Teknolojinin en önemli unsuru olan internetin, doğru ve yerinde kullanılması hâlinde inanılmaz derecede büyük başarılara ve faydalı sonuçlara insanlığı taşıdığı ve taşıyacağı tartışma götürmez bir gerçektir. Ancak yanlış ve kötü kullanılması durumunda internet yine inanılmaz oranda zararlı sonuçlarla insanlığı yüzleştirme potansiyeline sâhiptir.
İnternetin muhtemel zararlarını gerekçe göstererek insanlığı veya çocuklarımızı ondan mahrum etmek doğru ve gerçekçi değildir. Diğer yandan da internetin büyük faydaları, ortaya koyacağı zararları görmezden gelmemize bir gerekçe olmayacaktır ve olmamalıdır da.
Ontolojik bir gözlükle baktığımızda her varlığın, her eşyânın ve hattâ her hâdisenin bünyesinde hem fayda hem da zarar tarafı olduğu çok rahatlıkla söylenebilmektedir. Din felsefesi diliyle ifâde etmek gerekirse, mutlak hayır veya mutlak şer söz konusu değildir evrende. İnsanın yaratılış hikmeti gereği, her varlığın ve olayın içinde hem şer hem de hayır birlikte bulunmaktadır.
Evrenin en küçük ve aynı zamanda en temel yapı malzemesi olan atom çekirdeğinden hem atom bombasının hem de nükleer enerjinin çıkması bunun en güzel örneğidir. Atom çekirdeği bir yandan tahrip, diğer yandan aydınlatma potansiyelini bir arada taşımaktadır. Sonucu belirleyecek olan insanın tercih yeteneği olan irâdedir. Kısacası varlık bizim önümüze nötr olarak sunulmuştur Evrenin Hâkimi tarafından. Pozitif veya negatif sonuçları vermesi bizim irâdemiz sâyesindedir. Dolayısıyla denebilir ki yaratılışta şer yoktur, insanın yanlış tercihi ile şer vardır.
Öyleyse üzerinde durulması gereken konu, insan irâdesi ve seçme hürriyetinin doğru veya yanlış kullanılmasıdır.
Bilinçli olarak varlığın ve eşyânın negatif tarafını tercih edenler bahsimizin dışındadır. Zîrâ onlar bilinçli tahripçilerdir. Bunlara bizim bir çözüm önermemiz mümkün de değildir. Onların durumu hukuk ve yargı alanına girmektedir.
Ancak irâdeleri kıkırdak gibi esnek olan çocuklarımız veya duygu kontrol sorunu yaşayan yetişkinler için internet kullanımı çok riskli ve tehlikeli bir zemin teşkil ettiği için tedbir alınmalıdır. Başta cinsel istismâr olmak üzere her türlü duygunun çok rahatlıkla istismâr edilebileceği bir zemin oluşturmaktadır internet.
Kimi zaman bir bilim rehberi, kimi zaman bir eğlence vesîlesi ve kimi zaman da alışveriş aracı olarak kullanılabilen ve dolayısı ile hayâtın içine etkili bir şekilde giren bilişim teknolojisini çıkarıp atmak söz konusu olamaz ve mümkün de değildir.
Öyle ise yapılması gereken şey internetin olumlu taraflarından faydalanmak ve zararlı taraflarından uzak durmaktır.
Bunun için de yapılması gereken şey, âilede ve iş yerinde bir internet kültürü, tâbir-i diğerle internet kullanma ahlâkı oluşturmaktır.
Mesleğim kapsamına girdiği için, âilede internet kullanım ahlâkı ilkeleri üzerinde durmak isterim kısaca.
İnternet ve bilişim teknolojisi ile henüz yeni yeni tanışan bir kuşaktan internet kurdu çocukların, torunların dünyâya gelmesi iki tarafın birbirini anlaması ve anlaşmaları konusunda sıkıntılar oluştursa da, bunun da çözümü yine anne babaların doğru rehber olması ile mümkündür.
Evet. Her konuda olduğu gibi bu konuda da çocuklarımız bizim atacağımız adımlara bakacaklardır. Kendisi sigara içtiği hâlde evlâdının sigara içmemesi için fizikî şiddete kadar varan metotlar uygulayan babaların yaptığı aynı hatâyı internet kullanımında yapmayız inşâallah. Aksi takdirde târih tekerrür etmiş olur sâdece.
Onun için her âile kendi değerleri istikametinde bir internet kullanma ahlâkı oluşturmalı ve bu kapsam dâhilinde hareket etmelidir. Bu çerçevede kendimce bâzı ilkeleri burada saymak isterim. Her âile kendi durumuna göre değişiklik yapabilir, çıkarım veya ilâve mümkündür.
Öncelikle, herkesin eve girerken cep telefonlarını bırakacağı ortak bir alan tespit edilmelidir. Evin en merkezî yerine ve sesin her taraftan rahatlıkla duyulabileceği bir ortama, meselâ hole yerleştirilecek bir sehpa ihtiyâca cevap verebilir. Âilenin her ferdi, başta anne baba eve girer girmez sehpanın üzerine telefonunu bırakmalı ve odasına öyle geçmeli. İhtiyaç hâlinde telefon kullanıldıktan sonra tekrar yerine bırakılmalıdır.
Telefonlara veya telefondaki programlara iş hayâtı gereği şifre koyma zorunluluğu varsa, âile bireyleri bu şifreye vâkıf olmalıdır. Aksi takdirde bu durum âile fertleri, özellikle de eşler arasındaki güvenin aşınmasına sebep olabilir.
Şu var ki, şifrenin diğer âile fertleri tarafından bilinmesi kimseye bir diğerinin telefonunu istediği zaman kurcalama hakkını vermez. İlle bakılacaksa izin alınmalıdır. Sağlam delillere dayalı şüpheli durumlar istisnâ kabûl edilebilir telefonlara gizli bakma konusunda. Ancak bu da istismâra açık bir konu olduğu için onu sizlere bırakıyorum. Nitekim devletlerde bile mahkeme karârı olmadan bir başkasının evini veya eşyâsını arayamazsınız. Anne baba ittifâk etmeleri durumunda ve gerekli görmeleri hâlinde çocuklarının telefonlarına bakabilmelidir. Ancak gerekçe ve ölçü önemlidir.
Bilgisayar, tablet, cep telefonları bir odaya çekilip, kapı ısrarla kapatılıp öyle tutulmamalıdır. Tam aksine herkesin çok rahatlıkla girip çıkacağı bir yer seçilmeli ve kapı açık olmalıdır. Hattâ bununla da yetinilmeyip, cihazın ekranı da kapı tarafına bakmalıdır. Bunun görünüşte bir zorluğu olabilir ancak âile bireyleri arasında güvenin sarsılması hâlinde ortaya çıkması kaçınılmaz olan sorunlar daha mâliyetli ve zordur. En şeffaf olması gereken kurum âiledir. Gizli kapaklı işler şeffaflığı ve dolayısıyla güveni sarsar. Güven ise başta âile olmak üzere her kurumun ve hattâ toplumun olmazsa olmazıdır.
Teknoloji çoğu zaman bizim eğlence aracımız olmaktadır. Bu eğlence ihtiyacımızı bireysel olarak karşılamak yerine âile fertlerini de dâhil ederek birşeyler yapılmalıdır. Bu durumda hem herkes eğlenmiş olur hem de âile bireyleri kaynaşmış olurlar.
Ortak izleyeceğiniz bir dizi, bir spor müsâbakası veya program sizi ortak noktada buluşturacak ve kaynaşmanızı sağlayacaktır. Anne baba bu konuda biraz daha fedâkâr olmalı, bencillikten kaçmalı, programların kendisinden ziyâde âile fertlerinin ortak çıkarlarını hedeflemelidir.
Haftanın yedi günü, günün yirmi dört saati açık olan bilgisayar ve televizyonlar âile yuvasının havasını ipotek altına alır. Artık evinizin gündemini ve hayat akışını siz değil teknoloji belirleyecektir. Unutulmamalıdır ki teknoloji bir âlettir. Ancak teknolojiye teslîm olanlar onun elinde bir âlet olurlar. Onun için de bilgisayar haftanın belli günleri ve günün de belli saatlerinde açılmalıdır. Her âile kendi ihtiyaçları doğrultusunda bunu netleştirebilir.
Son olarak şunu ifâde etmeliyim ki, bu ilkeler tüm âile fertlerinin katılımı ve onayı ile gerçekleşmelidir. Aksi hâlde kaçamaklar ve kural delmeler alır başını gider.
Âile içi her kuralda olduğu gibi bu konuda da anne baba herkesten çok daha titiz olmalı, kurallara uymalı ve ayrıcalık istememelidir.
Siz doğru yolda yürüyorsanız arkadan gelenleri merâk etmeyin.
Ferhat Aslan (Nisan 2016)
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak