Ara

Ruhsal Değerleri Ölçme Cihazı Bulundu

Ruhsal Değerleri Ölçme Cihazı Bulundu
Az çok herkesin başına gelmiştir. Bir sağlık sorunu nedeni ile gittiğiniz doktor sizden genellikle kan tahlili ister. Zira kan değerlerinize bakması lazımdır. Tahlil ise bildiğiniz üzere sizden alınan kan örneği üzerinden yapılır. Bir süre sonra sonucu alırsınız ve doktora takdim edersiniz. Uzun bir liste halinde yazılı bulunan ve çoğunu ancak uzmanın anlayacağı birçok kan değeri sıralanmıştır. Hemogram, hemoglobin, Hematokrit gibi. Değerlerin karşısında iki tane rakam bulursunuz. Bir tanesi olması gereken normal değer, diğeri ise sizde bulunan değerdir. Normal değerin altında görünüyorsa düşük, üstünde görünüyorsa yüksek çıkmış demektir. Nitekim doktorunuz bu değerler istikametinde size bir tedavi reçetesi sunar ve yol gösterir. Bu güne kadar, neden kan değerlerimi normalin altında veya üstünde göstermişsiniz diye doktora saldıran, bağırıp çağıran görmedim. Hasta genellikle kendine yoğunlaşır ve doktorun gösterdiği istikamette bir hayat yaşamaya çalışır. Alması gereken ilaçları saatinde almaya ve uzak durması gereken şeylerden uzak durmaya odaklanır. Kısacası kendisine çeki düzen vermeye çalışır ta ki, kan değerleri normale gelsin. İyi ki laboratuvarlar varmış, iyi ki kan değerleri ölçülebiliyormuş, iyi ki doktorlarımız hemşirelerimiz var deyip sevinmekten başka onlara söylenecek bir sözümüz olamaz. Ancak şu var ki, ruh değerlerimizi ölçüp, onların yüksek veya düşük olduğunu bize söyleyenlere tavrımız ne yazık ki böyle olmamaktadır. Ruh değerleri de neymiş ve kim nasıl ölçüyormuş diye şaşırdığınızı biliyorum. Ruhun değerleri: Öfke, nefret, inat, düşmanlık, kıskançlık, haset, kin, bencillik, cimrilik, sabır, sevgi, şefkat, merhamet, yardımlaşma duygusu, acıma, dürüstlük, diğergamlık, doğruluk ve benzeri değerlerdir. Kan değerlerinin normalin altında veya üstünde olması kişinin hayatını, ruh değerlerinin düşük veya yüksek çıkması ise hem kendisini hem de çevresini hem de ahiretini olumsuz etkiler. Peki hiç merak ettiniz mi ruh değerlerinizi kimin ölçtüğünü ve sonuçlarının ne olduğunu? Aslında her gün, ya eşimiz ya çocuğumuz ya iş arkadaşımız veya komşumuz bir şekilde ruh değerimizi ölçmek için bize yardımcı oluyor ama çoğumuz çıkan sonuç için, neden ruh değerlerimi ölçtün, düşük gösterdin diye o kişiye saldırıyoruz, kendimize dönmek yerine. Eşinizin bir tavrı veya ihmali sizin hemen öfkelenip parlamanıza neden oluyorsa, sizdeki öfke değerinin yüksek olduğunu gösteriyor. Çalışıp bu değeri dengelemek yerine, beni çıldırtıyorsun diye muhataba saldırmak, kan değerini yüksek gösteren doktora saldırmaktan hiçbir farkı yoktur. Kardeşinizin, komşunuzun aldığı yeni ev veya araçtan dolayı kıskançlıktan, hasetten dolayı uykularınız kaçıyorsa, sizdeki kıskançlık ve haset değerleri çok yüksek demektir. Hemen çalışıp bu değerleri normale indirmeye çabalamak gerekmez mi? Fakir fukarayı gördüğün halde umursamıyor ve görmemiş gibi hayatınıza devam ediyorsanız, sizdeki merhamet değeri çok düşük demektir. Hemen dengelenmesi lazımdır. Yardım adına elinizi cebinize atmakta zorlanıyorsanız, yardımlaşma ve şefkat değerleri çok düşüktür diye anlayıp onu normal duruma getirmek için çabalamak en doğru davranış olur. Yemeğin on dakika gecikmesi parlamanıza sebep oluyor ve evde fırtınalar koparıyorsanız, sabır değeri normalin altına düşmüştür ve hemen dengelenmelidir. Ruh değerlerimizi ücretsiz bir şekilde ölçüp elimize verenlere teşekkür etmek yerine onlara saldıranlar, yangın var alarmını duymayan ev sahibi gibidirler. Önce evi sonra kendisi yanar ancak fark eder ama iş işten geçmiştir. Kan değerlerimizin yüksek ve düşük olduğunu gördüğümüzde endişe duyuyor ama ruh değerlerimizi gösterenlere saldırıyorsak burada bir terslik yok mudur sizce? Peki kendimizi başka türlü nasıl test edeceğiz, felaket gelip kapıya dayanmadan? Öfke, nefret, kin, adavet duyguları ile cennete gidilmez. Bir hükümdarın sarayına girince üstümüz başımız X-RAY cihazı ile aranır, zarar verici bir unsur üzerimizde varsa içeri almazlar. Cennet kapısında melekler bizleri içeri almak için yoklarken, sende aşırı öfke, nefret, kıskançlık, düşmanlık, inat unsurları var. Bunlar cennete sokulamaz deyip bizi geri çevirdikleri zaman iş işten geçmiş olmaz mı? İlle de buraya girmek istiyorsan, bu unsurları bırakma yeri var, oraya bırak gel deyip cehennemin yolunu gösterirlerse çok daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız demektir. Eşimizin dostumuzun bize yaptığı en büyük iyiliği görmezden geliyormuşuz meğer. O yüzden her gün bir vesile ile ruh değerlerimizi Allah bize bir şekilde, bir vesile ile hatırlatarak, gönderdiği reçete istikametinde bizleri yönlendirmek istiyor. İslam, ruh değerlerimizi dengeleyen reçetenin adıdır. Bu ilaçları düzenli ve dikkatli kullanmak lazımdır. Kullandığımız halde değişim olmuyorsa, dozajını artırmak gerekiyor demektir. Bence müminin asıl cihadı budur. Zira cihad kelimesi ceht etmek, gayret etmekten geliyor. Nitekim Tebük Seferi dönüşü, doktorumuz bize; küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz diyerek bizlere bu gerçeği hatırlatıyor. Küçük cihatta muhatabımız başkası iken, büyük cihatta muhatabımız bizzat kendimiz oluyoruz. Hedefte biz, yani nefsimiz, nefsaniliğimiz vardır. Eşimiz ile çok sık kavga etmemizin izahı, onun her gün ruh değerlerimizi içeren listeyi elimize verdiği halde, tahlil sonucuna bakmak yerine ona saldırmak anlamına geliyor. Zira bu mantık ile hareket ederseniz, kavgalar bitmez. Tahlil sonuçlarını değerlendirmek yerine doktora saldıran bir hasta hiçbir zaman düzelemez. Doktor ile hep kavga içinde olur. Evdeki kavgalara son vermenin yolu, yüksek veya düşük olan ruh değerlerimize odaklanmak ve onları normal seviyeye çekmekten geçer. Böyle yapılırsa, ev ortamı bir cennet ortamına döner. Evini cennete dönüştürenler, dünyasını cennete dönüştürür. Cennete gitmeden cenneti yaşamış olur ve cennet ehli olur. Cennete giderken yabancılık çekmez. Cennet kapısında tanıdık biri olarak karşılanır. Cennet ehli olmak adına, hepimizin ezbere bildiği aşağıdaki dizeler de bize, kendimize odaklanmamızı önermiyor mu zaten: İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Ya nice okumaktır. Yaşadığı her olaydan sonra kendisine odaklanan, kendisini bir kez daha tanımaya çalışan ve eksiğini gideren kişi, olgun ve erdemli insan demektir. İşte bu kıvamdaki insanlardır ki, çevresinde olan biten her hadisede iç dinamiklerine bakar ve kendini hep test eder, test edenle çatışmaz. Peki eşimize, bizim ruh değerlerimizi sık sık tahlil edip, sonuçları bize gösteren bir uzman olarak bakarsak nasıl olur. Kavga yerine minnettar olmak gerekmez mi bu durumda? Evet eşimiz bizi çıldırtan, delirten biri değil, içimizdeki çılgınlığı ortaya çıkaran bir uzmandır aslında. Bizi uyaran bir dost ve arkadaşın varlığı az bir iyilik mi? Eşine saldırmak yerine, kendisine dönen kahramanlara müjdeler olsun. Bütün ruh değerleri normal çıkanlara müjdeler olsun. Eşiniz ruh değerlerinizi tahlil eden cihazınız, yuvanız cennetiniz olsun. Ferhat Aslan - Psikoterapist ve Aile Danışmanı

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak