Ara

Adâlet Tevhîdin Özüdür

Adâlet Tevhîdin Özüdür

Hz. Ömer’e(ra) nisbet edilen “Adâlet mülkün temelidir.” sözü; adâlet devletin, âilenin, kardeşliğin, toplumun, sistemin kısaca en küçüğünden en büyüğüne tüm oluşumların mozaiği ve onları bir arada tutan en önemli harcıdır demektir. Çünkü adâletin olmadığı bir yerde tefrîka vardır. Kaos vardır. Zulüm ve haksızlık vardır. Böyle bir yerde birlik değil olsa olsa bölücülük olur. Ayrımcılık olur. Bu da berâberinde bölünmeyi ve ihtilâfı getirir. Onun için adâlet bizzat tevhiddir ya da onun ayrılmaz ve tamamlayıcı parçasıdır denebilir. Peki, tevhîd mi adâleti, adâlet mi tevhîdi gerektirir? İşte bu kısa yazımızda adâlet ve tevhîd ilişkisine temas edeceğim.

Kelime anlamı olarak adâlet, “davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmak (Allah hakkında kullanıldığında ‘şirk koşmak’)” gibi mânâlara gelen bir mastar isimdir.

Adâlet, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde genellikle “düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvâya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık” gibi anlamlarda kullanılmıştır.1 Ancak Nahl sûresi 90. âyetinde: “Muhakkak ki Allah, adâleti, iyiliği, akrabâya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenâlık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”2 Emredilen “adâlet” kelimesine başta Abdullah İbni Abbas(ra) ve Hz. Ali(ra) tevhîd anlamı vermişlerdir. Onlara göre buradaki “Allah adâleti emreder”den maksat şudur: “Allâh'a hamd etmek, şükretmek, kulluk etmek ve O’nu kelime-i şehâdetle “ شهادة ان لا اله الا الله” Allâh'ı birlemek (tevhîd) ve putlara ibâdet etmemek emredilmiştir.”3

Sehl bin Abdullah et-Tüsterî de bu âyette emredilen “adâleti”, “lâ ilâhe illallâh Muhammedün Rasûlullah “لا اله الا الله محمد رسول الله” kelime-i tevhîdi ve Allâh'ın peygamberi Hz. Muhammed’in sünnetine tâbi olmayı emreder” şeklinde tefsir etmektedir. 4 

Buna göre adâlet kavramının tevhîdle âdetâ et ve tırnak gibi ayrılmaz bir ikili olduğunun üzerinde durmaya çalışacağız.

İtikādî Adâlet (Tevhîd)

Allâh'ın(cc) Hz. Âdem’den kıyâmete kadar gelecek olan bütün kullarını peygamberleri aracılığıyla tevhîde dâvet etmesi ve bu konuda kulları arasında herhangi bir ayrım yapmaması adâletin tâ kendisidir. Çünkü bu konuda dâvet edilen tevhîdde, peygamberlerin ortak dâvâsında ve dâvet edilenler arasında birlik (tevhîd), adâlet, eşitlik vardır.

Bireysel Fizyolojik Adâlet (Tevhîd)

İnfitâr sûresinin yedinci ve sekizinci âyetlerinde insanın fizyolojik ve fizyonomik yapısındaki uyum, âhenk ve estetik görünüm, adâlet kavramıyla ifâde edilmektedir. Bu da Allâh'ın en büyük âyeti olan insanın vücûdundaki tevhîdi göstermektedir. Organları meydana getiren trilyonlarca hücrenin uyum ve birlik içinde çalışmaları, organların dengeli ve birbirine yardım ederek hayâtiyetini devâm ettirmesi, orantılı büyümeleri aralarındaki tevhîdle olmaktadır. “Ey insan! Seni yaratıp seni düzgün ve dengeli kılan, seni istediği bir şekilde birleştiren, ihsânı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?”5

Ruhsal Adâlet (Tevhîd)

“Başka âyetlerde de insanın rûhî ve mânevî yapısında bulunan ve İslâm filozoflarınca inâyet ve nizam kavramlarıyla açıklanacak olan denge (itidâl) ve âhenk, adâlet kavramının şümûlüne giren “ahsen-i takvîm” (bk. et-Tîn 95/4) ve “tesviye” (bk. eş-Şems 91/7) tâbirleriyle dile getirilmiştir.”6 Bu durum da insanın ruh hâlinin tevhîdi yâni ahlâkî olgunluğu anlamına gelmektedir. Bütün aşırılıklardan uzak kalmaya, belki ahlâkî kemâlâta da tevhîd denebilir. 

Toplumsal Sosyolojik Adâlet (Tevhîd)

Allah size, mutlaka emânetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.”7 Bu âyet-i kerîmeyle emânetin ehline verilmesi, insanlara eşit davranılması ve insanların arasında meydana gelen anlaşmazlıklarda adâletle hüküm verilmesi toplumsal vahdetin en önemli etkenleridir. Bu âyetin iniş sebebi sevgili Peygamberimizin Ka’be'nin anahtarını henüz müslüman olmayan bir müşrikten alıp Hz. Ali’ye vermesidir. Bu âyetten sonra kendisine anahtar iâde edilen müşrik, kendisiyle ilgili âyetin indiğini duyunca kelime-i tevhîdi getirmiş ve müslüman olmuştur. İşte bu toplumsal dengenin ve birliğin harcı olan adâlettir. 

Hucurât sûresindeki âyet ise; mü'minler arasında meydana gelen anlaşmazlıkta onların arasında adâletle hüküm vermeyi telkîn ettikten sonra toplumsal birliği bozmaktan vazgeçinceye kadar müeyyide uygulanmasını emretmektedir. “Eğer mü'minlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şâyet biri ötekine saldırırsa, Allâh'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adâletle düzeltin ve (her işte) adâletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.”8

Kur’ân-ı Kerîm’de adâlet sıfatından yoksun olan kişi dilsiz, âciz ve hiçbir işe yaramayan bir köleye benzetilerek böyle birinin, adâlet fazîletini kazanmış, dolayısıyla doğru yolu bulmuş olanla bir tutulamayacağı bildirilmiş (en-Nahl 16/76), böylece adâletin bir kemâl sıfatı olduğuna işâret edilmiştir. İnsanın Allah nezdinde en üstün değer ölçüsü olan takvâ (el-Hucurât 49/13) erdemine nâil olabilmesi için âdil olması (el-Mâide 5/8) ve adâletli söz söylemesi (el-En‘âm 6/152) gerekir. Esâsen doğrulukla (sıdk) birlikte adâlet (adl) de ilâhî kelâmın birer niteliğidir (el-En‘âm 6/115).9

Küresel Adâlet (Tevhîd)

“Kur’ân-ı Kerîm’de İslâm toplumunun bir niteliği olarak geçen “vasat ümmet” (bk. el-Bakara 2/143) tâbirindeki vasat kelimesi de bütün müfessirlerce “adâlet” mânâsında anlaşılmıştır. Buna göre İslâm ahlâkı ictimâî bünyede de aşırılıklardan uzaklığı, dengeli ve uyumlu bir hayat tarzını öngörmüştür.”10 Bu da yeryüzünde yaşayan bütün insanların adâlete ihtiyaçları olduğunu ve adâletin dünyâdaki birlik ve düzenin olmazsa olmazı olduğunu haber vermektedir. Özellikle günümüzde yeryüzünün birliğini temin eden bu ümmetin bu özelliğini kaybetmesi zulüm ve haksızlığın yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Filistin ve Gazze bunun en büyük örneğidir. Yeryüzüne hâkim olan kâfirlerin taraflı ve adâletsiz tutumları insanlığın birliğini bozmuştur. 

Kozmolojik Adâlet (Tevhîd)

“Güneş ve ay bir hesâba bağlı (olarak hareket ederler). Otlar ve ağaçlar (Allâh'a) boyun eğerler. Göğü Allah yükseltti ve mîzânı (dengeyi) O koydu. Sakın dengeyi bozmayın.”11 âyetlerinden ve benzer âyetlerden anlaşıldığına göre Allah bütün kâinâtı bir denge üzerine kurmuştur. Bu denge adâlettir. Adâlet de kâinatta tevhîdin ve bütün sistemin uyum ve birlik içinde devâm etmesinin teminâtıdır. Eğer bu denge yâni adâlet bozulursa ekolojik birlik tamâmen bozulur. 

“Diğer bir ifâdeyle adl, vücûbdan imkâna, butundan zuhura, saf zâttan taayyüne, sübûttan vücûda geçişin başlangıç noktasıdır. Zât-ı ilâhî dâimâ gizli kalmaya meylederse de ulûhiyyet devamlı olarak tecellîler vâsıtasıyla kendini açığa vurmak ister. Adl zât-ı ilâhî ile ulûhiyyet arasında bir denge kurar. Varlıkları bu adl meydana getirdiğinden âlemde sâdece adl vardır. Zîrâ her şey adl ile yaratılmış ve yerli yerine konulmuştur. Bu anlamdaki adl, kâinattaki kusursuz ve mükemmel dengeden ibârettir.”12 

Adâlet o denli önemli bir dinamik ki tesis edilemediğinde tevhîd de yıkılıyor. Çünkü adâlet-tevhîd alanları birbiriyle çok katmanlı bir ilişkiye sâhip. Bazen sebep-sonuç ipiyle birbirine bağlanırken, bazen de kolon-kiriş misâli birbirini destekliyor. İkisi de birbirini besleyip mümkün kılıyor. Bir tarafta oluşan bir yara, diğer tarafa ayniyle zarar verebiliyor. O hâlde tevhîd, adâlete; adâlet ise tevhîde varlık zemîni oluşturuyor denebilir.

Dipnotlar:
1 Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, “adâlet” TDV İslâm Ansiklopedisi 1988 (İstanbul) 1/ 341-343 
2 Nahl 16/90
3 İbni Cerir Et-TaberÎ. Tefsirut-Taberi, Darul Hicre (Kahire) 14/ 335; Fahrettin er-Razi, Mefatihu’l Gayb, daru’l Fikr, 1981, 20/103
4 Sehl Bin Abdullah et-Tüsteri, “Tefsiru’t-Tüsteri, Darul Kutubil İlmiye, 2002 (Beyrut) 92.
5 İnfitar 82/7-8-9
6 Çağrıcı, age
7 Nisâ 4/58
8 Hucurât 49/9
9 Çağrıcı, agy
10 Çağrıcı, age
11 Rahmân 55/6-8
12 Prof. Dr. Süleyman Uludağ, “adl”, TDV İslâm Ansiklopedisi 1988 (İstanbul)1/ 388

Mart 2024, sayfa no: 8-9-10

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak