Ara

Ahir Zaman Konjonktüründe İsrail’in Yeri!

Ahir Zaman Konjonktüründe İsrail’in Yeri!

Genel anlamda ahir zaman konjonktürü soyut düzeyde anlatılıyor. Bundan dolayı da mesele yerli yerine oturmuyor. Bazen de soyut somut üzerinden anlatılıyor lakin manipülasyona kurban gidiyor. Mesele üç boyutlu anlatılırsa daha iyi anlaşılacaktır. Boyutlardan birisi kahramanlar, diğeri olaylar ve sonuncusu da coğrafyadır. Üç boyutlu anlatımla ahir zaman gerçeklerini daha müşahhas hâle getirmek mümkündür. Şahsiyetler veya kahramanlar (menfi veya müspet) konjonktürün dikey boyutunu temsil ederken coğrafya veya olaylar ise yatay boyutunu temsil etmektedir. Sözgelimi, ahir zaman konjonktürünün veya diliminin başat coğrafyasını Şam ve Kudüs temsil eder. Ebu Hureyre’nin (r. anhu) rivâyet ettiği bir hadis de tam buna intibak eder. Ebu Hureyre (r. anhu) taife-i mansure olarak nitelendirilen bölüğün Şam kapılarında ve çevresinde ve Beyti’l Makdis ve çevresinde savaşacaklarını rivayet etmiştir.Burada Şam ve Kudüs çevresinde ifâdesi yaşadığımız çağa da tanıklık etmektedir. Hadiste anlatılan tablo, bugün fiiliyatta yaşanılıyor olmalı. Nitekim, Gazze’de savaşanlarla Şam etrafında ve Guta bölgesinde savaşanların davası ortaktır. Gazze’de Hamas savaşırken Şam çevresinde de İslâm’a gönül vermiş ve dünya tarafından terk edilmiş ve yalnız bırakılmış kimseler savaşmaktadır. Bu kimselerin yüzüstü bırakılacakları da (la yedurruhum men hazelehum/yahzuluhum) ifâdesiyle de haber verilmiştir. Raid Salah, Filistin ile Suriye’nin (Şam-Kudüs ekseni) kaderinin ikiz olduğunu ifâde ederek şunları söylemektedir: “Suriye devrimi kesinlikle Filistin devriminin bir devamıdır. Filistin ve Suriye halkı iki vahşi işgalin altında inim inim inlemektedir. Suriye’nin özgürlüğü Filistin’in özgürlüğüdür. Şam’ın özgürlüğü Kudüs’ün özgürlüğüdür. Emevi Camii’nin özgürleşmesi Mescid-i Aksa’nın özgürleşmesidir. Suriye’de kiliselerin özgürleşmesi Filistin’de Kıyamet Kilisesinin özgürleşmesidir (http://www.scn-sy.com/ar/news/view/6988.html).”

Şam-Kudüs hattının hareketlenmesi, yaklaşık olarak 100 yıl sonra gelen yeni bir seferberlik ilanıdır. Dikey ve yatay hatlar arasındaki etkileşim (interaction-tafaul) ahir zaman konjonktürünü tayin eder. Şam ile Kudüs ribat yurdu, Müslümanların siyâsî otağı (fustat el Müslimin), mahşer ve menşer alanıdır. Kıyamete akış bu bölgede olduğu gibi mahşerin ilk safahatı da burada yaşanacaktır. Ahir zamanda Şam-Kudüs hattı Asr-i Saadetteki Hicaz’ın (Mekke-Medine) yerini alacaktır. Şam’ın öne çıkması tarihi Birinci Dünya Savaşından itibârendir. İkinci Dünya Savaşı bölgeyi teğet geçmiş lakin Birinci Dünya Savaşından yüzyıl sonra yine büyük olayların düğümlendiği coğrafya haline gelmiştir. 

Ebu Davud’un tahriç etmiş olduğu bir hadiste Peygamberimiz (sav) Ali Abdullah Bin Havale el Ezdi’nin elini omzuna atarak ona şöyle demiştir: “Hilafet kutsal topraklara indiğinde (Şam-Kudüs gergefi) zelzeleler, belalar, büyük olaylar gelmiş çatmıştır. O günde kıyamet benim elimin senin kafana olan yakınlığından daha yakındır.”

Yemen veya Hadramut’tan çıkacak bir ateşin insanları Şam bölgesinde mahşere süreceği ifâde edilmiştir.

Mehmet Niyazi Özdemir Bey’in Çanakkale Mahşeriyle anlatmaya çalıştığı yüzyıl önceki Çanakkale mahşeri bugün Şam bölgesinde yaşanıyor. 20’inci yüzyılın melheme veya mahşerlerinden birisi Çanakkale’de yaşanmıştı. Yüzyıl sonra bu mahşer veya melhemelerden bir diğeri Şam’da yaşanmaktadır. Muhaddislerden İbni Recep el Hanbeli, Fedailu’ş Şam (Şam’ın Faziletleri) adlı eserinde bu mahşeri anlatmaktadır. Ahir zaman olaylarının düğümlendiği coğrafya Ortadoğu coğrafyasıdır. Onun merkezinde ise Kudüs-Şam hattı yer almaktadır. Hadislerde belirtildiği gibi Hazreti İsa’nın nüzul alanı Şam/Dimeşk’tir. Müslim ve birçok hadis kitabının temas ettiği gibi Hazreti İsa’nın ineceği mekân Şam’ın doğusundaki Beyaz Minare’dir. Bu Beyaz Minare’nin Emevi Camii’nin olup olmadığı tartışmalıdır. Bununla birlikte Emevi Camii Şam’ın doğu tarafına düşmektedir. Bazı rivayetlerde de nüzulünden sonra Şam Mescidine gelerek burada halka katılacağı ve onlarla birlikte Deccal’ı takibe yöneleceği rivâyet edilmektedir. Deccal ise Kudüs’te Müslümanları kuşatmış bir haldedir ve Babü’ Lüd’de bulunmaktadır. Bugün Babü’l Lüd yakınlarında ise Ben Gurion Havaalanı bulunmaktadır. İsrail’in en önemli ulaşım merkezlerinden birisidir. İsrail’in dünya ile dış bağlantısını temsil etmektedir. İsrail’in Gazze’ye Temmuz/Ramazan saldırısı sırasında Filistinlilerin füzeleri sonucu burada uçak seferleri yer yer iptal edilmiş ve aksamıştır. Hz. İsa Deccal’ı burada yakalayacak ve Hazreti İsa’nın şahsiyetini intihal etmiş çalıntı bir kimlik olan Deccal panzehiri Hazreti İsa’yı gördüğünde tuzun sudaki erimesi gibi eriyecektir. Hz. İsa’nın yerine geçirilmiş ve geçen iki şahsiyetten ilki Romalılar tarafından infaz edilen Yahuda İskaryot’tur. İkincisi de Hazreti İsa’nın kutlu nefesi tarafından ortadan kaldırılacak olan Mesih ed Deccal’dır. Yalancı kurtarıcıdır. 

Görüldüğü gibi Mesih ve asimetrisi Deccal’ın buluşma/kapışma noktası Filistin ve Kudüs civarıdır. Burada farklı bir remiz dahi var. Deccal’ın Hazreti İsa’nın yerine geçmesi gibi keza Filistin ile İsrail janus veya müteşabih ahvaldendir. Deccal’ın tasfiyesiyle insanlık kurtulacağı gibi İsrail’in ortadan kalkmasıyla da mazlumlar derin bir nefes alacaktır. Bugün İsrail dünya sisteminin beynidir. Deccal sistemi küresel olmakla birlikte faaliyet merkezi Filistin olacaktır. Bu sistemin; İsrail-Batı ittifakının tasfiyesi Mesih-Mehdi beraberliğiyle sağlanacaktır. Kudüs ve Şam çevresinde savaşan dindar topluluklar Mehdi ve Mesih’in yardımcısı olacağı gibi buna mukabil İsrail de Deccal’ın dayandığı yapı olacaktır. Deccal sadece sistem veya şahs-ı maneviden ibaret olmayacaktır. Yahudilerin Deccal’a tabi olmaları siyasi sistemine tabi ve dayanak olmaları ve uymalarıyla izah edilebilir. Mesih’in nübüvvetle gönderildiği ilkinde Yahudiler ve Roma kendisine düşmanlık gütmüştür. Nüzülünden veya ikinci gelişinden sonra ise tarihin asimetrisi ve bir anlamda rövanşı alınacaktır. Deccal’ın siyasi sınıfı Yahudiler ise sosyal sınıfı ise kimi kadınlar olacaktır. Burada remzen 20 ve 21’inci yüzyılın feminist yüzyıl olduğuna bir işaret vardır. 20 ve 21’inci yüzyıla Amazonlar çağı demek de mümkündür.z

Deccalizm sonuçta İslam âlemine karşı bir ittifaklar zinciridir. Bunun merkezinde ifade edildiği gibi İsrail ile Batı ittifakı vardır. Bu ittifakın Mesih-Mehdi beraberliğiyle def edilmesinden sonra sırada Yecüc Mecüc ittifakı vardır. Sıra Yecüc ve Mecüc ittifakına gelecek. Muhtemelen bu Rus-Çin ittifakına tekabül etmektedir. Arap Baharı sonrasında Suriye ve Filistin olayları dikkate alındığında bu iki kampın arasında pek de bir fark olmadığı ortaya çıkmaktadır.

 Muhammed Bin Said Reşid el-Barudi’nin ifadesiyle İsrail, İslâm âleminde diktatörler yahut mülk-i cebri döneminde kurulmuştur. Son hilafet dönemine (ar raşide) girilmesiyle birlikte İsrail sona erecektir. Bu merhaleyi açacak da Mehdi’dir. Muhammed Bin Said Reşid el Barudi’nin ifadesiyle Mehdi’nin zuhuruyla birlikte bu iğreti yapılar ve sistemler ortadan kalkacak hile düzeni sona erecektir. Deccal ve sistemi aldatma ile iş görür. Sıdk ve sadıklar ondan uzaktır. Böylece hile yolu ve hilenin efendileri ortadan kaldırılacaktır. Claire Hoy, Victor Ostrovsky’nin birlikte yazdıkları Hile Yolu (By Way Of Deception) kitabı Mossad’ı ve İsrail’in ruhunu anlatmaktadır. Mehdi ve Mesih aleyhisselam kurulu küresel hile ve güce dayalı düzenini yıkacaklar. 2 Batı'nın ideolojier, Doğu'nun ise dinler ürettiğini söyleyen Huntington Batı’nın üstünlüğünün medeniyetinden değil ateş gücünden ve bunu iyi kullanmasından kaynaklandığını söylemektedir. Batı ırkçılıklı vahşetin harmanlandığı bir coğrafyadır. Roma gibi bugünkü Batı da savaşlarla ayakta durmaktadır. Belki sonu da Mesih’in ifade ettiği gibi ‘silah çeken silahla ölür’ meselene uygun olacaktır. 

Şam’ın özelliklerinden birisi ahir zamanda Müslümanların otağı yani idare merkezi olmasıdır. Hazreti Peygamber (sav) Şam’ın veya Guta’nın bu özelliğini ‘fustat el Müslimin’ olarak ifade etmektedir.

Muhaddis İbni Recep el Hanbeli, Fadailu’ş Şam (Şam’ın faziletleri) adlı eserinde ilginç nakiller yapmaktadır. Tin Suresi ahir zaman coğrafyasından söz etmektedir. Bu sure indiğinde Peygamberimizin çok sevindiği ifade edilmektedir. Bu surede Tur’dan ve emin beldeden (Mekke) ve onun ötesinde incir ve zeytinden bahsedilmektedir. Müfessirlerin ekserisine göre Tin Şam ve dayandığı Kasyun dağıdır. Zeytün ise Zeytin Dağı ve Kudüs’tür. Bu itibarla bu surede Haremeyn’e atıf varken aynı zamanda Tu Dağına, Kudüs ve Şam’a da atıf vardır. Mustafa Kemal Tekirdağlı Hoca Mevlâna Mustafa Özeren'e Latince olarak Tin suresini yazdırıyor ve ondan sonra da herkese Latince öğrenmeyi teşvik etmesini telkin ediyor. Risale-i Nur’da ÜÇÜNCÜ KÜÇÜK MES'ELE’de buna dair bir bahis bulunuyor.

Elbette kıyametle alakalı birçok uluslararası ilişkilere dair detay ve siyasi alamet bulunuyor. Bunlardan bir kısmı Yahudilerle alakalıdır. Bir kısmı da siyasi devrelerle alakalıdır. Huzeyfe (radiyallahu anh)’den rivayet edilen hadiste İslam tarihi beş döneme ayrılıyor. Bunlardan ilki nübüvvet dönemidir. 23 yıllık süreyi kapsamıştır. İkincisi hilafet ve hulefa-i raşidin dönemidir (30 yıl). Sonrasında Emevilerle başlayan ve Osmanlılara kadar uzanan ümera dönemi (hulefadan sonra ümera, ısırıcı emirlik veya saltanat dönemi de denilir) sökün ediyor. Dördüncü dönem ise Osmanlı’nın yıkılmasıyla başlayan cebabire veya diktatörler ve diktatörlükler dönemidir. Ümera dönemi otoriterler cebabire ise totaliterler ve diktatörler dönemidir (mülk-i cebriye). Beşince dönem olarak da hilafet (ikinci hilafet) dönemi müjdelenmiştir. 3 Dördüncü yani diktatörler döneminde Türklerin camileri ahır yapacakları da rivayet edilmektedir. Burada Kemalist rejim döneminde yapılanlara atıf bulunmaktadır.Kıyamet alametlerinin en barizlerinden birisi sosyal ve hukuki alanda Batı’yı taklittir. Hadiste ifade edilen Hıristiyan ve Yahudileri taklit çığırı, Batılılaşma sürecidir. Kadınların açılması bunun sosyal boyutunu temsil ettiği gibi İslama dayalı hukuk yerine Batı hukukunun kabulü de Batılılaşmanın başka bir alana yansımasıdır. Medeniyet perdesi altında İslam dünyası batılılaştırılmıştır. 

Ahir Zaman Sürecinin Bir Âlameti Olarak İsrail’in Kurulması ve Ortadan Kalkması

İsrail’in kurulması belki kıyamet sürecinin küçük ve orta âlametleri zemininde ve zımninde tecelli etmiştir. İsrail’in müjdelenen nihayeti ve zevali ise büyük alametler arasında gerçekleşecektir. Hadiste kıyamet kopmadan Müslümanların Yahudilerle savaşacakları ve Müslümanların Yahudileri tepeleyecekleri bunun üzerine Yahudilerin ağaçların ve taşların arkasına sığınacaklarını ve ağaç ve taşın dile gelerek Müslümana ‘ Ey Müslüman; Ey Allâh’ın kulu! Arkamda bir Yahudi var gel, öldür’ diyeceği rivayet edilmiştir. Aynı hadiste Garkad ağacının müstesna olduğunu ve bu ağacın Yahudi ağacı olduğu beyan edilmektedir. Temmuz/Ramazan savaşı sırasında Gazzelilerin attıkları bazı füzelerin İsrail’in elindeki çelik kubbe ile karşılandığı ve engellendiği gibi yine Garkad türü ağaçların da bu işlevi gördüğü de ifade edilmektedir.Şimdiden Garkad ağacı Müslümanlarla Yahudiler arasındaki savaşta işlevini icra etmekte ve yapısını ortaya koymaktadır. İsrail’in zevali hadislerde belirtildiği gibi aynı zamana İsra Suresinin başındaki ayetlerde de icmalen anlatılmaktadır. Burada Müslümanların İsrail’in kurduğu yükseltileri ve aynı zamanda sistemini yerle bir edeceği müjdelenmektedir. İsrail’in tarihi; başlangıcı ve sonu, hem ahir zamanın küçük alametlerine hem de büyük alametlerinin başına tekabül ediyor. İsrail yaşlandıkça kıyamete daha fazla yaklaşmış oluyoruz. Kısaca İsrail’in kurulması büyük alametler faslına tekabül ediyor. Zira Hazreti İsa’n nüzülü büyük alametler meyanındadır. İsrail’in kuruluşu ile zevali arası, Mehdi’nin zuhuru ile İsa’nin hüzülü ve Deccal’ın çıkışı dönemlerini kapsamaktadır. Çünkü misyonları ve coğrafyaları birbiriyle ilintilidir. Ondan sonraki siyasi alametlerden birisi Kehf Suresinde anlatılan Yecüc ve Mecüc topluluklarının ortaya çıkışıdır. Nesefi Medariku’t Tenzil adlı tefsirinde Yecüc ve Mecüc adlı kavimlerin Türk topraklarıyla sınır olacağını ifade etmiştir. Bu da Rus-Çin havzasını ve ahirzamandaki ittifaklarını akla getirmektedir. Bölgeden İsrail ve Batı ittifakının çekilmesiyle birlikte onların lerini bu ittifak doldurmak isteyecektir. Yecüc ve Mecüc’ün devreye girmesi tali bir adımı teşkil edecektir. Müslümanlar onlara da karşı koyacaklar ve Tur’da işleri bitecektir. Allah şerlerinden halas eylesin.

Dipnotlar:

1 Biladü’ş Şam: Ardu Ribatin ve cihadin ve hasmin ile yevmi’l kıyame, Muhammed Bin Said Reşid el Barudi, Daru Ammar, s: 24

2 Biladü’ş Şam, s: 26

3 Biladü’ş Şam, s: 25

4 Fi zilali’l akideti’l İslamiyye, müellifi Alaeddin Polevi, s: 227, Dizgi Ofset.

5 http://www.sahafahyemen.net/show24798.html

Kasım 2014

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak