Ara

Yûnus Emre’nin Tapduk Emre’de Gördüğü Dost Yüzü

Yûnus Emre’nin Tapduk Emre’de Gördüğü Dost Yüzü

Yûnus Emre’yi yetiştiren, Yûnus Emre’nin kimlik dokusunu ören isim şeyhi Tapduk Emre’dir. Yûnus Emre’nin Tapduk Emre’yi bulması kolay olmamıştır. Halvet ve riyâzetlerini Tapduk Emre’nin dergȃhında geçirdi. Seyr u sülȗku sürekli ve ciddîydi. Dervişlik eğitimi oldukça ciddî, terbiyesi devamlı ve muhabbeti derindi. Tapduk Emre’nin dergȃhına her dâim odun taşırken dergȃha lâyık görmediği eğri odunlarla sembolik anlatımda bulunmaktadır. Odunların düzgünlüğü nefsinin ermişliğini sembolize etmektedir. Eğri odunları dergȃha sokmayışı eğri ve sakat benlik dokusuyla dergȃhta konaklamadığını belirtmektedir.1 Yûnus Emre’nin intisâbında ana unsur muhabbetti. O şeyhinin hakîkatini görmüş, şeyhinin erdirici gücüne meftûn olmuş, tasavvufta mertebe katetmeyi şeyhine muhabbetle sağlamaya çalışmıştır. Dervişliğin bir heves değil bir dâvâ, mürşidinin sıradan değil hakîkat önderi olduğunu bilmiş ve mürşidine lâyık bir duruş sergilemiştir.2 Vardugunuz illere şol safâ gönüllere Baba Tapduk ma’nîsin saçduk elhamdülillah.3 diyen Yûnus Emre her dem mürşidini yȃd etmiş, Tapduk Emre’nin yoluna baş koymuş, şeyhinin mesajını yaymaya çalışmış, şeyhinin kadr u kıymetini bilmiş, onu candan sevmiş ve onunla yol almıştır. Tapduk Emre’nin hayat iksirini yudumlamış, onun diriliş muştusunu insanlığa sunmuş, şeyhinin istikamet çizgisini devâm ettirmenin çabasını görmüştür. Yûnus Emre, Uşda Miskîn Yûnus eydür Tapdug’umuz dost yüzidür İnanmayan işbu söze eydebilsin eytdügini.4 dermiştir. Şeyhine olan düşkünlüğünün sebebini ortaya koymuş ve şeyhinin sîmâsını dost yüzü diye tanımlamıştır. Yûnus insanlık neşvesine ve insanlık hakîkatine meftundur. Aradığı hakîkati şeyhinin dost cemâlinde bulmuştur. Hz. Ebubekir (ra)’ın gördüğü ve hayrân olduğu Peygamber Efendimiz (sav)’in vechesindeki ilâhî nûru Ebucehil’in göremeyip düşmanlık beslemesi gibi, Peygamber Efendimiz’in vârisleri de herkes tarafından hakkıyla tanınmamaktadır. Mürşid-i kâmilin taşıdığı hakîkati gören göz, o hakîkati idrâk eden bir sîmâ olabilmek için onun kıymetini idrâk etmek ve onda saklı bulunan cevheri görmek gerekmektedir. Yûnus Emre de Tapduk Emre’nin yoluna baş koymuş, ondaki mânâ hazînesinden irfan incilerini elde etmenin çabasını gütmüştür. Ne denli bir değere sâhip olduğunun farkında bulunan Yûnus Emre kendi deneyimiyle ballar balını bulan dervişlere seslenmekte, Tapduk Emre gibi Hakk erine kavuştuğu için Allâh’a duâcı olmaktadır. Çünkü aşk meydanı Arş-ı A’lȃ’dan yücedir. Ȃşıklar meydanına katılanlar yükselişe ermiştir. Yûnus sen Tapduk’a kılgıl duâlar Âşıklar meydanı arşdan uludur.5 Yûnus Emre’m bu sözi can içinde söyledi Söyleyen bî-çâre Yûnus Tapduk Emre’m sırrıdur.6 Tapduk Emre’nin sırrına eren, Tapduk Emre’den esrȃr ilmini alan, insanlık dersini Tapduk Emre’nin huzûrunda tamamlayan, kendisinin zȃt tecellisine ermesini sağlayan Yûnus Emre şeyhi Tapduk Emre’ye nasıl duâcı olmasın ki? Tapduk Emre aşk elinden zehr-i kȃtil sunar Yûnus Emre’ye. Aşk öyle zehirdir ki ne bâtıl bırakır ortada ne küfür. Aşk öyle zehirdir ki günâhın da isyânın da kökünü kazır. Aşk kötülüklerin zehri ve iyiliklerin ilacıdır. Aşk elinden zehr-i kȃtil sunan Tapduk Emre, kapısındaki gedâları sultan kılar. Eksik gelenleri tamam, zayıf olanları güçlü ve darda olanları huzurlu kılan Tapduk Emre’ye Yûnus sevdâlıdır. Gözünü ve gönlünü mürşidinin yolunda açık kılmış ve şöyle seslenmiştir: Yûnus sen Tapdug’una kıl duâyı İçersün zehr-i kâtil bu ‘ışk elinden.7 ‘Işk sultânı Tapduk durur Yûnus gedâ bu kapuda Gedâlara lutf eylemek hem kâidedür sultâna.8 Tapduk Emre’nin cemâlini görmeye meftûn olan Yûnus Emre kendisini deli divâne kılan bu Hakk dostuna hayrandır. Kendine kulluk tȃcı giydiren mürşidinin yoluna revân olur. Dervişlik yolunda söze gelir, şeyhinin sohbetinde demlenir ve üstâdından aldığı muştuyu Anadolu insanının gönlüne nakşeder. Şeyhinin elinden bâde içen Yûnus, diliyle Hakk’a nidâ, gönlüyle Hakk’a niyâz eder. Yine esridi Yûnus Tapduk yüzün görelden Meger anun gönlinden bir cur’a şerbet içdi.9 diyen Yûnus Emre üstâdıyla tanıştıktan sonra dünyânın vefâsızlığını anlar. Dünyâdaki beyhûde yaşamın insanı nasıl dertten derde saldığını görür. Dünyânın karârının olmadığını, dünyâyı kendine mesken tutmadığını görür. Dünyâ köprüsünden selâmetle geçilmesini hedefler. Kimi ve neyi neden sevdiğini, kime ve neye neden bağlandığını görür. Vefâsızlardan medet ummaz, vefâ ehline nazar eder, şeyhinin kıymetini derinden hisseder ve der ki: Sorun Tapduk’lu Yûnus’a bu dünyeden ne anladı. Bu dünyenün karârı yok, sen neyimiş, ben neyimiş.10 Yûnus şeyhinin gönlüne tercüman, şeyhinin efkȃrına meftûn, dâvâsına bende, yoluna revan ve hasretine yanan bir isimdir. Derviş gönlü dertlidir. Yûnus da şeyhinin yolunda dert küpü olmuştur. Tapduk Emre’yi tanıdıktan sonra başka hiçbir şeyi gözünde büyütmez. Başkalarının neler dediği, başkalarının hakkında ne tür desîseler oluşturdukları ve başkalarının ileri geri konuşmaları umûrunda değildir. Yûnus esriyüben düşdi susakda Çagırur Tapdug’ına ‘âr gerekmez.11 diyerek mürşidinin varlığıyla güç kazanmış, gayrı kimsenin sözüne aldırış etmez. Tapduk Emre gibi bir server görmez. O kendini dâimâ dervişler kitlesinin hizmetinde bir nefer görür. Tapduk Emre hem velî, hem bilge hem de mürşiddir. Böylesi bir değerin göz ardı edilmesi nasıl mümkündür? Âdetâ kulaklarımıza küpe olurcasına bizlere yürekten seslenir: Şeyh u dânişmend u Velî cümlesi birdir er yolı Yûnus’dur dervişler kulı Tapduk gibi serveri var.1 Şeyhinin çağrısını İsrâfil (as)’ın sȗra üfleyişine benzetir. İsrâfil (as)’ın sȗra üfleyince bedenlerin dirilişini sağlaması gibi mürşidi Tapduk Emre ölü ruhları diriltir ve hasta gönüllere derman kılar. Tapduk Emre gönüllerin hekimi, uyanışın habercisi, dirilişin muştusudur. Sözü tesirli, nazarı güçlü ve îmânı kavîdir. Yûnus kendi benliğini Tapduk Emre’nin sevdâsında eritmiştir. Mürşidinin kanâatine karar kılmış, şeyhinin erdemli yürüyüşüne revân olmuş, tatlı sözlerine kulak vermiştir. Yûnus dizelerinde kendinden değil şeyhinden bahseder: İsrâfil sûrı urıcak her bir sûret nefsüm diye Ben anmayım hiç Yûnus’ı Tapduk gele ol dem dile.13 Yûnus bir tokanıdı kondı Tapduk kolına Ava şikâre geldi bu yuva kuşı degül.14 Özetle Yûnus, bir dervişin mürşidine ne denli gönül verdiğinin en canlı örneğidir. Müridin mürşidine olan bağlılığı muhabbet esâsına dayanır. Mürid mürşidini Allah için sever. Mürşid-i kȃmiller müridlerini Allâh’ın ahlȃkıyla ahlâklandırır. Mürşid-i kȃmiller müridlerini kendilerine değil Hakk’a kul ve köle kılarlar. Kendilerinden değil Hakk’ın yolundan bahsederler. Yûnus Allâh’ın yolunu kendisine gösterdiği için üstâdına hayrandır. Çünkü Tapduk Emre Allâh’ın adına yaraşır bir ömür sürmüş, Hakk’ın yoluna baş koymuş, ilmi ve irşâdıyla müridlerini Allah yoluna revan kılmıştır. Prof. Dr. Kadir Özköse Dipnotlar: [1] Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, sad. Orhan F. Köprülü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara 1993, s. 267. 2 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 268. 3 Mustafa Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı, MEB yay., İstanbul 1997, c. II, s. 376. 4 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı,  c. II, s. 503. 5 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,  c. II, s. 104. 6 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,   c. II, s. 138. 7 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,  c. II, s. 347. 8 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,   c. II, s. 379. 9 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,  c. II, s. 493. 10 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,  c. II, s. 175. 11 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,  c. II, s. 156. 12 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,  c. II, s. 74. 13 Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı Tenkitli Metin,  c. II, s. 409. 14 Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 268.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak