Dyt. Fatma Yıldız Arslan[1]
Hangi yaşta olursak olalım şişmanlık, zayıflık, karaciğer yağlanması, kolesterol veya tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı gibi sorunlarla karşılaşmamız mümkün. Uygulanacak tedavi konusunda hep bir erteleme veya ümitsizliğe kapıldığımız olmuştur. Şikâyetlerimizin çözümü için ilk önce gereken tetkikler yapılıp problem tespit edilmeli, sonra da en uygun beslenme programı hazırlanmalıdır.
Doğadaki her besinin bir kıymeti vardır. Bize düşen ölçülü tüketmektir. Birinden birini çok fazla tüketmek diğerinin dengesini bozar. Örneğin; süt kıymetli bir besindir. Fazla tüketilirse kansızlık yapar. Eti tamamen hayatınızdan çıkarırsanız kansızlık ve B12 yetersizliği yapar, fazla tüketilirse kolesterolü artırır. Muz potasyumu yüksek bir besindir kramplara iyi gelir enerji kaynağıdır ama fazla tüketilirse kabızlık yapar şeker hastalarının kan şekerini yükseltir. Bunun gibi birçok örnek verilmesi mümkündür.
Problem ne olursa olsun, ister kilo fazlası ister, zayıflık, şeker hastalığı, karaciğer yağlanması vs öncelikli tedavi her zaman BESLENMEDİR. İyi bir beslenme planı olmadan en güzel ilaç tedavisi de olsa yeterli fayda sağlamaz. Kısa süreli çözüm olsa da tekrarlanır. Kaliteli besin pahalı olan değildir. Doğal, temiz ve ölçülü olandır.
Hatalı beslenmenin düzeltilmesi, sağlıklı bir yaşam için gereken kuralların hayata geçirilmesi, daha mutlu, huzurlu ve sıhhatli bir ömür için hastalıkların tedavisinde beslenme alışkanlıklarının oturtulması için 40 gün sihirli bir terimdir ve yeterlidir.
Yapılması gereken tek şey kararlı ve istikrarlı olmaktır. Beslenme tedavilerinde özellikle şişmanlık diyetlerinde ve şeker hastalıklarında yapılan en büyük hata hemen yiyecekleri kesmektir (örneğin ekmeği kesmek, pilavı, makarnayı hiç yememek vs). Hâlbuki her ne olursa olsun yemekleri tamamen kesmek veya çok az yemek hiçbir zaman çözüm değildir.
O halde kişisel özelliklerine (boy, kilo, yaş, çalışma şartları, alışkanlıkları) göre hazırlanmış bir beslenme planı ile 40 günlük bir programa başlanıp, acele etmeden istikrarlı adımlarla takip edilmelidir. Önemli olan kişinin vücudunun ihtiyacı olan besinlerin dolayısıyla alınan vitamin ve minerallerin yeterli olmasıdır.
40 günlük takipte yapılması gerekenler:
- Başlangıçta yeterli ve dengeli hazırlanmış bir diyet planı kişiye fazla veya az gelebilir. Diyetisyeninin hazırladığı diyeti uygulamaya başlamadan önce günün hangi saatinde ve hangi kıyafetle tartıldığını not etmeli haftada bir gün aynı gün aynı saatte aynı kıyafetle tekrar tartılmalıdır. Hafta içinde başka tartılmamalıdır.
- Bir hafta sonrasındaki kilosu ile öncesini karşılaştırmalıdır.
- Haftada ortalama yarım veya bir kilo vermeyi hedeflemelidir.
- İlk hafta kilo vermeyebilir. Bir iki hafta sabır ve istikrarla devam etmelidir.
- Egzersizlerini aksatmamalıdır. Şunu hiç unutmamalıdır ki yapılan egzersizin de diyetin de sonuçlarını bir iki hafta sonra görmeye başlar.
- Bu nedenle ilk haftalarda kilo vermese bile telaşlanmamalıdır.
- Alışkanlıkları değiştirmenin zor olduğu unutulmamalı, bunlar için azimle alternatif geliştirilmelidir. Örneğin yemekten önce su içmeniz isteniyor ve yapamıyorsanız suyun içine birkaç damla limon, portakal gibi bir meyve damlatarak içmeyi deneyin. Pırasayı yemek olarak sevmiyorsak kavurarak yumurtalı deneyin, soğanı çiğ yemiyorsak yemeklere pişmiş bol koymayı deneyin gibi.
- Diyet esnasında halsizlik, baygınlık, baş dönmesi, kabızlık vs gibi problem yaşıyorsa diyet planı tekrar gözden geçirilmelidir. Şikâyetlerin çözümüne göre tekrar düzenlenmelidir.
- Hazırlanan beslenme planı kesinlikle normal şartlardaki alışkanlıklara ters düşmemelidir.
Böylelikle diyete adaptasyon ve sonuç alma işlemi gerçekleşerek 40 gün içinde diyet planı kişinin normal alışkanlıkları haline
[1] Beslenme ve Diyet Uzmanı
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak