Ara

Adım Hamne

Adım Hamne

Sizlere Asr-ı Saâdet'ten sesleniyorum Sevgili Kardeşlerim.

Adım Hamne, Mus’ab’ın eşi Hamne.

Uhud’un eteklerinde yiğit mücâhidler zâlim müşriklerle amansız bir savaşın içindeydiler. Mücâhidler müşriklere karşı direniyor, oluk oluk kan akıyor, biz mü'min kadınlar ise Medîne’de Sevgili Peygamberimizin (sav) mescidinde ellerimizi açmış zafer için duâ ediyorduk. Yüreklerimiz ağzımızda, heyecan ve merak içinde cepheden haber bekliyorduk. Güzel bir haber, zafer müjdesi için, sevdiklerimizin sağ sâlim geri dönmesi için gözyaşları döküyor, aksi bir haber gelmesi durumunda ise savaşmak için hazırda bekliyorduk.

Ben de Uhud’a ciğerpârelerimi göndermiş, yüreğim onlarla Uhud’a gitmişti. Dayım Hz. Hamza’yı şehîd etmek için Uhud’a gelen özel kâtiller vardı. Kocam Mus’ab b. Umeyr ise İslâm ordusunun sancaktârıydı. O gün sıkı sıkı sarıldığım kızım Zeyneb’le duâlar ediyor, tüm sevdiklerimizin sağlığı için Rabbimize yalvarıyorduk.

Biz endîşe içinde gelecek bir haber beklerken Medîne’de ânîden bir uğultu yükseldi, şehir kaynamaya başladı. Savaşın kaybedildiği, Sevgili Peygamberimizin şehit olduğu konuşuluyordu. Gök kubbe âdetâ Medîne’nin üstüne yıkılmıştı. Gözyaşlarımız, ağıtlarımız ve feryatlarımız semâlara ulaştı.

Bu haberi alınca artık burada duramaz, çâresizce bekleyemezdim. Uhud’a doğru koşmaya başladım, sevdiklerimden bir haber almaya koşuyordum. Ensârın kadınları da yollara dökülmüş Peygamberimizin durumunu öğrenmek istiyorlardı. Nihâyet Uhud’a ulaştım, yaralıları tedâvi etmeye, gâzîlere su dağıtmaya başladım. Sonra uzaktan yaralı haldeki Efendimizi gördüm. Sevincimizden ağlıyor, Allâh’a şükrediyorduk. Ne kadar çok sevinmiştim, yüreğim nasıl coşmuştu bir bilseniz. Hemen Allah Rasûlünün yanına koştum.

Sevgili Peygamberimiz (sav) beni görünce durdu ve:

- Ey Hamne, sevâbını Allah’tan umarak sabret, dedi.

Yüreğim durmuştu, korkuyla:

- Kim için Yâ Rasûlallah? diye sordum.

-Dayın Hamza için.

Yüreğimin bir parçası koptu. Yüreğim sızladı. Ama metânetimi bozmadım ve:

- Bizler Allâh’ın kullarıyız ve yine ona döneceğiz. Allah onu affetsin, şehâdetini mübârek eylesin, dedim.

Sevgili Efendimiz bana bir daha baktı, sonra da:

- Hamne, sevâbını Allah’tan umarak sabret, buyurdu.

Anlaşılan o ki imtihanım çok büyüktü! Bir daha sordum:

- Kim için Yâ Rasûlallah?

- Kardeşin Abdullah için.

Kardeşim Abdullah, Uhud’un kahramânı, zâlimlerin vücûdunu parçaladığı, organlarını iplere dizdiği şehit, cennet yolunda dayısı Hamza’dan ayrılmamıştı. Kardeşimin acısı ciğerlerimi dağladı ama sükûnetimi, metânetimi zor da olsa kaybetmedim, yine aynı cevâbı verdim: 

- Bizler Allâh’ın kullarıyız ve yine ona döneceğiz. Allah kardeşimi affetsin, şehâdetini mübârek eylesin.

Sevgili Peygamberimiz, bana bir daha baktı ve:

- Hamne, sevâbını Allah’tan umarak sabret, dedi.

 Acı haberler beni ilmik ilmik yakıyordu. O an dünyâ durdu. Artık dayanacak mecâlim kalmamıştı. Kalbim atmıyor, nefes alamıyordum. Çünkü geride haberini almadığım bir tek kocam Mus’ab kalmıştı.

- Kim için Yâ Rasûlallah? diye sorduğumda:

- Kocan Mus’ab için, dedi.

Yıkıldım yakıldım bir anda. Evimin direği çökmüştü. Kendimi kaybetmiştim. Çığlığım yükseldi göklere:

- Vay başıma gelenler! diye. Dağlar taşlar feryâdıma ortak oldular.

İslâm’ın sancaktârı, Medîne’nin fâtihi, Kureyş’in en yakışıklı en zarif delikanlısı, Kocam, Zeyneb’inin babası şehîd olmuş, Uhud’da toprağa düşmüştü.

 Peygamber Efendimiz feryâdımı görünce:

- Kadının yanında kocasının ayrı bir yeri vardır, buyurdu.

Bana ve yetim kalmış kızım Zeyneb’e duâ etti.

Sevgili kardeşlerim, sizlere Asr-ı Saâdet'ten seslendim.

Uhud’dan sonra nice kadınlar dul, çocuklar yetim kalmıştı. Zâlimlerin karşısında etten bir duvar oluşturan kahraman mücâhidlerimiz evlerimizin ve çocuklarımızın değil Allâh’ın dîninin derdine düşmüş, bizleri, sevdiklerini Allah ve Rasûlüne emânet etmişlerdi. Biz geride kalanlar ise hiç bir zaman Mevlâmıza isyân etmedik, kaldığımız yerden dîn-i mübîn için yaşamaya devâm ettik. O gün din yoluna verdiğimiz kurbanlar en sevdiklerimizdi. Yarın ve sonrası için ise din yoluna kurbân olmak için sıramızı bekledik her dâim. İslâm dâvâsı kıyâmete dek sürecek ve bu toprağa nice kahramanlar, kurban niyetine düşecek. Sırasını gözetleyen nice kahramanlar sıraya girmişken, zamânı gelince yola revân olmuşken sahi siz bu yolun neresindesiniz kardeşlerim? Zor soru vesselâm.

Eylül 2024, sayfa no:  50-51 

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak