Ara

Türk Devletleri Teşkîlâtı Uluslararası Alandaki Dengeleri Nasıl Şekillendirecek?

Türk Devletleri Teşkîlâtı Uluslararası Alandaki Dengeleri Nasıl Şekillendirecek?

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Bişkek’te gerçekleştirilen toplantıda kendi bayrağını resmen kabûl etti. Bayrağın yeni hâli, Türk dünyâsının ortak kimliğini ve dayanışmasını simgeleyen önemli bir sembol olarak târihe geçti. Peki sekiz köşeli yıldız ve turkuaz mavisi renkteki bayrak ne anlam taşıyor? ANKASAM Danışmanı Dr. Kadir Çelik'le Türk Devletleri Teşkîlâtı'nın geleceğini ve hedeflerini konuştuk.

Dr. Kadir Çelik, yeni bayrağın birlik ve berâberlik anlamına geldiğini ifâde etti. Öyle ki bayrağın tasarımı, üye ülkeler arasındaki güçlü bağları ve ortak kültürel mîrâsı yansıtarak Türk halklarının ortak kimliğini simgeliyor. Bu bayrakla birlikte Türk Devletleri Teşkîlâtı, Türk dünyâsının dayanışmasını daha da pekiştirmeyi hedefliyor demek mümkün.

Röportaj: Sümeyye Palta

TÜRKLÜK VURGUSU ÖN PLANDA

Türk Devletleri Teşkîlâtı'nın yeni bayrağı ne anlama geliyor?

Bayrağa baktığımızda öncelikle bayrağın rengi, bayraktaki simge ve şekiller önemli anlamlar taşıyor. Türklüğü simgeleyen renkten oluşması Türklük vurgusunu ön plana çıkarıyor. Türk-İslam geleneğine atıfta bulunan 8 köşeli bir yıldız yer almış. Üye devletlere de aslında bir atıfta bulunulmuş. Öyle ki her köşe, üye devletleri de temsîl ediyor. Burada tam üye devletlerle birlikte gözlemci üye devletlerin de yer aldığını ifâde etmek gerekiyor. Yāni Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne de yer veriliyor ve bu da bir anlamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin uluslararası tanınırlığı noktasında önem arz eden bir husus.

Yine aynı şekilde Türklüğü ve Türk devlet yapısını, gücünü, bilgeliğini, sonsuzluğunu şekilden anlamak mümkün.

ORTAK KİMLİK VE ORTAK MÎRÂSA DAYALI BİR MODEL

Türk Devletleri Teşkîlâtı'nın amaçları neler?

Türk Devletleri Teşkîlâtı'nın kuruluş amacı; dayanışma ve işbiriliğini geliştirmek, ortak kimlik ve ortak mîras çerçevesinde çok taraflılık esâsıyla bir dayanışma modeli oluşturmaktır.

Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası ortaya çıkan tabloda bağımsız devletler olarak uluslararası politikada yer alan ülkeleri görüyoruz. İşte bunlar Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkeler olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda Macaristan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkmenistan da birliğe gözlemci üye olarak katılmıştır.

Türkiye'nin liderliğinde Türkçe konuşan ülkeler devlet başkanları zirvesi yapılmıştı. Bu dönemde Türkiye'de Türk dünyâsı kurultayları düzenleniyordu. Bu, ülkeler arasındaki gayriresmî diplomasi olarak adlandırabileceğimiz veya dolaylı olarak adlandırabileceğimiz bir ilişki, sürecin altyapısını oluşturdu. 1992 yılında başlayan ilk zirveyle de bu süreç bir resmiyet kazandı.

TÜRKİYE ÖNCÜ BİR ÜLKE KONUMUNDA

Türkiye'nin bu kuruluştaki rolü ne?

Türkiye'nin buradaki rolü öncü bir ülke olmasıdır. Az önce de ifâde ettik, Türk dünyâsı kurultayları ülkemizde düzenleniyordu. Ardından devâm eden zirvelerin büyük bir kısmı Türkiye'de gerçekleştirildi. Bununla birlikte Azerbaycan'da, Kazakistan'da da bu zirveler yapıldı

İleride bu teşkîlât nasıl bir noktaya evrilir?

Mevcut durumun başarılı ve istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi durumunda biz bu iş birliğinin daha ciddi anlamda entegrasyon modellemesine dönüşeceğini iddia edebiliriz. Bu kuvvetli bir iddia olarak dile getirilebilirse ticârî, ekonomik konular başta olmak üzere eğitim, kültür, dil, ortak târih gibi alanlarda ortak kimlik vurgusuyla birlikte askerî ve enerji konulu projelerde büyük bir işbirliği görebiliriz.

Bana göre; Türk Devletleri Teşkîlâtı'nın nihâî olarak ulaşabileceği en ideal nokta başarılı bir entegrasyon sürecinin hayâta geçirilmesidir.

ORTAK PARA BİRİMİ İÇİN TEKNİK ALT YAPI GEREKİYOR

Ortak para birimi vs. olur mu?

Ortak para birimi olması noktasında öncelikle bunun teknik altyapısının oluşturulması gerekiyor. Yāni bunun için Merkez Bankaları düzeyinde bir takım teknik gereksinimlerin karşılanması ve aynı zamanda ortak para birimi noktasında devletlerin birbirleriyle olan ekonomik ve siyâsî ilişkilerinin yeterlilik arz etmesi gerekiyor. Bu biraz zaman alabilecek bir süreç ama bunun öncesinde ilk adım olarak millî paralarla ticâret yapılması gibi, gümrük duvarlarının kaldırılması gibi adımlar atılmak sûretiyle iş birliği maksimize seviyeye çekilebilir. Motivasyon anlamında da pozitif katkı sağlayabilecek düzenlemeler yapılması gerekir.

MİLLÎ KİMLİKTEN ARINDIRMA SÜRECİNDEN MİLLÎ BENLİĞE DÖNÜŞ SÜRECİ

Ortak alfabe ne gibi yararlar sağlayabilir?

Türk devletleri teşkîlâtının kuruluş amacı noktasında hayâta geçirilen en somut unsurlardan bir tânesi olarak alfabe karşımıza çıkıyor.

Ortak dil, ortak bir alfabe gelişimini mecbur kılar. Çarlık döneminde Türkistan coğrafyasını millî ve dînî kimliklerden arındırma çabaları olmuştu. Bugün gelinen noktada ortak dilin hayâta geçirilmesi, ortak dilin canlı tutulması ve bu ortak birliktelikten nihâyet alfabeye geçiş, ortak harflerin kabûlü gibi girişimler, entegrasyonun ortak kimlik, ortak dil ve ortak kimlik gereksinimini karşılama noktasında çok önemli bir atılımdır.

Bu sâdece simgesel bir önem arz etmemektir. Aynı zamanda eğitim ortak literatürü oluşturma, ortak bilimsel çalışmalar yapma, ortak edebiyat geliştirme, ortak yazım oluşturma ve diğer resmi düzenlemeler noktasında da büyük bir avantaj, büyük bir motivasyon ve büyük bir farkındalık yaratacak bir husustur.

TDT HEM DENGELEYİCİ BİR UNSUR HEM DE GÜCÜN SEMBOLÜ OLACAK

Bu birlikten rahatsızlık duyan ülkeler olur mu?

Türk Devletleri Teşkîlâtı'ndan rahatsızlık duyan ülkeler tabiî ki olabilir. Bu oluşum Hazar, Kafkasya, Anadolu ve Akdeniz jeopolitiğiyle birlikte Avrupa'ya kadar uzanan bir coğrafya hattı içeriyor. Bu coğrafya yeraltı-yer üstü zenginlikleri, gerek jeopolitik pozisyonu ve konumu gerek de bu coğrafyada yer alan ülkelerin politik askerî kapasiteleri dikkate alındığında küresel jeopolitiği etkileyebilir ve önemli bir merkez oluşturabilir. Ayrıca bu, bahsedilen coğrafyayı kontrol altında tutmak demektir. Hegemonik liderlik açısından da çok ciddî önem arz etmek demektir.

Bu bölgenin çok ciddî yeraltı kaynakları var. Başta doğal gaz olmak üzere bu kaynaklara hâkim olmak ve bu kaynakları yönetmek de bāzı ülkeleri rahatsız edebilir netîcede. Kısaca; bu oluşum, Avrupa'ya karşı çok ciddî bir denge unsuru anlamına gelir.

Örneğin Çin'in rahatsızlık duyacağı bir girişim olabilir. Yine İran'ın Orta Asya politikası açısından rahatsızlık duyacağı birtakım hususlar olabilir. Rusya tedirgin olabilir, netîcede bahsettiğimiz coğrafyayı arka bahçesi olarak görmektedir. Fakat, ifâde etmek gerekir ki günümüzdeki uluslararası sistem önceki dönemin parametrelerindeki dinamikleri barındırmamaktadır. Bambaşka yepyeni bir uluslararası sistem var.

Türk Devletleri Teşkîlâtı da bütün aktörlerle iş birliği içerisinde, herhangi bir çatışma durumunun gerçekleşmesini arzu etmeyen politikalarla hareket edeceklerini ifâde ediyor. Revizyonist, politikanın rûhuna veya uluslararası hukûka aykırı bir şekilde hareket etmeyi düşünmediklerini dile getiriyorlar. Dolayısıyla, normlara uygun bir şekilde barış ve güvenlik temelinde Türk devletleri arasında işbirliği ve dayanışmayı geliştirmeyi hedefleyen bir modeldir.

Aralık 2024, sayfa no: 24-25-26

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak