Ara

Adım Alkame

Adım Alkame

Adım Alkame.

Size Asr-ı Saâdet'ten yazıyorum.

Uzunca yıllar Peygamberime hizmet etme şerefini yaşamış biriydim. Mümkün olduğunca iyi işler yapmak istesem de her insan gibi benim de bazen hatâlarım eksiklerim mutlaka oluyordu. Nihâyetinde her ömür gibi benimki de bir yerde son bulacak ki zamânı gelmişti. Ölüm döşeğindeydim artık. Ölmek üzere olduğum halde, bir türlü son nefesimi veremiyor, şehâdet getiremiyordum. Dilim bağlanmıştı sanki. Sahabeden arkadaşlar bu durumu cihan sultânı Peygamber Efendimize anlatmaya karar verdiler:

- Yâ Resûlallah! Ölmek üzere olan bir genç var. Bir türlü şehâdet getiremiyor, dili çözülmüyor...

Bunun üzerine Peygamberimiz (sav):

- Bu genç namaz kılar mıydı? diye sordu.

Beni yakînen tanıyanlar şöyle yanıtladı:

- Kılardı ya Resûlallah! İçki içmez, kumar oynamazdı.

Allah Resûlu bunun üzerine arkadaşlarıma benim evli olup olmadığını ve komşularımla olan ilişkimi sordu. Yanındakiler, benim evli olduğumu ve komşularımla da sorunumun olmadığını söyleyince Peygamber Efendimiz şöyle dedi:

- Annesi var mıdır? Vakti zamanında annesinin gönlünü hoş tutmuş mudur?

Peygamberimizin bu sorusu benim hatâlarımın yoğunlaştığı noktaydı. Pişmanlıklarımın boğazıma düğümlendiği andı bu an.

Kısa süren bir sessizlikten sonra:

- Hayır yâ Resûlallah. Annesine karşı âsî bir evlat idi. Karısı uğruna annesinin gönlünü çok kırdı, incitti, diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Resûlu:

- Beni hemen o yaşlı kadına götürün, dedi.

Yola koyulup annemin kapısına geldiler. Annem çalan kapısını açıp Peygamber Efendimiz’i karşısında görünce, ağlamaya başladı.

- Hoşgeldin Yâ Resûlallah. Adımına rahmet olsun. Nedir senin buraya kadar yorulmana sebep olan? deyince Peygamberimiz şöyle dedi:

- Senin bir oğlun varmış. Şu an ölüm döşeğinde son nefesini vermeye uğraşırmış. Nasıldı oğlun sana karşı? Memnun musun evlâdından? Hakkın ona helâl midir?

Yaşlı annem ağlayarak başladı konuşmaya:

- Hayır yâ Resûlallah! Hakkım evlâdıma helâl değildir. Beni hep üzüp incitmiştir. Kalbimi kırmıştır.

Evlendikten sonra, karısıyla birlik olup beni ihmâl etmiş, hatırımı sormamıştır..

Allah Resûlu, anneme şöyle dedi:

- Tamam anacığım. Mâdem hakkını helâl etmiyorsun, gel bu işi bu dünyâda iken çözelim.

Allah Resûlu, yanına annemi de alarak, benim evime gelmek üzere yola çıktılar. Yanındakilere dönerek:

- Bahçeye büyük bir ateş yakın. Ortasına da büyük bir kazan koyun! Daha sonra hasta genci yatağından çıkartıp buraya getirin, onu bu kaynar kazana atalım, deyince annem hemen atılarak:

- Yâ Resûlallah ne yapıyorsun? Evlâdımı gözlerimin önünde mi yakacaksın? dedi.

Peygamber Efendimiz bunun üzerine yaşlı anama dönerek:

- Neden anacığım? Sen evlâdıma hakkımı helâl etmem dedin. Bu dünyâda ben yakmasam, öbür dünyâda evlâdın senin gözünün önünde işte aynı bu şekilde yanacak. Ana hakkını helâl ettirmeyenin cezâsı budur, deyince yaşlı anam ağlayarak:

- Tamam yâ Resûlallah tamam. Hakkım evlâdıma bin defa helâl olsun, dedi.

Yaşlı annem sözünü tamamlar tamamlamaz, ölüm yatağımda dilimin bağı çözülerek Kelime-i Şehâdet getirmeye başladım. Peygamber Efendimizin ve etrâfındakilerin gözyaşları içinde son nefesimi vererek Hakk'ın rahmetine kavuştum.

Bu benim hayâtımın son demleriydi. Bir ucunda cennet diğer tarafında cehennem vardı. Rahmet kapısını açacak anahtar ise Peygamber Efendimizin şefkatiyle bana hakkını helâl eden anneciğimdi.

Size şimdi geçmiş ötelerden sesleniyorum sevgili kardeşlerim. Peygamber Efendimiz (sav) anne ve baba hakkının Allah (cc) hakkı olduğunu söylemiş ve durumun ehemmiyetini bana da size de haykırmıştır. Ben fânî âlemde az kalmıştı ki helâk olacaktım anne hakkından dolayı. Size sesleniyorum canlar, anne ve baba ne büyük hazîne imiş. Hayatta iken kıymetlerini bilelim, duâlarını ve helâlliklerini her dem almaya çalışalım.

Nisan 2024, sayfa no: 36-37

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak