Ara

Örtüm Benim

Örtüm Benim
Danışanlarımın acı vakalarından yola çıkarak, eşleri ve özellikle yeni evlenen çiftleri çok önemli bir konuda uyarmak isterim bu yazımda. Kaale alıp almamak sizin tercihiniz. Uyarmak ifâdesini bilerek kullandım. Zîrâ birçok eşin yaptığı ve ancak sonradan önü alınmaz boyutlara ulaşan bir hatâya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Mâsum gibi görünen ve ancak âilelerin dağılmasına sebep olan bu hatâ, eşlerin birbirinin eksikliklerini kendi anne babaları başta olmak üzere âile fertlerine taşımasıdır. Her eşin, diğerinin büyük küçük demeden her yanlışını kendi âilesine aktarması, adım adım felâkete giden bir süreci başlatmaktadır. Eşinin kusurlarını kendi annesine, babasına veya ablalarına taşıyan kişinin erkek olması hâlinde ise felâketin boyutu daha büyük olur. Deneyimlerim gösteriyor ki, erkekler daha çok annelerine eşlerinin eksikliklerini anlatırlar. Vermek istedikleri mesaj ise şudur: “El kızını alınca bizi unutursun, bize sırtını dönersin, eşim der başka bir şey demezsin..” diyen anneye bir cevaptır aslında bu raporlar. ‘Ben onu (eşimi) çok da sevmiyorum, eskisi gibi seni daha çok seviyorum’ mesajı el altından verilmek istenmektedir anneye. Bu bilgi aktarımından hoşlanmayan anne yok denecek kadar azdır zannımca. İçten içe sevinen anneler de geri bildirim mesajı vermeyi ihmâl etmezler: “Daha gençtir, toydur.. Olur böyle şeyler oğlum… Zamanla düzelir… Bu asrın gençleri hep böyleler oğlum…” diyerek terâziyi elinde tutmayı unutmaz. Tâ ki, kendi aleyhinde bir olay patlak verinceye kadar. O zaman sırlar bir bir ortaya dökülür. “Oğlum seni bırakacaktı, şimdiye kadar ben tuttum. Sen oğluma şunları şunları yaptın ama oğlum sana sabretti bugüne kadar, sen zâten beni sevmezdin, şunu istemezdin, şunları düşünürdün, huysuzun geçimsizin tekisin, oğluma kan kusturdun…..” ve daha neler neler… Bunları dinleyen gelin çoktan şoka girmiştir bile… Meğer evde olan biten herşey anneye ulaştırılmış sıcağı sıcağına. Artık bu evlilik gider mi? Güvenin bittiği yerde evlilik de biter. İlle boşanırlar demek istemiyorum “biter” kelimesi ile… Evliliğin tadı, heyecânı, sıcaklığı, samîmiyeti, saygınlığı biter ne yazık ki. Bu ise tatsız ve tuzsuz bir evliliğin ayak sesleridir. Buyurun tâmir edin bakalım nasıl tâmir edeceksiniz. Durduk yere başına dert açma diye buna derler. Aynı durum kocasının sırlarını kendi anne babasına taşıyan hanımefendiler için de geçerlidir. Ancak erkeklerin kayınvâlideleri kızlarının mutluluğunu hedef edindikleri için kolay kolay sır vermezler. Gelinin kayınvâlidesi ise zâten oldum olası birbirlerini rakip gördükleri için, eline geçen her ihbârı gelin aleyhine bir silah gibi değerlendirir. Yeri geldiğinde bunları taramalı silah gibi kullanır. Hele bu kayınvâlide çocuklarını korumacı biri ise, iş çok daha vahim boyutlara ulaşır. “El bebe gül bebe büyüttüğüm biricik evlâdımı elin kızı ne hâllere sokmuş. Ben aslâ buna müsaade edemem” deyip, oğlunu yavaş yavaş eski yuvasına doğru çeker. Özel yemekler hazırlar, geç saatlere kadar evde tutar, sâdece yatmadan yatmaya gönderir. Bu ise evliliğin genleri ile oynamak demektir. Pekiyi iş bu raddeye nasıl geldi? Eşin işgüzarlığından başka bir şeyle izah edilemez bu duruma nasıl gelindiği. Güyâ ‘annemi hâlâ çok seviyorum, âileme bağlıyım, eşim beni aslâ değiştiremedi, onu hiç takmıyorum’ mesajını vermekti amacı. Bu mesajı vermek için evinizin sırlarını taşımaya gerek yok ki. Annenin ve babanın yanında iken, eşinin kusurlarını sayacağına, anne babayı istediğin gibi takdir et, öv, istersen göklere çıkar… Kimse sana bir şey demez. Kısacası birine sevdiğimizi ispat için bir diğerini yermeye gerek yoktur derim. İşte bunun içindir ki, âyet-i kerîme, eşleri birbirinin örtüsü olarak kabul etmiştir. Hatâlarınızı, kusurlarınızı, yanlışlarınızı örtün tıpkı gece gibi. Hem Mevlânâ kusur örtmede gece gibi olun demiyor mu? Eşimizin kusurunu örtmeyeceğiz de kimin kusurunu örteceğiz? Unutmayalım ki yaptığımız her yanlışın faturası eninde sorunda bize döner katmerli bir şekilde. “İyilik eden kendine, kötülük eden de kendine eder” ilâhî mesajını burada hatırlayalım bir kez daha. Nitekim Hazreti Peygamber (sav) vahyin ağırlığı altında titrerken, eşinden istediği en büyük yardım “beni ört, beni ört” şeklindeydi. Aslında bu mesaj eşlerin her an birbirlerine yapmaları gereken bir yardımdır. Hep birbirlerini örtmelidirler. Olumlu tarafları saymalı, olumsuz yanları ise görmezden gelmeli ve unutmalıdır eşler. Öyle ise eşinize “aşkım, canım, gülüm, çiçeğim” dediğiniz gibi, zaman zaman da “örtüm benim” diyerek sorumluluğumuzu birbirimize kibarca hatırlatalım derim. Bilmem siz ne dersiniz. Ferhat Aslan Âile Danışmanı ve Psikoterapist (Mayıs 2016)  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak