Ara

Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’nın Yazdığı Naat-ı Şerîf

Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’nın Yazdığı Naat-ı Şerîf

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikāl eden klasik Türk edebiyatının önemli sîmâlarından ve Türk milletinin son dönemde yetiştirdiği mümtaz âlimlerden birisi de, farklı alanlarda eserler kaleme almış velûd bir yazar olan ve İstanbul Müftülüğü vazîfesini sürdürürken vefât eden Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’dır. 

Osmanlı Devleti’nin son döneminde ilim ve sanat ehli bir âile içerisinde yetişmiş olan Güzelyazıcı, “Şeref” mahlasını kullanarak aruz ve hece vezninde yüzlerce şiir kaleme almıştır. Onun şiir sahasındaki çalışmalarından olan Eylül Yaprakları adlı eseri 1938 yılında, Gönül Yolcuları adlı eseri de 1944 yılında sağlığında yayınlanmış, vefâtından sonra ise, 582 manzûmeden oluşan Dîvân’ı, Emrah Gökçe tarafından çalışılarak neşredilmiştir. Şiir kitaplarının arka kapaklarındaki listelerden basılacaklar arasında bulunduğu tesbît edilen Bahar Dalları, Hakikat Çiçekleri, Telden Tele, Mezar (Makber naziresi) adlı eserlerine ise ulaşılamamıştır. 

Güzelyazıcı, Dâru’l-Fünûn’a bağlı İlahiyat Fakültesi’ni okuduğu yıllarda, “Ben o deryâdan bir katreyim” dediği Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın özel talebesi olmuş ve kendisi, hocasından çok istifâde ettiğini beyân etmiştir. Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı bir vaazında Elmalılı’yı ilk ziyâretini şöyle anlatır:

“Fakîr, hamd ü senâ olsun ehl-i ilimden de kemâlli insanlarla hamd ü senâ olsun mevsuf ehl-i takvâdan yüksek insanların, ehlullahtan adamların elini öptüm de, mübâreklerin bilirim ne olduğunu. Allah adamları acîb. Ben ilk olarak kıymetli hocalardan Küçük Hamdi Efendi’yi merhûmu ziyâret ettim, yeğeni götürdü beni. Hoca görmemişiz, evet var hocalarımız ama, onu görünce hoca kalmadı gözümde. Şurada, mübâreğin huzuruna çıktığımız zaman, şöyle bir zeytin gözlerini tepeden tırnağa kadar şöyle bizi bir süzdü, fakîre de bir iltifat etti, yeğenine dedi ki: “Bu gizli evliyâyı nerde buldun da getirdin bana?” Ne güzel de bizi bağladı kendisi, iltifat bu. Dedim: “Hoca Efendi, inşâallah duâ buyurun da o gizli evliyâ iltifâtı hakîkata tebeddül etsin inşâallah.” Onun üzerine biraz görüştük, dedi ki: “Hoşuma gittiniz.” “Siz”, tuttu, “Şimdi” dedi, “Siz buraya tabii vaaz dinlemek için geldiniz” dedi, “hoca dinlemek için geldiniz”. Bize tuttu mübârek;

استعیذ بالله ان اللذین لا یرجون لقائنا و رضوا بالحیوة الدنیا و اطمئنوا بها واللذین هم عن آیاتنا غافلون اولیئك مأویهم النار بما كانوا یكسبون

bu âyet-i celîleyi (Yûnus sûresi, 10/7-8) okudu ve bundan bir buçuk saat konuştu, ama ne konuştu. Artık ne konuştuğunu size anlatmak için kısa olmak üzere, kapıdan çıktığım zaman yolumu şaşırdım, nereye gideceğimi bilemedim. O kadar bir azîm fennî ilim içinde kalmışım. Şimdi düşününüz bu nedir? Ben o zaman anladım ilim adamı neymiş, ulûm-i şer’iyye ile donanan insan neymiş, o bir âlem. O bir ilm-i hikmet yıldızı, bak şimdi topraklarından hâtıralarını toplamaya çalışıyoruz. Bereket versin ki Allah, ihsan buyurdu bir tefsir bıraktı arkasına 9, 8 ciltlik şeyi ile berâber, fihristi ile berâber 9 ciltlik. Türkçedir de elhamdülillâh, okuyor herkes. Çook güzel, ince, feyz ü bereketlerle donanmış mübârek bir şeydir. İşte o bir hâtırası bize oldu, yeter. Bunlar Allâh’ın dostları, bak şaşırdım nereye gideceğimi bilemedim.”1

Bir Peygamber (sav) aşığı olan Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’nın naat-i şerîf türünde dîvânında 34 şiiri bulunmaktadır. Yayınlanmayan şiirlerinden biri de “Hamdi Bey Efendi Hazretlerine” ithâfıyla yazdığı şiirdir, naat-i şerîf türünde olup onun Rasûlullâh’a (sav) olan derin aşkının tam bir tezâhürü niteliğindedir. Makālemiz, Elmalılı’nın metrukâtında bulunan ve Güzelyazıcı’nın eserlerinde yer almayan ve ilk defa yayınlanacak olan naat-i şerîfi üzerinedir.

Güzelyazıcı naat-i şerîfine, Peygamber Efendimiz (sav)’in sevgisinin, aşk ve muhabbetinin olmadığı gönül gülbahçesinin, sonbaharda solup sararmış bir bahçe gibi olduğunu, O’nun aşk ve muhabbet mahallinin ise cennetler olduğunu ifâde ederek başlamaktadır. Güzelyazıcı, Efendimiz (sav)’e olan aşk ve muhabbetini naat-i şerîfiyle şöyle ifâde etmeye çalışır:

Yâ Rasûlallâh! İltifatlı saba rüzgârın her renk meyvenin bulunduğu bağa ikrâm edilen esintidir, gönüllere ferahlık veren sesin ruhlara candır. Zülüflerinden açılan her bukle sırların bahçesidir, iki gözün sırlı rızâ çiçekleridir. Necm sûresinde buyurulan “İki yay kadar” yakın olduğun ilâhî işârettir şüphesiz, hilâl kaşların ise şanlı mîrâcındır. Yaratılış goncasını aşk ve şevkin sarsa revâdır, gül yüzünün bahçıvanı Allah’tır (cc). Gönül dünyâsına lütfettiğin hayat suyun, aşk himmetin, sonsuzluk âleminden dökülen çağlayandır. Pâk ayağının tozu dizilmiş vicdan yıldızlarıdır, senin olduğun yeryüzü semâlardır. İnci sözlerin, îmânın nûr ipliğine dizilmiş Allâh’ın göklerine Samanyolu’dur. Alnın bir baştan bir başa insanların ve cinlerin kıblesidir, Mekke ve Medîne meleklere secde yeridir. Geçmiş ve gelecek herkesin ilmi sendedir, yüzün zamânın nûr aynasıdır.

İrfânın vehmi perde çekilmiş hakîkatler senden bilinirken, dimâğın “ol-olur” fezâsıdır. Varlık âlemini, garkolmuş dönen yıldızları vecde getirdin, cihânın güneşi ezelden senin hasretini çeker. Yâ Rasûlallâh! Benim murâdım naatının bereketi ile lütfuna dâhil olmaktır, senin şefkat kanatların eman yurdudur. Kalb iklimimde korku ve ümit mahşeri yüzer, senin feyzinle gönlüm sevinç içerisindedir. Aşk çiyinle ikrâm et, kulun Şeref süslensin ki seni methetme bahçesinde bir fidandır yâ Rasûlallâh. 

Na’t-i Şerîf

Hamdi Bey Efendi Hazretlerine2

    Mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün

1 Gönül gülzârı sensiz bir hazândır yâ Rasûlallah
   Bahar-ı sâha-i aşkın cinândır yâ Rasûlallah 

2 Sabâ-yı iltifâtın bâg-ı gûne nefha-i tekrîm
   Nevâ-yı inşirâhın rûha cândır yâ Rasûlallâh

3 Açılmış sünbül-i esrârdır her ‘ukde-i zülfün
   Dû çeşmin nergis-i râz-ı nihândır yâ Rasûlallâh

4 “Fe-kâne kâbe kavseyni”n3 ilâhı remzidir bî şek
    Hilâl-i ebrûların mi’râc-ı şândır yâ Rasûlallâh

5 Sararsa ‘aşk u şevkinle revâdır gonca-i hılkat
   Gül-i ruhsârına Hakk bag-bândır yâ Rasûlallâh

6 Serâbistân-ı dilde âb-ı lutf himmet-i aşkın
   Bekâlardan dökülmüş çağlayandır yâ Rasûlallâh

7 Gubâr-i hâk-i pâkin dize dize necm-i vicdandır
   Zemîn-i âsitânın âsumândır yâ Rasûlallâh

8 Dürr-i lafzın dizilmiş rişte-i envâr-ı îmâna
   Semâvât-i Hüdâ’yâ kehkeşândır yâ Rasûlallâh 

9 Cebînin kıblegâh-i ins ü cândır yekser-i ‘âlemde
   Harîmin secdegâh-i kudsiyândır yâ Rasûlallâh

10 ‘Ulûm-i evvelîn ü âhırîni hâmil olmuşsun
      Yüzün âyine-i nûr-i zamandır yâ Rasûlallâh

11 Hakâyık perde-pûş vehm-i irfânken bilen senden
     Dimâgın bir fezâ-yı kün fe-kândır yâ Rasûlallâh

12 Getirdin mâ-sivâyı vecde encüm-i devr-i müstağrak
     Sana müştâk ezel mihr-i cihândır yâ Rasûlallâh

13 Murâdım yümn-i na’tınla dahîl-i lütfun olmakdır
     Cenâh-ı şefkatin dâru’l-emândır yâ Rasûlallâh

14 Yüzer bir mahşer-i havf ü recâ iklîm-i kalbimde
     Fuyûzâtınla gönlüm şâdımândır yâ Rasûlallâh

15 Kerem kıl şebnem-i ‘aşkınla süslensin Şeref benden
     Ki bâg-ı midhatinde bir fidandır yâ Rasûlallâh

Dipnotlar
1 https://www.youtube.com/@AbdurrahmanSerefGuzelyaziciTR, Ders 2, Fatiha-i Şerîf (Rabb Terbiye) 42:57 – 45:54 dakika arası)
2 Güzelyazıcı’nın, hocası Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’a ithaf ettiği şiiridir.
3 Necm sûresi, 53/9. Meâli: “İki yay kadar.”

Kasım 2023, sayfa no: 58-59-60-61

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak