Ara

Recep Tayyip Erdoğan İle Röportaj

Recep Tayyip Erdoğan İle Röportaj

  Diyanet İşlerin kuruluş amacı nedir? Diyanet İşleri Başkanlığı bugünkü mevcut zihniyetin kendi şartları içerisinde Türkiye’deki %99 diye oranı  belirlenmiş halkın ihtiyaçlarına güdümlü cevap üzere kurulmuş olan bir müessesedir .Ve nitekim bugüne kadar uygulaması itibariyle  Diyanet İşleri Başkanlığının aslında gerçek maliyeti ile ortada olmadığını görüyoruz .Ve  bugün Diyanet müessesi resmi ideolojinin bir yerde dayatması altındadır .Ve bununla çalışmaktadır. Düşünün ki  Cuma minberinde hutbenin konusunu belirleyecek kadar bir dayatma söz konusudur. Ve bu dayatmaya hizmet etmek üzere  kurulmuş  olan  bir müessesedir. Şu ana kadar  Türkiye’de yaşayan Müslümanların beklediğini diyanet verememiştir.Adeta bir şirket gibi çalıştırılmak istenmektedir. Diyanet teşkilatımızı bu anlayış  ve bu idrak içerisinde kuran zihniyet aslında diyanetin asıl mahiyeti ile  ters düştüğü için beklediğini de alamamıştır. Onun için bugün  Türkiye’de  birçok değişik siyasi gruplar olsun , düşünce grupları olsun Diyanetin üzerinde çok ciddi fikri pazarlıklara girmişlerdir. Kimisi  özelleştirilsin bunun kavgasını veriyorlar.Tabi bunun orta olanını , doğru olanını bulmak şüphesiz ki yine bu ülkede yaşayan Müslüman zihniyeti  kendisi için benimsemiş  olan Müslümanların işidir. Laik ve demokratik bir devletin bünyesinde böyle bir kurumun olması Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş nitelikleriyle sizce çelişmiyor mu? Şimdi Diyanet teşkilatının oluşu aslında laik Türkiye’yi yaşatmaya yöneliktir. Onun varlığı resmi ideolojiyi halk nazarında güçlü kılmaktadır. Çünkü batı laikliği nasıl anlıyorsa, Türkiye laikliği aynen öyle anlamıyor. Batıda kilisenin bir hakkı vardır. Devletin bir hakkı vardır. Devlet kiliseye müdahaleci durumda değildir. Zaman zaman devletin kilisesin  müdahalesinden sıkıntıya düştüğünü , batıdaki bir çok düşünürlerden duyarız ve dinleriz. Zaten laizsizmin kuruluşunda da , laisizmin ortaya çıkışında da temel sebep bu olmuştur. Yani kilisenin devlet üzerindeki baskısından kurtulmak üzere laisizmin kuruluşunu bugünkü düşünceler veyahut da o günkü akıl babaları ileri sürmüştür. ve bu işi böylece gerçekleştirmişlerdir. Türkiye’de bu uygulama  tabi çok farklı girmiştir ve şu anda Türkiye ağzına gözüne bulaştırmıştır bunu. Ve çok korkunç bir çelişki yaşamaktadır. Çünkü laikliği tarif edemiyor . Oradan çelişkiler doğuyor. Ve tabi  bu tarifsizlikler içerisinde diyanetin  yeri de kapanın elinde kalıyor. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor . Onun  için diyanet de oturması gereken yere hala Türkiye’de oturamamıştır. Diyanet İşlerine anayasal bir özerklik tanınması hakkında neler düşünüyorsunuz? Şimdi diyanetin anayasal bir özerkliğe kavuşmasına ben evet diyorum. Bu özerkliği kazanmalı. Özerklikle birlikte diyanet saygınlığını  da kazanmalı. Bu üniter  yapıdan kopmayı gerektirmemeli. Üniter  yapıya bağlı , fakat özerk olmalıdır. Öyle özerk olmalı ki Diyanet Allah’ın koymuş olduğu hükmü  açıklarken  filanca merci bundan incinir mi bu endişeyi taşımamalı . Dolayısıyla bu diyanette kafanın özerk haline getirilmesi lazım. Ve anayasa bu özerkliği öyle vermeli ki adeta anayasa diyanetin özerkliğini koruma altına almalıdır. Niye? Çünkü din Hasan‘la Hüseyin’e  göre değişmez ve değiştirilemez Ne ise olduğu gibi ortaya konulmalıdır. Anayasa  inanıyorum ki  bu ülkede  İslami anlayış  hızlı tekamül edecektir ve geleceği yakalamada da işlev görecektir. Bugünkü diyanetin işlevselliğine bakış açınız nedir? Bugünkü diyanet işlevselliğinden memnun olmak mümkün değil. Bir defa ilmi noktada hakikaten çok ciddi sıkıntı var. Adeta bir memur zihniyetiyle  bugünkü diyanet  mekanizması çalışıyor. Ama diyanetin bu noktada ben inanıyorum ki bu mevcut yapıdan çıkması için  bir defa bu devletten diyanetin maaş almaması lazım. Çünkü devletten maaş alan bir müessese ne olacaktır? Onun ilkeleri korur hale gelecektir.  Diyanet şu anda varlık sebebi olan veya temsil ettiği gibi İslam’ın kurum ve müesseselerini  en ciddi manada  korumak ve  onu aynen olduğu gibi ortaya koymakla mükellef olmalı. Bu noktada tabi şu andaki işlevi sağlıklı  değil diyanetin. Ben inanıyorum ki  eğer diyanet teşkilatı devletten maaşını almaz, bağımsız bütçeye diyanet kavuşabilirse  diyanette  görev yapan ta en başındakinden en alt noktadaki yetkililere kadar bütün oradaki görevli insanlarımızın çeşitli vakıflardan veyahut da bu bağımsız bütçeden maaşını alması halinde  ben inanıyorum ki diyanet bu ülkede  hem bir saygınlık  kazanacak, hem de bu görevi yapan  oradaki  insanımız  oradaki kardeşimiz  İslam’ı çok daha açık ,çok daha net İnsanlara anlatma imkanı bulacaklardır. Ve adeta bir mevkinin güdümlü merkezi haline de gelmemiş  olacaktır. Burada sizce imamın suçu var mı? İmam kardeşlerimizi burada suçlamak mümkün değil. Çünkü imamlarımızın bulunduğu şartları çok iyi biliyoruz. Hangi şartlarda nasıl mücadele yürüttükleri çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla önce bütün diyanet camiasındaki kardeşlerimizin  bir defa bu noktadaki hürriyetlerin eline verilmesi lazım. Şu anda ben inanıyorum ki imamlarımızın  büyük bir çoğunluğun bir defa  mihrapta hür değildir. Minberde hür değildir. Kürsüde hür değildir. Şu anda büyük bir çoğunluğun ne minberde  ne mihrapta ne de kürsüde inandığını ve düşündüğünü söylediğine inanmıyorum. Ama mihrap inandığını  ve düşündüğünü  söylemelidir. Minber söylemelidir. Kürsü söylemelidir. Söylemiyorsa demek ki burada görünmeyen susturucular var. Bu susturucuların  ortadan kalkması lazım. O kalkmadıkça özerk bir diyanette  ne yapacaksınız?.. Bahsedemezsiniz. İşte o özelleştirilmiş bir diyanettir. Nitekim şu anda da aslında özelleştirilmiş  diyanet söz konusudur. Bağlı bulunduğunuz partinin iktidara gelmesi halinde diyanet işleri konusunda herhangi bir formülünüz var mı? Diyanet İşleri özerk bir kurum mu olacak yoksa bugünkü haline mi devam edecek? Veya bu konudaki düzenlemelerinizi anlatır mısınız?   Aslında bu konuda benim konuşmam yanlış  olur . Bu partinin en yetkili merciinden bu ifade çıkmalı ki nihai netice olsun. Ama Tayyib  Erdoğan  olarak kanaatimi soracak olursanız ben im kanaatim diyanet bu yapıda olmamalı . Bu yapı ta’dil edilmeli . Bu yapı reforme edilmeli .Ve bu yapının  bir reforma uğramasıyla  birlikte de yapısına uygun özerkliğin verilmesi suretiyle  ben bu  özerkliğin  halkla  bütünleşmeyi getireceğine de inanıyorum . Yani diyanet halkıyla daha da bütünleşecektir. Bu konuda kesinlikle az önce de belirttiğim gibi  bağımsız bir  bir bütçeye sahip olmalıdır. Devlet tarafından  buraya maaş ödenmemelidir. Kendi bağımsız bütçesi olmalıdır. Gerekirse bu bağımsız bütçeyi çeşitli vakıflarla tesis etmek mümkün .Diyanetin şu anda alt yapısını teşkil eden kurumlarla  onu oluşturmak mümkün. Bu mümkün olduğuna göre  bu güne kadar zaten diyebiliriz ki cumhuriyet tarihinde hiçbir camiyi devlet yapmış  değil. Halk kendisi yapıyor. Camisini yapan halk ben inanıyorum ki  imamının da müezzinin  de maaşını verecek noktadadır. Ve imam , müezzin hep o halkı , o halkın çocuğunu düşünecektir. Bu çeşitli vakıflarla, derneklerle olacaktır. Ve kaliteyi de getirecektir. Diyanette görev alacak imamımızın , müezzinimizin yetişme merkezleri de çok daha farklı hale getirilebilir. Yani bugün  adeta bir Haseki Külliyesi gibi  külliyelerden mezun olmuş  insanlarımızın  hakikaten çok çok dünya maişeti noktasında  iyi şartlarda görev verilmesi halinde ben inanıyorum ki onların kürsüde olması , minberde olması çok daha farklı  bir havayı estirmeye başlayacaktır. Bahsettiğiniz gibi aynı örse vuracak halk topluluğu nasıl oluşturulacaktır?   Şüphesiz çelişki olmaması mümkün değil. O muhakkak olacak da tabi  belli şeyle r  belli zamanlar içerisinde oluşuyor. Yeri siz hemen istediğiniz anda oluşturamazsınız. Bunlar bir zaman taksimi içerisinde oluşturulacaktır. Tabi böyle bir adım da bir  zaman taksimi içinde olacaktır. Şu anda diyanetin biraz reforme edilmesi meseleleri çözer. Zaman içerisinde de ne yaparsın? Bu kaliteye getirilmek istenen yeni yapılanmayı getirmiş olursun. Yapılanma  kişilerden çok zihniyettedir. Yani zihniyetteki  yapılanma bu noktada çok önemli. Diyanet adeta halkın inançlarını  güçlendirmede ve inanç ufkunu açmada işlevini şu anda yapamıyor. Diyanet bunu sağlamalı . Dolayısıyla devletteki saygınlığının  en ideal noktada arttırılması lazım. Şu anda Diyanet İşleri Başkanlığın’nın mevcut devlet yapısında saygınlığı  olduğuna, devlet protokolündeki yerinin bu olduğuna inanmıyorum. Bir defa o makama saygınlık kazandırılması lazım. Bu saygınlığın da bir zihniyet değişimiyle olacağına inanıyorum. Şu anki mevcut zihniyetle olması mümkün değildir. Ayrı kurum olarak kalacak diyorsunuz. Ama serbestlik tanınacak, özerklik getirilecek. Yani özerk olacak. Ama üniter yapımın içerisinde olacak. Üniter yapının içerisinde olması demek bir memur gibi emredilen yer olmaktan bu defa korunacak. Düşündüğünüz diyanet işleri özel kurumunu bu demokratik cumhuriyet devleti içerisinde sürdürebilmeniz mümkün mü?   Zaten demokrasinin gereği o. Yapılması gerek odur. Diyanet şu anda en demokrat kuruluştur. Niye? Diyanet şu an halkın iradesiyle ortada duruyor. Az önce de belirttiğim gibi bütün camileri halk yapıyor. Halkın, bırakın düşüncesiyle , cebiyle bile bu kadar kendiliğinden katılımda bulunduğu bir müessese var mıdır Türkiye’de? Burada halkın cahilliğinden söz edebilir miyiz?   Şuradan kaynaklanıyor . Cami onun inancında semboldür. Cami onun bütün dertlerinin çözüme uğrayacağı yerdir. Aynı zamanla cami sadece beş vakit ezan okunduğu zaman açılan merkezler haline dönüştürüldü. Bu da az önce belirttiğim diyanetin şu andaki işlevinin bir ürünüdür. Camiler beş vakit ezan okunduğunda açılan yerler olmaktan çıkarılmalıdır. Camiler Müslümanın her an gidip toplandığı çeşitli eğitim, öğretimini gördüğü, dini noktada ihtiyaçlarının giderildiği merkezler olma manası da odur zaten. Allah razı olsun…  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak