Ara

Velûd Âlim İsmâil Hakkı Bursevî / Yasir Çelebi

Velûd Âlim İsmâil Hakkı Bursevî / Yasir Çelebi

Bir ömrün nasıl îfâ edileceğini eserleriyle beşeriyetin hayâline resmeden, Bursa’ya yeni bir çehre kazandıran İsmail Hakkı Bursevî 1063/1653’te Bulgaristan’ın Aydos kasabasında dünyâya gelmiştir. Bursa’da 30 yılı mütecâviz ikametinden ve orada vefâtından dolayı “Bursevî’’ nisbesiyle meşhûr olan Bursevî , “Hakkî’’ mahlasını kullanır. 

İstanbul’un Aksaray semtinde yaşayan Babası Mustafa Efendi, Bursevî’nin doğumundan bir yıl önce kasabada çıkan yangınla evini ve eşyâlarını kaybetmesi üzerine Aydos’taki çiftliğine gider ve orada ikamet etmeye başlar.

7 yaşında vâlidesini kaybederek yetîm kalan Bursevî büyükannesinin yanında kalmaya devâm eder. Aynı sene Osman Fazlı’nın halîfelerinden Şeyh Ahmet Efendi’nin yanında ilim tahsîline başlamış, kendisinden okuma-yazma ile birlikte Arap ve Türk dilleri üzerine ilk kültürünü almıştır.

Bu sıralarda Mustafa Efendi’nin samîmî dostu ve Osman Fazlı Efendi’nin halîfelerinden Şeyh Abdulbâki Aydos’a uğramış, Bursevî’nin ilim tahsîline devâm etmesi için Edirne’ye gelmesini talep etmiştir.

Hocası Ahmet Efendi’nin yanında 5 yıl süren tahsîlinden sonra Abdulbaki Efendi’nin talebi üzerine Edirne’ye gönderilen Bursevî orada 7 yıl ikamet eder ve bu süre zarfında kendisinden sarf, nahiv, mantık, fıkıh, kelâm, fenn-i âdâb, meânî, beyân, tefsir gibi ilimleri tahsîl ederek zâhirî ilimlerde ciddî yol kat eder. Uzun boylu süren bu ilim yolculuğunda, sarf ve nahiv ilminden İbnü’l- Hâcib’in Şâfiye ve Kâfiye’sini, mantık ilminden de birçok risâleyi ezberlemiş, fıkıhtan İ.Halebî’nin Mültekâ’sını, kelâmdan Şerh-i Ramazan ve Hayâlî Çelebi hâşiyeleri ile birlikte Taftazânî’nin Şerhu’l-Akâid’ini, meânî ve beyandan es-Sekkâkî'nin Miftâhu’l-ulûm’unu, usûl-ı fıkıh’tan İbn-i Melek, tefsirden de Beyzâvî’yi ve daha birçok eser okumuştur. Osman Fazlı’nın diğer bir halîfesinden de kelâm ve fıkha dâir bâzı metinleri okur.

Bursevî 20 Yaşında Bir Gençdir!

On seneye yakın Edirne’de kalan Bursevî, Ulemâ şehri Evliyâ diyârı Azîz İstanbul’a sefer ederek oradaki üstâdlardan, tahsîl ettiği ilmi tahkîm etmeyi, bundan ziyâde bu ilmi tasavvufla tezyîn etmeyi istiyordu.

Hocasının Osman Fazlı Efendi’ye tahrîr ettiği mektubu alır almaz İstanbul’a koşan ve Fazlı Efendi’nin dergâhına kavuşan Bursevî yeniden doğmuştu.

Rahle-i tedrîsatla iştigâl eden Osman Fazlı Efendi o vakitlerde talebelerine ilm-i âdâb okutuyordu. Hakkı’yı bâzı suâller sorarak halkasına katan Fazlı Efendi, ona Celvetiyye tarîkatının âdâbını öğretip bâzı evrâdı tevdi ederek savm-ı dâimî tavsiye eder. Üstâdının şerh ettiği Tenkîh metnini, Sâdî’nin Gülistân’ını, Mevlânâ’nın Mesnevî’sini ve daha farklı alanlarda muhtelif metinleri tedrîs eden Bursevî derslerde hocasının takrirlerine nihâî kıratta ihtimam gösterir.

İlmî tedrîsâtın yanında güzel yazıya ve terennüme de pek ihtimâm gösteren Bursevî zamânının en meşhur hattatlarından Hafız Osman Efendi’den hat meşk eder. Güzel yazı ona göre rızkın kapılarını açan bir ameldir. Bir eserinde “Güzel yazı esbâb-ı rızıktandır’’ diyerek cümle ehl-i ilmi güzel yazıya teşvîk eder.

Hüdâyî Hazretleri’nin nice eserlerini bestelemiş ve hocasına terennüm ederek ilâhi ile ilâhî perdeleri aralamaya çalışmıştır. Bursevî'ye göre mûsikî şeytâniyete hizmet etmediği takdirde sahîh ve güzeldir. Hakk ile irtibâtı kopuk cümle ilâhiler balmumundan peteklerdir bal değil.

Balkanlarda Cevelân Eden Bir Rûh!

İslâm’ın en mühim temel taşlarından birisi zekâttır. Vererek temizlenmek, nefsi tezkiye etmek. Büyüklerimiz zekâtı mahza mal varlığına inhisâr etmediler, bütün bir hayâta teşmîl ederek ilmin, evlâdın, sohbetin, aşkın zekâtını da verdiler. İlmin zekâtını, onu bütün cihâna ulaştırmakta gördüler.

Üsküb’e Sefer

3 senede İstanbul’daki ilim tahsîli nihâyete erdiği vakit 23 yaşında idi. 1086/1675’te şeyhi onu kendi halîfesi olarak üç sûfî ile berâber Üsküb’e gönderir. Üsküb’e vardıklarında şehrin yabancısı oldukları için şehrin ribâtına inerler. Belli bir müddet burada kaldıktan sonra vîrâne haldeki bir zâviye îmâr edilip Bursevî’ye tahsîs edilir. Bu sırada refikleri ile berâber civar câmilerdeki vaazlara gidip gelirler. Henüz tedrîs ve irşâd faâliyeti başlamamıştır. Bu zâviyede de belli müddet kaldıktan sonra zengin bir kadın, güzel ve ferah bir zâviye inşâ ettirir ve birçok mal vakfeder. Kadının yaptırdığı bu yeni zâviyeye intikâl eden Bursevî, eski zâviyeyi de refiklerine hediye olarak bırakır.

Yirmi dört yaşında iken Mahallî meşâyihinden Mustafa Uşşâkî’nin kızı Ayşe hâtun ile evlenir.

Ve nihâyet şeyhi Osman Fazlı Efendi’den tedrîse başlaması için bir mektup gelir. Gelen mektup ise şöyledir:

“Oğlum Şeyh İsmail Efendi! Bâde’t-tahiyye hıfz-ı Hakk’ta olasız. ‘Ve’mur bi’l ma’rûfi venhe ani’l-münkeri’… münkerât-ı kavliyye ve fiiliyyeden hazer edip tahzire mukayyet ol. Levh-i dilde mahv eyleyip Hakk’a bak. ‘Ve lâ tekün ke-sâhibu’l-hût’ hitâbına nâzır ol. İnşâallah sizin yüzünüzden erbâb-ı istidâdı Allah Teâlâ vakti geldikçe cezb eyleyip ol diyârı fetheder. Hemen sabûr ol, şekûr ol, kaaim ol, sâim ol, tâkî ol, münzevî ol, suizanna bâis olacak mevâzi töhmetten hazer edesiz. Eğerçi dâvet olsa da icâbet eyleme, hemen basîret ile kaim ol. Ne veçhiyle olursa olsun halkı ilme ve amele dâvet edip i’tikâdiyyat ve ameliyat ile terbiye eyle ve ulûm-ı edebiyyeden ifâdeye çalış; hazırda ve gâibde cümle hakkında iyi söyleyip âsârı takrîr ve tahrîrden hâlî olma. Ne veçhiyle olursa olsun isbât-ı vücûd edip kendini izhâr eyle.”

Bu mektupladır ki Bursevî irşâd ve tedrîs faâliyetine başlar. Bursevî’nin feyyâz neşir hayâtı başlamış, Üsküp’te iken Nühbetü’l-Letâif adlı eserini kaleme almıştır.

Üsküp’te sîreti sûretine uymayan, şerîata muhâlif hareket eden şeyhlerle, imamlarla pek geçinemiyordu. Vaazlarında mütemâdiyen bu noktaya temâs eder, ahâliyi ve şeyh görünümlü zevâtı ihtâr ederdi. Bu durumdan hoşlanmayan Üsküp müftüsü tehditvârî bir mektup irsâl ederek Bursevî’yi susturmaya çalışır. Lâkin nâfile! Meseleyi Bursevî ile çözemeyeceklerini anlayan ahâli onu kendi şeyhi Osman Efendi’ye şikâyet ederler. Osman Efendi bir mektupla biraz sükût etmesini ister. Bu mektupla belli müddet ihtâra ara veren Bursevî, Şîrâzî’nin şu beytini hatırlar:

Pend-i Hakîm ayn-i savâbest u mahz u hayr 

Ferhunde-baht ân ki be-sem’ rızâ neşîd 

(Hakîmin öğüdü doğruluğun tâ kendisidir ve tamâmen hayırdır. Onu işitip kabûl eden bahtiyar bir kimsedir.)

Üsküp’te benzeri hâdiseler taaddüt edince şeyhi onu Köprülü’ye gönderir. 14 ay Köprülü’de kalır. Civar kasabalardan Bursevî’nin nâmını, ilmî dirâyetini duyan ahâli kendisini Usturumca’ya dâvet ederler. Bursevî şeyhinin izni ile Usturumca’ya yerleşir. Bu şehirde pek ferah bir hayat süren Bursevî Usturumca’da 30 ay ikamet eder. Taşköprüzâde’nin münâzara ve âdâba dâir risâlesini burada şerh eder.

Balkanlarda muhtelif birçok şehirden onu dinlemeye gelirler. Öyle ki ahâli Bursevî’yi müftülüğe intihâb ederler. Müsâade için şeyhine mürâcaat ettiklerinde Osman Efendi: “Ehl-i takvâ ehl-i iftâ’ olamaz, tasavvuf tarîki tarîk-i ruhsat değil tarîk-i azimettir” meâlinde mânidâr cevabıyla, Bursevî’yi müftülükten men eder.

Balkanlarda 10 sene hizmet eden Bursevî Osman Efendi’nin çağrısı üzerine Edirne’ye gider. Üç ay kadar Edirne’de kalan Bursevî ile Şeyhi müştereken fusûsu’l-Hikem okurlar. Odaya hiç kimsenin girmesine izin vermezler. Zîrâ kitap herkesin anlayacağı seviyede değildir. Tasavvufun en ince mebâhisi o kitapta mevcuttur.

Bursevî Edirne’de iken şeyhine Bursa’daki halîfesi Sun’ullâh’ın vefât haberi gelir. Birkaç gün şakirdine Bursa şehrinin güzelliğinden, oradaki medfun velîlerden bahseder. Vefât haberinden belli bir müddet sonra "Var imdi seni Bursa'ya halîfe ettim’’ diyerek onu Bursa’ya gönderir.

Rûhâniyetli Şehir Bursa 

Şeyhi şakirdini Bursa’ya irsâl ederken Allâh’ın onu Bursa’ya lâyık gördüğünü, bundan dolayı şükretmesi gerektiğini söyler.

Bursa, Osmanlı Devleti’nin teşekkülünden îtibâren yüzlerce medrese ve ulemâya ev sâhipliği yapmış bir şehirdir.

Yüzlerce âlimin ders verdiği, her mahallenin medreselerle dolup taştığı bir şehirde yekten halka kurmak, ders verebilmek çetin bir işti. Bursevî kendi ilmî dirâyetine güvenerek Bursa’nın en merkezinde yer alan Ulu Câmi’de tedrîse başladı. Ulu Câmi’nin kürsüsünde Peygamberî sofralar kurulmuş, avam ve havastan, yakın-uzak şehirlerden herkes onun sohbetine iştirâk için âdetâ akın ediyordu. Kendinden önce yüzlerce tefsir kaleme alınmış olmasına rağmen Bursevî, Fâtiha’dan başlayarak Kur’ân’ın tamâmını bu ulu kürsüden tefsîr etmeye başlamıştı. Bursevî kadîm tefsir geleneğini kitâbına taşıyor, Mesnevî, Hakîm Senâî, Sâib, Şeyh Mağribî gibi zevâtın beyitlerine, Şeyh-i Ekber’in, Sadreddîn Konevî’nin, Üftâde’nin Hüdâyî’nin kelâmlarına yer veriyordu. Bursevî’nin işbu tefsîrini diğerlerinden ayıran en mühim nokta onun mânevî çeşmeden su içerek sözün özünü, rûhunu yakalamaya çalışması, tefsîri bâtinî lezzetlerle bezemesi, şâhidden gâibe vusûlüyle temâşâ ettiği hakîkatleri tahrîr etmesiydi. Kitâbına verdiği isim de bu ameliyyeye delâlet eden bir nişâne, emâre değil mi? “Rûhu’l-Beyân.’’ Doğrusu kaleme aldığı sâir kitaplarda da bu mahâretiyle temâyüz ediyor. Ezberciliğe temâyül etmeden zâhirden öte derin ve derûnî âleme gavvâs mahâretiyle kulaç atarak Peygamberî rûhu araması…

23 sene yorularak yoğrulduğu, çabalayarak kaleme aldığı Rûhu’l-Beyan artık hitâma ermişti bir erenin elinden. Peygambere de nâzil olmuştu Kur’ân-ı Mübîn 23 senede Rabbinden.

Bursa’da iken farklı zamanlarda altı kez üstâdını ziyâret için İstanbul’a giden Bursevî, Magosa’ya sürgün edilen Üstâdı Osman Fazlı Efendi’yi son olarak orada ziyâret eder. Mürşidi Bursevî’yi kendi yerine tâyin ederek Celvetiyye tarîkatının 32. halkasını oluşturur.

Mütecâviz: Aşan

Velûd: Çok eser veren kimse

Tahkim: Kuvvetlendirme

Mahza: Yalnız, tek

İnhisar: Bir iş veya malın idâresinin bir kişiye bırakılması

Zaviye: Küçük tekke

Ribât: (C.: Ribâtât) Han gibi konaklanacak yer. Tekke.

Sîret-i suret: İç yüzü dış görünüşüne uymamak

Mütemâdiyen: Devamlı surette

Zevât: Kişiler

Esbâb-ı Rızık: Rızkın sebepleri

Mütemâdiyen: Devamlı surette

İntihâb: Seçmek

Zâhir: Aşikâr, açık, belli, meydanda olan

Gavvâs: Suya dalan

Mayıs 2021, sayfa no: 54-55-56-57

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak