşte istişârenin özü bu, görünür olmak. Fikirleri alınmadığı için “Ben onun için yok hükmündeyim sanki” diye hissedip üzüntüden fazlasıyla psikolojik şikâyetler yaşan danışanlarım oldu. İnsanlar fikirlerinin alındığını ve dikkate alındıklarını hissettiklerinde, karârın bir parçası oldukları gibi âileye de āidiyet beslerler, aynı zamanda kendilerini değerli bir birey olarak görürler. Bu basit ama güçlü eylem, hem bireyler arasındaki güveni pekiştirir hem de dünyevî ilişkilerdeki gücü besler.
Evlilikte “Biz” Duygusu Nasıl Yeşerir?
Bu konuyu bir metaforla anlatmak istiyorum. Evlilik, iki kişinin aynı nehirde kürek çekmesi gibidir. Biri sağa, diğeri sola çekerse, sandal dönüp durur. Oysa “Hedefimiz neresi?” diye konuşup ritmi ayarlarlarsa, nehrin akışına direnmeden ilerlerler.
Araştırmalar da bunu doğruluyor. Ortak karar alan çiftler, krizleri daha kolay aşıyor. Örneğin, Gottman Enstitüsü’nün verilerine göre, “eşim beni dinliyor” diyenlerin evlilik doyumu %67 daha yüksek.
Peki bu bağı nasıl koruyacağız?
İstişârenin Gücünü Yansıtabileceğimiz Örnekler:
- “Ben” Değil “Biz” Diye Başlayın
“Ben bu tâtilde denize gitmek istiyorum.” yerine, “İkimiz için en keyifli tâtil nasıl olur?” deyin. Belki o deniz, bir dağ köyünde birbirine sarılan iki insanın kalbine akar…
- Çocuğunuzun Fikrini Bir Çiçek Gibi Sulayın
“Hangi filmi izleyelim?” sorusu bile çocuğa, “Senin seçimin önemli” mesajı verir. Unutmayın, küçük kararlar büyük öz güvenleri besler.
- Dinlerken Telefonu Unutun
Bir danışanım, “Eşim beni dinlerken sürekli telefona bakıyordu. Şimdi gözlerimin içine bakıyor.” demişti. Göz temâsı, en eski ve en güçlü iletişim aracımız.
- “Anlıyorum” Demek Yetmez, Hissettirin
Eşiniz işten çok stresli geldiğinde, “Hadi anlat, senin için ne yapabilirim?” deyin. Bāzan çözüm değil, sâdece bir kucak gerekir.
Son Olarak
Sonuç olarak, âile içindeki istişâre, sâdece kararlar almanın ötesinde, birbirimizi anlamanın, değerli hissetmenin ve güçlü bağlar kurmanın temel yoludur. Birbirimizin fikirlerine ve duygularına değer verdiğimizde sâdece sorunları çözmekle kalmaz, aynı zamanda daha derin, daha sağlıklı ve daha samîmî ilişkiler inşâ ederiz. Unutmayalım ki bir âilenin en güçlü temeli, birbirini dinlemek ve birlikte düşünmektir.
Belki de cevap, bir çocuğun “Öğretmenim bana güldü!” heyecânından, bir eşin ”İşte zor bir gün geçirdim.” çınlamasına uzanacak. Önemli olan, o sesleri duymak için zaman oluşturmak.
Çünkü âile, bir sesler korosudur. Notalar bāzan uyumsuz olsa da şefiniz sevgi olduğu sürece, müziğin kendisi hep güzeldir.
Mart 2025, sayfa no:
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak